Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/606 E. 2019/322 K. 25.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/606 Esas
KARAR NO : 2019/322
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
DAVA TARİHİ: 01/06/2016
KARAR TARİHİ: 25/04/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 20/10/2014 tarihli trafik kazasında, müvekkillerinin müşterek çocuğu …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca, davalı sigorta şirketine sigortalı, davalı …’a ait, diğer davalı…’in sevk ve idaresindeki …plakalı aracın çarpması sonucu müvekkillerinin çocuğunun hayatını kaybettiğini, davalı araç sürücüsünün oluşan kazada tam kusurlu olduğunu, müvekkillerinin ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik anne … için 5.000 TL, baba …için 5.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL destek zararlarının tüm davalılardan, müvekkilleri için toplam 400.000 TL manevi zararlarının davalı gerçek kişilerden müştereken müteselsilen tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 31/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi zararlara yönelik talebini … için 70.022,60 TL’ye, Mesut için 35.929,54 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı… vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin oluşan kazada kusurunun bulunmadığını, davacıların mahrum kaldıkları destek zararlarını ispat etmesi gerektiğini, herhalükarda davacıların manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; oluşan trafik kazası nedeniyle kusur durumlarının tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak buna göre destek zararlarının hesaplanması gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan müvekkiline ait olan …plakalı aracın, kaza tarihinde dava dışı gerçek kişi tarafından kiralık olarak işletildiğini, araç sürücüsünü tanımadığını, kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacıların murisinin kazada kusurlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava; 20/10/2015 tarihli trafik kazasında; davacıların murisi (müşterek çocuğu) …’ın sevk ve idaresindeki motosikletin, davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı, diğer davalı gerçek kişilerin malik ve işleteni olduğu araçla karıştığı kaza sonucu; davacıların murisinin ölümü nedeni ile desteğinden yoksun kalan davacıların uğramış oldukları maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Kazaya karışan araç maliki davalı … vekili kaza tarihi itibariyle aracın maliki olmakla birlikte 3.kişiye kiraya verilmesi nedeniyle işleten sıfatlarının bulunmadığını ve bu nedenle kendilerine kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceğini savunmuş ise de; oluşan kazada 3.kişiye zarar verilmesi nedeniyle araç maliki, 2918 sayılı yasa gereği işleten sayılır. Dolayısı ile diğer koşulların varlığı halinde zararın giderilmesinde sorumluluktan kurtulamaz. Bu nedenle davalı …’ın sorumluluğa yönelik husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
Oluşan kazada kusur oranlarının belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmış, bu yönden sunulan 02/03/2018 tarihli kusur raporunun dosya arasında olduğu ve alınan rapora göre araç sürücüsü davalı gerçek kişinin %75 oranında asli kusurlu, davacıların murisi …’ın %25 oranında tali kusurlu olduğu anlaşılmış, alınan kusur raporu mahkememizce benimsenmiş, davalı taraflarca yapılan itirazlar yerinde görülmemiştir.
Dava konusu trafik kazasına dayalı kusur oranları dahilinde davacıların talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat tutarının hesaplanması için bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya aktüer hesabı konusunda uzman bilirkişi …’ya tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 09/11/2018 tarihli bilirkişi raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi raporuna göre; oluşan kazada davalı sigorta şirketine sigortalı, davalı …’a ait …plakalı araç sürücüsü diğer davalı…’in %75 oranında, davacıların murisinin %25 oranında kusurlu olduğu, kusur oranlarına göre davacıların murisi …’ın ölümü nedeniyle davacı anne …’ın talep edebileceği destek zararının 70.022,60 TL, davacı baba …’ın talep edebileceği destek zararının 35.929,54 TL olarak hesaplandığı, belirlenen bu miktarın sigorta limitleri içinde kaldığı bildirilmiştir.
Alınan aktüer bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Adli Tıp Kurumu kusur raporu, alınan ve benimsenen aktüer bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; 20/10/2015 tarihli trafik kazasında davacıların desteği müşterek çocukları …’ın ölümüne neden olan, davalı …’a ait, davalı…’in sevk ve idaresindeki …plakalı aracın, kaza tarihini kapsayan 27/09/2015 – 27/09/2016 tarihleri arasında ZMSS poliçesi ile davalı sigorta şirketine sigortalı olduğu, oluşan kazada araç sürücüsü davalı gerçek kişinin %75 oranında, davacıların murisinin %25 oranında kusurlu olduğu, meydana gelen kaza sonucu müteveffa …’ın ölümü nedeni ile desteğinden yoksun kalan davacı …’ın 70.022,60 TL, davacı …’ın 35.929,54 TL destek zararlarının bulunduğu, davadan önce davalı sigorta şirketinin 17/12/2015 tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü anlaşıldığından davacıların maddi tazminat davasının kabulü ile ölüm nedeni ile desteğinden yoksun kalan davacı … için 70.022,60 TL, davacı …için 35.929,54 TL olmak üzere toplam 105.952,14 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren, davalılar … ve…’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat istemi yönünden açılan dava açısından yapılan inceleme sonrasında ise;
Bilindiği üzere (6098 sayılı BK. 56 md hükmüne göre), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsü olan davalı gerçek kişinin oluşan kazada alınan kusur raporuna göre %75 oranında, müteveffa …’ın %25 oranında kusurlu olduğu; desteğin ölmesi nedeniyle davacılara olay nedeniyle duyulan acı ve elemin giderilmesi için hakkaniyete uygun bir tazminatın verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile oluşan kazadaki tarafların kusur oranlarına göre taraflarda zenginleşmeye ve fakirleşmeye neden olmayacak şekilde desteğin ölümü nedeniyle davacılar yararına aşağıda belirtildiği miktarlarda manevi tazminata hükmedilmiş olup, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacıların MADDİ TAZMİNAT istemlerinin KABULÜ ile;
Davacı … için 70.022,60 TL ve
Davacı …için 35.929,54 TL olmak üzere toplam 105.952,14 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve…’den kaza tarihi olan 20/10/2015 tarihinden itibaren, davalı …A.Ş.’den 17/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile belirtildiği şekilde davacılara ödenmesine,
2-Davacıların MANEVİ TAZMİNAT istemlerinin KISMEN KABULÜ ile;
Herbir davacı için takdir olunan 30.000’er TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve…’den kaza tarihi olan 20/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile belirtildiği şekilde davacılara ödenmesine,
Davacıların manevi tazminat talepleri yönünden fazlaya ilişkin istemlerinin reddine,
3-Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 7.237,60-TL karar ve ilam harcının 1.728,08 TL peşin ve ıslah harcından mahsubu ile geriye kalan 5.509,52 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Manevi tazminat yönünden alınması gerekli 4.098,60-TL karar ve ilam harcının davalı gerçek kişilerden alınıp maliyeye gelir kaydına,
5-Maddi tazminat yönünden davacılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan davacı … için 8.052,49 TL, davacı Mesut için 4.302,25 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp belirtildiği şekilde davacılara verilmesine,
6-Manevi tazminat yönünden davacılar vekille temsil olunduklarından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca her bir davacı için hesap ve taktir olunan 3.600’er TL vekalet ücretinin davalı gerçek kişilerden müştereken ve müteselsilen alınıp belirtildiği şekilde davacılara verilmesine,
7-Reddedilen manevi tazminat miktarı üzerinden davalı gerçek kişiler vekille temsil olunduklarından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca her bir davalı için hesap ve takdir olunan 3.600’er TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalı gerçek kişilere verilmesine,
8-Davacı taraflarca yatırılan 29,20 TL başvuru harcı, 1.728,08 TL peşin ve ıslah harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 700 TL bilirkişi ücreti ve 567,30 TL tebligat giderlerinin toplamı 3.028,88 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacılar vekili ile davalılar … ve… vekillerinin yüzünde, davalı Halk Sigorta vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
Başkan
¸e-imzalı
Üye
¸e-imzalı
Üye
¸e-imzalı
Katip
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.