Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/453 E. 2020/539 K. 12.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/453 Esas
KARAR NO:2020/539

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:22/04/2016
KARAR TARİHİ:12/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sözleşme ile müvekkili şirkete ait … İli … İlçesi … Pafta … Ada’da bulunan taşınmazın imara ilişkin sorunlarının giderilmesi ile yapının yasal mevzuata uygun hale getirilmesini üstlendiğini, bu sözleşmede davalı tarafça yüklenilen bu edime karşılı müvekkilinin davalı tarafa 100.000- TL ödemeyi taahhüt ettiğini ve kendisine düşen edimi yerine getirmiş olduğunu, söz konusu bedelin 50.000 TL’si çek ile 50.000 TL’si ise şirket müdürü …’a elden ödediğini, ancak sözleşmede bahsi geçen konuların yerine getirilmediğini belirterek bu sözleşmeye istinaden ödenen 100.00,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yüklenici olarak davacı şirkete ait (iş veren yapı sahibi) … İli … İlçesi … Pafta … Ada’da bulunan taşınmazın yapı olarak anılan binaların ” Yapı Kullanım İzin Belgesi İskan ” alınması için müvekkili tarafından yapılacağını, taraflar arasında tahkim yargılaması olduğunu, devam ettiğini, dolayısıyla ilk itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkilinin bu işin yürütülmesinde plan tadilatı veya mevzi imar planı yapma veya yaptırma yerine ikili ilişkilerini kullanarak … ve … Belediyesini harekete geçirerek bu planı yaptırma yolunu seçtiğini, davaya konu alanda 1/100.000 Ölçekli çevre düzeni planı olduğundan mevzi imar planı yapılamayacağını, yani müvekkilinin kendi plan yapma yetkisi olmadığını, mevcut planlar iptal edildiği için de plan tadilatı yapılamayacağını, ancak bu durumda belediyelerin kendilerinin plan yapması kanuna uygun davranış olduğunu, müvekkilinin de bu durumu göz önüne alarak zaman ve para kaybı yaşamamak için belediyeleri harekete geçirmiş ve kendisi de işi dışarıdan takip etmiş ve halen de takip etmeye devam ettiğini, KHK çıkmadan önce doğal sit alanlarında kalan yerlerde plana karar verme yetkisi … Bakanlığına bağlı … Varlıklarını Koruma Kurulunda iken bu yetki çevre ve şehircilik bakanlığına devredilmiş olduğunu, bu arada … ile görüşmeler yapıldığını belirterek, müvekkiline açılan davaya ilişkin ilk itirazlarımızdan olan tahkim itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine, 1/5000 ölçekli K.A.N.İ.P ( Koruma Amaçlı Nazım imar Planı) ve 1/1000 Ölçekli K.A.U.İ.Planı ( Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı) bu aşamaya müvekkilimin gayretleri sonucu gelmiştir. Plan tam kurum görüşleri tamamlanarak onay aşamasında iken sözleşmenin iptalinin istenmesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Bu durum kabul edilemez … inşaat sahibi …, … ve …’a karşı yükümlülüklerini bi hakkın yerine getirdiğinden davanın esastan reddini, cevap dilekçesinde belirtilen nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE;
Dava ; vekalet sözleşmesinden kaynaklı alacak davasıdır.
Davacı; uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığını, davalının imar açısından üzerine düşeni yerine getirmediği gibi yapıda en ufak onarım dahi yapmadığını, işin bitirilmesi için gereken sürenin dolduğunu beyanla davalıya ödenen bedelin iadesini talep etmiş, davalı ise sadece yapının mevzuata uygun hale gelmesi için yapılması gereken resmi işlemleri üstlendiğini ve bununla ilgili çalışmaların devam ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında bila tarihli sözleşme imzalandığı çekişmesiz ise de sözleşmenin niteliği çekişmelidir.
Sözleşmenin niteliğinin tespiti açısından en önemli madde sözleşmenin 2. maddesidir.
İlgili maddede yapı sahibine ait binanın yüklenici tarafından yeniden düzenlenmesi, yenilenmesi, yapının yasal mevzuata uygun hale getirilmesi ile iskan belgesinin alınması için gerekli plan ve proje değişikliği işlerinin takibi ile bu işlerin başta belediyeler, tapu ve kadastro müdürlükleri, vergi daireleri, bakanlıklar ve diğer ilgili tüm yasal merciler nezdinde her türlü iş ve işlemleri yapması işi olduğu sözleşmenin konusu olarak belirlenmiştir.
Maddenin kaleme alınış biçimi her iki anlama da uygundur. Bu nedenle sözleşmenin genelinin yorumlanması gerekmektedir. Eser sözleşmelerinde; yapıda kullanılması gereken malzemenin miktarı kalitesi, çıkan molozların ne yapılacağı ve kime ait olacağı, kullanılacak malzeme bedelinin kim tarafından karşılanacağı gibi hususlar sözleşmenin en esaslı unsurlarındandır. Taraflar arasındaki sözleşmede bu yönde bir hüküm yoktur. Her ne kadar sözleşmenin 4.maddesinde iş güvenliği ile ilgili hükümlere yer verilmiş ve bürokratik işlemlerle ilgili edimlerde iş güvenliğinden söz edilemeyecek ise de, sözleşmenin 3.maddesinde sözleşme süresinin iskan belgesi alımına endekslenmesi, 9.maddesindeki masraflarla ilgili hükümlerin sadece plan tadilatı ile sınırlanmış olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde davalının ediminin yapının mevzuata uygun hale gelmesi için gerekli işlemleri yapmakla sınırlı olduğu, sözleşmenin vekalet sözleşmesi olduğu kabul edilmiştir.
Diğer bir uyuşmazlık, davacının sözleşme bedelini talep edip edemeyeceği noktasındadır. Davacının sözleşme bedeli olan 100.000,00 TL’yi ödediği çekişmesizdir.
Davalı tarafından işin yapılıp yapılmadığı hususlarının tespiti teknik inceleme gerektirdiğinden bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde taraflar arasında vekalet sözleşmesi imzalandığı, davalının bu sözleşme çerçevesinde yapının mevzuata uygun hale getirilmesi işini üstlendiği, geçen zaman içinde ( sözleşme tarihinin 2011 yılı olduğu ihtilafsız olduğu gibi, bu döneme tekabül eden ödemeler oluşu ) yapının mevzuata uygun hale gelmesinde bir aşama kaydedilemediği, yerinde inceleme yetkisi verilen bilirkişiler tarafından da bu hususunun tespit edildiği, sözleşme bedelinin 100.000,00 TL gibi yüksek bir bedel olduğu nazara alındığında bazı basit bilgi alma-verme işlemlerinin bir emek olarak değerlendirilemeyeceği, tarafların imzaladığı sözleşmenin 7.maddesinde mücbir neden halinde yazılı bildirim yapılmasının kararlaştırıldığı halde davalı tarafından böyle bir bildirimde bulunulduğunun ispatlanamadığı, yapılan işlerle ilgili yazılı bir girişimin bulunmadığının bilirkişi tarafından tespit edilmesi karşısında bunun aksinin takdiri delil ile ispatlanamayacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile;
1-100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 6.831,00-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.707,75-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 5.123,25-TL ‘nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 1.707,75-TL peşin harç, 29,20-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet harcı ve 3.277,15 -TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 5.018,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 13.450,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dir, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/10/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı