Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/315 E. 2019/836 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2016/315 Esas
KARAR NO: 2019/836

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/03/2016
KARAR TARİHİ: 05/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında Acentelik Sözleşmesi imzalanmış olup müvekkili, davalı adına kargo işleri ile ilgilendiğini ve karşılığında da yaptığı işlerden ötürü hakediş aldığını, söz konusu Acentelik Sözleşmesine istinaden müvekkili tarafından 8,000 USD değerindeki para, davalı şirkete 30.12.2010 tarihinde banka kanalıyla teminat olarak ödendiğini, taraflar arasındaki Acentelik Sözleşmesinin sona ermesine istinaden karşılıklı olarak görüşüldüğünü ve hesap kesimi yapıldğını, hesap kesiminde belirtilen müvekkilinin alacakları ve yatırmış olduğu teminat bedeli maalesef müvekkiline ödenmediğini, davalı söz konusu borcunu müvekkiline ödemediğinden, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, fakat davalı şirket, 19.02.2016 tarihli itiraz dilekçesi ile ” müvekkiline olan Hakedîş Bedelini borcunu kabul ettiklerini, ancak teminat iadesi bedeli borcunu kabul etmediklerini ve müvekkile karşı teminat iadesine ilişkin herhangi bir borçlarının bulunmadığını ” belirterek, takibin kısmi olarak durdurulmasına karar verilmesini talep ettiğini, davalı borçlunun haksız ve yersiz itirazının iptal edilmesini temini için iş bu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu, açıklanan nedenlerle davalının itirazlarının iptaline ve takibin devamına, borçlu aleyhine %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından müvekkili şirkete 8.000 USD tutarında ve sözleşmenin 15.maddesinde belirtilen isim hakkı bedeli ödendiğini, söz konusu bedel davacının belirttiğinin aksine sözleşmenin 8.maddesinde belirtilen teminat bedeli değil sözleşmenin 15.maddesinde belirtilen isim hakkı bedeli olduğunu, müvekkili şirketin isim hakkı bedelini iade etmemesi hukuka uygun olduğunu, davacı acente acente sözleşmesini ve ilişkisini kendisini sona erdirmekle, 15.maddenin son cümlesi uyarınca isim hakkı bedelinin iadesine dair taleplerinden feragat ettiğini, bu açıdan da davacının davasının reddi gerektiğini, haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmekle, İİK. ‘nın 67/2.maddesi uyarınca takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı aleyhine %20’ den aşağı olmamak üzere uygun bir teminatta hükmedilmesine karar verilmesini, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, zira müvekkili şirketten bir alacağı olmadığını, ödediği bedelin isim hakkı bedeli olduğunu acentelik sözleşmesini ve ilişkisini kendisinin eylemiyle sona ermiş olmakla söz konusu bedeli geri isteyemeyeceğini bilmesine rağmen müvekkili şirket aleyhine icra takibinde bu bedeli de talep ettiğini, akabinde iş bu davanın açıldığını, açıklanan nedenlerle davanın esastan reddine, ‘nın 67/2.maddesi uyarınca takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı aleyhine %20’ den aşağı olmamak üzere uygun bir teminatta hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce davaya konu edilen İstanbul… İcra Müdürlüğünün… Es. Sayılı dosyası celp edilip incelenmiştir.
Mahkememizce ilk olarak 16/03/2017 tarihli celse üç nolu ara karar gereğince, tarafların ilişki dönemine ait davacı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde iddia ve savunma kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılması için talimat yazılmasına karar verilmiş, dosya bir bütün halinde Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, Ankara… Asliye Ticaret Mahkemesinin… Tal. Sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunun tetkikinde; davacı ile davalı arasında 03/01/2011-31/12/2014 tarihleri arasını kapsayan acentelik sözleşmesinin bulunduğu, sahibi lehine delil olma vasfı taşıyan davacı defter kayıtlarına göre davalı tarafından davacıya 30/12/2010 tarihinde ödenen 8.000,00 USD karşılığı olan 12.439,20 TL’ nin o günkü kur değeri ile defter kayıtlarına intikal ettirilmediği, davacının davalıya ödemiş olduğu 8.000,00 USD ‘ nin teminat bedeli olarak değil, isim hakkı bedeli olduğu, davacının isim hakkı için ödemiş olduğu bedelin sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkını kullanarak bu alacağından vazgeçtiği, davalı yanın davacı yana sözleşme kapsamında bir borcunun bulunmadığı görüş ve kanaatiyle rapor hazır hazırlanmıştır.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda taraflarca bildirilen deliller toplanmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ve cari hesap ekstresinin dosya arasında olduğu görülmüş, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden mahkememizce 20/09/2017 tarihli duruşmada davacı taraf iddiası, davalı taraf savunması ve tüm dosya kapsamına göre rapor alınmasına karar verilerek 09/10/2017 tarihi inceleme günü olarak belirlenmiş, inceleme gün ve saatinde davalı taraf yerinde inceleme talep etmiş olup hazır bulunmuş, dosya konusunda uzman SMMM bilirkişisi …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 02/03/2018 tarihli bilirkişi raporu ile yine mahkememizin 06/06/2018 tarihli celsesinde dosyaya ek olarak finans konusunda uzman … seçilmiş , bu heyetçe sunulan 14/01/2019 tarihli bilirkişi heyet raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Bilirkişi ve bilirkişi heyetince tarafından düzenlenen rapor ve ek raporda özetle; davalı firmanın inceleme konusu yapılan 2011-2016 mali dönemine ait ticari defterinin ait olduğu yılda yürürlükte olan T.T.K. ve V.U.K. hükümlerine göre tutulduğu, ticari defterinin yasal süreleri içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmış oldukları, davalı tarafın ticari defter kayıtlarında cari hesaba dayalı ticari ilişkilerinin neticesinde herhangi bir borcu bulunmadığı, talimat ile alınan bilirkişi raporunda davacı taraf kayıtlarında davalı yanın davacı yana sözleşme kapsamında bir borcunun bulunmadığı yönünde tespitin yapılmış olduğu, davacı tarafından 30.12.2010 tarihinde ödenen 8.000,00 USD nin her iki taraf ticari defter kayıtlarında yer almadığı, 30.12.2010 tarihinde ödenen 8.000,00 USD nin 30.12.2010 tarihli Merkez Bankası efektif alış kuru olan 1.5449 ile çarpımı sonucu 12.439,20 TL olduğu, bu miktarın sözleşmenin 8. maddesinde belirtilen teminatın 20.000,00 TL den az olamayacağı şartını sağlamadığı, diğer taraftan, sözleşmenin 15. Maddesinde belirtilen İsim Hakkı bedelinin ne miktarda alınacağı gerek sözleşmede ve gerekse de dava dosyasına sunulan diğer bilgi ve belgeler üzerinden tespitinin yapılamadığı, dava konusu bedelin sözleşmenin teminat olarak değil, isim hakkı bedeli olarak ödenmiş olduğu, sözleşmenin davacı tarafından son erdirilmiş olması nedeniyle iadesinin talep edilemeyeceği kanaatiyle görüş bildirilmiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller, takip dosyası kapsamı, talimat bilirkişi raporu, bilirkişi raporunun ve ek raporunun kapsamı tümüyle birlikte değerlendirilmiş, alınan bilirkişi raporu ve ek raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden,mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamının ve mahkememizce de benimsenen 02/03/2018 ve 14/01/2019 tarihli bilirkişi raporlarının birlikte değerlendirilmesinde; davalı firmanın inceleme konusu yapılan 2011-2016 mali dönemine ait ticari defterinin ait olduğu yılda yürürlükte olan T.T.K. ve V.U.K. hükümlerine göre tutulduğu, ticari defterinin yasal süreleri içerisinde açılış ve kapanış tasdiklerini yaptırmış oldukları, davalı tarafın ticari defter kayıtlarında cari hesaba dayalı ticari ilişkilerinin neticesinde herhangi bir borcu bulunmadığı, talimat ile alınan bilirkişi raporunda davacı taraf kayıtlarında davalı yanın davacı yana sözleşme kapsamında bir borcunun bulunmadığı yönünde tespitin yapılmış olduğu, davacı tarafından 30.12.2010 tarihinde ödenen 8.000,00 USD nin her iki taraf ticari defter kayıtlarında yer almadığı, 30.12.2010 tarihinde ödenen 8.000,00 USD nin 30.12.2010 tarihli Merkez Bankası efektif alış kuru olan 1.5449 ile çarpımı sonucu 12.439,20 TL olduğu, bu miktarın sözleşmenin 8. maddesinde belirtilen teminatın 20.000,00 TL den az olamayacağı şartını sağlamadığı, diğer taraftan, sözleşmenin 15. Maddesinde belirtilen İsim Hakkı bedelinin ne miktarda alınacağı gerek sözleşmede ve gerekse de dava dosyasına sunulan diğer bilgi ve belgeler üzerinden tespitinin yapılamadığı, dava konusu bedelin sözleşmenin teminat olarak değil, isim hakkı bedeli olarak ödenmiş olduğuna kanaat getirilmiş ve sözleşmenin davacı tarafından sona erdirilmiş olması nedeniyle de iadesinin talep edilemeyeceği anlaşılmakla davacının davasının reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin de reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 340,71 TL peşin harçtan düşümü ile kalan 296,31 TL harcın davacıya iadesine,
4-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 700,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır