Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/725 E. 2020/278 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/725 Esas
KARAR NO: 2020/278

DAVA:Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/06/2016
KARAR TARİHİ:02/07/2020

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hissedarı olduğu dava dışı …A.Ş.’nin, üst düzey yönetici ve yönetim kurulu üyeleri olan davalıların şirketteki yönetici pozisyonlarını, yetki ve görevlerini kötüye kullanarak işbirliği içerisinde şirketi zarara uğrattıklarını, davalıların kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettiklerini, … şirketlerine ilişkin kar ve zarar bilgilerinin kasıtlı olarak değiştirilerek ve zarar miktarının mevcut olandan çok daha az olduğu gösterilerek davacı hissedar şirketin finansal konularda yanıltıldığını, bu durumdan davalılar … ve …’ın görevinden ayrılması sonrasında haberdar olunduğunu, ayrıca sipariş alınmaksızın üretimi yapılan ürünlerin stoklarda kalması nedeniyle son kullanma tarihlerinin geçmesi ve finansal konulardaki yanıltma nedeniyle alınması sağlanan krediler ile de şirketin zarara uğratıldığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 25.000 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; derdestlik, görev, zamanaşımı ve aktif husumet itirazlarının bulunduğunu; diğer yandan müvekkilinin 12/05/2011 tarihinde … pozisyonunda çalışmaya başladığını ve iş akdinin finansal konularda üst yönetimi yanıltma isnadıyla 29/06/2015 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, davacının iddiasına konu finansal tabloların hiçbirinde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, eksik veya yanlış rapor düzenlendiğinin ispatlanması gerektiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; derdestlik, görev ve yetki itirazlarının bulunduğunu; müvekkilinin anılan şirkette yönetim kurulu üyesi veya benzeri bir sıfat taşımadığını, müvekkilinin görevinin, satış departmanı tarafından sipariş girilen ürünleri süresi içinde ve kalite standartlarına uygun olarak üretilmesini sağlamak olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki ve görev itirazında bulunduklarını, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, diğer yandan müvekkilinin şirkette imzaya yetkili olmadığını, şirkette mimar olarak şirkette çalıştığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; derdestlik, zamanaşımı, aktif husumet itirazlarının bulunduğunu; müvekkilinin anılan şirkette tek başına imza yetkisine sahip olmadığını, şirkette 1.dereceden B grubu imza yetkilisi olduğunu, 100.000 USD limite kadar olan tüm işlemler için 1.derecede A grubu imza yetkilileri ile müşterek şekilde imza yetkisine sahip olduğunu ancak, A grubu hissedarların tek başına imzaya yetkili olduklarını, bu nedenle iddia edilen isnatları müvekkilinin tek başına imza yetkisi olmaması nedeniyle gerçekleştiremeyeceğini, şirket denetiminin uluslararası şirket tarafından yapıldığını, finansal verilerin manipüle edildiğinin davacı tarafça ispatlanması gerektiğini, ayrıca şirkette oluşan stok miktarının ayrı nedenlere ve kanuni zorunluluklara bağlı bir durum olduğunu, Sağlık Bakanlığı ile yapılan ihale şartnamelerine göre devlet hastanelerine satışı yapılan ürünlerin miadı içerisinde kullanılmayanların bedelsiz olarak şirket stoklarına geri döndüğünü, davacı taraf iddialarının yerinde olmadığını ileri sürerek dilekçesinde ayrıntılı olarak bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İddianın ileri sürülüş biçimine göre dava; dava dışı şirketin eski yönetim kurulu üyeleri olduğu ileri sürülen davalıların, görev döneminde yapmış oldukları iddia edilen hukuka aykırı eylem ve işlemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davalı taraf her ne kadar derdestlik itirazında bulunmuş ise de; incelenen ve derdest olduğu ileri sürülen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas ve .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyalarında, zarara uğradığı ileri sürülen şirketin, eldeki davadaki şirketten farklı şirketler olduğu anlaşıldığından, davalıların derdestlik itirazının reddine karar verilmiştir.
Yönetim Kurulu Üyelerinin sorumluluğu; zarar verene yüklenebilecek ve onun hukuk düzenince onaylanmayan bir davranışından kaynaklanan zararların giderilmesidir.
TTK’nun 553. maddesi; “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirket hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hali hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” hükmünü içermektedir.
Yine aynı yasanın TTK’nın 369.maddesine göre; yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadır.
Yönetim Kurulu Üyelerinin (veya yöneticilerinin) TTK’na istinaden hukuki sorumluluklarına hükmedilebilmesi için zarar, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık, kusur ve illiyet bağı koşullarının gerçekleşmiş olması ve bunların iddiayı ileri süren tarafça kanıtlanması gerekir.
Davalılar … ve …’a yönelik açılan dava, davacı tarafça 19/10/2017 tarihli duruşmada takipsiz bırakılmış ve yasal 3 aylık süre içerisinde de taraflarca yenilenmediğinden, bu davalılara karşı açılan davanın HMK’nın 150/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Diğer davalılar yönünden yapılan yargılamada;
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi kurul raporu alınmasına karar verilerek, davacı şirketin tüm kayıtları, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişiler SMMM … ve finans konusunda uzman Prof. Dr. …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 06/01/2020 tarihli bilirkişi raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu raporlarında özetle; dava dışı … A.Ş.’nin yönetim kurulunda davalı … dışındaki diğer davalıların yer almadığı; davalı …’ın davacı şirkette proje müdürü-inşaat yatırımları pozisyonunda çalıştığı ve iş akdinin 16/03/2015 tarihinde dava dışı …. A.Ş. tarafından feshedildiği; davalı …’ın davacı şirkette mali işler koordinatörü pozisyonunda çalıştığı ve iş akdinin 29/06/2015 tarihinde dava dışı … A.Ş. tarafından feshedildiği; davalı …’ın dava dışı … A.Ş.’inde üretim müdürü pozisyonunda çalıştığı ve 09/05/2016 tarihli istifa yazısı ile işten ayrıldığı; davalılar …, … ve …’ın dava konusu dava dışı …A.Ş. ile bağlarının bulunmadığı; anılan davalıların TTK 553.md gereği şirkette yönetici vasfını taşımadıkları, pasif dava ehliyetlerinin bulunmadığı, dolayısıyla anılan davalıların sorumluluklarına gidilemeyeceği;
Diğer davalı … yönünden; davalının dava dışı şirketteki hisselerini 11/03/2015 tarihli Hisse Alım ve Satım Sözleşmesine istinaden davacı şirkete devrettiği; usulüne uygun tutulan davacı şirket ticari defter ve kayıtlarına göre, davacı şirketin geçmiş yıl ve dönem zararları sonucunda sermayesini %55,50’si oranında kaybettiği, bu kaybın %7’sinin 2015 yılı faaliyetlerinden kaynaklandığı; herhalükarda zarar sorumluluk davasının tek şartı olmayıp, kusur, illiyet bağı ve kanuna veya esas sözleşmeye aykırılık unsurlarının tamamının gerçekleşmiş olması halinde yönetim kurulu üyesine sorumluluk atfedilebileceği; bu halde davalı …’ın kanun veya esas sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle zarara sebebiyet verdiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı, öte yandan sorumluluk davasında kanuna veya esas sözleşmeye aykırı eylem ile şirket sermayesinin kaybı arasındaki illiyet bağının da kanıtlanamadığı, diğer yandan davalının hangi zarar verici işlem ve eylemler ile bu zarara yol açtığı, şirkette yönetim kurulu üyeleri arasında idare ve temsil yetkileri bakımından bir iş bölümüne gidilip gidilmediği, varsa böyle bir iş bölümü davalı yönetim kurulu üyesinin kendisine bırakılan hangi alanda kanuna veya esas sözleşmeye aykırı eylem ve işlemleriyle zarara sebebiyet verdiği hususlarının davacı şirket tarafından ispatlanamadığı; dolayısıyla davalı …’un dava dışı şirketteki tasarrufları ile şirketi zarara uğrattığı yönündeki davacı taraf iddiasının ispatlanamadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu raporu, davalılar … ve … yönünden gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, rapora yönelik itirazlar yerinde görülmemiş, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Taraf iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporları ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre;
Davalı … yönünden yapılan yargılama sonrasında; adı geçen davalının dava konusu yapılan dava dışı … A.Ş.’nde herhangi bir dönemde yönetici olarak görev almadığı gibi şirketle bağı da bulunmadığı; bu halde anılan şirkette hiçbir zaman TTK 553.md kapsamında yönetici vasfına sahip olmadığı, dolayısıyla uğranıldığı ileri sürülen zarardan dolayı davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği anlaşıldığından bu davalıya yönelik açılan davanın açıklanan nedenlerle reddine karar verilmiştir.
Diğer davalı … yönünden yapılan yargılama sonrasında; davalının dava konusu şirkette eski yönetim kurulu üyesi olarak yer aldığı ve şirketteki hisselerini 11/03/2015 tarihli Hisse Alım ve Satım Sözleşmesine istinaden davacı şirkete devrettiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı taraf her ne kadar davalı yönetim kurulu üyesinin görev döneminde yapmış olduğu hukuka aykırı eylem ve işlemleri nedeniyle zarara uğradıklarını ileri sürmüş ve bilirkişi kurulu raporunda şirketin sermaye kaybı nedeniyle zarara uğradığı tespit edilmiş ise de;
Benimsenen bilirkişi kurulu raporunda da dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; şirket zararının tek başına yöneticinin sorumluluğunu doğurmayacağı, bunun yanında yöneticinin kanun ve esas sözleşmeye aykırı kusurlu davranışlarıyla şirketin zarara uğratılmasının gerektiği; oysa somut olayda davalının hangi kusurlu eylem ve işlemlerle şirkete zarar verdiğinin kanıt yükü kendisinde olan davacı tarafça kanıtlanamadığı, zarar dışındaki diğer sorumluluk unsurlarının soyut nitelikteki iddialar olduğu ve ispata muhtaç olduğu anlaşılmakla, adı geçen davalı yönünden sorumluluk koşullarının bulunmadığı sonucuna varılmış, yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davalılar … ve …’a yönelik açılan davanın Açılmamış Sayılmasına,
2-Davalılar … ve …’a yönelik açılan davanın REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 426,94 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 372,54 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalılara verilmesine,
5-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3.750,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalılara verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan 182,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı … vekilinin, davalı … vekilinin, davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalı … vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.02/07/2020

Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı