Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/461 E. 2021/133 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/461 Esas
KARAR NO:2021/133

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:26/04/2016
KARAR TARİHİ:23/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 22/10/2015 tarihinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın müvekkilinin kullandığı motosiklete çarparak kaçması neticesi müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, aradan geçen amana rağmen sürücünün bulunamadığını, kazaya ilişkin cezai tahkikat … … CBS … Soruşturma dosyası ile yürütülmekte olup, bu dosyada incelenen CD kayıtları ve kaza anında orada bulunan şahısların beyanları müvekkiline kamera görüntülerindeki aracın çarparak kaçtığını kanıtlamakta olduğunu, müvekkilinin bu kaza neticesi maluliyetinin tespiti ile maluliyete tekabül edecek zararının tazmini için işbu davayı açmak zorunluluğu hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile kalıcı işgörmezliğe ilişkin 1.000.00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ve müvekkilimize ödenmesine, müvekkilinin tedavi görmüş olduğu … Devlet Hastanesinden tedaviye ilişkin tüm belgelerin istenmesine, … … CBS … soruşturma dosyasının bir suretinin incelenmek üzere istenmesine, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden müvekkilimize ait kalıcı maluliyet bildirir rapor aslının istenilmesine, dava masrafları ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu 28/05/2019 tarihli bilirkişi raporunun tetkikinde, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL olarak gösterdikleri dava değerini 115.929,18 TL olarak artırdıklarını, toplam bedele dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davada usule ilişkin itirazlarının bulunduğunu, dava dilekçesinde davacı vekilinin imzasının ve davacının adresinin bulunmadığını, maddi tazminatın müvekkili kurumun gidermesi zorunda olduğu bir talep olmadığını, söz konusu talep teminat dışı olduğundan davanın esastan reddi gerektiğini, vekil eden kuruma sorumluluk yüklenebilmesi için kazaya karıştığı iddia olunan plakası tespit edilemeyen ikinci motorlu aracın varlığı olaya kusuru ile dahli somut deliller ile ispat edilmesinin gerektiğini, aracın varlığı veya trafik poliçesi yaptırmak zorunda olmayan bir araç olduğunun tespiti yapıldığı taktirde vekil eden aleyhine açılan davanın reddi gerektiğini, olayın çift taraflı bir trafik kazası olmadığı yönündeki şüpheler bertaraf edilmediği taktirde olayın tek taraflı meydana geldiğinin kabul edilmesinin gerektiğini, müvekkili kurumun sorumluluğu olaya dahli somut delillerle ispat edilmesi halinde plakası tespit edilemeyen motorlu araca atfedilen kusur oranı ve kaza tarihindeki teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kaza sebebiyle ödenmesi gereken miktar varsa kusur oranı ve kazadan kaynaklı sürekli maluliyet oranı gözetilerek uzman bilirkişi tarafından hesaplanmasının gerektiğini, faize ilişkin taleplerin de kabul edilmemesinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, haksız ve mesnetsiz açılmış davanın esastan reddi ile avukatlık ücreti dahil her türlü yargılama giderinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava, Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasıdır.
Mahkememizce davaya konu olarak davacının tedavi gördüğü hastanelerden celp olunan tüm kayıt ve belgeler, … Cumhuriyet Başsavcılığının … Sor. Sayılı dosyasının UYAP sureti ile dosya içerisinde bulunan iki adet CD, Trafik Tescil Şube Müdürlüğü yazı cevabı, celp olunan kaza tespit tutanağı ile İlçe Emniyet Müdürlüğü yazı cevapları celp edilip incelenmiştir.
Kusur oranının tespiti yönünden dosya … Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmiş, bu kurumca alınan 07/09/2018 tarihli bilirkişi raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizce kusur oranlarının tespiti yönünden dosya uzman bilirkişi heyetine tevdiiği edilmiş, uzman bilirkişi heyetince sunulan 20/11/2017 tarihli rapor ile 18/02/2019 tarihli bilirkişi raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporlarının tetkikinde, motosiklete çarpan plakası tespit edilemeyen aracın kimliği meçhul sürücüsünün hatalı sevk ve idaresinin birinci derecede ve tam %100 oranında etkili olduğu, davacı sürücü … ‘ ın etkili herhangi bir kurul ihlali bulunmadığı kanaatiyle raporlar alınmıştır.
Mahkememizce maluliyet oranının tespiti yönünden dosya bir bütün halinde İstanbul Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp İhtisas Dairesine gönderilmiş, … Adli Tıp Kurumu …. Adli Tıp İhtisas Dairesinin 16/09/2020 tarihli raporunun tetkikinde; mevcut tıbbi belgelere göre, … ve … oğlu, 19/12/1988 … doğumlu …’ın 22.10.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, Kas İskelet Sistemi, Alt Ekstremite, talus kemiği avasküler nekrozuna bağlı ayak bileği ankilozu, alt ekstremite %10, ayak bileği 20 derece varusta ankiloze, Tablo 3.24’e göre alt ekstremite %43, Balthazard formülüne göre %48.7, Tablo 3.2’ye göre %25, kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %25 (yüzdeyirmibeş) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği kanaatiyle rapor alınmıştır.
Kusur ve maluliyet tespitleri yapılmasından sonra, mahkememizin 29/03/2019 tarihli ara karar gereğince dosyada aktüarya uzmanı bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi olarak …seçilmiş, adı geçen bilirkişice sunulan 27/05/2019 tarihli bilirkişi raporunun ve 03/01/2021 tarihli ek raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporunun ve ek raporunun tetkikinde, 22.10.2015 günü saat 14:00 sıralarında… ilçesi, … Mahallesinde, sürücü belgesiz davacı … yönetiminde, … yoluna takiben, … … istikametine seyretmekte olan … plaka sayılı motosiklet, kimliği bilinmeyen bir sürücü yönetiminde, karşı yönden gelmekle iken sola yönelerek seyir şeridine giren plaka numarası tespit edilmeyen araç ile çarpışması sonucu yaralannıalı çift taraflı kazası meydana geldiği, … Üniversitesi Ulaştırma Birimi Kara Yollan ve Trafik Öğretim Elemanları tarafından hazırlanan heyet bilirkişi Rapora göre, motosiklete çarpan plakası tespit edilmeyen aracın kimliği meçhul sürücünün hatalı sevk ve idaresinin Birinci Derecede ve TAM, % 100 (yüzde-yüz) oranında etkili olduğu, davacı Sürücü …’ın etkili herhangi bir kural ihlali bulunmadığı sonuç ve kanaate varıldığı, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 20.03.2018 tarih ve … sayılı Adli Tıp Kurulu Raporunda, Meslekte kazanma gücü kaybı oranının % 16 (yüzdeonaltı), iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 135 gün oluğu, kanaati bildirdiği görüldüğü, davacı …’ın 22.10.2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonrası 135 günlük süre için talep edebileceği 5.153,55 TL olduğu, % 16 oranında maluliyet-sürekli iş göremezlik dönemi için ise 115.929,18 TL olmak üzere toplam zararının 121.082,73 TL olacağı ve …nın limiti dahilinde olduğu (üst limit:290.000,00 TL), 26.04.2016 dava tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceği kanaatiyle rapor alınmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava 22.10.2015 tarihinde çift taraflı olarak meydana geldiği iddia edilen trafik kazası nedeni ile sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı yan, 22.10.2015 tarihinde abisine ait motosiklet ile seyir halinde olduğu sırada sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın motosiklete çarparak kaçması nedeni ile sürekli maluliyeti oluştuğunu iddia etmektedir. Dosya içerisinde yer alan ve davacı taraf olay yerinden hastaneye kaldırıldıktan sonra düzenlendiği anlaşılan kaza tespit tutanağına göre, olayın tek taraflı meydana geldiği ve olay yerinde davacı yanın kullanımında olan motosiklet dışında araç veya herhangi bir araca ait iz bulunmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, olayın meydana geliş şekli ve davalının meydana gelen zarardan sorumlu olup olmadığı ihtilaf konusudur.
2918 sayılı KTK’nın 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir. Ancak işletenin 91. madde gereğince mali sorumluluk sigortası yaptırması gerektiği yönündeki bu düzenlemeye karşın yaptırmaması durumunda 3. kişilerin bedensel zararlarının karşılanması için … kurulmuştur.
… Yönetmeliği’nin “Hesaba Başvurulabilecek Haller” başlıklı 9. maddesinde;
(1) Hesaba zorunlu sigortalara ilişkin olarak;
a) (Değişik bend: 19/06/2009 – 27263 S.R.G Yön\2.mad) Sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için… Düzenlemesine yer verilmiş olup, somut olay bakımından, tespit edilemeyen araç sürücüsü yönünden meydana gelen zarar nedeni ile davalının sorumluluğu bu düzenlemeye dayanmaktadır.
Eldeki olayda bu düzenlemeye dayanarak, davalının sorumluluğuna gidilebilmesi için , olayın dava dilekçesinde belirtilen şekilde meydana gelmiş olması gerekmektedir. Davalının iddiası kaza tespit tutanağı gibi olayın tek taraflı olarak meydana geldiğidir.
Olay nedeni ile … CBS tarafından … soruşturma sayılı dosya ile yürütülen soruşturmada olayın çift taraflı olarak meydana geldiği kabul edilerek, tespit edilemeyen şüpheli hakkında daimi arama kararı verildiği, soruşturma aşamasında beyanı alınan tanık …’in bir aracın yolda seyir halinde bulunan motosiklete çarparak kaçtığını gördüğünü beyan etmesi, mahkememizce … görevli Karayolları ve Trafik Kürsüsü’nde görevli öğretim elamanlarından oluşan heyetten alınan kusura ilişkin 18.02.2019 tarihli raporda yapılan tespitler dikkate alınarak, olayın çift taraflı bir trafik kazası olduğu mahkememizce kabul edilmiştir. Ayrıca anılan 18.02.2019 tarihli rapor mahkememizce taraf kusurlarının belirlenmesi yönünden hükme esas alınmış, davacı sürücünün kusursuz, kimliği tespit edilemeyen araç sürücüsü %100 oranında kusurlu kabul edilmiştir.
Davacının sürekli maluliyetine ve sürekli maluliyeti nedeni ile oluşan maddi zarar miktarına gelince; mahkememizce gerekçesi aynı şekilde kararımıza alınan İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ’NİN 12.11.2020 TARİH VE 2019/2703 E- 2020/3720K sayılı ilamında belirtildiği üzere;
” Bilindiği üzere Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ve 92.maddeleri içeriğinde ki “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadeleri Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarih ve … Esas sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki Anayasa’nın 153.maddesine göre, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta, Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararları Anayasa gereğince yasama, yürütme, yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı niteliktedir. O halde öncelikle Anayasa Mahkemesi’nin bu iptal kararının elde ki derdest davada hemen uygulanabilirliğinin tespiti gerekir.
Anayasasının 153. maddesinin 6.fıkrasında; “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede yayınlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemeyeceği kabul edilmektedir. (Danıştay 4. Dairesinin 09/05/2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı)
Bu konuda Anayasa Mahkemesi’nin 12/12/1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasa’nın 152. maddesine göre itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadır. Bu durumda itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Aynı durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur…” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine 09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “sonradan çıkan içtihadı birleştirme kararının, temyiz mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi İptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi sonucu verdiği iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usuli müktesep hakkın istinası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği, uyulması zorunlu yargısal içtihatlarla kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 153.maddesinin 1.fıkrasında herhangi bir denetim yolu tanınmamış ve Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu belirtilmiş, 5.fıkrasında “iptal kararları geriye yürümez” kuralına yer verilmiştir.
Türk Anayasal sisteminde; “Devlete Güven” ilkesini sarsmamak ve devlet yaşamında bir kargaşaya neden olmamak, kazanılmış hakları korumak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadar ki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır. Anayasa’nın bağlayıcılığı, Anayasa Mahkemesi kararlarına tüm devlet organlarının uyma zorunluluğu ve Anayasa’nın üstünlüğü ilkesi, Anayasa’ya aykırı bir kuralın aykırılığının saptanmasından sonra uygulama alanı bulmasını kesinlikle önler.
HMK’nın 33.maddesinde “Hakim Türk Hukukunu resen uygular” şeklinde ifadesini bulan yasal ilke ve az yukarıda açıklanan Anayasal hükümler ile yüksek yargı organlarının içtihatları birlikte gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin halini almamış derdest dosyalar yönünden hemen uygulanmasının zorunluluğu ortadır.Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Yani usuli kazanılmış haklara bakılmaksızın Anayasa Mahkemesi kararları derhal uygulama alanı bulurlar.
Yukarıda yapılan tespit, açıklama ve uyulması zorunlu yargısal içtihatlara göre somut uyuşmazlık ele alındığında;
Anayasa Mahkemesi 09/10/2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve … esas sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ve 92. maddelerinde yer alan “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal etmiştir. İptal kararından sonra sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğuna öncelikle Karayolları Trafik Kanunu, Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, trafik sigortası kapsamındaki tazminatların belirlenmesinde artık trafik sigortası genel şartları’nın belirleyici olmayacağı, genel şartların sadece Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerin uygulanabileceği, bu karardan sonra sigorta şirketlerinin sorumluluğunu azaltan genel şartların bir çok hükmünün uygulanamaz hale geldiği, anlaşılmıştır.
Bu kapsamda açılan davalarda Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümleri, Karayolları Trafik Kanunu hükümleri, genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerekecektir.
Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararı sonrası düzenlenecek maluliyet raporlarında 01/06/2015 tarihinden itibaren uygulanan genel şartların bu halde genel şartlarla belirlenen Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği ile Engelliler Yönetmeliğinin uygulanma imkanı kalmadığından, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan hükümlere göre, haksız fiil tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun olarak (-ancak Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor düzenlenmesi teknik olarak mümkün olmadığından bu dönem için de yine 11 Ekim 2008 tarih ve … sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uygulanmalıdır-) düzenlenmesi gerekir.
Keza düzenlenecek aktüerya raporlarına ilişkin olarak da genel şartlar ile getirilen TRH 2010 ve 1,8 teknik faizin ve bu genel şartlarla belirlenen vergilendirilmiş belgeli gelir, olmadığı takdirde asgari ücretin kazanç olarak nazara alınacağı düzenlemesinin uygulanma ihtimali kalmadığı gözetilerek tazminat hesabı yapılması gerekir. “
Yukarıda anılan yüksek mahkeme kararı eldeki dosya bakımından değerlendirildiğinde, davacının maluliyetini Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit işlemlerine göre belirleyen Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Adli Tıp Kurulu raporuna göre davacının sürekli maluliyetinin %16 oranında olduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce de davacının maluliyetinin belirlenmesi açısından bu rapor hükme esas alınmıştır. Bilirkişi … tarafından davacının … ATK tarafından Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenen %25 maluliyet oranına gereği yapılan hesaplama da, davacının AYM ‘nin iptal kararına uygun olarak yapılan hesaplamada davacının sürekli maluliyet zararının 314.947,76 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda davacının %16 oranında maluliyetine isabet eden maddi zararı 201.566,56 TL olduğu mahkememizce hesaplanmış davacı vekili tarafından sunulan 28.05.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi gereği taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın KABULÜ İLE; 115.929,18 TL sürekli maluliyet tazminatının dava tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına,
2-)Alınması gereken 7.919,12 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 429,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.489,92 TL harcın davaLıdan alınarak hazineye gelir kaydına, davacı tarafından peşin ödenen 429,20 TL harcın davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine
3-)Davacı tarafça yapılan 29,20 TL başvuru harcı ile 5256,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine
4-)Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
5-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 14.963,27 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine
6-Davacı tarafça yatırılan avanstan kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/02/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır