Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/164 E. 2021/1055 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2017/164 Esas
KARAR NO:2021/1055

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:29/01/2016
KARAR TARİHİ:22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/08/2015 tarihinde sürücüsü ve işleteni … olan … plakalı aracın, … – … mevkiindeki kavşakta müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklete çarpması neticesinde çift taraflı, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, anılan kaza sonucunda yaralanan müvekkilinin tedavisinin … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapıldığını, kaza sonrasında düzenlenen trafik kazası tespit tutanağına göre kazaya karışan … plakalı aracın dava dışı sürücüsünün asli kusurlu, müvekkilinin ise tali kusurlu bulunduğunu, … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde kaza tarihini de kapsar şekilde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya ilişkin talep ve haklarını saklı tutarak şimdilik kaydı ile 2.000,00-TL. maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın dava açılmadan önce müvekkili şirkete usulünce başvurmadığını, bu nedenle müvekkili sigorta şirketinin temerrüdünden de bahsedilemeyeceğini, yeniden incelemeye ve itiraza mahal verilmemesi için dosyanın kusur raporu için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne veya …Üniversitesi Trafik Kürsüsü’ne gönderilmesi gerektiğini, davacının sakatlığı ile kaza arasındaki illiyet bağının ve sakatlık oranının ise Adli Tıp Kurumu Üçüncü İhtisas Kurulu tarafından tespitinin gerektiğini, davacının motosiklet kullanırken takılması zorunlu koruyucu teçhizatı takıp takmadığının da tespiti gerektiğini, koruyucu teçhizat takılı değil ise müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; öncelikle mahkemece yetkisizlik kararı verilmesini, sonuç olarak haksız ve mesnetsiz davanın reddine, müvekkili şirketin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına, vekâlet ücretinin ise davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 26/08/2015 tarihinde meydana gelen çift taraflı, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle davacının uğradığını ileri sürdüğü cismani zararların tazminine yönelik olarak davalı sigorta şirketi aleyhine açılmış maddi tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyası, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tedavi evrakları, kaza ile ilgili tutanaklar, bilirkişi incelemesi, poliçe, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; poliçe, poliçe genel şartları ve sunulması mümkün diğer tüm delillere dayanmıştır.
Huzurdaki dava ilk önce … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılmıştır. Dosya … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 29/11/2016 tarihli, …. sayılı yetkisizlik kararı üzerine mahkememize gönderilerek yukarıdaki esas numarasına kaydedilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafça görev itirazında bulunulmuş ise de; davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.’nun 4/1-a maddesi gereğince her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari dava olduğundan, TTK.’nun 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme de Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğundan, 6102 sayılı TTK.’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü olmaktan çıkarak görev ilişkisi haline geldiğinden, 6100 sayılı HMK’nun 1. maddesi gereğince de göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerektiğinden, öte yandan sigorta hukuku 6102 sayılı TTK.’nun 6. kitabında 1401 vd maddelerinde, Zorunlu Sorumluluk Sigortası ise 1483. vd. maddelerinde düzenlenmiş bulunduğundan, dosya davalısı (sigorta şirketi) zorunlu mali mesuliyet sigortacısı (ZMMS) olduğundan ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu da Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olduğundan, huzurdaki davanın ticari nitelikte bir dava olduğu dolayısıyla mahkememizin görev alanı içinde olduğu gözetilerek mahkememizce mahkememizce 15/06/2017 tarihli duruşmada davalı tarafın görev itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına girilmiştir.
Savcılık soruşturma dosyası, hasar dosyası, davacıya ait tedavi evrakları celbedildikten ve tüm deliller toplandıktan sonra mahkememizce dava konusu kazadaki kusur durumlarının tespiti bakımından dosya ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 02/07/2018 tarihli – 15224 sayılı kusur raporunda özetle; dava dışı sürücü …’un sevk ve idaresindeki kamyonet ile olay mahalli kavşaktan sola doğrultu değiştirmeden evvel dönüş sinyalini yakması ile birlikte sağ şeridin solunda konumlanması, karşı yön şeridini kontrol ettikten sonra sola doğrultu değiştirerek seyrini sürdürmesi gerekmekte iken bu hususlara riayet etmediği, mevcut hızı ile kavşağa yaklaştığı, karşı yönden gelen ve ilk geçiş hakkına sahip davacı sürücü yönetimindeki motosiklete rağmen kısa mesafede doğrultu değiştirdiği, bu tavırları ile seyir şeridini kapattığı motosikletle çarpışarak meydana getirdiği kazada asli derecede kusurlu olduğu, davacı sürücünün ise sevk ve idaresindeki motosiklet ile olay mahalline geldiğinde, karşı yönden gelen ve sola yönelerek seyir şeridini kapatan kamyoneti fark ettiğinde çarpışmayı önlemeye matuf aldığı fren tedbirinde “kavşak yaklaşımı hız limiti üzerinde bir hıza sahip olması nedeniyle” etkisiz kalarak kamyonetle çarpışmış olmakla alt düzeyde tali kusurlu olduğu belirtilerek, sonuç olarak dava dışı sürücü …’un %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın ise %15 (yüzde on beş) oranında kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Dava konusu kaza sebebiyle davacının maluliyet oranının tespiti bakımından dosya mahkememizce ATK 2. İhtisas Kurulu’na gönderilmiştir. ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından dosya kapsamında mevcut tıbbi belgelere göre önce 29/12/2017 tarihli maluliyet “ön raporu” düzenlenmiş ve tamamlanması gereken eksiklikler mahkememize bildirilmiştir. Akabinde mahkememizce ATK ön raporunda bildirilen eksikliklerin tamamlanması bakımından … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gerekli müzekkere yazılmış, T.C. … Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü tarafından müzekkereye cevap verilerek yazı ekinde dosya davacısı …’a ait epikriz raporu, BT raporu ve grafileri içeren CD gönderilmiş ve mahkememizce 17/09/2019 tarihli duruşmada dosyanın maluliyet raporu düzenlenmek üzere yeniden ATK 2. İhtisas Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 23/10/2019 tarihli – … karar nolu maluliyet raporunda özetle; … oğlu, 1996 doğumlu …’ın 26/08/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı burunda mevcut olduğu bildirilen deviasyon ile olay arasında kesin illiyet kurulamadığı, mevcut tıbbi belgelere göre kişinin 26/08/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiğinden, kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme (işgöremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK maluliyet raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davacı vekili 11/12/2019 tarihli dilekçesi ile maluliyet raporuna itiraz ederek, dosyanın ATK Üst Kurulu’na gönderilmesini ve maluliyet hususunda yeniden rapor alınmasını talep etmiştir.
Mahkememizce 22/01/2020 tarihli duruşmada; davacı hakkında ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlen maluliyet raporunun dosya içerisindeki tedavi evrakları ile uyumlu, ayrıntılı inceleme sonucu düzenlenmiş, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli, aynı zamanda uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak, davacı vekilinin dosyanın ATK Üst Kurulu’na gönderilerek maluliyet hususunda yeni bir rapor alınması yönündeki talep ve itirazlarının reddine karar verilerek dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Yargılama sırasında dosyanın tetkikinde; davacı vekilince dava dilekçesinde geçici ve sürekli maluliyetin tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararın tazmini talep olunmaktadır denilmek suretiyle toplam 2.000,00-TL. maddi tazminat talebinde bulunulduğu, total olarak talep edilen bu miktarın ne kadarının geçici maluliyete ne kadarının kalıcı maluliyete ilişkin olduğunun belirtilmemiş olduğu anlaşılmakla davacı vekiline dava dilekçesindeki netice-i talebini açıklaması ve davaya konu ettiği alacak kalemlerini miktar itibarıyla belirtmesi için süre verilmiştir. Davacı vekili 28/01/2020 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesindeki taleplerini açıklamış, buna göre; dava dilekçesindeki taleplerinin 100,00-TL.’sinin sürekli işgöremezlik tazminatı, 1.900,00-TL.’sinin ise geçici iş göremezlik tazminatı olduğunu bildirmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan 14/12/2020 tarihli raporda özetle; dosyaya sunulu 12/11/2020 tarihli … Sosyal Güvenlik Merkezi’nin davacıya yapılan geçici iş göremezlik ödemesi bildirim yazısı ekinde sunulan belgelerden, davacının Aralık 2015 tarihinde günlük kazancının 44,00-TL olduğunun belirtilmiş olduğu, buna göre davacının aylık kazancının net 1.033,79-TL. olduğu ve bu ücret üzerinden hesaplama yapılacağı, ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 23/10/2019 tarihli – … sayılı mütalaa yazılarında 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında vücut engelinin %0 olduğu ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği belirtilmiş olduğundan, 9 aylık geçici tam iş göremezlik zararı hesaplanacağı, buna göre 1.560,05-TL. SGK geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplanan tutardan mahsubu sonrasında davacının davalıdan talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatının 6.914,45-TL. olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 05/05/2021 tarihli dilekçe ile aktüer bilirkişi raporuna karşı yazılı olarak beyan ve itirazda bulunulmuştur. Sonuç olarak davacı vekili dosyanın ATK 2. İhtisas Kurulu’na sevk edilerek yeniden maluliyet raporu alınmasını, sonrasında ise alınacak maluliyet raporuna göre aktüer bilirkişiden ek rapor alınmasının talep etmiştir. Ancak 29/09/2022 tarihli duruşmada gerek mahkememizce 22/01/2020 tarihli duruşmada dosyada yeni bir maluliyet raporu alınması yönündeki davacı taraf talebinin reddedilmiş olması, gerekse dosyada alınan maluliyet raporunun kazanın meydana geldiği tarih itibariyle ve Anayasa Mahkemesi iptal kararından önce geçerli yönetmelik hükmüne uygun olarak alınmış olması karşısında davacı vekilinin yeniden maluliyet raporu alınması yönündeki talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, 14/10/2021 tarihli dilekçesi ile aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda talep artırımında bulunmuş ve gerekli tamamlama harcının ikmal etmiştir. Talep artırım dilekçesi davalı sigorta şirketine 19/10/2021 tarihinde e-tebligat ile tebliğ edilmiş, ancak davalı vekili talep artırım dilekçesine karşı herhangi bir cevap dilekçesi sunmamıştır.
TBK.’nun 54. maddesinde ise “Bedensel zararlar”; -1. Tedavi giderleri, -2. Kazanç kaybı, -3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve -4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” olarak açıklanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere; sorumluluğu doğuran olayın zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK.’nun 54. maddesinde özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir.
Dosyada alınan ve kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında tanzim edilen 23/10/2019 tarihli – … karar nolu ATK maluliyet raporuna göre; davacıdaki yaralanmanın fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiği, kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, iyileşme (işgöremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiş olduğundan, aktüer bilirkişi tarafından davacının sürekli işgöremezlik zararı hesaplanmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda davacının gelir durumuna göre sadece 9 aylık geçici işgöremezlik zararı hesaplanmış, SGK tarafından davacıya yapılan 1.560,05-TL. tutarındaki geçici iş göremezlik ödemesi bu tutardan mahsup edilmiştir.
Geçici işgöremezlik zararı, motorlu aracın işletilmesi sırasında kişinin yaralanması sonucu yapılan, tedavinin gerektirdiği bir zarar kalemidir. Geçici işgöremezlik kısaca; kaza geçiren bir kişinin kalıcı olarak sakatlık durumunu değil, kazadan sonra bir süre tedavi görmesini, iyileşinceye kadar çalışamamasını ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğramış olmasını ifade etmektedir.
Trafik kazası sonucunda yaralanmanın doğal bir sonucu olan ve kişi iyileşinceye kadar geçen geçici sakatlık dönemine ilişkin olan geçici işgöremezlik tazminatı; 2918 Sayılı Kanunun 85. maddesi kapsamındaki bedeni zararlardandır. 2918 sayılı KTK’nun 98/1. maddesinde belirtilen “tedavinin gerektirdiği diğer giderler” kapsamındadır.
Geçici iş göremezlik tazminatı, tedavinin gerektirdiği bir gider olarak zorunlu mali sorumluluk sigortası (trafik sigortası) kapsamındadır. Zorunlu mali sorumluluk sigortasının dışında kalan hususların düzenlendiği KTK.’nun 92. maddesinde “geçici işgöremezlik ödeneği” sigorta kapsamı dışına çıkarılmamış olup; bu durum karşısında geçici işgöremezlik ödeneğinin de poliçe limiti ile sınırlı kalmak üzere poliçe kapsamı içinde kaldığının kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 10. HD.’nin 14/10/2010 tarih, 2009/5281 E.ve 2010/13730 K. sayılı ilamı)
Öte yandan davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde olayda müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirtmiştir. Davalı yanın bu savunması dikkate alınarak mahkememizce hesaplanan tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılıp yapılmayacağı ile ilgili de değerlendirme yapılmıştır. Şöyle ki; zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur; 6098 sayılı TBK.’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmalıdır. Somut olayda; ATK 2. İhtisas Kurulu’nca düzenlenen maluliyet raporunda davacının burnunda mevcut olduğu bildirilen deviasyon ile dava konusu kaza arasında uygun illiyet bağının bulunmadığı, davacının kazaya bağlı yaralanmasının sol diz bölgesinde olduğu, bir başka ifade ile davacının kafa bölgesinde kazaya bağlı herhangi bir yaralanmasının olmadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının kaza anında kask takmamasının zararın artmasına etkisinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca, dava konusu trafik kazası sonucunda yaralanan davacının müterafik kusuru olduğuna veya bu nedenle zararının arttığına dair dosyada somut bir delil de yoktur. Davalı sigorta şirketi de bu hususu ispat edememiştir. Bu nedenle mahkememizce tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Adli Tıp Kurumu’nun ilgili dairelerinden ayrı ayrı alınan kusur ve maluliyet raporları, dosyada alınan ve mahkememizce benimsenen aktüer bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; 26/08/2015 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasının meydana gelmesinde … plakalı kamyonetin dava dışı sürücü …’un %85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğu, … plakalı motosiklet sürücüsü davacı …’ın ise %15 (yüzde on beş) oranında kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın ZMSS sigortacısı olarak davacıda meydana gelen yaralanmadan ve oluşan zarardan dolayı sorumlu olduğu, kaza nedeniyle davacıdaki yaralanmanın fonksiyonel bir araz bırakmadan iyileşmiş olması nedeniyle davacıya sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, davacının iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar olduğu, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya göre davacının kaza sonucu yaralanmasından kaynaklı olarak davalı sigorta şirketinden talep edebileceği geçici işgöremezlik (maddi) tazminatının (SGK tarafından davacıya yapılan 1.560,05-TL. geçici işgöremezlik ödemesinin mahsubu sonrasında) 6.914,45-TL. olduğu, bu miktarın davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu teminat limiti içerisinde kaldığı, davacı tarafın dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünde açıkça yasal faiz talebinde bulunduğu gözetildiğinde 6.914,45-TL. geçici işgöremezlik tazminatına dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerektiği, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 6.914,45-TL geçici iş göremezlik (maddi) tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
2-Alınması gerekli 472,33-TL karar ve ilam harcından 46,50-TL peşin harcın mahsubu ile kalan 425,83-TL’nin davalıdan alınarak Maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 46,50-TL peşin harç ve tamamlama harcı toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.085,05-TL. (29,30-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekaletname harcı, 800,00-TL bilirkişi ücreti, 876,50-TL Adli Tıp fatura ücreti, 374,95-TL posta masrafı) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 2.055,32-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin e-duruşma sistemi üzerinden yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır