Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/954 E. 2019/982 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/954 Esas
KARAR NO : 2019/982

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 29/12/2010
KARAR TARİHİ : 04/12/2019

Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tekstil sektöründe özellikle iç giyim ürünleri imalatında faaliyet gösterdiğini ve… ve… markalarının tescilli hak sahipleri olduğunu, bu markaların uzun süredir piyasada olduğunu, müvekkilinin her iki markayı da gerek reklam gerek pazarlama yolu ile geniş kitlelere tanıttığını, ancak… isimli bir kişinin … markasını tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu öğrenince bu markanın kendi tescilli markaları ile iltibas yaratması nedeniyle itiraz haklarını kullanmak istediklerini, müvekkilinin Jenny markasının tescil hakkına sahipken diğer başvuru sahibinin de… olarak tescil başvurusunda bulunduğunu, üstelik bu kişinin de iç giysileri içeren sınıftan başvuruda bulunduğunu ve bu markayı aynı mal ve hizmetlerde kullanmayı amaçladığını, davalı … Ofisi ile görüşen müvekkilinin bu şirketin ortak hareket ettiği diğer davalı …Ofisi ile 11.05.2010 tarihinde sözleşme imzaladığını, sözleşmede 12.04.2010 tarihli – 176 sayılı bültende yayınlanan… kod numaralı markaya itiraz edileceğinin açıkça belirtildiğini, ücret olarak belirlenen 348 TL.’yi ödeyen müvekkiline tahsilat makbuzu verildiğini, diğer davalı…Ofisi’nin de marka bülten itiraz bedeli olarak 29.07.2010 tarihli – … nolu faturayı müvekkiline teslim ettiğini, tüm bu belgeler ile itirazın yapıldığına inandırılan müvekkilinin bundan kısa bir süre önce diğer başvuru sahibinin başvurusunun 07.10.2010 tarihinde tescil edildiğini ve kendisi adına hiçbir itirazda bulunulmadığını öğrendiğini, davalıların sözleşmeye aykırı bu davranışları neticesinde itiraz hakkını kaybeden müvekkili şirketin mağdur edildiğini, diğer başvuranın tescil talebine karşı hiçbir itiraz olmadığından,… markasının tescil ettirildiğini ve müvekkilinin markası ile iltibas yaratan bu markayı kullanmaya hak kazanıldığını, bunun da müvekkilinin ticari olarak hak kaybına sebebiyet verdiğini, bu nedenle davalılara karşı işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu belirterek, sözleşmeye aykırı davranma neticesi müvekkilinin hak kaybına neden olan davalılardan bakiye hak ve alacaklarını saklı tutarak şimdilik kaydı ile 50.000.00-TL. maddi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline, tazminat talebine sözleşme tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, masraflarla vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … Şti. vekili 22/03/2011 havale tarihli cevap dilekçesinde; davanın sözleşmenin gereğinin yerine getirilmemesinden dolayı maddi tazminat isteminden ibaret olduğunu, öncelikle sözleşme altındaki imzanın müvekkili şirketin yetkili müdürü tarafından değil, … isimli kişi tarafından imzalanmış olduğunu, müvekkili şirketin bu sözleşmeden hiç haberi olmadığını, bu nedenle sözleşmenin müvekkili şirketi bağlamadığını, bunun dışındaki taleplerin olayın özelliği ve somut zararın tespiti bakımından hiçbir yasal ve ahlaki dayanağının bulunmadığını, davacının maksadının ortaya çıkan durumdan istifade etmek gibi kötü niyetli bir girişim olduğunun aşikar olduğunu, 50.000.TL.’lik tazminat talebinin nereden ve hangi nedenle istendiğini anlamanın mümkün olmadığını, ortada belirtilen miktarın ötesinde somut bir zarar bulunmadığını, fahiş miktardaki tazminat isteğinin bir fırsatçılık örneği olduğunu belirterek haksız ve yersiz açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı… Marka …Şti. ise cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunarak diğer davalı ile hiçbir ilgisi olmadığını, zaten diğer davalı ile müteselsil bir sorumluluğa da sahip olmadıklarını, bu nedenle davanın münhasır olarak Bursa Mahkemeleri’nde açılması gerektiğini, davanın İstanbul’da açılmasının yerinde olmadığını, İstanbul Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, müvekkili şirketin diğer davalı şirketle herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, şirketlerin farklı şirketler olduğunu, zaten müvekkili şirketin Bursa’da faaliyet göstermekte olduğunu belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bu davalı tarafından dosyaya herhangi bir vekâletname sunulmamıştır.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacı tarafın markası ile iltibas oluşturduğu iddia edilen markanın tesciline sözleşmeye rağmen davalılarca itiraz edilmemesi nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçeleri,….’dan celp edilen yazı cevapları, makbuzlar, ticaret sicil kayıtları, faturalar, ticari defter ve kayıtlar, sözleşme, dekontlar ve dosyada alınan bilirkişi raporları davanın delillerini oluşturmaktadır.
Mahkemece bozma öncesinde; 11/12/2012 tarihli ara karar gereğince taraflara davaya konu tüm ticari defterleri ve belgelerini dosyaya sunmak üzere inceleme gün ve saatine kadar kesin mehil verilmiş ve ayrıca davacıya 1.200,00-TL olan toplam üç kişilik bilirkişi ücretini yatırması için inceleme günü olan 28/01/2013 saat 14:00 e kadar kesin mehil verilmiş olmasına karşın davacı taraf inceleme gün ve saatine kadar bilirkişi ücretini yatırmamıştır. Davacı taraf, dava dilekçesinde talep ettiği maddi tazminat taleplerini ispata yönelik ve ispat için şart olan mali incelemeye esas teşkil edilebilecek ticari defterlerini de hiçbir şekilde dosyaya sunmamıştır. Mahkememizce bu hususlarda verilen kesin süreye ve davacı vekilinin de katıldığı duruşmada bilirkişi incelemesi için yatırılacak miktarın ve süresinin somut bir şekilde ara kararda yazılmasına karşın (hatta ilgili dönemi kapsayan 2009 ve 2010 yılı defterlerini dahi sunulması ara kararında somut bir şekilde kesin mehil de verilerek şerh düşüldüğü halde) davacı tarafça ara kararda somut bir şekilde belirtilen bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, verilen aynı kesin mehil içerisinde ilgili dönemi kapsayan ve tazminat ispatı için şart olan ticari defterlerin de sunulmadığı anlaşılmış, HMK’nun ilgili hükümlerine göre verilen kesin mehilin sonuç doğuracak şekilde mahkemece verildiği, dava konusu ihtilafta davanın ispatı için mutlaka bilirkişi incelemesine ihtiyaç duyulması, ayrıca davacı defterlerinin de incelenmesine ihtiyaç duyulması, kesin mehilin ve kesin mehille verilen sürenin HMK hükümlerine göre davanın ispat şartı olması, kesin mehil içerisinde davacı tarafça defter ve kayıtların da sunulmaması, davacı tarafça kesin mehile rağmen dava şartı yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma öncesi verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya temyizen incelenmek üzere Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiş; mahkememizin 26/11/2013 tarihli, 2010/768 Esas ve 2013/312 K. sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/06/2016 tarihli; 2015/14889 E. ve 2016/6655 K. sayılı ilamı ile;
“…Somut olayda davacı vekiline verilen kesin mehil gider avansının değil, 6100 sayılı HMK’nın 324. Maddesinde yazılı olan bilirkişi ücretine ilişkin delil avansının yatırılmasına ilişkindir. Mahkemece, davacı vekiline verilen kesin mehle rağmen bu giderin yatırılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de, 6100 sayılı HMK’nın 324/2 maddesi “Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır” hükmü uyarınca delil avansının yatırılmaması ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma neticesini meydana getireceği gibi, mahkemece niteliği itibariyle delil avansı olan gider için verilen kesin mehilin sonuçları açıkça anlatılıp ihtar edilmeden usulüne uygun kesin mehil verildiğinden de bahsedilemez. Bu itibarla, mahkemece delil avansı olan bilirkişi ücretinin yatırılmaması 6100 sayılı HMK’nın 324/2. Maddesi uyarınca ilgili delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılma sonucunu doğuracağından delil avansı olan bilirkişi ücretinin gider avansı olarak değerlendirip, ihtaratta verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretinin ikmal edilmemesi ve ticari defterlerin ibraz edilmemesi halinde kesin mehlin sonuçları da hatırlatılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş” denilmek suretiyle bozulmuştur.
Dosya Yargıtay bozması sonrasında mahkememizin yeni esasına kaydedilmiş, mahkememizce 27/11/2017 tarihli duruşmada usul ve yasaya uygun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/06/2016 tarihli; 2015/14889 E. ve 2016/6655 K. sayılı bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce 12/04/2018 tarihli duruşmada verilen ara karar gereğince Öğretim Görevlisi SMMM bilirkişi …’na tevdii edilmiş, bilirkişi marifetiyle davacının iddiaları, davalıların savunmaları, dosyaya sunulan ve toplanan deliler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 08/06/2018 tarihli ön raporda, rapor düzenlenmesi için dosyada eksik ve gerekli olan belgelerin sunulması gerektiği bildirilmiş, ön rapor sonrası davacı vekilince bir takım belgeler sunulmuş ve bunun üzerine mahkememizce 04/10/2018 tarihli duruşmada dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi edilerek zarar miktarının hesaplanması için ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 28/11/2018 tarihli ek raporda özetle; davacı tarafça dosyaya 2008-2009-2010-2011 ve 2012 yılları kurumlar vergisi beyannameleri ve tahakkuk fişlerinin sunulduğu, davacının hak kaybına uğradığını iddia ettiği marka ile ilgili satışların olduğu faturaların sunulu olmadığı, ancak davacının hak kaybı iddiası ile ilgili taleplerinin değerlendirilebilmesi için hak kaybına uğranıldığı iddia edilen dönem öncesi ve sonrasına ilişkin mali veriler üzerinde incelemelerin yapıldığı, davacı şirketin kurumlar vergisi beyannameleri üzerinde yapılan incelemeler sonucunda davacı şirketin gelir tablosu verilerinin faaliyet karı ve brüt satış karlarının belirlendiği, davacı şirketin 2008-2012 dönemleri arasında sürekli olarak brüt satış karının olduğu, ancak faaliyet karının ise 2008 ve 2011 yıllarında olduğu, davacının iddialarında davalıların kusuru dolayısıyla ticari itibar kaybına uğradığına dair beyanda bulunduğu, ancak şirketin mali verilerine göre şirketin itibar kaybına uğradığını iddia ettiği 2010 yılı öncesindeki 2009 yılında %5,43 faaliyet zarının olduğu, şirketin brüt satış kar oranlarının 2008 yılında %12,51 iken 2012 yılında %23,12’ye çıktığı, şirketin net satışlarının 2009 yılında 768.716,10-TL.’si iken 2010 yılında %50 artış olduğu, 2011 yılında da %16 artış göstermekle birlikte 2012 yılında %41 azalış gösterdiği, mali verilere göre davacının hak kaybı nedeni ile uğradığı maddi zararının belirlenemediği, davacının davalıların kusurları öncesinde faaliyet zararının olduğu ve yine davalıların kusurları sonrasında da brüt satış karında düşüş olmadığı gibi 2011 yılında faaliyet karının oluştuğu ve satışlarında artış meydana geldiği nazara alındığında davacının işbu davadaki talebi ile ilgili kök raporda da ifade edildiği üzere 348,00-TL.’yi davalılardan müteselsilen olarak talep edilebileceği kanaatiyle görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi ek raporu taraf vekillerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, ancak taraflarca ek rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Dosyada alınan bilirkişi kök (ön) ve ek raporları incelenip denetlenmiş, toplanan delillere dosya kapsamına uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, bilirkişi kök (ön) ve ek raporlarının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; davacı şirketin davalıların sözleşmeye aykırı davranışları neticesinde marka tesciline ilişkin itiraz hakkını kaybetmesi sonrasında dava dışı 3. kişi tarafından tescili yapılan MissJeny markası ve bu markanın tescil edilmiş olması nedeniyle kendi markası ile iltibas yarattığı iddia edilen bu markadan dolayı ticari olarak hak kaybına uğradığı, hak kaybı nedeniyle tazmini gereken zararlarının doğduğu yönündeki iddialarını ispat edemediği, dosya kapsamına ve bilirkişi raporundaki tespitlere göre davalılar arasında organik bağ bulunduğu, dolayısıyla müştereken ve müteselsilen sorulmu oldukları, davacının davalılardan talep edebileceği miktarın ise davacının davacılara ödemiş olduğu 348,00-TL.’den ibaret olabileceği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 348,00-TL.’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 44,40-TL karar ve ilam harcının 742,50-TL peşin harçtan mahsubu ile geriye kalan 698,10-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-44,40-TL karar harcının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/2 maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 348,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı …Şti vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.811,72-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı olan toplam 1.544,40-TL’nin kabul ve red oranına göre 10.75-TL’sinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avanslarından harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma hakları hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

Yargılama Gideri Dökümü:
17,15-TL başvuru harcı
2,75-TL vekalet harcı
1.100,00-TL bilirkişi ücreti
424,50-TL tebligat ve posta ücreti
+___________________________
1.544,40-TL