Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2016/963 Esas
KARAR NO:2022/423
DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:26/09/2016
KARAR TARİHİ:25/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı / karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile davacı …Ş. arasında 01.12.2014 tarihinde; “… ili, Serinhisar ilçesi, … Mahallesi … Mevkii, 5689 parsel” de kayıtlı taşınmazdaki akaryakıt satış ve servis istasyonunun davalı şirket tarafından işletilmesi amacıyla 5 yıl süreli “…A.Ş, Bayilik Sözleşmesi” ve ” Çerçeve Protokol” akdedildiğini, davalı tarafın keşide ettiği … Noterliği 31.07.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile davacı ile akdettiği bayilik anlaşmasını süresinden önce ve tek taraflı olarak feshettiğini, davalı tarafin münakit bayilik anlaşmasını tek taraflı olarak ve süresinden önce feshetmesi üzerine, davacı tarafından keşide edilen … 34. Noterliği’nin 04.09.2015 tarih ve 12837 yevmiye numaralı ihtarı ile; Sözleşmelerin süresinden önce feshedilmesi sebebiyle davacının uğradığı 155,150,00 USD kar kaybının, Çerçeve Protokol’ün 13-c maddesi uyarınca tahakkuk eden 50.000,00 USD cezai şartın ihtarname tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesini, sözleşmelerin feshi neticesinde davacı şirket tarafından davalıya teslim edilmiş ariyet ve ekipmanlann yine ihtarname tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde iade talep edildiğini, davalı tarafın, Bayilik Sözleşmesi ve “Ariyet Demirbaş Belgesi” çerçevesinde davalı şirkete teslim edilen mülkiyeti davacı şirkete ait aşağıda belirtilen menkulleri haksız ve tek taraflı fesih sebebiyle iade etmekle yükümlü olduğu hususu kendisine tebliğ edilen ihtarname ile bildirilmesine rağmen söz konusu ariyetleri davacı şirkete teslim etmediğini, -Kurumsal Kimlik Uygulaması, -Pompa Otomasyonu -Tank Otomasyonu -3 adet Akaryakıt Pompası -Hava/ Su saati -Kompresör Davacı tarafından gönderilen ihtarnameye rağmen, davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle işbu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, dava dilekçesinde açıklanan nedenlerle fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafa ariyet olarak teslim edilip davacı şirkete iade edilmeyen, -Kurumsal Kimlik Uygulaması, Pompa Otomasyonu -Tank Otomasyonu -3 adet Akaryakıt Pompası -Hava/ Su saati -Kompresörün aynen iadesine, Bunların iadesinin mümkün olmaması halinde Sayın Mahkemece belirlenecek rayiç bedelinin şimdilik 5.000,00 TL’sinin davalıdan temerrüt (ihtarname) tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve KDV’si ile birlikte tahsiline, davalının sözleşmeyi feshi nedeniyle davacı şirketin uğradığı 155.150,OOUSD kar kaybı alacağının şimdilik 1.000,00 USD’sinin davalıdan temerrüt (ihtarname) tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ve KDV’si ile birlikte ile tahsiline, Çerçeve Protokol uyarınca ödenmesi gereken 50.000,00 USD tutarındaki cezai şart alacağın şimdilik 1.000,00 USD’sinin davalıdan temerrüt (ihtarname) tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ve KDV’si ile birlikte ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı / karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, “Talep konusunun miktarı belli olan” durumlarda, belirsiz alacak veya kısmi dava açılamayacağından açılan işbu davanın yasanın açık hükmüne aykırılık teşkil ettiğini, davacı yanın söz konusu cezai şart ve kar payı kayıplarını dilekçede belirtmiş olmasına rağmen kısmi talepte bulunulduğunu, dolayısıyla HMK madde 107 ve 109 hükümleri uyarınca kısmi ve belirsiz alacak davası açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından davalı şirkete ariyet olarak teslim edilen kurumsal kimlik uygulaması, pompa otomasyonu, tank otomasyonu, 3 adet akaryakıt pompası hava/su saati, kompresörün aynen iadesinin istenildiğini, ancak davacı şirketin iddialarının tamamen asılsız olduğunu, kabulünün mümkün olmadığını, ariyetlerin teslimine ilişkin açıklamalarında, davalı şirketin akaryakıt istasyonun kuruluşuna geri dönülmesi gerektiğini, istasyonda varlığı iddia edilen dava konusu ariyetlerin kim tarafından nasıl kurulduğunun tespiti gerektiğini, … Akaryakıt Dağıtım ve Pazarlama Anonim Şirketi ile… arasında 25.01.2005 tarihli Bayilik ve İşletmecilik Sözleşmesi başlıklı sözleşme imzalandığını, anılan sözleşmenin 4. Maddesi gereği şirket tarafından madde içeriğinde ve sözleşme ekinde belirtilen ekipmanların teslim edildiğini, aynı sözleşmenin 14. maddesinde sözleşmenin bitimine müteakip herhangi bir bedel talep edilmeyeceğinin belirtildiğini, ariyetlere ilişkin montaj tutanağı, sevk irsaliyelerinin dilekçe ekinde sunulduğunu, anılan sözleşme devam ederken… ile … Dağ. A.Ş.arasında yeni bir sözleşme olan 27.08.2010 tarihli bayilik sözleşmesi yapıldığını, anılan sözleşme ile herhangi bir ariyet teslim edilmediğini, istasyonda var olan ariyetlerin kullanılmaya devam edildiğini, bu durumda ilk sözleşmenin yeni bayilik sözleşmesi ile sona erdiğini, ariyetlerin 25.01.2005 tarihli Bayilik ve İşletmecilik Sözleşmesi gereği bedelsiz olarak…’nun mülkiyetine geçtiğinin ortada olduğunu, daha sonra… ferdi işletmesinin nev’ini değiştirilerek 26.12.2012 tarihinde … olarak ticaret hayatına devam ettiğini, bu değişim sonrası davalı şirket ve …A.Ş. arasında 04.03.2013 tarihinde yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığını, her ne kadar sözleşme içerisinde ariyetlerden bahsediliyor olsa da davacı tarafından herhangi bir ariyet teslimi söz konusu olmadığını, davacının bu iddiasını ispatlamak zorunda olduğunu, zira istasyonda olan ariyetler eski sözleşmelerle edinilmiş ve mülkiyetinin davalı şirkete geçtiğini, davacının sözleşmede yazılı ariyetleri teslim ettiğine ilişkin hiç bir bilgi ve belge bulunmadığım, bahsedildiği üzere istasyonda var olan ariyetlerin irsaliye ve montaj belgelerinin dilekçe ekinde Sayın Mahkemeye sunulduğunu, ancak davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu Ariyet Demirbaş Listesi belgesinin davacı şirket tarafından boş olarak davalı şirkete sözleşme ile İmzalatıldığını, belge aslında yapılacak olan incelemelerden imza tarihinden çok sonra doldurulduğunun ortaya çıkacağını, buna ilişkin bilirkişi incelemesi talep ettiklerini, davacı şirketin davalı şirkete teslim ettiğini iddia ettiği ariyetlerin davalı şirkete teslim edilmediğinin açık olduğunu, ikame edilen davanın bu sebeplerle reddi gerektiğini, Bayilik Sözleşmesinin Sonlanmasına İlişkin Açıklamalarında, Yukarıda ariyetlerin teslimine ilişkin açıklamalar kısmında ayrıntılı olarak açıkladığı üzere davacı şirketle ve davacı şirketle organik bağı olan şirketlerle yapılan bayilik sözleşmelerinin davalı şirket tarafından haklı nedenle sonlandmldığını, iş bu sebeple davacının taleplerinin reddi gerektiğini, davalı şirket ve …A.Ş. arasında 04.03.2013 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu bayilik sözleşmesinin ardından davalı şirketin ekonomik olarak sıkıntıya düşmesi sebebiyle, yeni bir borç yapılandırma protokolüne bağlı olarak 01.12.2014 tarihli yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığını, protokol gereği davalı şirketin borçlarının yapılandırıldığım ve senetlere bağlanarak ödeme planı çıkarıldığını, ancak davacının davalı şirket dilekçesi ekinde sunulan tarihli dekontta 19.900.00-TL’lik mal alım tutan olarak davalı şirket hesabına yatırmış olmasına rağmen davacı şirketin bu parayı alacağına mahsup ettiğini ve davalı şirkete akaryakıt vermediğini, bu durumda davalı şirketin akaryakıt istasyonunun çalışmaz hale geldiğini, davacı şirketle yapılan görüşmeler neticesinde 01.03.2015 tarihli başkaca bir protokol yaparak borç durumuna yeni bir yapılandırma yoluna gittiğini, ancak davacı şirketin düzenlenen bu protokolü davalı şirkete teslime etmediğini, bu sebeple dilekçe ekinde sunamadıklanm, ancak yeni protokolün varlığının 01.12.2014 tarihli ilk protokollün 1. Maddesinin b bendinde belirtilen 50.000,00-TL bedelli 3 adet senedin davalı şirkete iade edildiğini, senetlerin davacı şirket tarafından Serinhisar İş Bankasına teslim edildiğinden vadesinde protesto edildiğini, bu senetlerin davalı şirkete iade edilmesinin 01.03.2015 tarihli protokolün yapıldığının göstergesi olduğunu, senet fotokopileri ve banka düşüm belgelerini dilekçe ekinde sunduklarını, ilgili protokolle ilk ödeme günü olarak 15.06.2015 tarihi olarak kararlaştırılmış olmasına rağmen davacı tarafın yapılan protokolleri hiçe sayılarak bayilik sözleşmelerine istinaden davacıya teslim edilen 25.03.2014 tarih ve …-25589 sayılı 250.000,00 TL. bedelli ve 08.03.2013 tarih ve … sayılı 200.000,00 TL. bedelli teminat mektupları kötü niyetli olarak paraya çevirdiğini, davalı şirketin davacı şirketin bu eylemi sonrası ticari hayatının sekteye uğradığını, davacının davalı şirkete … 34. Noterliğinin 24.07.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile altı aydan uzun bir süredir akaryakıt alınmadığından bahsi ile anılan ihtarnameyi gönderdiğini, davalı şirketin bu ihtarnameye karşılık olarak … 2. Noterliğinin 31.07.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı şirketin davalı şirketin kusurunun olmadığı iddialarının gerçek dışı olduğunu belirterek cevapladığını, Davalı şirketin yukarıda açıklandığı üzere davacı şirketle uzlaşma yollarına gittiğini ancak davacının yapılan protokol hükümlerine uymadığını, davalı şirketin dilekçe ekinde sunulan 26.12.2014 tarihli dekontta 19.900,00-TL’lik mal alım tutarım davalı şirket hesabına yatırmış olmasına rağmen davacı şirket bu parayı alacağına mahsup ettiğini ve davalı şirkete akaryakıt vermediğini, bu durumda davalı şirketin akaryakıt istasyonunun çalışamaz hale geldiğini, yine davalı şirket iyi niyetli olarak çıkış yolları aradığını ancak davalı şirket protokol hükümlerine uymadan yukarıda belirtilen teminat mektubunu paraya çevirerek davalı şirketin ticari itibarını zedelediğini belirterek, davalı şirket ile davacı şirket arasında akdedilen sözleşmenin haklı nedenle sonlandınldığının ortada olduğunu, buna göre ikame edilen iş bu davanın görülmesinde hiç bir yarar olmadığını, bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
Karşı Dava: Davalı şirket ve …A.Ş. arasında 04.03.2013 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu bayilik sözleşmesinin ardından davalı şirketin ekonomik olarak sıkıntıya düşmesi sebebiyle, yeni bir borç yapılandırma protokolüne bağlı olarak 01.12.2014 tarihli yeni bir bayilik sözleşmesi imzalandığını, protokol gereği davalı şirketin borçlarının yapılandırıldığını ve senetlere bağlanarak ödeme planı çıkarıldığını, ancak davacının davalı şirket dilekçesi ekinde sunulan 26.12.2014 tarihli dekontta 19.900,00-TL’lik mal alım tutan olarak davalı şirket hesabına yatırmış olmasına rağmen davacı şirketin bu parayı alacağına mahsup ettiğini ve davalı şirkete akaryakıt vermediğini, bu durumda davalı şirketin akaryakıt istasyonunun çalışamaz hale geldiğini, davacı şirketle yapılan görüşmeler neticesinde 01.03.2015 tarihli başkaca bir protokol yaparak borç durumuna yeni bir yapılandırma yoluna gidildiğini, ancak davacı şirketin düzenlenen bu protokolü davalı şirkete teslime etmediğini, bu sebeple dilekçe ekinde sunamadıklanm, ancak yeni protokolün varlığının 01.12.2014 tarihli ilk protokollün 1. Maddesinin b bendinde belirtilen 50.000,00-TL bedelli 3 adet senedin davalı şirkete iade edildiğini, senetlerin davacı şirket tarafından Serinhisar İş Bankasına teslim edildiğinden vadesinde protesto edildiğini, 06.04.2015 tarihinde banka tarafından iptal edilerek iade edildiğini, bu senetlerin davalı şirkete iade edilmesinin 01.03.2015 tarihli protokolün yapıldığının göstergesi olduğunu, senet fotokopilerini ve banka düşüm belgelerini dilekçe ekinde sunduklarını, davacı şirket tarafından 01.03.2015 tarihli protokolün kabul edilmemesi durumunda, davalı şirketin anılan protokole uyduğunun, protokole bağlı senetlerin davalı şirkete teslim edildiğinin bu durumda bu senetlerin ödendiği anlamı çıkacağım, başka bir değişle …A.Ş. İle yapılan ancak davalıya teslim edilmeyen 01.03.2015 tarihli protokolün varlığının karşı yanca inkarı halinde davalının davacıya teslim ettiği ve noter kanalıyla protestosunun yapıldığı senetleri elinde bulundurduğunu, bu durumda davalı şirkete ürün vermeyen …A.Ş.’nin 01.12.2014 tarihli ilk protokol hükümlerine uymadığı anlamına geleceğinin ortada olduğunu, aksinin …A.Ş. tarafından ispatlanması gerektiğini, Davacı şirket tarafından 01.03.2015 tarihli protokolün kabul edilmesi durumda ise ilk ödeme günü olarak 15.06.2015 tarihi olarak kararlaştırılmış olmasına rağmen davacı tarafla yapılan protokoller hiçe sayılarak bayilik sözleşmelerine istinaden davacıya teslim edilen 25.03.2014 tarih ve …-25589 sayılı 250.000,00 TL bedelli ve 08.03.2013 tarih ve … sayılı 200.000,00 TL bedelli teminat mektupları kötü niyetli olarak tarihinde paraya çevirdiğini, davalı şirketin davacı şirketin bu eylemi sonrası ticari hayatı sekteye uğradığını, davacının davalı şirkete … 34. Noterliğinin 24.07.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile altı aydan uzun bir süredir akaryakıt alınmadığından bahsi ile anılan ihtarnameyi gönderdiğini, davalı şirketin bu ihtarnameye karşılık olarak … 2. Noterliğinin 31.07.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı şirketin davalı şirketin kusurunun olmadığı iddialarının gerçek dışı olduğunu belirterek cevapladığım, Davalı şirketin yukarıda açıklandığı üzere davacı şirketle uzlaşma yollarına gittiğini ancak davacının yapılan protokol hükümlerine uymadığını, davalı şirket dilekçesi ekinde sunulan 26.12.2014 tarihli dekontta (19.900,00-TL’lik mal alım tutarını davalı şirket hesabına yatırmış olmasına rağmen davacı şirketin bu parayı alacağına mahsup ettiğini ve davalı şirkete akaryakıt vermediğini, bu durumda davalı şirketin akaryakıt istasyonunun çalışamaz hale geldiğini, yine davalı şirketin iyi niyetli olarak çıkış yolları aradığım ancak davalı şirketin protokol hükümlerine uymadan yukarıda belirtilen teminat mektubunu paraya çevirerek davalı şirketin ticari itibarını zedelediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ve yukarıda açıklanan nedenlerle, dilekçedeki cevaplar kısmındaki açıklanan ve yüksek mahkeme Yargıtay’ın kararlan doğrultusunda cevap verilen dava dilekçesindeki tüm iddialan kabul etmedikleri bu anlamda da açılmasında hukuki yarar bulunmayan bu haksız davanın reddini, fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla, davalının haklı nedenle sözleşmeyi feshetmesi sebebiyle, davalı şirketin uğradığı, 620.751,60-USD kar kaybı alacağının şimdilik 500,00-USD’sinin, karşı davalıdan temerrüt tarihinden itibaren yabancı paralara işlenen en yüksek mevduat faizi ve KDV’si ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla, çerçeve protokolü hükümler uyannca davalıya ödenmesi gereken 50.000,00-USD tutarındaki cezai şart alacağının şimdilik 500,00-USD’sinin, karşı davalıdan temerrüt tarihinden itibaren yabancı paralara işlenen en yüksek mevduat faizi ve KDV’si ile birlikte tahsilini, talep ve dava etmiştir.
Davacı /karşı davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın davada, davalıya ariyet olarak teslim edilen ekipmana ilişkin talebin belirsiz alacak davası, kar kaybı ve cezai şarta ilişkin taleplerinin kısmi dava olarak talep edilmesinin HMK 107 ve 109. maddelerine aykırı olduğu savunmasının kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu edilen ariyetlerin, dava tarihi itibarıyla değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesi davacı şirketten beklenemeyeceğinden bu talebin belirsiz alacak davası olarak ortaya konmasının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın diğer talepler ile ilgili olarak kısmi dava ikame edilemeyeceğini ileri sürmüş ise de; davacının bu savunmasına dayanak yaptığı HMK’nın 109. maddesinin “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.” şeklinde düzenlenen ikinci fıkrası 11.4.2015 tarih ve 29323 sayılı R.G.’de yayımlanan, 01.04.2015 tarih ve 6644 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince yürürlükten kaldırıldığını, açıklanan nedenlerle söz konusu taleplerin niteliği itibanyla bölünebilir olduğundan sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülmesine hukuken bir engel bulunmadığını, davalının davaya konu sözleşmeler uyannca kendilerine davacı şirket tarafından herhangi bir ariyet teslim edilmediğini, istasyonda var olan, bir önceki sözleşme ile kendi mülkiyetlerine geçen ariyetlerin kullanılmaya devam edildiğini ileri sürse de söz konusu iddiaların maddi gerçeklikten uzak olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişki gereği davacı şirket tarafından davalıya sözleşme süresince kullanılmak üzere Ariyet Demirbaş Belgesinde yer alan bir takım teçhizatların teslim edildiğini, davalının kendisi tarafından imzalandığı kabul edilen Ariyet Demirbaş Belgesi ile ariyetlerin teslim alındığını ve Bayilik Sözleşmesi, Protokol ve sair taahhütnamelerin herhangi bir neden veya şekilde sona ermesi veya feshedilmesi halinde ,,,, in ariyetlerin iadesini talebe hakkı olduğunu ve talep edildiğinde derhal teslim edileceğini beyan kabul ve taahhüt ettiğini, davalının imzasını kabul ettiği Ariyet Demirbaş Belgesi karşısında davalının savunmasının dinlenmesinin mümkün olmadığını, davalının Ariyet Demirbaş belgesinin davacı şirket tarafından boş olarak imzalatıldığını ileri sürdüğünü, davalının iddialarının gerçek dışı olup, borca aykırılığın doğurduğu sonuçlardan kaçınmak için ortaya atılan afaki beyan niteliğinde olduğunu, davalı tarafın iş bu iddiasım yazılı delil ile ispatlamak durumunda olduğunu, “…Çekteki imza davacı tarafça kabul edilmesine göre, çekin diğer kısımlarının özellikle bedele ilişkin kısmının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu davacı yasal delille ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacının, bu konuda dosyaya yasal herhangi bir delil ibraz etmemiştir. Mahkemenin hükmüne dayanak yaptığı 90/153 esas sayılı ceza dosyasında da davacı iddiasını kabul eder şekilde davalının bir ikran yoktur. Davalı karşı koyduğu için olayda tanık da dinlenemez ve beyanına itibar edilerek hüküm de kurulamaz. Hal böyle iken mahkemece, deliller yanlış değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmesi yerinde değildir… ” YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 1992/13-30İE 1992/458K. 16.09.1992K “…Diğer yönden anılan bonoların işyerinin devri hususunda verildiğinde yanlar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hal böyle olunca işyeri devri için verildiği sabit olan bonoların ödendiğinin ve lehdar hanesinin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun davacı yanca HUMK.nun 290. maddesine göre kanıtlanması gerekir…” YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2004/4244 K. 2005/828 T. 7.2.2005 açıklanan nedenlerle davalının nezdindeki ekipmanların aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde ise belirlenecek rayiç bedellerinin davalıdan tahsil edilerek davacı şirkete ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, davalı ile davacı şirket arasında 01.12.2014 tarihli Bayilik Sözleşmesi ve ekleri ile beraber taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında 01.12.2014 tarihi itibariyle davacı nezdinde muaccel hale gelmiş anapara borçlarının ödenmesine ilişkin Borç Yapılandırma Protokolü akdedildiğini, davalının söz konusu protokol uyarınca davacıya olan borçlarını ödemeyi taahhüt etmesine rağmen borçlarını ödemediğini, Protokol’ün 1-d maddesi uyannca tüm borçların muaccel hale geldiğini, bu kapsamda davalın teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiği iddiasının da gerçek dışı olduğunu, davalının her ne kadar yapılan protokollerin davacı tarafından hiçe sayılarak mal ikmalinin durdurulduğunu sonra teminatların nakde çevrildiğini ileri sürmekte ise de davacı şirketin yalnızca alacaklarının muacceliyet kesbetmesinden doğan haklarını kullandığını, davalı tarafın kendisi tarafından yapıldığını iddia ettiği 19.000,00-TL tutarındaki ödemeye rağmen davacının kendisine ürün ikmalinde bulunmadığını iddia etmiş ise de, mevcut durumda davacı şirket nezdindeki muaccel borçlarını ödemeyen davalıya davacının ürün ikmal etme yükümlülüğü bulunmadığını, davacı ile girdiği ticari ilişki nedeniyle borçlu olan davalının savunmasına dayanak yaptığı dekontta mal bedeli açıklaması yazmasının da dava açısından sonuca tesir etmeyeceğini, davalı tarafın davacı nezdindeki borçlan nedeniyle davalıdan olan alacağın tahsili İçin …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibin kesinleşmiş olup halen derdest olduğunu, bu kapsamda kesinleşmiş takibe rağmen davalının borcunun bulunmadığı iddiasının dinlenmesinin mümkün olmadığını, davalının sözleşmeyi haklı nedenle sonlandırdığı iddiasının hiç bir dayanağı bulunmadığını, bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin tek taraflı ve süresinden önce feshi nedeni ile doğan kar kaybı ve cezai şart alacaklarının davacı şirkete ödenmesi gerektiğini,
Karşı Davaya Cevap; davalı-karşı davacının karşı davasının kabulünün mümkün olmadığım, asıl davaya ilişkin açıklamalan ile ortaya konduğu üzere, davalı-karşı davacının taraflar arasında akdedilen sözleşmeleri süresinden önce sonlandırdığmı, bu kapsamda davalı-karşı davacının kar kaybı talep etme hakkı bulunmadığını, bununla birlikte davalı-karşı davacının davacı ile arasındaki sözleşmelerin feshiyle birlikte başka bir dağıtım firması ile anlaşma akdederek bayilik faaliyetini sürdürdüğünü, hal böyleyken davalı-karşı davacının kar kaybından söz edilemeyeceğinin de açık olduğunu, taraflar arasında akdedilen Çerçeve Protokol’de sadece davacı …’e cezai şart talep etme hakkı tanınmış olup, davalı-karşı davacının Çerçeve Protokol uyannca cezai şart talep hakkının mevcut olmadığını, yine yukanda açıklandığı üzere sözleşmeleri süresinden önce fesheden davalı-karşı davacının böyle bir talep hakkının da bulunmadığını, huzurdaki davada taraflar arasındaki tüm sözleşme, protokol ve taahhütnamelere aykın davranıp borcunu ödemeyen, sözleşmeleri süresinden önce haksız olarak fesheden davalı -karşı davacının bu sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesine yönelik müspet zarannın tazminini talep edemeyeceğinden, (sözleşmeyi kendi kusuru ile haksız nedenle fesheden) davacının sözleşmeye dayalı hak talep etmesinin hukuka aykın olduğunu, Açıklanan nedenlerle karşı davacının taleplerinin reddi gerektiğini, Yukarıda açıklanan nedenlerle, fazlaya dair her türlü haklan saklı kalmak kaydıyla, Davalı/ karşı davacı tarafça iade edilmemiş olan sökülebilir nitelikteki malzeme ve ekipmanlann davacı şirkete aynen teslimine, aynen tesliminin mümkün olmaması halinde belirlenecek rayiç bedellerinin temerrüt tarihinden İtibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı- karşı davacından tahsil edilerek davacı şirkete ödenmesini, sözleşmenin süresinden önce ve tek taraflı olarak feshedilmesinden kaynaklanan 155.150,00 USD kar kaybı alacağın şimdilik 1.000,00 USD’sintn temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ve KDV’si ile birlikte davalı-karşı davacıdan tahsiline, Çerçeve Protokolü uyannca ödenmesi gereken 50.000,00 USD tutanndaki cezai şart alacağın şimdilik 1.000,00 USD’siııin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ve KDV’si ile birlikte davalı-karşı davacıdan tahsilini, davalı- karşı davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalının/ karşı davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı /karşı davalı taraf delil olarak; Bayilik Sözleşmesi ve Çerçeve Protokol, ihtarnameler, ariyet demirbaş belgesi, ticari koşullar sözleşmesi, müvekkili şirket defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık ve sair her türlü delillere dayanmıştır.
Davalı /karşı davacı taraf delil olarak; bayilik ve işletmecilik sözleşmesi, ariyetlere ilişkin montaj tutanağı ve sevk irsaliyesi, bayilik sözleşmesi, protokol ve ödeme planı, teminat mektuplarının paraya çevrildiğine ilişkin belge, mal alımı için ödenen 19.900,00-TL lik 26/12/2014 tarihli dekont, bilirkişi incelemesi, keşif, tanık ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Bilirkişi raporları:
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya SMMM bilirkişisi …’a tevdi edilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğu raporunda: Davalı tarafın sözleşmeyi 52 ay erken feshetmiş olduğunu, erken fesih nedeni ile davacı tarafın davalı taraftan sözleşmede kararlaştırılan cezai şart tutarı 50.000.USD alacaklı olduğunu, davacı tarafın sözleşmenin erken fesih nedeni ile uygulanmadığı 52 aylık döneme ilişkin kar kaybımn 319.787,52 TL olduğu, ancak uygulamada bakiye sürenin tamamı üzerinden kar kaybı hesaplanmadığı, davacının aynı bölgede yeni bir bayilik sözleşmesi yapması için geçecek süreye göre kar kaybı hesabı yapıldığını, yeni sözleşme yapılması için geçecek sürenin sektör bilirkişisi tarafından tespit edilmesinin gerektiğini, ariyet malzemelerinin hâlihazırdaki durumuna göre rayiç bedellerini tespit etmek uzmanlık alanımızın dışında olduğu, ariyet malzemelerinin rayiç bedelinin teknik bilirkişi marifeti ile tespit edilmesi gerektiğini, davalı tarafın dosyaya ibraz edilmeyen 01.03.2015 tarihli ikinci bir protokol olduğu ve ariyet demirbaş belgesinin boş kağıda imza attırılarak sonradan doldurulduğu yönündeki savunmaların mahkemenin takdir ve değerlendirilmesinde olduğuna dair rapor sunmuştur.
… 1 Asliye Hukuk Mahkemesinden talimat yoluyla makine mühendisi bilirkişisi … sunmuş olduğu 29/11/2019 tarihli raporunda; söz konusu ariyetler için piyasada ve internette yaptığı araştırmalar sonucunda; dava dosyasında belirtilen ariyetlerin rayiç bedel toplamı KDV dahil 103.550,00-TL olduğuna dair rapor sunmuştur.
Mahkememizin 16/09/2019 tarihli celsesinde alınan 4 nolu ara karar uyarınca dosya SMMM bilirkişisi … ve akaryakıt uzmanı …’a tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında: Davacı tarafından davalının borcunun yapılandırılmış olmasına rağmen ödemelerde yine Davalı tarafından temerrüde düşüldüğü bu hususun bile taraflar arasındaki sözleşmelere göre davacı tarafından başlı başına bir haklı fesih sebebi olduğu, hal böyleyken sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklılığını gösterir bir belge veya bu sonuca ulaşılabilecek bir değerlendirmenin dosya kapsamında yapılamadığı, Önceki SMMM bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalı tarafından sözleşmenin feshinin haksız olarak değerlendirildiğini, yerinde yapılan inceleme ile düzenlenen Makine Mühendisi bilirkişi raporunda belirtildiği üzere ariyeten verilmiş olan malzemelerin halen bahse konu istasyonda kullanılmakta olduğunu, davacı tarafından istasyonda kullanılmak üzere ariyeten verilen malzemelerin aidesinin Davacı tarafından talep edilebileceğini, makine mühendisi tarafından belirlenen rayiç bedeller sektörel olarak da uygun olarak değerlendirildiğini, FPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu) resmi web adresinden yapılan incelemede dava konusu istasyonun bulunduğu bölgede 7 adet farklı istasyonun bulunduğunu, davacının yeni bir bayi edinebilmesi için sıfırdan bir istasyon kurmaktansa faal başka bir istasyonu transfer edebileceğini, davacının aynı bölgede yeni bayi edinebilmesi konusunda makul süre olarak 6 aylık bir sürenin değerlendirilmesinin sektörel olarak uygun bulunduğunu, bu kapsamdan davacı’ nın 6 aylık kar mahrumiyeti nin 36.898.56-TL olarak hesaplandığını, her açılan yeni istasyonun akaryakıt dağıtım şirketlerine ilave maliyetler getirdiği, bu sebepten SMMM Bilirkişi tarafından yapılan brüt kardan net kara yönelik hesaplamanın sektörel olarak uygun bulunduğuna dair rapor sunmuşlardır.
Mahkememizin 22/02/2021 tarihli celsesinde alınan ara karar uyarınca SMMM bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişi sunmuş olduğu 01/03/2021 tarihli raporunda; Ariyet’ in aynen iadesine karar verilmesi gerektiğini, Ariyet’ in iadesinin mümkün olmaması halinde 103.550,00 TL bedelin, davacının talepleri doğrultusunda; İhtarnamenin tebliğ tarihinden (09.09.2015) dava tarihine kadar (26.09,2016) Avans Faizi ile hesaplandığında; 103.550,00 x 377 gün x%10,50faiz oram ;36500 = 11.230,21 + 103.550,00 = 114.780,21 TL +KDV Ariyet bedeli olarak hesap edildiğini,
01.12.2014 tarihli “ÇERÇEVE PROTOKOL” Madde 13/c gereği; Cezai Şart bedeli 50.000 USD olarak belirlendiğini, taraflar arasında Bayilik Sözleşmesi 01.12.2014 tarihinde 5 yıl süre ile imzalanmış olduğunu, davalı tarafça 31.07.2015 tarihli İhtarname ile süresinden 52 ay önce fesh edildiğini, buna göre Kar Mahrumiyeti 52 ay üzerinden yapılması gerektiğini, ancak Sektör Bilirkişisi Makul Süre olarak 6 aylık bir sürenin değerlendirilmesi Sektörel olarak uygun bulunduğunu, yapılan hesaplamada davacı tarafın aylık Kar Mahrumiyeti hesabı 6.149,76-TL olarak hesaplandığında; 6 x 6.149,76 = 36.898,56-TL olduğuna dair ek rapor sunmuştur.
Mahkememizin 07/06/2021 tarihli celsesinde sektör bilirkişisinden ek rapor alınmasına karar verilmiş olmakla bilirkişi mahkememize sunmuş olduğu 24/12/2021 tarihli ek raporunda; kök rapordaki görüşlerini yinelediklerine dair ek rapor sunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Asıl dava, akaryakıt bayiilik sözleşmesinin sona ermesi nedeni ile talep edilen kar mahrumiyeti, cezai şart ve sözleşme kapsamında davalı yana ariyet olarak bırakılan malzemelerin aynen iadesi, mümkün olmaması halinde ariyet bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Karşı dava ise, akaryakıt bayiilik sözleşmesinin sona ermesi nedeni ile talep edilen kar mahrumiyeti ve cezai şart bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Karşı dava yönünden;
Davalı/karşı davacı vekilinin 02/11/2020 havale tarihli dilekçesi ile vekillikten istifa ettiği, istifa dilekçesinin davalı/karşı davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı/karşı davacı taraftan duruşmalara katılan olmadığı ve mazeret bildirilmediği anlaşıldığından, karşı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Asıl dava yönünden;
Taraflar arasında 01/12/2014 tarihinde 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve akaryakıt istasyonları için ariyet sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafından keşide edilen 31/07/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini davacıya bildirdiği, davacının 04/09/2015 tarihli ihtarnamesi ile bakiye borç, cezai şart, kar mahrumiyeti ve ariyetlerin teslimini davalıdan talep ettiği, ihtarnamenin davalının daimi çalışanına tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacı yanın kar mahrumiyeti talep edebilmesi için sözleşme feshinde haklı nedene dayanması gerekmektedir. Davacının sözleşme feshinde haklı nedene dayanması durumunda “fesihten sonraki dönemde kar mahrumiyeti zararı hesaplanmasında, davacının aynı bölgede aynı şartlarla yeni bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için gerekli olan makul süre belirlenerek” davacının talep edebileceği kar mahrumiyeti hesaplanmalıdır.(Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2016/2825-9158, 2015/11965-2016/6931, 2015/11090 esas, 2016/1858 sayılı kararları da aynı yöndedir.).
Davalının davacıya olan borçları nedeniyle yapılandırma protokolü hazırlanmış olmasına rağmen davalının borcunu süresinde ödemediği, buna karşın sözleşmenin davalı tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiği, davalının da feshin haklılığını ispatlayamadığı, bu nedenle sözleşmenin davalı tarafından gerçekleştirilen feshinin haklı bir nedene dayanmadığı kanaatine varılmıştır.
Tarafların iddia ve savunmaları, taraflar arasında akdedilen sözleşmeler, ihtarnameler, bilirkişi raporları ile dosyamızda bulunan tüm bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında 01/12/2014 tarihinde 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve akaryakıt istasyonları için ariyet sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafından keşide edilen 31/07/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini davacıya bildirdiği, sözleşmenin davalı tarafından süre bitiminden 52 ay öncesinde feshedildiği,
Davalının davacıya olan borçları nedeniyle yapılandırma protokolü hazırlanmış olmasına rağmen davalının borcunu süresinde ödemediği ve sözleşmenin davalı tarafından haklı bir neden olmaksızın feshedildiği,
Yerinde yapılan inceleme ile düzenlenen makine mühendisi bilirkişi raporunda belirtildiği üzere ariyeten verilmiş olan malzemelerin halen bahse konu istasyonda kullanılmakta olduğu, davacı tarafından istasyonda kullanılmak üzere ariyeten verilen malzemelerin davacıya iadesinin gerektiği, ariyet konusu malların rayiç değerinin 103.550,00 TL olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun resmi web adresinden yapılan incelemede dava konusu istasyonun bulunduğu bölgede 7 adet farklı istasyonun bulunduğu, davacının yeni bir bayi edinebilmesi için sıfırdan bir istasyon kurmaktansa faal başka bir istasyonu transfer edebileceği, davacının aynı bölgede yeni bayi edinebilmesi konusunda makul süre olarak 6 aylık bir sürenin değerlendirilmesinin sektörel olarak uygun bulunduğu, bu kapsamda davacının 6 aylık kar mahrumiyetinin 36.898,56 TL olduğu, davalının sözleşmeyi haklı bir neden olmaksızın feshetmiş olması nedeniyle davacının sözleşme ile belirlenen 50.000,00 USD cezai şartı talep edebileceği kanaatine varılmakla,
Dosyamız kapsamı ve birbiri ile uyumlu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bir şekilde hazırlanmış olan bilirkişi raporlarına itibar edilmesi suretiyle taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak, davanın kabulü ile davacı tarafından davalı yana teslim edilen ariyetlerin davalıdan alınarak davacı yana aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde taleple bağlılık ilkesi gereği bedeli olan 5.000,00 TL’nin 10/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1.000,00 USD cezai şart alacağının 17/09/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve 1.000,00 USD kar kaybı alacağının 17/09/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
ASIL DAVA YÖNÜNDEN:
DAVANIN KABULÜ İLE;
1-Davacı tarafından davalı yana teslim edilen Kurumsal Kimlik Uygulaması, Pompa Otomasyonu, Tank Otomasyonu, 3 Adet Akaryakıt Pompası, Hava/Su Saati ve Kompresörün davalıdan alınarak davacı yana aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde taleple bağlılık ilkesi gereği bedeli olan 5.000,00 TL’nin 10/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-1.000,00 USD cezai şart alacağının 17/09/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-1.000,00 USD kar kaybı alacağının 17/09/2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN:
4-Davacı(asıl davada davalı) vekilinin istifa dilekçesinin davalıya 02/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 3 aylık süre içerisinde karşı davanın yenilenmediği anlaşılmakla HMK’nin 150.maddesi uyarınca davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
5-Asıl dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 745,55-TL karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 186,39-TL peşin harçdan mahsubu ile eksik kalan 559,16-TL ‘nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Karşı dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 51,70-TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 29,00-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya ( asıl davada davalı ) iadesine,
7-Asıl dava yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karşı dava yönünden davalı (asıl davada davacı) taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3.001,80-TL vekalet ücretinin davacıdan ( asıl davada davalı ) alınıp davalıya ( asıl davada davacı ) verilmesine,
9-Asıl dava yönünden davacı tarafından yapılan 186,39 -TL peşin harç, 29,20-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet harcı ve 4.134,00-TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 4.353,90-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.25/04/2022
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı