Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1015 E. 2018/805 K. 16.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1015 Esas
KARAR NO : 2018/805
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 20/03/2017
KARAR TARİHİ : 16/07/2018
İstanbul …Tüketici Mahkemesi’nin … E, … K sayılı dosyası 09/07/2017 tarihinde görevsizlik kararı verilmekle mahkememize tevzi edilen ve mahkememizin yukarıdaki esasın alan dosyanın yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ederek takibi durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; Öncelikle görev itirazında bulunmuş, görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu, dava konusu alacağın henüz hukuken talep edilebilir olmadığını, … ‘ın tasfiye sürecinin devam etmekte olduğunu, davanın zamansız açılmış bir dava olduğunu, tasfiye sonuçlanmamış ve dava tarihi itibariyle alacağın muaccel bir hale gelmediğini, dava konusu alacağın dava tarihi itibariyle talep edilebilir olmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
İstanbul….Tüketici Mahkemesi’nin… E, … K sayılı dosyası 09/07/2017 tarihinde görevsizlik kararı verilmekle mahkememize tevzi edilmiş ve mahkememizde yargılamaya devam olunmuştur.
DELİLLER ve GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; icra dosyası, tanık, bilirkişi incelemesi, ibra, feragat sözleşmesi ve sair delilere dayanmıştır. Davalı taraf delil olarak; sözleşme, ticari defter ve kayıtlar, banka hesap dökümleri, tasfiye halinde … A.Ş kayıtları, bilirkişi incelemesi, emsal kararlar ve sair yasal delillere dayanmıştır.
Dava konusunun teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya bankacı bilirkişi…e tevdi edilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğu raporunda; Taraflar arasında 01.12.2010 tarihinde “Alacağın Temliki, Sulh, ibra ve Feragat Sözleşmesi ” imzalanmıştır. Bu sözleşme ile bir anlamda davacının temlik ettiği alacaklarının 32 ay vade İçinde taksitler halinde ödeneceği davalı şirket tarafından kabul ve taahhüt edilmiştir. Yapılan İnceme sonucunda taksitlerin bir kısmı davalı tarafından ödenmiştir. Diğer kalan taksitler sözleşme ile kararlaştırılan günde ödenmedikleri için takibe konu edilen alacağın muaccel hale dönüştüğü kanaatine varılmıştır.
Davacı mevduat hesabı sahibi … A.Ş.’ne yatırmış olduğu 19.384,00 USD tutarındaki mevduatı muhatap katılım bankası tarafından ödenmemiştir, ilgili Katılım Bankasının tasfiye sürecine girmesinden sonra, İhlas Grubuna bağlı iştiraklerden olduğu sanılan, davalı şirket davacının mevduatını düzenlenen sözleşme kapsamında 32 adet taksit halinde ödemeyi taahhüt etmiştir. Davalı şirketin tasfiye halindeki İFK adına davacının mevduatını/alacağını ödemeyi üstlendiği ve davalı şirketin tasfiye sürecinde olmadığı da nazara alındığında, davalı şirketin davacının alacağını ödemekle sözleşmesel olarak sorumlu olduğu değerlendirilmektedir.
Davalı şirketin …’nun tasfiye sürecinin halen devam ettiğini ve bu süreç henüz tamamlanmadığı için davacının alacak talebine ilişkin davasının zamansız açıldığı yönündeki iddiaları, bu yönde dosyaya sunulan yerel mahkeme kararlan ile Yargıtay Kararlarının değerlendirilmesi sayın mahkemenin takdirleri dahilinde kalmaktadır.
Davacının takip tarihi itibariyle Alacakları: ana para alacağı 14.184,00, işlemiş faiz 4.404.00 olmak üzere toplam alacağı 18.588,00 USD’dır
Mahkemece raporun benimsenmesi halinde, fazlaya ilişkin 554.38 USD (19.142.38-18.588=) talebin reddi durumunda, takip tarihinden itibaren 14.184,00 USD asıl alacak tutarı tamamen tahsil edilinceye kadar 3095 sayılı yasanın 4a (Kamu bankalarının USD cinsi 1 yıl vadeli mevduata uyg.en yüksek faizi ile) maddesi hükmü uyarınca basit usulde işleyecek faizi ile birlikte davalıdan istenilebileceğine dair rapor sunmuş, bilirkişi raporuna davalı tarafın yapmış olduğu itiraz yerinde görülmemiş, zira bankanın T.C Merkez Bankasına uygulayacakları faiz oranlarını bildirme yükümlülüğü olduğundan ve bilirkişi de T.C Merkez Bankasının internet adresinden yararlanmak suretiyle, yapılmış olan bildirimleri tespit etmiş olup, bilirkişinin hesaplamada dikkate aldığı, faiz oranları yeterli görülmüş, kaldı ki mevduat toplamada bankaların, bankacılar arasında tezgah altı faiz diye tabir edilen Merkez Bankasına bildirilenden daha yüksek oranda faiz uygulama ihtimalleri bulunduğu bu hususun ise davalı aleyhine bir durum oluşturacağı, buna göre de bilirkişi tarafından tespit edilen oranlara itibar edilmesi gerektiği, davalının bu yöndeki itirazının davayı uzatmaya yönelik olduğu dikkate alınmış ve talebi yerinde görülmemiştir.
Dava: İtirazın iptali davasıdır.
Davacı ile davalı arasında, dava dışı davacının alacaklı olduğu …A.Ş’den olan alacağının, her ne kadar sözleşmede temlik olarak belirtilmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin davalı ile dava dışı …A.Ş arasındaki ilişkiye konu olacak şekilde, davacının, bu dava dışı … A.Ş ‘den olan alacağının bir kısmından vaz geçerek, ancak neticeten alacaklı olduğu miktar da belirtilerek bir yandan davalı ile dava dışı … A.Ş arasında alacağın tespiti sonucunu doğuran ve bu tasfiye karşılığında miktarı belirtlenen kısmın ise dosyamız davalısı tarafından borç üstlenilmesi ve üstlenilen bu borcun belli aralıklarla ( vadelerle ) ve belli miktarın da ödeneceğine ilişkin davalı kabulünü içeren borç üstlenme hükmünde olan, bir yandan tasfiyesi için kısmen feragat, borç üstlenilmesi hükümlerinin de içinde barındırıldığı karma bir sözleşme olduğu ve bu karma sözleşmeye dayalı olarak da, dosyamız davalısının davacıya yapacağı ödemeler karşılığında dava dışı … A.Ş karşısında alacaklı konuma geçmesini sağlayacak örtülü bir temlik hükümlerini de içeren karma bir sözleşme olduğuna kanaat getirilmiştir.
Sözleşme karma olmasına ve sonuçları itibariyle, dava dışı … A.Ş den davacının olan alacağının net miktarının belirlenerek, bunun ne miktarda ve hangi aralıklarla davalı tarafça ödeneceği açıkça karalaştırıldığından, davacı ile dosyamız davalısı arasındaki ilişki bakımından vadesi ve miktarı belli, kesin bir borç ikrarını içeren borç üstlenme anlaşması niteliğinde olduğundan yana şüphe yoktur.
Davacı ile davalı arasındaki sözleşmede, vadesi ve miktarı belli ikrar edilmiş bir borç bulunduğundan, ikrar edilen borçtan sadece davalı sorumlu olduğundan ve dava dışı … A.Ş ‘nin artık davacı yönünden bir sorumluluğu bulunmadığından, vadesi gelmiş olmasına rağmen ödenmeyen davalının davacıya karşı bir borcunun olduğuna ve dava dışı … A.Ş ‘nin tasfiye sürecinde olmasının, buna bir etkisinin olamayacağına, borç üstelenme nedeniyle tasfiye sürecinde olmasaydı dahi dava dışı … A.Ş ‘nin yine de bu sözleşme uyarınca artık bir sorumluluğu kalmadığından, kendisine başvurulamayacağına göre, kaldı ki …’ın tasfiye süresinin beklenmesi gerekecek ise davacının davalı ile bu şekilde bir sözleşme yapmasında davacının bir menfaatinin olamayacağına ve davalı tarafça yapılan kısmi ödemeleri de dikkate alındığında sözleşmenin …tasfiyesinden bağımsız olduğuna, davalının, dava dışı … A.Ş’nin tasyfiye sürecini ileri sürerek alacağının vadesinin henüz gelmediğine dair savunnmasına bu nedenle itibar edilmemiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmede açıkça, borcun miktarı ve ödeme tarihleri belirlenmiş olup, kesin borç ikrarını içeren ve sözleşmede kararlaştırılan sürelerde davalının ödeme yapmamış olması nedeniyle, davacının yapmış olduğu icra takibinde haklı, davalının ise itirazının haksız olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede dava dışı … A.Ş ‘nin tasfiyesinin bekleneceğine dair bir hüküm olmaması ve davacı ile dava dışı … A.Ş ‘ye ait olan şahsi bir definin davalı tarafça kullanılamayacağına kanaat getirilmiş ve buna göre de kesin olarak, miktarı ve ödeme tarihleri yazılı sözleşme ile davalı tarafça ikrar edilmiş davacı alacağının ödenmemiş olması nedeniyle yapılan davacı takibine, davalının itirazı yerinde görülmemiş ve davalı tarafça borç üstlenme yöntemi ile üstlenilmiş olduğu ve sözleşmenin tarafların kabulünde olduğu, davalı tarafın sözleşmeye dönük herhangi bir itirazının olmadığı, sözleşme altındaki imzanın da inkar edilmediği, buna göre de detaylı, gerekçeli, dosya kapsamı ile uyumlu olması nedeniyle itibar edilen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamınca, davacının davalı tarafça üstlenilen sözleşme borcunun 01/12/2010 tarihi sözleşmeye dayalı olarak ikrar edilen borçtan 19.384,00 USD lik borcun davalı tarafça 5.200,00 USD sinin ödemiş olduğu ve takip tarihi itibariyle de davacının davalıdan toplam 14.184,00 USD alacıklı olduğu, takip tarihine kadar taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmedeki vadeler uyarınca 4.404,00 USD davacının davalıdan işlemiş faiz talep etmeye hakkının olduğu, oysa davacının 554,38 USD fazladan talepte bulunduğu, bu nedenle de davacının 14.184,00 USD asıl, 4.404,00 USD işlemiş faiz olmak üzere 18.588,00 USD ye ilişkin talebinde haklı olduğu, davalının bu kısma itirazının bu nedenle de reddi gerektiği, bakiye kısma ilişkin davacı talebinin ise yerinde olmadığı, davalı itirazının haklı olduğu, fazla kısım yönünden ise davacının davasının reddi gerektiğine kanaat getirilmiştir.
Davacı takibini yabancı para cinsinden yapmış olduğundan ayrıca kabul edilen 14.184,00 USD ye takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz yürütülmesi suretiyle takibin kabul edilen kısımlar yönünden devamına karar verilmiştir.
Davalı taraf takibe konu davacının kabul edilen alacağını, hesaplayabilecek nitelikte olup, alacak likit olduğundan kabul edilen dava değeri ( 18.588,00x 3,67 =) 68.217,96 TL üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 13.643,59 TL inkar tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 14.184,00 USD asıl ve 4.404,00 USD işlemiş faiz olmak üzere 18.588,00 USD ye ilişkin itirazının iptali ile asıl alacak 14.184,00 USD ye takip tarihinden itibaren tamamı tahsil olununcaya kadar 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz yürütülmek suretiyle takibin devamına,
2-Fazla istemin reddine,
3-Kabul edilen dava değeri ( 18.588×3,67=68.217,96 TL ) üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 13.643,59 TL inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gerekli 4.659,97 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 1.204,30 TL harcın mahsubu ile 3.455,67 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 1.204,30 TL peşin harç, 7,25 TL vekalet pulu, 4,60 TL vekalet harcı ve 830,50 TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.078,05 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 1.992,71 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 7.853,98 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafça yapılan 7,25 TL vekalet pulu , 4,60 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 11,85 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 0,48 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, reddedilen kısım yönünden miktar itibariyle yasa yolu kapalı kesin, kabul edilen kısım yönünden HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.