Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/917 E. 2018/379 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/917 Esas
KARAR NO : 2018/379
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 07/09/2016
KARAR TARİHİ : 19/04/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket arasındaki ticari ilişkiden ve davalının kendilerine olan borcundan kaynaklanan 18.826.805,97 TL cari hesap alacağının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında davalı hakkında genel haciz yoluyla başlatılan takibe davalı tarafça itiraz edildiğini; itirazın haksız ve alacağın likit olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında… Noterliğince yapılmış … yevmiye numaralı Rödovans sözleşmesi bulunduğunu, davacının kiracı olduğunu, davacı tarafın cari hesaba ilişkin söz konusu alacağının hangi ticari ilişkiden kaynaklandığını, müvekkili şirkete mal veya hizmet verdiğinin anlaşılamadığını, davacının davasını ispat etmesi gerektiğini, yasal olarak karşı tarafın kendilerine ödünç para veremeyeceğini, taraflar arasında kiracılık ilişkisi olduğunu, müvekkili şirketin kiraya veren, davacı şirketin kiracı olduğunu, bunun haricinde taraflar arasında bir ticari ilişki, mal alım satımı, hizmet alımı söz konusu olmadığını, davacı şirketin müvekkiline yaptığı ödemelere karşılık, müvekkili şirket tarafından 01/09/2016 tarihli 43.018.771,87 TL bedelli fatura kesilerek davacıya gönderildiğini, ancak, faturanın davacı tarafından kabul edilmeyerek iade edildiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Takibin başlatıldığı, İstanbul… İcra Müdürlüğünün …E sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; davacı tarafça davalı borçlu hakkında cari hesap alacağının tahsili amacıyla 20/04/2016 tarihinde ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin usulsüz tebliği üzerine İstanbul … İcra Hukuk mahkemesinin 30/06/2016 tarih ve … E-… K sayılı kararıyla ödeme emri tebliğ tarihinin 23/06/2016 günü olarak düzeltilmesine karar verildiği, davalı tarafın ise bu tarihten itibaren yasal 7 günlük süre içerisinde 27/06/2016 tarihinde borca itiraz ederek takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça 07/09/2016 tarihinde itirazın bertarafına yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Dava, davacı tarafça cari hesap alacağının tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, gerek dava dilekçesinde, gerekse aşamalardaki yazılı beyanlarında; alacağın Rödovans sözleşmesinden kaynaklanmadığını, karşı tarafın talebi doğrultusunda borç olarak karşı tarafa gönderilen ödemelerden kaynaklandığını, bu hususun tacir olan her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğunu ileri sürmüş; davalı taraf ise, cevap dilekçesinde ve aşamalardaki yazılı beyanlarında, borcun bulunmadığını kaldı ki, aradaki Rödovans sözleşmesi gereğince karşı taraftan 43.018.771,87 TL alacaklı olduklarını savunarak karşı alacak savunmasını (defini) ileri sürmüş ve davanın reddini istemiştir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa aittir. İddia edilen alacağın varlığının kanıtlanması halinde, borcun ödendiği yönünde bir itiraz varsa bu itirazın, ödenemez olduğu yönünde bir defi varsa bu definin ileri süren tarafça kanıtlanması gerekir. Bu kapsamda, taraflarca bildirilen deliller toplanmış, bildirilen ve sunulan delillerin dosya arasında olduğu görülmüştür. Uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden alacağın bulunup bulunmadığının, varsa miktarının tespiti için bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilerek, taraf ticari defter ve kayıtları, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişi … ve …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 29/03/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan 29/03/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; her iki tarafın iddia ve savunmalarında delil olarak gösterdikleri ve incelenen ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürede yaptırıldığı, usulüne uygun tutulduğu ve bu nedenle HMK’nun 222/2. maddesindeki koşulları taşıdığı tespit edilmiş; buna göre, davacı defterlerinde takip tarihi itibariyle 18.826.805,96 TL davalıdan alacak kaydının bulunduğu, davalı defterlerinde ise 18.826.804,96 TL davacıya borç kaydının bulunduğu ayrıntılı olarak dayanaklarıyla gösterilip yazılmıştır.
Yine aynı raporda, taraflar arasındaki 03/10/2013 tarihli rödovans sözleşmesinin 9. maddesi gereğince davacı işletmeci tarafından yapılması gereken hafriyat, dolgu, yol ve benzeri altyapı işleri için, dava dışı 3. Kişi firmalara davalı adına düzenlenmiş toplam 35.338.000,42 TL fatura bulunduğu, davalı tarafça davalı adına düzenlenen savunmaya konu 43.018.771,87 TL’lik yansıtma faturanın dayanağının belirtilen bu işler için ve 7.680.771,45 TL fazla olarak düzenlendiği belirtilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporunda sonuç olarak; takip tarihi itibariyle davacı kayıtlarında 18.826.805,96 TL davalı borcu kaydının olduğu, davalı kayıtlarında 18.826.804,96 TL davalı alacağı kaydının bulunduğu, dava dışı 3. Kişi taşeron 4 farklı firma tarafından davalı adına düzenlenen faturalar toplamının 35.338.000,42 TL olduğunun tespit edildiği gerekçeleriyle yazılmıştır.
Taraflar tacir olup, TTK’nın 64. madde gereğince borç ve alacak ilişkileri ile yasa gereği tutulması gereken hususları ticari defterlerine kaydedip, açılış ve kapanış onaylarını yaptırmak zorundadırlar. Diğer yandan, usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerin birbirini doğrulaması halinde ticari davalarda sahipleri lehine ve aleyhine delil olarak kabul edileceği HMK’nın 222. maddesinde hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, davacı taraf aradaki cari hesap ilişkisinden kaynaklı davalıdan alacağı olduğunu ileri sürmüş, davalı ise rödovans sözleşmesinden kaynaklı karşı alacak def’inde bulunarak borcu olmadığını savunmuştur. Her iki taraf da ticari defter ve kayıtlar ile bilirkişi deliline dayanmış; davalı ayrıca, karşı taraf adına düzenlediği 01/09/2016 tarihli 43.018.771,87 TL’lik yansıtma faturasına delil olarak dayanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere iddianın ileriye sürülüş biçimine göre alacağın varlığını kanıtlamak yükümlülüğü davacıda, alacağın varlığının kanıtlanması halinde borcun ödendiğinin ya da ödenemez olduğunun (olayımızda takas-mahsup defi) kanıt yükümlülüğü davalı takip borçlusundadır.
Tarafların delil olarak dayandıkları ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan inceleme sonrasında alınan ve yukarıda bahsedilen 29/03/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacı tarafın, davalı taraftan takip tarihi itibariyle takip miktarı kadar alacaklı olduğunun belirlendiği, bu hususun her iki tarafın defterlerinde de kayıtlı olduğu ve defterlerin usulüne uygun tutulup açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Her iki tarafın dayandıkları ticari defterler usulüne uygun tutulduğundan ve birbirini doğruladığından sahipleri lehine ve aleyhine delil niteliği taşımaktadır. Açıklanan nedenlerle takip tarihi itibariyle takip miktarı kadar alacağın varlığı davacı tarafça kanıtlanmış olup, atıf yapılan bilirkişi kurulu raporu bu yön itibari ile benimsenmiştir.
Açıklandığı şekliyle talep edilen alacağın varlığı davacı tarafça kanıtlandığına göre; davalı tarafın, ya borcun ödendiğini kesin kanıtlarla kanıtlaması, ya da savunmasında ileri sürdüğü takas-mahsup def’ini yine kesin kanıtlarla kanıtlaması gerekir.
Davalı taraf; gerek cevaplarında, gerekse aşamadaki yazılı beyanlarında, ödeme itirazında bulunmamış, rödovans sözleşmesinden kaynaklı olarak takip miktarından daha fazla miktarda davacıdan alacağı bulunduğunu ileri sürerek takip tarihinden sonra düzenledikleri 01/09/2016 tarihli 43.018.771,87 TL’lik yansıtma faturasına dayalı olarak takas-mahsup definde bulunmuştur. Davalı taraf bu yöndeki savunmasını ilişkin olarak, varlığı tarafların kabulünde olan rödovans sözleşmesi gereği davacıya teslim edilen … nolu maden ruhsat sahasındaki hafriyat, dolgu, yol, enerji nakil hatları… gibi davacı kiracının (işletmecinin) yapması gereken altyapı iş ve hizmetlerin kendilerince dava dışı 3. kişi firmalara yaptırıldığını, bedelinin kendilerince ödendiğini ve bu nedenle takas-mahsup savunmasına (define) konu 01/09/2016 tarihli yansıtma faturasını düzenlediklerini ileri sürüp davanın reddini dilemiştir.
Alınan 29/03/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, bu yöndeki savunmaya ilişkin olarak dava dışı 3. Kişi 4 değişik firmaca davalı adına düzenlenmiş toplam 35.338.000,42 TL’lik faturaların varlığından bahsedilmiş ise de; incelenen 03/10/2013 tarihli rödovans sözleşmesinde davalı ruhsat sahibine sözleşmeye konu maden sahasıyla ilgili herhangi bir altyapı iş ve hizmeti yapma yükümlülüğünün yüklenilmemesi ve davacı kiracı adına da davalının bu işleri yapacağı yönünde bir hüküm bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, bu yöndeki savunmaya ve dolayısıyla bilirkişi kurulu raporunun bu yöndeki tespitlerine değer verilmemiş, benimsenmemiştir. Kaldı ki, davalının savunmasına konu yaptığı işlerin yapıldıktan ya da dava dışı 3.kişi firmalarca kendilerine fatura edildikten sonra, davacıya bu yönde ihbar ve ihtarda da bulunulmamıştır.
Diğer yandan, takas-mahsup talebinde bulunabilmek için, takip tarihi itibariyle muaccel bir karşı alacağın bulunması gerekli olup, savunmaya konu faturanın düzenlenme tarihi takip tarihinden sonradır. Dolayısıyla takip tarihi itibariyle savunmaya konu faturadan dolayı davalı tarafın muaccel bir karşı alacağından da söz edilemez. Bunun yanında faturanın cari hesapta alacağa dayanak yapılabilmesi için, muhasebe usulüne uygun olarak defterlere kaydedilip … ve…formlarının düzenlenmesi gerekir. Davalının savunmasına dayanak ve konu yaptığı 01/09/2016 tarihli yansıtma faturası takip tarihinden sonra düzenlemiş olup, davacıya tebliği üzerine itiraz görmüştür. Davacı defterlerine kayıtlı da değildir. Ayrıca söz konusu faturanın; …Bakanlığı…Başkanlığınca düzenlenen 23/01/2018 tarihli ve … sayılı Vergi İnceleme Raporuna göre, davalı mükellefin 02/12/2016 tarihinde “sehven düzenlendiğinin” belirtilerek beyanlardan çıkartıldığı dosyadaki vergi inceleme raporundan anlaşılmaktadır. Bu haliyle savunmaya konu faturaya dayanılarak takas-mahsup savunmasında bulunulamayacağından, bu yöndeki bilirkişi kurulu tespitleri ile takas-mahsup define değer verilmemiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen takip dosyası, alınan ve yukarıda açıklandığı gibi kısmen benimsenen bilirkişi kurulu raporu ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinden kaynaklı davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 18.826.805,96 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın savunmasına konu 01/09/2016 tarihli 43.018.771,87 TL bedelli faturanın tarafların ticari defterinde kayıtlı olmadığı ayrıca, davalı tarafça düzeltme beyanıyla iptal edildiği, dava dışı kişilerin davalıya kestiği faturalar nedeniyle davacı şirketin yukarıda açıklanan nedenlerle sorumlu tutulamayacağı, dolayısıyla varlığı kanıtlanan alacağın tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan ilamsız icra takibine yönelik davalının vaki itirazının haksız olduğu ve İİK’nun 67.maddesi gereğince iptalinin gerektiği; alacak likit olduğundan icra inkar tazminatı koşullarının da gerçekleştiği anlaşıldığından aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalı borçlunun İstanbul …İcra Müd.’nün … Esas sayılı dosyasındaki itirazın iptaline, takibin talepnamedeki koşullarla devamına,
2-İtirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden %20 oranında hesaplanan 3.765.361,19 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 1.286.059,11-TL karar ve ilam harcından 321.514,78-TL peşin ve icra yatan harcın mahsubu ile geriye kalan 964.544,33-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 253.468,05-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan 29,30 TL başvuru harcı, 321.514,78 TL peşin ve icraya yatan harç, 4,30 TL vekalet harcı, 2.000 TL bilirkişi ücreti ve 261 TL tebligat giderlerinin toplamı 323.809,28 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.