Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/920 E. 2021/279 K. 14.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/187 Esas
KARAR NO:2021/284

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:27/02/2018
KARAR TARİHİ:14/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/09/2008 tarihinde dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresinde bulunan ve davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı araçla, müvekkili davacı … yönetimindeki … plakalı motosiklete çarpması neticesi çift taraflı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili davacı …’nin kazada ağır yaralandığını, … plakalı araç sürücüsü …’in kazanın oluşumunda asli derecede ve tam kusurlu olduğunu, müvekkili …’nin ise kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını, olay sonrası müvekkili …’nin … Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındığını, sonrasında belirli aralıklarla tedavisine farkı hastanelerde devam edildiğini, kaza nedeniyle müvekkilinde oluşan maluliyete ilişkin olarak İ…Hastanesi’nden engelli sağlık kurulu raporu alındığını, bu rapora göre müvekkilinin sürekli maluliyetinin ve engellilik durumunun %8 olarak tespit edildiğini, olaya ilişkin ceza yargılamasının … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile yapıldığını, davalı … A.Ş.’ye yaptıkları başvuru üzerine hasar dosyası oluşturulduğunu, ancak davalı sigorta şirketince başvurularının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddedildiğini, kazadan sonra farkı tarihlerde tedavisine devam edilen davacı hakkında … Hastanesi’nce düzenlenen 05/09/2016 tarihli rapor üzerine müvekkilinin kalıcı maluliyet durumunu öğrendiğini, davacının maluliyetini kesin ve net olarak 06/11/2016 tarihinde öğrendiğini, akabinde sonradan ortaya çıkan maluliyeti nedeniyle kendisine tazminat ödenmesi talebiyle davalı sigorta şirketine başvuruda bulunulduğunu, kazadan beri tedavisi süren davacıdaki maluliyetin gelişen durum sonucu ortaya çıkması nedeniyle davalı sigorta şirketi tarafından tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle reddedilmesinin haksız ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin uğradığı bedensel zararların davalı sigorta şirketince karşılanması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; trafik kazası sonucu davacıda oluşan maluliyet nedeniyle şimdilik 500,00-TL. geçici işgöremezlik, 500,00-TL. sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00-TL. maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ise davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasının 07/09/2008 tarihinde meydana geldiğini, 5237 sayılı TCK.’nun 66/e maddesi uyarınca zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğunu, davacının müvekkili sigorta şirketine başvuruda bulunduğu tarih itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının tazminat talepleri zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davacının talebinin teminat dışı olduğunu, davacının dava konusu ile ilgili olarak hakem heyetine başvurduğunu, hakem heyeti tarafından davacının başvurusunun reddedildiğini, hakem kararlarına karşı yalnızca iptal davası açılması mümkün olduğundan, davacının hakem kararına karşı iptal davası açması gerekirken huzurdaki davayı açmasının hukuka aykırı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkil şirketin maddi tazminat talepleri açısından poliçe limitleri dâhilinde ve sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında davacının zararlarını gidermekle yükümlü olduğunu, davacının kaza esnasında ehliyeti ve kaskı olmadığını, bu nedenle davacının kazanın meydana gelmesinde asli derecede kusurlu olduğunu, davacının sürekli ve geçici iş görmezlik taleplerinin davacının kusurlu olması nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkili şirketin sigortalısının kusurlu olduğunu kabul etmemekle birlikte davacının ehliyetsiz olması ve kask takmaması nedeniyle tazminat hesaplanacak ise tazminattan %50 müterafik kusur indirimi yapılmasını talep ettiklerini, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu raporların ilgili yönetmelik hükümlerine göre geçersiz olduğunu, bu nedenle davacının kaza nedeniyle maluliyeti olup olmadığının ve maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden yeniden rapor alınması gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren faiz talebinde bulunduğunu, ancak tazminatın müvekkili şirket yönünden dava tarihinde muaccel hale geldiğini, bu nedenle mahkemece davacıya tazminat ödenmesine karar verilmesi halinde dahi ödenecek tazminata dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, ayrıca davacının dava dilekçesinde avans faizi talep ettiğini, oysa davacının avans faizi değil olsa olsa yasal faiz talep edebileceğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasıne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLER VE GEREKÇE:
Dava; 07/09/2008 tarihinde, davalı sigorta şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile … plakalı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda, … plakalı araç sürücüsü olan davacının meydana gelen kaza nedeniyle malul kaldığı ve bedensel zarara uğradığı iddiasıyla açılmış maddi tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; kaza tespit tutanağı, … Devlet Hastanesi Genel Adli Muayene Raporları, tedavi raporları, … Hastanesi tedavi raporları, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi engelli sağlık raporu, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dosyası münderecatı, ibraname, sigorta poliçesi ve ekleri, ikametgah belgesi, kimlik fotokopisi, nüfus kayıt örneği, tanık beyanı, keşif, bilirkişi incelemesi, emsal Yargıtay kararları ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; Sigorta Tahkim Heyeti kararı, … numaralı ZMSS poliçesi, ATK maluliyet raporu, bilirkişi incelemesi ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Mahkememizce … Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı ceza davası dosyasının UYAP örneği celbedilmiştir. … … Devlet Hastanesi’nden, … Hastanesi’nden, … Hastanesi’nden davacıya ait tedavi evrakları celbedilmiştir. Ayrıca davalı … A.Ş.’den hasar dosyası istenmiştir. Ekonomik ve sosyal durum araştırması (ESDA) için ilgili kolluk birimlerine gerekli müzekkerler yazılmıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili tarafından cevap dilekçesinde davacının maddi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığı iddia edilmiştir. Dosyanın esasına girilmeden önce mahkememizce öncelikle davalı yanın zamanaşımına yönelik itirazları (def’i) değerlendirilmiştir.
Mahkememizce davacının tedavi gördüğü hastanelerden celbedilen tedavi evraklarından anlaşıldığı üzere; davacı …’nin kaza sonrasında tedavilerinin aralıklarla devam ettiği, davacının devam eden tedavileri nedeniyle 05/09/20l6 tarihinde maluliyet raporu aldığı anlaşılmıştır.
Yüksek Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da belirtiliği gibi; trafik kazası sonucunda kazazedede ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise artık “gelişen bir durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır.
Gelişen durum ise; olay sonucu meydana geldiği halde, başlangıçta bilinen yaralanmalar dışında sonradan ortaya çıkan veya gelişen, olaya bağlı vücut bütünlüğünü bozan sonuçlar olarak tanımlanabilir. Gelişen durumun olup olmadığı ise her olaya özgü olarak kanıtlara göre değerlendirilir.
Gelişen durumun varlığı halinde gelişen durumun sona ermesinden itibaren zamanaşımı süresi içinde davanın açılması gerekir. Bu gibi hallerde zararın kapsamını belirleyecek husus gelişmekle olan bu durum olduğundan ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağından, zamanaşımı süresi de bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. Yani, gelişen durumun varlığı halinde gelişen durumun sona ermesinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109/1. maddesinde belirtilen 2 yıllık süre içinde davanın açılması gerekir. (Nitekim, Yargıtay HGK.’nun 15/11/2000 tarih, 2000/21-1609 Esas ve 2000/1699 K., Yargıtay 4. HD.’nin 13/05/1980 tarih, 1980/3493 Esas ve 1980/6206 Karar, Yargıtay 4. HD.’nin 26/01/1987 tarih, 1986/7532 Esas ve 1987/485 Karar, Yargıtay 17. HD.’nin 07/07/2020 tarih, 2019/4262 Esas ve 2020/4460 Karar, Yargıtay 17. HD.’nin 06/02/2020 tarih, 2018/4385 Esas ve 2020/824 Karar sayılı kararları bu yöndedir.)
Tüm bu açıklamalara göre somut olayda; davacı …’nin kalıcı maluliyetini öğrendiği tarih, maluliyet rapor tarihi olan 05/09/2016 tarihi olup, mahkememizce davaya konu maddi tazminat talepleri bakımından zamanaşımının 05/09/2016 tarihinden itibaren işlemeye başlaması gerektiği kanaati hasıl olmuştur. Zira, iyileşme sürecinin ve gelişen durumların tamamlanmasından sonra alınacak kesin raporun “öğrenilmesi” ile zamanaşımı işlemeye başlayacaktır.
Davacının 05/09/2016 tarihli maluliyet raporu tarihi, aynı zamanda yukarıda bahsi geçen Yargıtay kararında değinilen “Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus gelişmekle olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır” tanımına uygundur ve zamanaşımının 05/09/2016 tarihinden itibaren işlemeye başlaması gerekir. Sonuç olarak; yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın açıldığı tarih dikkate alındığında, davalı sigorta şirketinin zamanaşımına yönelik itirazları mahkememizce yerinde görülmemiş ve reddine karar verilerek dosyanın esasına girilmiştir.
Mahkememizce … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza davası dosyasının UYAP örneği, dava konusu hasar dosyası ile davacıya ait ilgili hastanelerden gelen tedavi evrakları celbedildikten sonra 02/04/2019 tarihli duruşmada davacının dava konusu kaza sebebiyle maluliyeti var ise oranının tespiti açısından dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Aynı celsede dosyanın bir örneğinin oluşturmasına ve dava konusu kaza sebebiyle tarafların kusur durumlarının tespiti bakımından dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin (Çocuk Mahkemesi Sıfatıyla) verdiği 24/03/2010 tarihli, …E. ve …K. sayılı kararda özetle; suça sürüklenen çocuk …’in üzerine atılı taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçunu işlediğinin sabit olduğu, 5237 sayılı TCK.’nun 61. maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi ve özelliği, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı, failin kastının ağırlığı ve failin güttüğü amaç ve saik göz önüne alınarak alt sınırdan ceza tayininin yeterli olacağı kanaatine varılarak, eylemine uyan 5237 sayılı TCK.’nun 89/4 maddesi gereğince takdiren 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına verildiği görülmüştür. Ceza dosyasında alınan 23/01/2009 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsü …’in asli kusurlu, … plakalı motosiklet sürücüsü …’nin ise kusursuz olduğu kanaati ile görüş bildirilmiş olduğu anlaşılmıştır.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim olunan 30/09/2019 tarih, … sayılı kusur raporunda özetle; 07/09/2008 günü saat 14:15 sıralarında davacı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile … istikametinden Devlet yolunu takiben … istikametine doğru seyretmekte iken olay mahalline (… önüne) geldiğinde, karşı yönden gelen ve “kontrolsüzce ve kısa mesafede” sola doğrultu değiştirerek seyir şeridine giren dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin sol ön köşe kesimine sürtünme şeklinde çarpması neticesinde dava konusu kazanın meydana geldiği, olay mahallinde yolun 7 metre genişlikte, asfalt kaplama, iki yönlü, düz ve eğimsiz olduğu, mahallin meskun mahal olduğu, olay anında vaktin gündüz, görüşün açık ve zeminin ise kuru olduğu, çarpışma noktasının … istikametine göre sağ banket çizgisi üzerinde saptandığı, araçlara ait fren izine rastlanılmadığı, kaza sonrası tanzim olunan trafik kaza tespit tutanağı, olay yeri krokisi ve beyanlara göre kazanın oluşunda dava dışı sürücü …’in 2918 sayılı KTK’nun 84. maddesindeki “Kod 6” da belirtilen kuralları ihlal ettiği anlaşıldığından asli derecede kusurlu olduğu, diğer sürücü …’nin ise kusursuz olduğu, adli dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgeler, kazaya ilişkin beyanlar, tespit ve tekmil veriler, ceza kovuşturması aşamasında mahkemeye sunulan bilirkişi raporu içeriğine göre; dava dışı sürücü …’in yönetimindeki otomobil ile olay mahalline geldiğinde karşı yönden gelen ve ilk geçiş hakkına sahip olan davacı sürücü … yönetimindeki motosiklete rağmen kısa mesafede ve kontrolsüzce sola yöneldiği, bu tavrı ile motosikletin seyir şeridine girerek önünü kapatması ile neden olduğu kazada dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği anlaşılmakla asli derecede ve tamamen kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nin ise yönetimindeki motosiklet ile nizamlara uygun halde seyir şeridinde seyrini sürdürmekte iken karşı yönden gelen ve kısa mesafede doğrultu değiştirerek seyir şeridine giren dava dışı sürücü yönetimindeki otomobile karşı mevcut olay şartlarında kazayı önlemeye yönelik önlem alabilmesinin mümkün görülmediği ve kazanın oluşumunda atfı kabil kusurunun bulunmadığı, sonuç olarak dava dışı sürücü …’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nin ise kusursuz olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından kusur raporuna karşı itiraz edilmiş ve ek rapor alınması yönünde talepte bulunulmuştur.
ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 13/12/2019 tarihli ve 24902 karar sayılı maluliyet raporunda ise özetle; dosyada mevcut belgelere göre … ve … oğlu, 06/11/1987 doğumlu, …’nin 07/09/2008 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup-1 olarak kabul olunarak: Gr1 XII (33Ba……….15) A %19, E cetveline göre %14.3 (yüzdeondörtnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin ise kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporu da dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Mahkememizce 17/06/2020 tarihli duruşmada; ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporunun olaya uygun, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli, uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak, davalı tarafın rapora itirazları ile ek rapor alınması yönündeki taleplerinin reddine ve dosyanın aktüer hesabı yapılmak aktüer bilirkişiye tevdiine karar verilmiştir. Dosya daha sonra 10/07/2020 tarihinde rapor düzenlenmek üzere aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi tarafından tanzim olunarak dosyaya sunulan 09/09/2020 tarihli hesap raporunda özetle; tüm dosya kapsamı, ATK’dan alınan kusur ve maluliyet raporlarının incelemesi sonucunda, davacı …’nin 07/09/2008 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonrası 9 ay geçici iş göremezlik dönem zararının 4.688,19-TL. olduğu, %14,3 maluliyetine ilişkin sürekli işgöremezlik zararının ise 163.816,44-TL. olduğu, buna göre; davacının toplam maddi zararının 168.504,63-TL. olduğu, davalı … A.Ş. tarafından sigortalanan … plakalı otomobil için teminat limitinin ise kaza tarihi itibariyle 100.000,00-TL. olduğu, davacının hesaplanan maddi zararının sigorta şirketinin teminat limitini aştığı, davacı …’nin geçirdiği kaza nedeniyle sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti yönünden SGK’ya müracaatının olmadığı ve kendisine herhangi bir ödemenin de yapılmadığı, davacı vekilinin tazminat taleplerinin davalı sigorta şirketi tarafından reddedildiği tarih olan 02/03/2017 tarihini takip eden 8. iş günü sonrası olan 14/03/2017 tarihinin davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olduğu, sorumluluk, temerrüt tarihi, zamanaşımı ve faiz türü ile ilgili konulardaki takdirin münhasıran mahkemeye ait olacağı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı sigorta şirketi tarafından rapora karşı yazılı olarak itiraz dilekçesi sunulmuştur. Davacı vekili ise davalı sigorta şirketinin poliçe teminat limitinin 100.000,00-TL. olduğunu gözeterek, dosyada alınan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini sadece 99.000,00-TL. artırarak 1.000,00-TL.’den 100.000,00-TL.’ye yükseltmek suretiyle davasını ıslah etmiş ve buna ilişkin harcı ikmal etmiştir.
Dosyada toplanan ve celbedilen deliller, davacıya ait tedavi evrakları, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza davası dosyası münderecatı, ATK kusur ve maluliyet raporları ile aktüer bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirilmiş, aktüer bilirkişi raporunun gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine ve dosyada mevcut belgelere uygun olduğu, aynı zamanda uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşılmış, mahkememizce de benimsenerek hükme esas alınmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK’nun) 91. maddesi ile araç işletenlere uygulamada “zorunlu trafik sigortası” olarak da adlandırılan “mali mesuliyet sigortası” yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. KTK.’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 nci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davalı sigorta şirketi, kaza tarihi itibariyle … plakalı aracın ZMMS (Zorunlu Mali Mesuliyet) sigortacısıdır. Kaza tarihi olan 07/09/2008 tarihini kapsayacak şekilde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS (Trafik Sigortası) poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın sigorta teminat limitinin 100,000,00-TL. olduğu görülmüştür.
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır.
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası’nda yaralanma hallerinde tedavi dışında, bu kimsenin çalışma gücünün tamamen veya kısmen azalması gibi durumlarda bundan kaynaklanan zararları ve ileride ekonomik yönden yoksun kalacağı zarar, ziyan ve masrafları, kişinin olay nedeniyle mahrum kaldığı diğer ekonomik zararların da poliçe kapsamında kalan zararlardan olduğu kabul edilmektedir. (Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku; 2002, 3.baskı, sh.709-710)
Sürekli iş göremezlik zararı, bir kişinin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi sonucunda fiziksel, psikolojik, duygusal ya da entelektüel potansiyelin azalmasından kaynaklaran bir zarardır. Yüksek Yargıtay kararlarında sürekli iş göremezlik zararına “güç kaybı veya efor kaybı zararı da denilmektedir. Bir başka ifade ile sürekli iş göremezlik zararı; beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır. Bu durumdaki kişi çalışmasını sürdürebilir ise de yaşıtlarına ve kendisi ile aynı işi yapanlara göre (malul kaldığı oranda) daha fazla güç ve çaba harcayacağından, kazançlarında bir azalma olmasa dahi (sakatlığı oranında) tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.
Geçici iş göremezlik zararı ise; zarar görenin yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançlarından ibarettir. Bir diğer ifade ile trafik kazası sonucunda yaralanmanın doğal bir sonucu olan ve kişi iyileşinceye kadar geçen geçici sakatlık dönemine ilişkin olan geçici işgöremezlik tazminatı, 2918 sayılı kanunun 85. maddesi kapsamındaki bedeni zararlardandır.
2918 sayılı KTK’nun 98/1. maddesinde belirtilen “tedavinin gerektirdiği diğer giderler” kapsamında olan geçici iş göremezlik tazminatı, tedavinin gerektirdiği bir gider kalemi olarak zorunlu mali sorumluluk sigortası (trafik sigortası) kapsamındadır. Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası dışında kalan hususların düzenlendiği 2918 sayılı KTK’nun 92. maddesinde; “geçici iş göremezlik ödeneği” sigorta kapsamı dışına çıkarılmamış olup, bu durum karşısında geçici iş göremezlik ödeneğinin de poliçe limiti ile sınırlı kalmak kaydı ile poliçe kapsamı içinde kaldığının kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 10. HD.’nin 14/10/2010 tarih, 2009/5281 E.ve 2010/13730 K. sayılı ilamı)
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası, ATK kusur ve maluliyet raporları ile aktüer bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; 07/09/2008 tarihinde meydana gelen ve dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacı … yönetimindeki … plakalı motosikletin karıştığı ve davacı …’nin ağır yaralandığı trafik kazasında; … plakalı araç sürücüsü …’in %100 oranında kusurlu olduğu, … plakalı motosiklet sürücüsü davacı sürücü …’nin ise kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, … plakalı aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde ZMMS poliçesi ile davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğu, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın ZMMS sigortacısı olarak davacıda meydana gelen yaralanma sonucu oluşan zarardan dolayı poliçe teminat limiti ile sorumlu olduğu, davacının dava konusu kaza nedeniyle yaralanmasının davacı …’de %14,3 oranında meslekte kazanma gücü kaybı yarattığı ve davacının iyileşme süresinin kaza tarihi olan 07/09/2008 tarihinden itibaren 9 (dokuz) ay kadar olduğu, davacının kazadan kaynaklı maluliyeti gelişen bir durum olarak sonradan ortaya çıktığından, davalı sigorta şirketinin zamanaşımına yönelik itirazlarının yerinde olmadığı, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya göre davacının kaza sonucu yaralanmasından kaynaklı olarak davalıdan talep edebileceği toplam maddi zararının 168.504,63-TL. olduğu, ancak bu miktarın davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu poliçe teminat limiti olan 100.000,00-TL.’yi aştığı, zaten davacının da ıslah dilekçesi ile birlikte toplam talebinin 100.000,00-TL. olduğu ve bunun poliçe teminat limiti içerisinde kaldığı, yukarıda detaylı olarak açıklanan mevzuat hükümleri ile yerleşik Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde; davalı sigorta şirketinin, davacının 07/09/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle maruz kaldığı ve süresinde yaptığı başvurusuna rağmen karşılanmayan bedensel zararlarından dolayı poliçe teminat limiti dahilinde (100.000,00-TL.) sorumluluğunun bulunduğu, dosya kapsamına göre davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinin davacının tazminat taleplerini reddettiği tarih olan 02/03/2017 tarihini takip eden 8. iş günü sonrası olan 14/03/2017 tarihi olduğu, mahkememizce hükmolunan maddi tazminata ise 14/03/2017 temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; 100.000,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 14/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 6.831,00-TL karar ve ilam harcından, 375,90-TL. peşin harç + ıslah harcından mahsubu ile kalan 6.455,10-TL harcın davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 1.290,62‬-TL. (35,90-TL başvuru harcı, 375,90-TL peşin harç + icraya yatan harç, 5,20-TL vekalet harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 73,62- TL tebligat ve posta ücreti) yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 13.450,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda karar verildi. 14/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır