Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1037 E. 2019/143 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1037 Esas
KARAR NO : 2019/143
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 29/11/2012
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirkette ayrı ayrı %16,67 oranında payları bulunduğunu, 29.08.2012 tarihinde genel kurulun toplanması için karar alındığını, genel kurul çağrısının posta yoluyla yapılmadığını, toplantıdan sonra rüçhan haklarını kullanıp kullanmayacaklarına dair gönderilen ihtarname ile haberdar olduklarını, genel kurulda sermayenin 17.500.000 TL’den 58.500.000 TL’ye çıkartılmasına karar verildiğini, yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullandıklarını, sermayenin artırılmasının objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, şirketin sermaye artırımına ihtiyacı bulunmadığını ileri sürerek, genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; toplantıya çağrının usulüne uygun olarak yapıldığını, sicil ve yerel gazetede ilanla beraber davacılara iadeli taahütlü mektup gönderildiğini, çağrının usulsüz olmasının tek başına iptal sebebi sayılamayacağını, şirketin ihtiyaçları doğrultusunda sermayenin artırıldığını, davacıların sermaye artırımına katılacaklarını bildirdiklerini, ibranın usulüne uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkememize yapılan yargılama sonrasında 09/12/2014 tarih, 2014/353 – 401 E-K sayılı kararla özetle; davanın kısmen kabulü ile genel kurulun sermaye artırımına ilişkin kararının iptaline karar verilmiş, verilen karar davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 09/02/2016 tarih, 20115/3161 Esas, 2016/1198 Karar sayılı kararıyla; “Dava, anonim şirket genel kurulunda sermaye artırımına ilişkin olarak alınan kararın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece şirketin sermaye artırımına gerekçe gösterdiği inşaat projesinin kalan maliyetinin çok üstünde artırım yapıldığı, alınan kararın dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa, davalı taraf, şirketin ortaklarına borçları bulunduğunu, Kurumlar Vergisi Kanunu 11 ve 12. maddesi gereğince ortaklardan alınan borçların örtülü sermaye olarak kabul edildiğini, bunların vergi borcunda giderlerden sayılması için sermaye artırdıklarını, inşaat projesinin kalan işi ile ortaklara verilen borçların toplamının artırılan sermaye tutarı kadar olduğunu savunmuş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda muhasip bilirkişi sermaye artırımının Kurumlar Vergisi Kanunu 11 ve 12. maddesine uygun olduğunu belirtirken, şirketler konusunda uzman bilirkişi ise Kurumlar Vergisi nedeniyle sermaye artırılmasının TTK’nın 466. maddesine aykırı olduğunu, TTK hükümlerinin dolanılması anlamına geldiğini beyan etmiştir. Bu durumda, mahkemece kendi içinde çelişkili bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verildiği gibi, TTK’nın 466. maddesi ise şarta bağlı sermaye artırımını düzenlemiş olup, somut olayda uygulanma yeri bulunmamaktadır.
Bu itibarla, mahkemece içinde vergi ve finans konularında uzman kişinin de bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınarak, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca sermaye artırımı gerekip gerekmediği üzerinde durularak, inşaat projesi kalan maliyeti ile birlikte sermaye artırım gereksiniminin ne kadar olduğu incelenerek, alınan kararın yasaya, anasözleşmeye, objektif iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı değerlendirilerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, çelişkili bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” neden ve gerekçeyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya kesinleşmeyen yönlerden devam olunmuştur.
Hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamında işaret edildiği üzere vergi ve finans konularında uzman kişinin de bulunduğu bilirkişi kurulundan rapor alınmasına karar verilmiş, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca sermaye artırımı gerekip gerekmediği, inşaat projesi kalan maliyeti ile birlikte sermaye artırım gereksiniminin ne kadar olduğu, alınan kararın yasaya, anasözleşmeye, objektif iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı tespiti için bilirkişiler vergi ve finans konusunda uzman… ve malimüşavir …’a tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 08/10/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu raporunda özetle; Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamında yapılan kanunen kabul edilmeyen gider ve örtülü sermaye kavramlarına ilişkin düzenlemelerin sermaye artırım kararı ile doğrudan ilgili olmadığı, ana kuralın örtülü sermayeden kaynaklanan borçlanma maliyetinin kurumlar vergisi matrahından indirilmemesi olduğu ve bu durumun doğrudan kurumlar vergisi beyannamesini ilgilendirdiği, dolayısıyla bu kurala örtülü sermaye niteliğindeki bir borcu bilançoda özkaynaklara aktararak veya yabancı kaynaklarda tutarak uyulmasının mümkün olabileceği, örtülü sermaye niteliğinde de hissedarlara olan borcun diğer yabancı kaynaklar gibi ödeme yoluyla ifa edilmesi gereken yükümlülükler olduğu, özkaynaklara aktarmanın ise sadece alternatif bir uygulama olarak değerlendirilmesinin gerektiği, şirketin işletme sermayesi açığı bulunmadığı, sermaye artışı öncesi şirketin özkaynak oranının çok düşük olduğu, bu nedenle özkaynak yapısının güçlendirilmesi amacıyla sermaye artış kararının yerinde olduğu, işletme sermayesi açığı olmadığı için sermaye artışının nakit karşılığı yapılmasının gerekli olmadığı ve dolayısıyla sermaye artışının hissedarlara olan borcun mahsubu yoluyla karşılanması ve böylece borcun özkaynaklara aktarılmasının uygun olduğu, gerçekleştirilen ikinci sermaye artışı için %234 oranın şirketin özkaynak oranını %99’a taşıması ve hissedarları nakit ödeme zorunluluğuna sokması nedeniyle gereksiz düzeyde yüksek olduğu, gerçekleştirilen ikinci sermaye artışının %115 oranında yapılmış olması durumunda makul nitelendirilebileceği, fiili durumda olduğu gibi daha yüksek bir oranda gerçekleştirilen sermaye artışının yatırım sermayesinin fonlaması amacı taşıması ve bunun için de bir yatırım projesinin mevcut olması gerektiği bildirilmiştir.
Rapora yönelik davacı tarafın herhangi bir itirazı olmamış; davalı tarafça 31/10/2018 tarihli dilekçe ile özetle, bozma ilamında işaret edilen eksiklik giderilecek şekilde uzman bilirkişi kurulu oluşturulmadığı, uzman bir bilirkişi kurulu oluşturularak bozma gerekçelerini karşılar biçimde rapor alınması gerektiği belirtilmek suretiyle ve dilekçede ileri sürülen diğer nedenlerle itiraz edilmiş, 22/10/2018 tarihli bilimsel mütalaa itiraz dilekçesine eklenerek dosyaya sunulmuştur.
Alınan bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında işaret edilen eksikliği giderecek yeterlilikte, dosya içeriğine uygun, uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden ve atanan bilirkişilerden bir tanesinin vergi ve finans konularında, diğerinin mali konularda uzman olmaları nedeniyle davalı taraf itirazları yerinde görülmemiş, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
İddia ve savunma, bozma sonrası alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamında da vurgulandığı üzere sermaye artırım gereksiniminin tespiti yönünden alınan ve yukarıda açıklandığı gibi benimsenen bilirkişi kurulu raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; sermaye artışının şirket özkaynak yapısının güçlendirilmesi açısından gerekli olduğu ancak, davalı şirketin 29/08/2012 tarihli genel kurulunda yapılan sermaye artış oranının yüksek olduğu, hissedarların şirketten alacaklı olduğu tutarın, sermaye artışı ile taahhüt edilen tutarı karşılamadığı, hissedarların şirketten alacaklı oldukları bedel üzeri sermaye artışında nakden ödeme zorunluluğunda kaldığı, oysa ki hissedarların nakden ödeme zorunda bırakmadan ve mevcut katılım oranlarını koruyarak yapılacak sermaye artışının şirket özkaynak yapısını güçlendireceği, diğer yandan %234 oranındaki sermaye arttırımının rapordaki tablolara göre davacıların şirketteki paylarında önemli oranda düşmeye neden olacağı ve azlık haklarından mahrum kılacağı, mevcut verilere göre %115 oranında yapılacak bir sermaye arttırımının gerekli ve yeterli olacağı, bu nedenle gereğinden fazla yapılan sermaye artışına yönelik alınan kararının dürüstlük kurallarına aykırı olduğu anlaşıldığından davalı şirketin 29/08/2012 tarihli Genel Kurul Toplantısında sermaye arttırımına ilişkin alınan kararın iptaline karar verilmiştir.
Davalı şirket 29/08/2012 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan diğer gündem maddelerine yönelik Mahkememizin 09/12/2014 tarih, … E- … K sayılı kararıyla verilen karar, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğinden açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davalı şirketin 29/08/2012 tarihli Genel Kurul Toplantısında sermaye arttırımına ilişkin alınan kararın iptaline,
2-Mahkememizce 09/12/2014 tarih ve …E…Karar Sayılı karar ile verilip, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen yönlerden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcından 21,15-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 23,25-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça bozma sonrası yapılan 1.500 TL bilirkişi ücreti ve 124,60 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.624,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı , gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.