Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1138 E. 2020/276 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2017/1138 Esas
KARAR NO:2020/276

DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/12/2017
KARAR TARİHİ:01/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kurum (şirket) ile davalı arasında 25/01/2005 tarihinde Alçak Gerilim Elektrik Satışına Dair Abonman Sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı tarafından 2004/10 döneminde düzenlenmiş olan elektrik faturalarının ödenmediğinin tespit edildiğini, herhangi bir ödeme olmaması sebebiyle davalı borçlunun sözleşmesinin sona erdiğini, davalı tarafından ödenmeyen elektrik kullanım bedellerinin tahsili için … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından yasal süresi içerisinde takibe ve borca itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve ekleri davalı …’e 16/01/2018 tarihinde usulune uygun olarak tebliğ edilmesine karşın davalı tarafından yasal süresi içerisinde davaya karşı herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; son ödeme tarihleri 17/11/2004, 18/02/2005 ve 22/02/2005 olan 3 adet enerji kullanım bedeli faturasının tahsili amacıyla davacı şirket tarafından davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında çözümlenmesi gereken ihtilafın; davalının kendisinden icra yolu ile talep edilen elektrik kullanım bedelleri ve diğer kalemlerden sorumlu olup olmayacağı, davacı şirkete ticari abonelik sözleşmesinden kaynaklı borcunun bulunup bulunmadığı, borcu var ise miktarı, takip konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davacının davalı aleyhine başlattığı icra takibine konu bedeli talep etme hakkının bulunup bulunmadığı, sözleşmeye konu borcun ödenmemesi sebebiyle başlatılan takibe davalı tarafça yapılan itirazın haklı ve yerinde olup olmadığı ile itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilme koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf delil olarak; … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyası, Alçak Gerilim Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Abonman Sözleşmesi, elektrik faturaları, kaçak elektrik tutanakları, … abone no’lu abone işlem dosyası, tesisat cari hesap borç dökümü, tesisat endeks dökümü, takip konusu alacağa ilişkin davacı şirketten celbedilecek diğer kayıt ve belgeler, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin ve sair her türlü hukuki delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise herhangi bir delil bildirmemiştir.
Mahkememizce … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası celbedilerek incelenmiş, dosyanın incelenmesinden; davacı … A.Ş. tarafından davalı … aleyhine son ödeme tarihleri 17/11/2004, 18/02/2005 ve 22/02/2005 olan 3 adet faturaya dayalı olarak 10/02/2017 tarihinde 6.874,68-TL. enerji bedeli, 16.887,84-TL. gecikmiş gün faizi ve 3.039,81-TL. faizin KDV’si olmak üzere toplam 26.802,33-TL. üzeriden ilamsız icra takibi başlatıldığı, Örnek 7 nolu ödeme emrinin davalı borçluya 09/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili tarafından yasal süresi içerisinde 14/03/2017 tarihli dilekçe ile takip konusu edilen borcun zamanaşımına uğradığı açıkça ifade edilerek zamanaşımı def’inde bulunulmak suretiyle borca ve takibe itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, sonrasında 20/12/2017 tarihinde davacı alacaklı vekili tarafından 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasının açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Borçlu (davalı) vekili 14/03/2017 tarihli borça itiraz dilekçesinde; “…dosya alacaklısı tarafından iddia edilen borç zamanaşımına uğradığından borca itiraz etmek zorunda kaldıklarını, takibin dayanağı olarak gösterilen belgelerin 2004–2005 yıllarından kalma fatura alacakları olduğunu, üzerinden takip tarihi itibariyle 12 yıl kadar bir zaman geçiğini, borç zamanaşımına uğradığından borca, fer’ilerine ve ödeme emrine itiraz ettiklerini…” belirtmiştir. Böylelikle davalı borçlu tarafından vekili aracılığıyla 7 günlük yasal süresi içerisinde icra takip dosyasına sunulan borca itiraz dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu tespit edilmiştir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlama yükümlülüğü davacı şirkete ait olduğundan, bu kapsamda, davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, takibe ve davaya dayanak abone sözleşmesi, sözleşme ekleri, elektrik faturaları, tutanaklar, zabıt varakası, cereyan kesme emirnamesinin dosya içerisinde olduğu görülmüştür. Uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, mahkememizce konusunda uzman Elektrik Mühendisi bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş ve dosya kül halinde konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen elektrik mühendisi bilirkişi … tarafından tanzim edilen 16/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirket tarafından ödenmeyen elektrik kullanımı bedeline ait faturalar kapsamında davalı elektrik enerjisi kullanıcısı …’den olan 6.874,68-TL. alacağına ilişkin olarak 10/02/2017 tarihinde icra takibi başlatmış ise de; elektrik kullanımına ait 17/11/2004, 18/02/2005 ve 22/02/2005 son ödeme tarihleri ile 10/02/2017 takip tarihi arasında geçen süre dikkate alındığında, ödenmeyen elektrik kullanımı bedeline ait faturalar kapsamında davalı elektrik enerji kullanıcısından olan alacağının zamanaşımına uğradığı, mahkememizce zamanaşımının kabul edilmemesi halinde ise davacı şirketin ödenmeyen elektrik kullanım bedellerinden dolayı davalıdan 10/02//2017 icra takip tarihi itibariyle 8.526,94-TL. asıl alacak, 17.322,89-TL. gecikmiş gün faizi ve 3.118,12-TL. faizin %18 KDV’si olmak üzere 28.967,95-TL. alacaklı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine mahkememizce 12/02/2020 tarihli duruşmada davalı şirketin rapora itirazlarının karşılanması bakımından dosyanın ek rapor düzenlenmek üzere kök raporu tanzim eden bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
03/03/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda kök rapordaki görüşler ve değerlendirmeler aynen tekrar edilerek, elektrik kullanımına ait son ödeme tarihleri 17/11/2004, 18/02/2005 ve 22/02/2005 olan faturalardan kaynaklı alacağın takip tarihi olan 10/02/2017 tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı, mahkeme zamanaşımı konusunda aksi kanaatte ise davacı şirketin ödenmeyen elektrik kullanım bedellerinden dolayı davalıdan 10/02//2017 icra takip tarihi itibariyle 8.526,94-TL. asıl alacak, 17.322,89-TL. gecikmiş gün faizi ve 3.118,12-TL. faizin %18 KDV’si olmak üzere 28.967,95-TL. alacaklı olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Somut davada; davalı-borçlu, icra takip dosyasında ve süresi içinde takip ve dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığı def’isinde bulunmuş ve takip bunun üzerine durmuştur. Davacı şirket ise İİK.’nun 67. maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde huzurdaki itirazın iptali davasını açmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67. maddesinde düzenlenen ve borçlunun itirazının hükümden düşürülerek takibin devamını sağlamayı amaçlayan itirazın iptali davası, takip hukukuna özgü bir tahsil davası niteliğindedir. İİK.’nun 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davası ile alacaklı ödeme emri ile takip konusu yaptığı alacağın varlığının tespitini talep etmekte ise de davacı sonuç olarak alacağın tahsilini amaçlamaktadır. Somut dosyada olduğu gibi davalı-borçlunun takibe sadece zamanaşımı yönünden itiraz etmesi halinde, alacaklı açacağı itirazın iptali davasında alacağın zamanaşımına uğramadığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Borçlunun takibe itirazında zamanaşımı def’inde bulunmuş olması halinde açılan itirazın iptali davasında aynı def’iyi ileri sürmesinin gerekip gerekmeyeceği hususu da doktrinde ve yargı uygulamalarında tartışılan önemli bir konudur. Burada uyuşmazlık davalı-borçlunun icra takibindeki itirazında zamanaşımı def’inde bulunduktan sonra itirazın iptali davasının görülmesi sırasında da aynı def’iyi yeniden ileri sürmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/10/2014 tarihli; Esas No:2013/17-1101 – Karar No: 2014/716 sayılı kararında da belirtildiği gibi; ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı def’ini ileri sürmüş olan borçlunun itirazın iptali davasında bu defiyi tekrar ileri sürmesi gerekmez. Zira sadece zamanaşımı def’inde bulunan borçlunun bu itirazının iptali için açılan davada, davacı alacaklı davalı borçlunun ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin yerinde olmadığını ileri sürerek itirazın iptali davasını açtığından ve mahkemece zamanaşımı def’inin yerinde olup olmadığı konusu üzerinde durularak dava karara bağlanacağından mahkemece davanın sonucuna etkili olması nedeniyle üzerinde kendiliğinden durulması gereken bir konuda davalıya zamanaşımı def’ini mahkemede de ileri sürmesi zorunluluğu yüklenmemelidir. (Adnan Deynekli- Sedat Kısa, age. s. 120- 121).
Borçlunun itirazını bertaraf etmeye yönelik niteliği dikkate alındığında itirazın iptali davasında; davalı borçlu tarafından icra takip dosyasında borca itiraz ederken zamanaşımı def’inde bulunmuş olunmakla artık davalının ayrıca davaya cevap dilekçesinde de zamanaşımı def’inde bulunması gerekmediğinden, mahkememizce takip konusu alacak kalemlerinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusu irdelenmiştir. Zira itirazda bu husus (takibe konu faturaların zamanaşımına uğradığı hususu) açıkça ifade edilmiştir. Somut olayda, davalı hakkında başlatılan ilamsız icra takip dosyasında süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunarak borca itiraz etmiş ve itirazı üzerine icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Davacı tarafından süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı, ancak davalı tarafından açılan davaya karşı cevap dahi vermediği, zamanaşımı def’inde de bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı def’ini ileri sürmüş olan borçlunun itirazın iptali davasında bu def’iyi tekrar ileri sürmesi gerekmemektedir.
Genel bir anlatımla zamanaşımı; alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeniyle dava edilebilme niteliğinden yoksun kalınmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip, sadece onu eksik bir borç haline dönüştürür ve dolayısıyla alacağın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldırır. Davaya konu alacaklar yönünden ise zamanaşımı, borcun tahakkuk ettiği ve takibin başlatıldığı dönemler itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı TBK.’nun 146. maddesine göre (818 sayılı BK.’nun 125. maddesine göre); kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak 10 (on) yıllık zamanaşımına tabidir. Somut olayda taraflar arasında hem abonelik sözleşmesi ilişkisi hem de kaçak kullanımdan dolayı tutulan tutanaklardan kaynaklı tahakkuklar nedeniyle haksız fiilden doğan alacak-borç ilişkisi bulunmaktadır. Burada sözleşme ilişkisinden doğan alacak, yasada özel olarak başka bir süre öngörülmediğinden, genel zamanaşımı süresinin düzenlendiği 6098 sayılı TBK.’nun 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Kaçak elektrik kullanmak haksız eylem niteliğinde olup, haksız eylemden doğan davalarda uygulanacak zamanaşımı 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. maddesinde ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; haksız eylemden doğan tazminat davaları BK.’nun 60/1 maddesi gereğince 1 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabidir. Borçlar Yasası’nın 60/1. maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi; zarara uğrayanın, zararın varlığını ve zarar vereni öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Aynı Yasa’nın 60/2. maddesi gereğince zarara yol açan eylemin aynı zamanda suç sayılan bir eylemden doğmuş olması durumunda olayda uygulanacak zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu (uzamış) ceza zamanaşımı süresidir. Buna göre tazminata konu eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi halinde o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi hukuk hakimi tarafından uygulanacaktır. (Yargıtay HGK.’nun 22/02/2012 tarihli ve 2011/4 Esas – 2011/640 Kararı) Ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturması yeterli görmekte olup, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasına konu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyasında davacı şirket tarafından davalı borçlu aleyhine düzenlenen ödeme emrinde borcun sebebi olarak son ödeme tarihi 17/11/2004 olan 3.321,00-TL. tutarlı tüketim faturasının 2.282,98-TL.’lik kısmı ile kaçak elektrik tutanağına dayalı olarak düzenlenmiş bulunan ve son ödeme tarihleri 18/02/2005 tarihi ile 22/02/2005 tarihi olan 2005/1 ve 2005/2 dönemlerine ait “Kaçak Elektrik Tüketim Ek Tahakkuku (Aboneli)” tahakkuk belgesi gösterilmiştir. Dava, tüketime ilişkin fatura ile kaçak elektrik kullanımı sebebiyle düzenlenen tahakkukların ödenmemesinden dolayı başlatılan icra takibine davalı tarafın itirazı üzerine açılan itirazın iptali davası olup, faturaların son ödeme tarihleri ve kaçak elektrik tüketim tahakkuklarının son ödeme tarihleri dikkate alındığında her iki durumda da 10 yıllık genel dava zamanaşımı geçikten sonra 10/02/2017 tarihinde takibin başlatıldığı ve zamanaşımını kesen hallere ilişkin TBK.’nun 154. ve 156. maddeleri uyarınca bir işlem de yapılmadığından, kaçak elektrik kullanımı yönünden de uzamış ceza zamanaşımı da suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK uyarınca 7 yıl 6 ay olduundan, icra takip tarihi itibariyle bu sürenin de geçtiği anlaşılmıştır. Zamanaşımı süresi her alacak için o alacağın istenebileceği tarihte başlar. Bu nedenle somut olay özelinde, takip konusu elektrik faturalarının ve tahakkuklarının her biri yönünden son ödeme tarihi de bu sürenin başlangıcı olarak kabul edilmelidir. Son ödeme tarihi 17/11/2004 olan tüketime ilişkin fatura ile son ödeme tarihleri 18/02/2005 ve 22/02/2005 olan tahakkukların tarihleri dikkate alındığında, davalı borçlunun icra dosyasında takibe itirazı ile birlikte ve süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, takip tarihinden itibaren geriye dönük 10 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alındığında icra takibine konu yapılan tüm kalemlerin takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli 54,40-TL karar ilam harcının, 457,72-TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 403,32-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1 maddesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.020,35-TL-vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/07/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır