Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/437 E. 2019/812 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/437 Esas
KARAR NO: 2019/812

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/04/2016
KARAR TARİHİ: 24/10/2019

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında yapılmış 24/02/2014 tarihli taşıma sözleşmesi gereği, davalı tarafça düzenlenen faturalara istinaden müvekkili tarafından davalıya 17/02/2016 düzenleme, 22/04/2016 vade tarihli, 1.000.000 TL bedelli bono verildiğini ancak, davalı tarafça keşide edilen fatura içeriğinin sözleşmeye aykırı olarak düzenlendiğini, sözleşmede belirtilen birim fiyatlara aykırı olduğunu, müvekkili dışında üçüncü kişilere verilen taşıma hizmetlerinin de faturalara eklendiğinin tespit edildiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle müvekkilinin davaya konu 1.000.000 TL’lik bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkili ile davacı arasında yapılmış taşıma sözleşmesi gereği, davacıya sağlanan hizmet karşılığı kesilen faturalara istinaden davacı tarafça verilen dava konusu bononun vadesinde ödenmemesi nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, faturaların sözleşmeye uygun olarak düzenlendiğini, davacıya tebliğ edilen faturalara herhangi bir itiraz edilmediğini, davacının iddiasını ispatla mükellef olduğunu, bononun üzerinde malen kaydı bulunduğunu, bu nedenle müvekkili şirketten hizmet aldığını ikrar ettiğini, davacının iddiasını yine senetle ispat etmesi gerektiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuş, davacının tazminata mahkumiyetini talep etmiştir.
Davalı taraf her ne kadar derdestlik itirazında bulunmuş ise de; incelenen İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18/04/2016 tarih,…Esas-… Karar sayılı görevsizlik kararının, HMK 20.md gereği taraflarca yasal süresi içinde görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmediği, dolayısıyla işbu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından davalı taraf derdestlik itirazı yerinde görülmemiştir.
Dava; İİK’nun 72.maddesi gereği menfi tespit istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, kural olarak İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında borçlu olunmadığı ileri sürülmüş ise; alacağın varlığını ve miktarını kanıtlamak yükümlülüğü alacaklıdadır. Ancak, alacağın kambiyo senedine dayanması halinde bu genel kuralın istisnası olarak borçlu olunmadığının kanıt yükümlülüğü, iddiayı ileri süren borçlu taraftadır.
Somut olayda davacı taraf, taraflar arasında yapılmış sözleşme kapsamında taşıma hizmeti karşılığı düzenlenen faturaların sözleşmeye aykırı olduğunu ileri sürerek bu faturalar için karşı tarafa verilen dava konusu bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitini istemiş; davalı taraf ise, faturaların davacıya verilen hizmet karşılığı sözleşmeye uygun olarak düzenlendiğini savunmuştur. Bu durumda kanıt yükü kendisinde olan davacı tarafça kambiyo senedi niteliğinde bulunan senede karşı her türlü iddianın yine senetle kanıtlanması gerekir.
Taraflar arasında 24/02/2014 tarihli Taşıma Sözleşmesinin yapıldığı, davalı tarafça düzenlenip davacıya teslim edilen faturalara karşılık (itiraz edilmeksizin), davacı tarafça davalı tarafa dava konusu yapılan 22/04/2016 vade tarihli, 1.000.000 TL bedelli bono verildiği hususunda çekişme bulunmamaktadır.
Taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, taşıma hizmeti karşılığı davalı tarafça düzenlenen fatura içeriklerinin sözleşmeye uygun olup olmadığı ve bu nedenle davacının bu faturalara karşılık karşı tarafa verdiği bonodan dolayı borçlu olup olmadığı noktasındadır.
Yanlar arasındaki uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden; davaya dayanak ve konu yapılan yanlar arasındaki sözleşme gereği ileri sürülen iddia ve savunmalara göre davacının borçlu olup olmadığının tespiti yönünden bilirkişi kurulu raporu alınmasına karar verilerek, getirtilip-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişiler SMMM … ve taşıma konusunda uzman Yard. Doç. Dr….’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından ibraz edilen 22/09/2017 tarihli raporun, taraf vekillerinin beyan ve itirazı üzerine aynı heyetten alınan 04/09/2018 tarihli ek raporun ve yine taraf vekillerinin beyan ve itirazları ile bilirkişi kuruluna icra konusunda uzman bilirkişi …’in dahil edilmek suretiyle alınan 13/05/2019 tarihli raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu kök raporda özetle; taraflar arasında 24/02/2014 – 31/08/2015 tarihleri arasında geçerli sürekli taşıma işini düzenleyen, yürütülecek taşımalar için hükümler koyan çerçeve taşıma sözleşmesinin yapıldığı ve taşımanın Mart 2016 dönemi dahil devam ettiği, davalı tarafça düzenlenen ve ticari kayıtlarına alınan tüm faturalarının davacı taraf ticari kayıtlarında yer aldığı, bu nedenle düzenlenen faturalar bakımından taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davacı yanca iddia edildiği gibi dava konusu faturalara ilişkin bono içeriği borcun, dava dışı 3.kişilere yapılan hizmet ile ilgili olduğuna dair davacı iddiasının ispatlanamadığı; davacının kayıtlarına alınan faturalar sebebiyle davalının alacaklandığı tutarlar ile ilgili ve süregelen borç ilişkisi için ifa amacıyla davaya konu emre senedin verildiği, usulüne uygun tutulan taraf ticari defter ve kayıtlarına göre, davacının yapmış olduğu bir kısım ödemeler dahilinde davacının davalıya 2.305.968,79 TL borçlu olduğu, buna karşın davalı tarafta 3.312.145 TL’lik bono bulunduğu; davalı ticari defterinde davacıdan bono miktarından daha fazla alacaklı olduğu yönünde navlun faturasının kayıtlı olduğu;
Alınan 04/09/2018 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle; ibraz edilen fatura toplamının 4.472.950,48 TL, dava tarihi itibariyle davacı tarafça onaylanan ve ticari kayıtlarında uyumsuzluk bulunmayan fatura toplamının 2.455.185,88 TL olduğu; davalı tarafça düzenlenen ve ticari kayıtlarına alınan tüm navlun faturalarının davacı taraf ticari kayıtlarında yer aldığı; menfi tespit talep edilen 3.312.145 TL çek ve bononun davalıya verildiğinin kayıtlardan anlaşıldığı, dava tarihi itibariyle davacının aksi senetle ispatlanamayan asılları toplamı 3.014.045 TL borçlu olduğu; dava tarihinden sonra yapılan 501.120,07 TL davacı taraf ödemesinin mahsubunun talep edildiği;
En son alınan 13/05/2019 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle; davacının davalıya 3.014.045 TL borçlu olduğu ve bu borcun içerisinde davaya konu 1.000.000 TL bedelli bono borcunun olduğu, dava tarihinden sonra icra takiplerine yapılan 790.645,92 TL davacı ödemesinin mahsubunun talep edildiği bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporları gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu kök ve ek raporları, toplanıp birlikte değerlendirilen tüm delillere göre; davacı taraf her ne kadar taraflar arasında yapılmış taşıma sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturalara ilişkin verilen dava konusu bono yönünden karşı tarafa borçlu olunmadığını ileri sürmüş ise de; benimsenen bilirkişi kurulu raporlarında dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere davacının delil olarak dayandığı ticari defter ve kayıtlara göre; davalı tarafça, davacı tarafa verilen taşıma hizmetlerine karşılık faturalar düzenlendiği ve davacı tarafa tebliğ edildiği, davacı tarafça da sözkonusu faturaların itiraz edilmeksizin kendi defterlerine kaydedildiği ve dava konusu bononun düzenlenerek karşı tarafa verildiği, dolayısıyla TTK’nın 21/2.md gereğince fatura içeriğindeki hizmetlerin alındığının kabulü gerektiği kuşkusuzdur. Bu durumda söz konusu faturalar için düzenlenerek davacıya verilen kayıtsız ve şartsız borç ikrarını içeren, yasal unsurları tam olan dava ve davadan sonra başlatılan takip konusu bonodan dolayı davacı tarafın borçlu olmadığından söz edilemeyeceği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Takip durdurulmadığından ve bu nedenle koşulları oluşmadığından davalı tarafın tazminat isteminin de reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.

KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından davalı tarafın tazminat isteminin reddine,
3-Davacı taraf harçtan muaf olmakla, harç takdirine yer olmadığına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 53.950 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan 1.000 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.