Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/942 E. 2020/399 K. 14.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/942 Esas
KARAR NO:2020/399

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:26/10/2010
KARAR TARİHİ:14/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle: davalı ile 30/08/2005 tarihinde bayilik anlaşması yaptıklarını, ancak davalının sözleşme hükümlerini ve tonaş taahhütlerini ihlal ettiğini, … yılından beri ürün almamaya ve sözleşmenin 6 maddesine aykırı olacak şekilde …Sulh Hukuk Mahkemesinin tespit dosyasına yapılan tespite göre, istasyonun hemen yanında oğlu adına açtığı iş yerinde başka marka tüplerin satışını yaptığının tespit edildiğini ve bunun üzerine … noterliğinin … tarihli ihtaranamesi ile ihtar edildiğini, ancak ihtar gereğinin yerine getirilmediğini ve bunun üzerine de … tarihli … Noterliği ihtarnamesi ile sözleşmenin 5 yıllık süresinin 30/08/2010 tarihinde dolacak olmasına rağmen bu tarih itibariyle tonaş taahhütlerine uymaması ve diğer sözleşme hükümlerine aykırı davranması nedeniyle sözleşmenin fesh edildiğinin bildirildiğini, 14/07/2009 tarihli bayilik sözleşmesinin 29 maddesinde sözleşmenin feshi halinde 40.000,00 USD lik cezai şart ön görüldüğünü, 30/08/2005 tarihli sözleşmenin 24 maddesinde de taahhüt edilenin altında alım yapılması halinde doğan kar kaybının sözleşme 29 maddesi uyarınca karşılanacağının kararlaştırıldığını, davacının 161.606,22 TL kar kaybına uğradığını belirterek davalıdan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik cezai şart alacağından 5.000,00 USD nin haklı fesih tarihi olan 17/08/2010 tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek faizi ile, kar mahrumiyetinden kaynaklanan alacak içinde de şimdilik 5.000,00 TL nin 17/08/2010 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafla … yılından beri bayilik ilişkisi içinde bulunduğunu ve … yılında bu bayilik ilişkisinin yenilendiğini, … dünya genelindeki görülen ekonomik kriz nedeniyle piyasadaki diğer firmalar ile rekabet koşullarında davacının uymaması nedeniyle 2009 yılında işin sürdürmesinin imkansız hale geldiğini ve davalının diğer rakip firmaların tüketiciye satım yaptığı fiyattan davacıdan toptan fiyata alım yapmak zorunda kaldığını, bu ilişkinin sürdürülemez duruma geldiğini ve davacının tutumu nedeniyle piyasada rekabet imkanı kalmadığından davalının ticari hayatını sona erdirmek zorunda kaldığından, her hangi bir kusurundan bahsedilemeyeceğini, davacının dayandığı davalının oğlunun adına kendisine iş yeri açması şartının rekabet kurulunun 2002 tarihli kararı ile değiştirmiş olduğunu ve sözleşmenin de bu karar uygun hale getirilmesi gerektiğini, bu hükmün Rekabet Kurulu kararına aykırı olduğunu , tespiti kabul etmediklerini, davalının haksız rekabet yasağına aykırı davranmadığını, davacının dayandığı yasağın Rekabet Kurulu kararınca hükümsüz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Ancak, 25/05/2011 tarihli ara karar ile davalının dilekçesinin süresinde olmaması nedeniyle münkir ad edilmesine dair karar verilmiştir.
GEREKÇE;
Dava ; bayilik sözleşmesinden kaynaklı mahrum kalınan kar ile cezai şart alacağına ilişkindir.
Davacı; davalı ile 30/08/2005 tarihinde 5 yıl süreli bayilik anlaşması yapıldığını ancak davalının sözleşmeye aykırı davranarak başka bir markanın ürünlerini oğluna ait dükkanda sattığını, sözleşmede yer alan miktarda alım yapmadığını, bu durumun kendilerine fesih hakkı tanıması nedeniyle sözleşmeyi feshettiklerini beyanla, sözleşmenin 24 ve 29.maddeleri uyarınca mahrum kalınan kar ve cezai şart isteminde bulunmuş, davalı ise davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizden verilen 2014/315 Esas 2015/339 Karar sayılı karar, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2015/17172 Esas ve 2016/8774 Karar sayılı ilamı ile davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu, son yıla ilişkin kar mahrumiyetini talep edebileceği, cezai şartın da tamamen reddedilmeyip tenkis yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş olup, bozma ilamına uyularak devam edilen yargılamada;
Taraflar arasındaki sözleşmenin 24 ve 29.maddeleri uyarınca sözleşmeyi feshetmekte haklı olan davacı mahrum kalınan kar talebinde bulunabileceğinden uyulan bozma ilamı doğrultusunda (davacı tarafından 15/07/2010 tarihli ihtarnameye kadar davalıya herhangi bir ihtarda bulunulmaması nedeniyle) davacının son yıla ilişkin mahrum kaldığı kâr’ın hesaplanması amacıyla alınan bilirkişi raporu denetime elverişli olmakla mahkememizce de benimsenmiş ve davacının ıslah talebi doğrultusunda mahrum kalınan kar isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunun 158.maddesi uyarınca taraflar arasında sözleşmedeki şekilde cezai şart kararlaştırılmasına bir engel bulunmamaktadır. Bununla beraber aynı kanunun 161/2-3 maddeleri gereğince cezai şartın borçlunun ekonomik yönden mahvına neden olabilecek nitelikte olması halinde hakime cezai şartı tenkis mükellefiyeti getirilmiştir. Her ne kadar sözleşme tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 24.maddesinde tacirlerin cezai şarttan tenkis talebinde bulunamayacakları ifade edilmiş ise de 818 sayılı Borçlar Kanunun 20.maddesi uyarınca sözleşmeye ahlaka aykırı hükümler konulamayacağından tacirler bakımından cezai şart ile ilgili sınırlayıcı düzenleme Borçlar Kanunun 20.maddesidir. Nitekim bu hususa hükmüne uyulan bozma ilamı ile de ulaşılmaktadır.
Bu çerçevede; taraflarca kararlaştırılan cezai şartın davalı tacirin ticari hayatına etkisinin tespiti amacıyla bilirkişiden rapor alınmış, davalının ticari kayıtları incelenmiştir.
Cezai şart miktarı açısından yukarıda açıklanan ilkeler ışığında durum değerlendirildiğinde; 5 yıllık sözleşmenin ifa edilme süresi, davalının satın almayı taahhüt ettiği ürüne kıyasla satın aldığı ürün oranı, tarafların ekonomik durumları, davalının kusur durumu ve davacının uğradığı zarar miktarı gözetilerek takdiren 12.000,00 USD cezai şartın davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/07/2009 tarih ve 2008/10998 Esas-2009/7272 Karar sayılı kararı)
HÜKÜM: Gerekçesi açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-12.000-USD cezai şart tazminatının 5.000-USD’lik kısmına temerrüt tarihi olan 25/08/2010 tarihinden; bakiye kısma ise ıslah tarihi olan 04/06/2014 tarihinden itibaren 3095 s. Yasa’nın 4/a md. uyarınca faiz yürütülmek suretiyle ödeme günündeki TL karşılığı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-10.659,27-TL kar mahrumiyeti bedelinin 5.000,00-TL’lik kısmına temerrüt tarihi olan 25/08/2010 tarihinden; bakiye kısma ise ıslah tarihi olan 04/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine,
3-Alınması gerekli 1.894,02-TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 180,50-TL ve bilahare ikmal edilen 1.613,30-TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 100,22-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 180,50-TL peşin harç ve bilahare ikmal edilen 1.613,30-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.793,80 TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 17,15-TL başvuru harcı, 2,75-TL vekalet harcı, 4,13-TL vekalet pulu ve 3.732,60-TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 3.756,63-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 977,29-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulanan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunun 4.159,03-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden (7 Aralık 2019 tarihli 30971 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan AAÜT uyarınca) yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.14/09/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı