Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/598 E. 2019/92 K. 07.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/598 Esas
KARAR NO : 2019/92
ISLAH EDİLEN DAVA : Adi Ortaklık Alacağı
DAVA TARİHİ: 30/05/2016
ISLAH TARİHİ: 10/05/2018
KARAR TARİHİ: 07/02/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili davalılar …, …A. Ş., … A. Ş., … A. Ş., …A. Ş.aleyhine açtıkları davaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; davalı ile kurulan ortaklık çerçevesinde … A.Ş.’nin kurulduğunu; şirketin kuruluşunun davacının emeği, davalının sermayesi ile gerçekleştirildiğini; bu şirketin kuruluşuna ilişkin davacıya şirketin %10 payının taahhüt edilmesine karşın pay devrinin yapılmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle öncelikle adı geçen şirketteki %10 payın davacıya ait olduğunun tespiti ile adına devrine, olmadığı takdirde bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yargılama devam ederken davacı taraf 10/05/2018 tarihli dilekçe ile davayı tamamen ıslah etmek suretiyle, ilk dava dilekçesi ile davalı olarak hasım gösterilen tüm şirketler yönünden iradi taraf değişikliği yapılmış; davalı şirketlerin davadan çıkartılarak davaya sadece davalı gerçek kişi yönünden devam ettikleri talep edilmiş ve adı geçen davalı gerçek kişi yönünden; aradaki adi ortaklık ilişkisi çerçevesinde taahhüt edilen şirketlerdeki payların devrine, bu olmadığı takdirde bedellerinin tahsiline karar verilmesini istenilmiştir.
Davalı taraf davaya cevap dilekçesinde bildirdiği nedenlerle davanın reddini savunmuş; ıslah dilekçesine verdiği cevap dilekçesinde ise, iradi taraf değişikliğine açıkça muvafakat etmiştir.
Her iki taraf ıslah ve iradi taraf değişikliği sonrası eldeki davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu beyan etmişlerdir.
Islah edilen dava; varlığı ileri sürülen adi ortaklık ilişkisi içerisinde dava dışı şirketlerde bulunan ve davacıya taahhüt edilen davalı hisselerinin dilekçesinde belirtilen oranlarda davacıya devri, bu mümkün olmadığı takdirde hisselerin rayiç değerlerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Adi ortaklık sözleşmesi; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmeler olup, (TBK 620/1.madde) bu sözleşme türü 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası’nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, adi ortaklığın feshi veya tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevi de genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerine aittir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin ve HMK 114/1.madde gereğince dava şartı olduğundan mahkemelerce her aşamada re’sen incelenir. Diğer yandan Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir.
Somut olayda dava konusu uyuşmazlığın; taraflar arasında varlığı ileri sürülen adi ortaklık ilişkisi gereği davalının dava dışı şirketlerde bulunan hisselerinin belirtilen oranlarda davacıya devrine, aksi halde hisse değerleri karşılığı bedelin davalıdan tahsili isteminden kaynaklandığı, ıslah edilen davada tarafların tacir olmadığı, davanın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı, bu kapsamda TTK’nın 5/3 maddesi gereği uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmış olup, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Islah edilen davanın görev dava şartı yokluğu nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2.maddeleri gereğince usulden reddine,
2-Görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna,
3-Karar kesinleştikten sonra HMK’nın 20.maddesi gereğince 2 haftalık yasal sürede taraflardan biri tarafından başvuru halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi halde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde harç ve yargılama giderinin ve gider avansının harcanmayan kısmının mahkememizce karar altına alınmasına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.