Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1013 E. 2021/1056 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1013 Esas
KARAR NO : 2021/1056
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2017
KARAR TARİHİ : 22/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … Müdürlüğü’nün denetim ve gözetiminde, A tipi gümrüklü antrepoculuk faaliyeti gösteren, başta Almanya ve Avusturya olmak üzere Avrupa ülkelerine karayolu ile taşıma hizmeti sunan saygın bir firma olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında cari hesap şeklinde yürütülen bir ticari ilişkinin bulunduğunu, taraflar arasında mevcut ticari ilişkinin 25/05/2017 tarihinde sona erdiğini, gerek davalı şirket ile yapılan elektronik mail yazışmaları, gerekse karşılıklı olarak yapılan telefon görüşmeleriyle davalı şirketin temerrüde düşürülmesine karşın, davalı şirketçe haksız ve hukuka aykırı olarak davaya konu yapılan fatura bedellerinin müvekkili şirkete ödenmediğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutarak şimdilik kaydıyla 4,002,90-TL. tutarındaki alacağın, fatura tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında cari hesap şeklinde yürüyen ticari bir ilişki olduğunu, 24/03/2017 tarihinde davacı firmayla müvekkili şirket arasında taşıma sözleşmesi akdedildiğini, anılan sözleşme ile müvekkili şirketin müşterisi olan …’e ait Manisa’da bulunan fabrikada üretilen elektronik eşyaların Almanya’nın Duisburg şehrine taşınması konusunda anlaşma sağlandığını, sözleşmede yüklerin varış yerindeki alıcıya en geç 30/03/2017 tarihinde teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmedeki bu şartın kesin transit süre olarak belirlendiğini, buna karşın davacı firmanın araçlarının gerekli su testini geçememesi ve böylece tamamen davacı şirketten kaynaklı olarak Manisa’daki fabrikadan çıkışının geciktiğini, bu nedenle malların Almanya’daki alıcıya sözleşme gereğince en geç 30/03/2017 tarihinde teslim edilmesi gerekirken 03/04/2017 tarihinde teslim edildiğini, yaşanan bu geç teslimden dolayı dava dışı … firmasının müvekkili şirkete yapacağı navlun ödemesinde kesintiye gittiğini, yapılan bu kesintinin ise haklı olarak davacı firma adına keşide edilen iade faturaları ile davacıya yansıtıldığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi müvekkili şirketin davacı şirkete hiçbir şekilde cari hesap borcunun bulunmadığını, ayrıca herhangi bir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının alacak iddiasına karşı da zamanaşımı itirazlarının olduğunu belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ise davacı karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında 24/03/2017 tarihinde akdedilen karayolu taşımacılık sözleşmesi nedeniyle doğan ve cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bakiyenin davalı şirketçe ödenmediği iddiasıyla, bakiye 4,002,90-TL.’nin tahsiline yönelik olarak açılmış alacak davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı … Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü … Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş olan 01/11/2016 tarihli ve 203 sayılı Antrepo Açma ve İşletme İzin Belgesi, İzmir Ticaret Odası’nca düzenlenen Oda Faaliyet Durum Belgesi, 27/10/2017 rapor tarihli … cari kodlu ve … Tic. A.Ş. cari adlı cari hesap ekstresi örneği, davacı ve davalı şirkete ait ticari defterler, belgeler ve kayıtlar, bilirkişi incelemesi, taraflar arasındaki e-posta yazışmaları, tanık beyanı, yemin, ticari örf ve adet, yüksek mahkeme kararları ile diğer her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; taraflar arasında akdedilen taşıma sözleşmesi, dava dışı … ile yapılan e-posta yazışmaları, davacı tarafından kesilen navlun faturaları, davacıya kesilen iade faturası, müvekkili şirkete ait cari hesap ekstresi dökümü, davacı şirkete gönderilen iade faturasının teslim ve tebliğine dair evraklar, taşımaya ilişkin CMR taşıma belgeleri, teslim belgeleri, taşımaya ilişkin resmi belgeler, müvekkili şirkete ait ticari defter ve kayıtlar, müvekkili şirkete ait şirket içi yazışmalar, tanık beyanı, yemin, keşif ve diğer her türlü kanuni delile dayanmıştır.
Mahkememizce deliller toplandıktan sonra, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, 28/10/2020 tarihli duruşmada; ilk önce İzmir Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak; re’sen seçilecek mali müşavir (SMMM) bir bilirkişi marifetiyle tarafların ilişki dönemine ait olmak üzere davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde iddia ve savunma kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/132 Talimat sayılı dosyasında SMMM bilirkişi … tarafından düzenlenerek mahkememize gönderilen 09/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin 2017 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, ticari defterlerin açılış onayları ile yıl sonu kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde yaptırıldığı, defter kayıtlarının ve bu kayıtlara dayanak belgelerin birbirini doğruladığı, bu nedenle davacı şirketin ticari defterlerinin lehine delil niteliği bulunduğu kanaatine varıldığı, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında davalı şirket ile ilgili hesap kayıtlarının 120 Alıcılar ana hesabı altında 120.350.683 alt hesap kodunda kaydedilerek izlendiği, davalı şirketin 2017 yılı öncesinden 9.700,00-EURO karşılığı TL. ile ve 2.002,95-TL. olmak üzere toplam 35.986,03-TL. borç bakiyesinin devrettiği, 31/12/2017 tarihinde ise 1.000,00-EURO karşılığı olan 4.515,50-TL. borç bakiyesinin kaldığı, yine 31/12/2018 tarihinde davalı şirketin davacıya 1.000,00-EURO karşılığı olan 4.515,50-TL. borçlu göründüğü ve bu bakiyenin de 2019 yılına devrettiği, davacı şirketin davalıdan olan alacak bakiyesinin muhasebe usul ve esaslarına uygun olarak “şüpheli alacaklar” hesabına aktarıldığı ve 2021 yılına devrettiği, davalı şirkete ait yevmiye defterinin 31/12/2017 tarihli, 10129 no’lu kapanış fiş kaydında … alt hesap kodunda davalı şirketin 4.515,50-TL. bakiyesinin alacak olarak kaydedilip 2018 yılına devrettirildiği, davalı şirket vekilinin dosyaya sunduğu 24/04/2017 tarihli, … no’lu “İade Bedeli” açıklamalı ve 500,00-EURO tutarlı fatura ile 24/04/2017 tarihli, … no’lu “İade Bedeli” açıklamalı ve 500,00-EURO tutarlı faturanın, gerek taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında ve gerekse davalı vekilinin sunduğu mail yazışmalarına göre karayolu taşımacılık hukuku kapsamında kabul edilip edilemeyeceği hususundaki takdirin ve değerlendirmenin tamamen mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Talimat bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı şirket vekili tarafından 25/02/2021 tarihli dilekçe ile rapora itiraz edilmiştir. Davacı şirket vekili tarafından ise rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Mahkememizce 31/03/2021 tarihli duruşmada; …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yeniden talimat yazılarak; davalı vekilinin rapora itiraz dilekçesi ile 25/02/2021 tarihli beyan dilekçesi ekindeki belgeler ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, davalı taraf itirazlarını karşılar nitelikte ve dosyaya sunulan iade faturalarının davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığını tespit eder mahiyette ek rapor aldırılmasına karar verilmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/86 Talimat sayılı dosyasında SMMM bilirkişi … tarafından düzenlenerek mahkememize gönderilen 07/06/2021 havale tarihli ek raporda ise özetle; davalı şirket tarafından davacı şirket adına düzenlenen 24/04/2017 tarihli, … no’lu, “iade bedeli” açıklamalı, 500,00-EURO meblağlı ve 24/04/2017 tarihli, … no’lu, “iade bedeli” açıklamalı, 500,00-EURO meblağlı 2 (iki) adet faturanın davacı şirket tarafından muhasebe kayıtlarına alınmamış olduğu, muavin defter kayıtlarında ise 24/04/2017 tarihinden itibaren davalı şirketin alacağına kaydedilen “Gelen Havale” açıklamasının yazılı olduğu, davalı şirketçe davacı adına düzenlenen 2 adet faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı şirketin talep ettiği alacağının da tam bu tutara denk geldiği, davacı şirket tarafından davalı şirketin adına düzenlemiş olduğu toplam tutarı 1.000,00-EURO olan 2 adet fatura, eğer davalının defterlerinde alacaklar hanesine kaydedilmiş olsaydı, davalı şirketin davacı yana borcu kalmamış olacağının açık olduğu, davacı şirket tarafından davalının düzenlemiş olduğu 2 adet iade faturasının teslim alınmış olmasına karşın 8 (sekiz) günlük yasal süre içerisinde iade edilmemiş olmasına rağmen bunların davacının ticari defter ve kayıtlarına işlenmemiş (kaydedilmemiş) olması hususunun TTK.’nun 21. maddesi kapsamında hukuki değerlendirme gerektirdiği, bu nedenle davacı şirket tarafından söz konusu faturaların kabul edilmiş sayılacağı ve defter kayıtlarına işlenmesi gerektiği hususundaki nihai kararın mahkemenin takdirinde olacağı, davalı şirket vekili tarafından dosyaya sunulan dilekçe ekindeki yevmiye defteri fotokopisine göre; yukarıda bahsi geçen 2 (iki) adet iade faturasının, davalı şirketin yevmiye defterinde 320.35.01.0218 kodlu davacı şirket hesabına borç olarak kaydedildiği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Ek talimat bilirkişi raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, taraf vekillerince ek rapora karşı yazılı beyanda bulunulmuştur. Davacı şirket vekili, 22/12/2021 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında özetle; dosyada talimatla aldırılan bilirkişi kök ve ek raporlarının uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğunu, gelinen aşamada usul ekonomisi açısından birleştirme raporu alınmasına gerek bulunmadığını, hukuki değerlendirmenin mahkemece yapılabileceğini belirterek davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket vekili ise 22/12/2021 tarihli duruşmada öncesinde sunduğu mazeret dilekçesinde; dosyanın geldiği aşamada usul ekonomisi gereğince birleştirme raporu alınmasının gerekli olmadığını belirterek, talimatla aldırılan kök ve ek bilirkişi raporlarına göre dosyanın yokluklarında karara çıkarılmasını talep etmiştir.
Eldeki davada taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında 24/03/2017 tarihinde akdedilen “Taşıma Sözleşmesi” kapsamında davacı şirketçe davalıya verilen taşıma hizmetinin, sözleşmede kararlaştırılan sürede gerçekleştirilip gerçekleştirilemediği, bu nedenle davalı şirket tarafından taşıma ücretinden yapılan kesintinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı, davalı şirketin davacı adına keşide ettiği 2 (iki) adet iade faturasının davacı şirketin cari hesap bakiyesinden mahsup edilip edilemeyeceği, sonuç olarak davacı şirketin davalı şirketten bakiye alacağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasında 24/03/2017 tarihli taşıma sözleşmesinin yazılı olarak akdedildiği hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Anılan sözleşmenin 2. maddesine göre; taşıyan (davacı), taşıtan (davalı) tarafından kendisine teslim edilen yükleri, ilgili mevzuat hükümlerine, taşıtanın talimatına ve yükle ilgili belgelere uygun surette, taşıtan tarafından bildirilen adrese teslim etmeyi üstlenmiştir. Sözleşmede yükleme tarihi olarak 24/03/2017 tarihi belirlenmiştir. Sözleşmenin “Genel Şartlar” başlıklı 5. maddesine göre; taşıyan, yüke elverişli araç temin etmekle ve yüklediği malın özelliğine göre her türlü tedbiri almakla yükümlüdür. Ayrıca taşıyan, araçları mutlaka belirtilen tarih ve saatte yükleme yerinde hazır etmekle ve yükü sözleşmede kararlaştırılan süre içerisinde varış yerine ulaştırmakla yükümlüdür.
24/03/2017 tarihli taşıma sözleşmesine konu iş ise; dava dışı müşteri …’e ait Manisa’daki fabrikadan elektronik eşyaların yüklenerek Almanya’nın Duisburg şehrine taşınması ve oradaki alıcıya teslim edilmesi işidir.
Taşıma sözleşmesi; taraflar arasında akdedilen ve nakliyecinin (taşıyıcının) malı belli bir ücret karşılığında bir yerden başka bir yere taşımayı üstlendiği sözleşmedir. Taşıyıcı ise; taşımacılık işini meslek edinmiş olan, taşıt sahibi olup olmaması önemli olmayan ve bir ücret karşılığı taşıma işini üstlenmiş olan kişidir. Taşıyıcı, taşıma işini kendisi yapabileceği gibi ara taşıyıcılara (taşeronlara) devredebilir (yaptırabilir). Taşıyıcı, eşyayı kararlaştırılan süre içinde, bir süre kararlaştırmadığı takdirde ise, şartlar dikkate alındığında özenli bir taşıyıcıdan beklenebilecek “makul bir süre içinde” teslim etmekle yükümlüdür (TTK.m:873; CMR.m:19/1). Taşıma süresi; taşıyıcının taşıma işini gerçekleştirip sonuçlandırması gereken zaman dilimini ifade eder. Taşıma süresi, taşıma sözleşmesinde bir koşul olarak belirtilebilir. Söz konusu süre, ticari teamüller göz önüne alınarak da saptanabilir. Taşıma sözleşmesi uyarınca taşıyıcı (nakliyeci), taşıma konusu malı bütün taşıma süresince korumayı ve bunları devraldığı biçimde alıcıya teslim etmeyi taahhüt eder. Ayrıca taşıyıcı (nakliyeci), teslim aldığı malı, taşıma sözleşmesinde veya ticari teamüllerde veya uluslararası kurallarda belirtilen süre zarfında taşıyarak alıcısına teslim etmekle da yükümlüdür. Taşıma işinin, taşıyıcı tarafından taşıma sözleşmesinde kararlaştırılan süre içerisinde yerine getirilmemesi durumunda gecikme kavramı ortaya çıkmaktadır. Taşıma işi, eğer taşıma sözleşmesinde kararlaştırılan, teamüllerde veya uluslararası kurallarda belirtilen süre zarfında gerçekleştirilmez ise artık taşıyıcı (nakliyeci), üstlendiği taşıma borcunu zamanında yerine getirememiş demektir.
TTK.’nun 875. maddesine göre; Taşıyıcı, taşımak üzere teslim aldığı eşyanın zıya ve hasarı ile geç teslim edilmesinden doğan zararlardan sorumludur. Bir başka ifade ile taşıyıcı (nakliyeci), taşımaya konu malın gönderilene (alıcıya) geç teslim edilmesinden doğan zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Malın, taşıma sözleşmesinde kararlaştırılan veya ticari teamüle ya da uluslararası kurallarda belirlenen süreler içinde değil de bu sürelerden daha geç bir süre içerisinde alıcısına teslim edilmesi durumunda da taşıyıcı tazminat öder.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmede; taşımaya konu yüklerin “en geç” 30/03/2017 tarihine kadar Almanya’nın Duisburg kentindeki alıcısına teslim edilmesi gerektiği açık ve net bir şekilde kararlaştırılmıştır. Bir başka ifade ile; sözleşme konusu yüklerin en geç 30/03/2017 tarihinde alıcıya teslim edilmesi şartı “kesin transit süre” olarak taraflarca belirlenmiştir. Davacı şirket, sözleşmede açıkça belirlenen taşıma süresine istinaden taşımayı kabul etmiştir.
Dosyaya sunulan ve davalı şirket ile taşımayı yaptıran … firması yetkilileri arasındaki e-mail yazışmalarından anlaşıldığı üzere; taşımayı yapacak araçlardan sadece birinin su testini ilk etapta geçtiği, diğer ikisinin ise su testinden bir süre geçemediği, bu nedenle Manisa’daki fabrikada yükleme aşamasında gecikmeler yaşandığı, dava dışı …’in taşımaya konu yükün çok acil olduğunu özellikle belirttiği, Almanya’daki müşterinin de ekspres araç (TIR) farkını ancak ve ancak teslimatın 29/30 Mart 2017 tarihlerinde yapılması şartıyla kabul ettiği, sözleşmeye göre en geç 30/03/2017 tarihinde teslim edilmesi gereken malların ancak 03/04/2017 tarihinde boşaltılabildiği, meydana gelen bu gecikmeden kaynaklı olarak dava dışı … yönünden ekspres TIR çağırma ya da Normal TIR çağırma arasında herhangi bir fark kalmadığı, bu nedenle fiyatlandırmanın ekspres TIR olarak yapılmaması ve bu farkın …’e yansıtılmamasının istendiği, zira, Almanya’daki müşterinin de ekspres araç (TIR) farkını ödemeyeceği görülmektedir.
Davacı şirket vekili, 25/06/2021 tarihinde UYAP üzerinden mahkememize sunduğu ek bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesinde; taşımaya konu malların müvekkili şirket tarafından 03/04/2017 tarihinde taşıma sözleşmesinde yazan süreye uygun şekilde alıcısına teslim edildiğini beyan etmiştir. Böylece gerek dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, gerekse davacı şirket vekilinin açık beyanından; taşımaya konu yükün sözleşmede kararlaştırılan sürede (en geç 30/03/2017 tarihinde) teslim edilemediği, yükün ancak 03/04/2017 tarihinde alıcıya teslim edildiği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak; davacı şirketin üstlendiği taşıma işini sözleşmede kararlaştırılan tarihte gerçekleştiremediği ve yaşanan gecikme nedeniyle davalıya karşı sorumlu olduğu açıktır. Bunun sonucunda dava dışı … tarafından yaşanan bu gecikmeden dolayı davalı şirkete ödenecek navlun ücretinden kesinti yapıldığı, yapılan bu kesintinin davalı şirketçe davacı firma adına kesilen iade faturalarıyla davacıya yansıtıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı şirketçe ticari defterlerine işlenmemiş ise de; dosya kapsamında yer alan gönderi belgeleri ile gönderi takip formundan anlaşıldığı üzere; 2 (iki) adet iade faturasının davalı şirketçe davacı şirkete 26/04/2017 tarihinde … aracılığıyla gönderildiği, anılan iade faturalarının davacı şirket tarafından 28/04/2017 tarihinde teslim alındığı sabittir.
VUK.’nun 229. maddesinde yer alan tanıma göre; Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır. İade faturası ise; mevzuatta tanımlanmamış olmakla birlikte tacirler arası uygulamada teamülen geliştirilmiş bir fatura türüdür. Kısaca iade faturası; dayanak ticari ilişkide alıcıya teslim edilen ve fakat bir sebeple satıcıya iade edilen malların tutarının iade alındığına dair kayıt tutulmasına hizmet eden bir belgedir. Sonuç olarak, iade faturası, alıcı ile satıcı arasında geçerli bir ticari ilişki ile fatura karşılığı satın alınmış olan bir malın kısmen veya tamamen ve fakat asıl faturadaki ile birebir aynı şartları haiz olarak tanzim edildiği bir fatura türüdür. Tüm fatura türleri gibi, alınan bir hizmet ile ilgili olarak da “iade faturası” tanzim edilmesi mümkündür.
Tüm dosya kapsamı, toplanan ile dosyada talimatla alınan bilirkişi kök ve ek raporları mahkememizce incelenip denetlenmiş, talimatla alınan raporların uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılmış, taraf vekillerinin talepleri de aynı yönde olduğundan ve uyuşmazlık konusu tamamen mahkememizin hukuki değerlendirmesini gerektirdiğinden ayrıca birleştirme raporu alınmasına gerek duyulmamıştır.
İddia, savunma, taraflar arasında akdedilen taşımı sözleşmesi hükümleri, dosyada toplanan deliller ile dosyada talimatla alınan bilirkişi kök ve ek raporları hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 24/03/2017 tarihinde taşıma sözleşmesi akdedildiği, sözleşmede yükleme tarihinin 24/03/2017 olarak, taşımaya konu yüklerin teslim tarihinin ise “en geç” 30/03/2017 tarihi olarak belirlendiği, sözleşmeye göre davacı taşıyan şirketin yüke elverişli araçları temin etmekle yükümlü olmasına karşın, seçtiği araçlarının su testini geçememesi nedeniyle Manisa’daki fabrikada yükleme aşamasında gecikmeler yaşandığı, tarafların kabulünde olan sözleşmeye göre en geç 30/03/2017 tarihinde Almanya’daki alıcıya teslim edilmesi gereken taşıma konusu malların 03/04/2017 tarihinde teslim edildiği, böylece davacı şirketin üstlendiği taşıma işini sözleşmede kararlaştırılan sürede gerçekleştiremediği, sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getiremeyen davacı şirketin gecikmeli teslimi nedeniyle davacının müşterisi olan …’e karşı taahhüdünü yerine getirememesine sebebiyet verdiği, Almanya’daki dava dışı müşterinin ekspres araç (TIR) farkını ancak teslimatın 29/30 Mart 2017 tarihlerinde yapılması şartıyla kabul ettiği gözetildiğinde fiyatlandırmanın ekspres TIR olarak değil normal TIR olarak yapılması gerektiği, dava dışı … tarafından yaşanan gecikmeden dolayı davalı şirkete ödenecek navlun ücretinden kesinti yapıldığı, dolayısıyla davacı şirketin teslimde yaşanan gecikme ve dava dışı … tarafından yapılan kesinti nedeniyle davalıya karşı sorumlu olduğu, yapılan kesintinin davalı şirketçe haklı nedenle davacı firma adına kesilen iade faturalarıyla davacıya yansıtıldığı, her ne kadar davacı şirketçe ticari defterlerine işlenmemiş olsa dahi davacı şirket tarafından teslim alındığı anlaşılan 2 (iki) adet iade faturası bedelinin davacının bakiye cari hesap alacağından mahsup edilmesi gerektiği, talimatla alınan ek raporda da vurgulandığı üzere itiraza uğramayan 2 (iki) adet iade faturası eğer davalı şirket defterlerinde alacaklar hanesine kaydedilmiş olsaydı davalı şirketin davacı yana herhangi bir borcunun kalmayacağı anlaşılmakla; davacı şirketin davalı şirketten talep edebileceği herhangi bir alacağının bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL. karar ve ilam harcından 68,36-TL. peşin harcın mahsubu ile bakiye 9,06-TL. harcın davacıdan alınarak Maliye’ye gelir kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.002,90-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmın kesinleşme şerhi yazıldıktan sonra iadesine,
Dair, HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/2 vd. maddeleri uyarınca ve miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.