Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/981 E. 2020/657 K. 02.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/981 Esas
KARAR NO:2020/657

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:30/09/2016
KARAR TARİHİ:02/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’na … sicil numarası ila kayıtlı olarak serbest muhasebecilik mesleği yaptığını, … … Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Disiplin Kurulu tarafından, 14.11.2002 tarihli ve … sayılı kararı ile, davacının meslekten çıkarılma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, kararın 06.05.2003 tarihli 25100 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak işleme konulduğunu; Meslekten çıkarma kararının (idari işlemin) İptali talebiyle, Ankara ll. İdare Mahkemesi’nin 2004/1171 E. sayılı dosyasıyla dava açıldığını; bu dava sonucunda, Ankara ll.İdare Mahkemesi’nin 24.05.2005 tarihli ve 2004/1171 E. 2005/775 K. sayılı kararı ile, “davalı idarelerin işlemlerinde belirtilen yönleri île hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine” karar verildiğini; Yapılan temyiz başvurusu üzerine, söz konusu idare Mahkemesi Kararının, Danıştay e.Dairesi’nin 22.03.2006 tarihli ve 2005/4774 E. 2006/1162 K. sayılı kararı ile bozulduğunu; Bozma Kararının Düzeltilmesine ilişkin davalılar talebinin de, 22.10.2007 tarihînde reddedildiğini; Danıştay 8.Dalresi’nin 22.03.2006 tarihli ve 2005/4774 E. 2006/1162 K. sayılı Bozma Kararı üzerine, Ankara ll.İdare Mahkemesi tarafından bu karara uyularak yeniden görülen dava sonucunda, Ankara ll.İdare Mahkemesi’nin 22.11.2007 tarihli ve 2007/1453 E. 2007/1824 K. sayılı karan ile, “Davacının savunma hakkı kullandınlmaksızın verilen Disiplin Cezasında hukuka uygunluk bulunmadığına” karar verildiğini, bu karar üzerine, davalı/İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın, 10.12.2007 tarihinde, davacının dosyasını tekrar Disiplin Kurulu’na sevk ederek, 18.04.2008 tarih ve 2008/64 sayılı Kararı ile, davacı hakkındaki meslekten çıkarılma cezası’nın kaldırarak kınama cezası verildiğini; daha sonra da 18.05.2006 tarihinde, “davacının üyelik kaydının açılarak mesleğe devam etmesinin uygun görüldüğünün” davacıya bildirildiğini, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Müşavirler Odaları Birliği ile … Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nm hukuka aykırı bir kararı (idari işlemi) ile, kararın Resmi Gazete’de Yayınlandığı 06.05.2003 tarihînden, davacının kaydının açılarak mesleğine devam etmesinin uygun görüldüğü 18.05.2006 tarihine kadar geçen 3 yıl 1 ay 12 günlük süre boyunca davacının çalışma hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğini; Bu ihlal neticesinde davacının maddi ve manevi zarar uğradığım; davacının bu zararlarının İlgili Meslek Odaları tarafından tazmin edilmesinin sağlanması için, davalı/Av…. vasıtasıyla …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığını, Mahkemenin 17.03.2011 tarihli ve 2011/159 K. sayılı karan ile, “davanın Yargı Yeri bakımından reddine” karar verildiğini, kararın 01.07.2011 tarihinde kesinleştiğini; Bunun üzerine, Davalı/Av. …’in, 30 günlük yasal süresi geçtikten sonra, 26.04.2012 tarihinde, bu defa …. İdare Mahkmesi’nin … sayılı dosyası ile maddi ve manevi tazminat davası açtığını; fakat 27.03.2014 tarihli Mahkeme Kararı ile, “davanın yasal süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine” karar verildiğini; davacının, Red Kararının Danıştay’ın temyiz ve karar düzeltme aşamasından geçerek kesinleştiğini 02.10.2015 tarihinde davalı/Av. …’den öğrendiğini; daha sonra, 15.10.2015 tarihinde yazdığı ve PTT den gönderdiği yazı sonrasında da davalı/Av….’in Mesleki Sorumluluk Sigortası olduğunu öğrendiğini; söz konusu Mesleki Sorumluluk Sigortası Poliçesinin nosunun … olduğunu; Bunun üzerine, davalı/Av. …’in Mesleki Sorumluluk Sigortasını yapmış olan diğer davalı sigorta şirketine 09.10.2015 tarihinde, uğradığı zararın tazmini için 50.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın kendisine ödenmesi için yazılı olarak başvuruda bulunduysa da, bir sonuç alamadığını ve davacının zararının tazmin edilemediğini; her iki davalının da davacının uğradığı zararı tazmin ile yükümlü olduğunu belirterek, davacının uğradığı zararların tazmini için 50.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın, olay tarihi olan 08.05.2006 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı/Av. …’in mesleki sorumluluk sigortasının … nolu mesleki sorumluluk sigortası Poliçesi ile davalı/sigorta şirketi tarafından temin edildiğini, söz konusu poliçe ile, davalı/ …’in mesleki faaliyetleri sırasında meydana gelebilecek İhmal ve hatalarından dolayı üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunun, genel ve özel şartlar ile poliçe klozları çerçevesinde, limitlerle sınırlı olarak sigorta edildiğini, sorumluluk sigortacısı olan davalı sigortacının sorumluluğunun ancak, sigortalının ihmal ve hatalarından dolayı üçüncü kişilere karşı hukuki sorumluluğu doğduğu takdirde söz konusu olacağını, poliçenin işlerlik kazanmasının ancak, sigortalının sorumluluk şartlarının gerçekleşmesi halinde mümkün olacağını, davacının, davalı avukatın kusuru neticesinde zarara uğradığını ve bu zarar ile kusur arasında illiyet bağt bulunduğunu ispat etmekle yükümlü olduğunu; bu hususlar ispat edildiği takdirde, davalı sigortacının, poliçe teminat limiti kapsamında davacının zararın tazmin etmekle yükümlü olacağını, davacının tazminini talep ettiği tazminatın afaki ve fahiş olduğunu; öncelikle davacının aktif olarak serbest muhasebecilik yapıp yapmadığı hususunun netleştirilmesi gerektiğini; ardından da davacının uğradığını iddia ettiği kar mahrumiyeti zararının tespiti için davacının yasaklanmasından önceki son birkaç seneye ait mali kayıtlarının İncelenmesi gerektiğini, davacının manevi tazminat talebine hak kazanmast için gerekti olan şartların İse gerçekleşmediğini, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde Poliçedeki muafiyet klozunun dikkate alınması gerektiğini, meydana gelen hasarın davalıya ihbar tarihinin 13.10.2015 olduğunu, zararı belirlemeye yönelik hiçbir belge ibraz edilmediğinden davacı sigortalının tazminat talebinin davalı sigortacı tarafından değerlendirilemediğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılmış olan tazminat davasının 1 nolu davalı … Türk Sigorta Şirketinden (sigortacıdan), mesleki sorumluluk sigortası kapsamında talep ve dava etmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE;
Dava ; vekalet sözleşmesinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı; bağlı olduğu meslek kuruluşu tarafından, meslekten ihraç cezası verildiğini, bu kararın idari yargıda iptal edildiğini, ancak çalışamadığı dönem boyunca maddi ve manevi zarara uğradığını beyanla tazminat talebinde bulunmuş, davalılar ise davanın reddini savunmuştur.
6502 sayılı kanunun 3/l bendi uyarınca tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemini ifade eder.
Aynı kanunun 73/1 fıkrası uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.
Aynı kanunun 83/2 fıkrası uyarınca taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.
Her ne kadar taraflar arasındaki vekalet sözleşmesinin tarihi 6502 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ise de, davanın açılış tarihi itibariyle 6502 sayılı kanun yürürlükte olup, mezkur kanunu usul hukukuna ilişkin 73, 83 ve geçici 1.maddeleri eldeki davanın açılış tarihinden önce yürürlüğe girdiğinden ve vekil/müvekkil ilişkisi 6502 sayılı kanun 3-l maddesi uyarınca tüketici işlemi niteliğinde olduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ( Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2018/3546 – 7886 E.K sayılı kararı ile İstanbul BAM 19. Hukuk Dairesinin 2019/1724 – 1534 E.K sayılı kararı )
HÜKÜM: Gerekçesi açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince usulden REDDİNE,
2-Görevli mahkemenin … Tüketici Mahkemeleri olduğunun tespitine,
3-Karar kesinleştikten sonra HMK.nın 20.maddesi gereğince yasal sürede başvuru halinde dosyanın görevli ve yetkili … Tüketici Mahkemelerine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce karar verilmesine,
4-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/11/2020

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı