Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/258 E. 2022/97 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/258 Esas
KARAR NO : 2022/97

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/03/2016
KARAR TARİHİ : 07/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …isimli binada emlak danışmanlığı faaliyetlerinde bulunduğunu davalılardan … Ltd. şti. de aynı binada emlak danışmanlığı faaliyetinde bulunduğunu, diğer davalı …’un ise davalı şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunu, müvekkilinin emlak danışmanlığı faaliyetlerini yürüttüğü … ve… binalarında toplam 226 adet daire mevcut olup, bu dairelerin binaları inşaa eden….A.ş -Sağlam inşaat tarafından satılmış, her biri ayrı mülkiyetlere geçmiş olduğunu, söz konusu binada kat maliklerinin kendi tasarrufları ile isin verdi kleri birçok emlak ofisi çalıştığını, dolayısıyla ikinci el konumuna geçmiş binada artık inşaattan satış yapan yetkili emlak danışmanlık ofisinin bulunmadığını, davalıların, kat mal i klerine ve müve kkili müşterilerine, müvekkili hakkında adeta bir karalama kampanyası başlatarak, müvekkiline karşı hukuka aykırı eylem, fii 1, söylem, hakaret, tehdit ve aşağılayıcı söylemlerle 2.arar vererek, müşteri nezdinde ticari itibarının zedelenmesine sebep olduğunu, davalıların müvekkilinin binadaki emlakçilik faaliyetlerinin i1legal olduğu algısını yaratarak iş yapmasına engel olmaya çalışmakta, binada müvekkilinin yetkili olmadığını belirterek müvekkilinin emlak danışmanlığı yapmasına engel olmaya çalıştığını, davalıların TTK madde 88 ve devamı hükümlerinde yer alan haksi2 rekabet teşkil eden fiil ve söylemleri aşağıdaki gibi olduğunu, davalılardan …’ ürı … apartmanının yöneticisi olduktan sonra ortağı olduğu emlak danışmanlık şirketi olan davalı şirketi, …’un resmi web sayfası www . … .com adresinde…’un yetki1i emlak şirketi gibi göstererek davalı şirketin e posta adresi …^…TR uzantısını iletişim kısmına koyduğunu, davalılardan …, haksız rekabet ve suç teşkil eden eylemlerini daha da artırarak …Apartmanının yöneticisi olduktan sonra, apartman yöneticisi olarak yönetimin avukatı aracılığıyla Beyoğlu … Noterliği’nden 20.11.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkilimize 2. el satış ve kiralama yapmayacağını, belirten bir ihtarname göndererek, müvekkilini baskı altına almaya, emlak danışmanlığı faaliyetlerinde bulunmasını engellemeye çalıştığını, davalı apartman yöneticiliğinden kaynaklı yetkilerini kötüye kullanarak kendisinin ve davalı şirketin kazanç elde etmesine gayret gösterek haksız rekabette bulunduğunu, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemleri artık çekilmez bir hale geldiğini, davalılardan … , apartman yöneticiliği yetkilerini kötüye kullanarak güvenlik görevlilerine verdiği talimat ile müvekkil itlin müşterilerine daireleri göstermesini yasaklattığını, 02.03.2016 tarihinde meydana gelen bu engelleme karşısında müvekkilimiz satılık ve kiralık daireleri müşterilerine gösteremediğini ve müşterilerin önünde rencide olduğunu, devam eden bu engellemeler karşısında müvekkilinin satılık ve kiralık da irelerin güvenlikler tarafından açılmasını…yönetiminde çalışan …’tan e poata aracı… iLe talep ettiğini, davalılardan …, davalı şirketin eposta ile “…kesini ikle daireler kendilerine açılmayacaktır” şeklinde talimat verildiğini, bu engellemelerin hem … hem de…binalarında yönetiminde olduğu için her iki bina açısından geçerli olduğunu, apartman yönetiminden …’ın 03.03.2016 tarihinde müvekki 1 ine gönderdiği epostada “… Yönetim Kurul unda …Talimatı Var Bundan Böyle Dâire Açılmayacaktır Dâire Sahibi Onaylasa Bile Armağan Beyle Görüşüp Armağan Beyden Gelecek Talimat Doğrultusunda Hareket Edilecektir. Bilginize” diyerek müvekkili müşterilerine…ve… 2, binalarında satılık ve kiralık daire göstermesinin hukuka aykırı ve suç teşkil edecek şekilde engellenip yasaklandığını, davalılardan … bu talimatı ile alenen suç işlediğini, davalı hakkında suç duyurusunda bulunulacağı, davalı …, yönetici olduktan sonra …binasının web sayfası olan www. … .net adresinde de satış ve pazarlama başlıklı bölümde”…residence kiralama ve satış faaliyetleri bina içerisinde yer alan … Ltd. Şti. tarafından gerçekleştirmekte olduğunu bildirerek menfaat elde edildiğini, davalıların apartmanda kat maliklerini arayarak, müvekkilinin binada illegal olarak çalıştığı, binada emlakçının faaliyette bulunma yetkisinin olmadığı, binada sadece, davalı şirketin tek yetkili olduğu şeklinde beyanlarda bulunmak suretiyle müvekkilimizin ticari ilişkilerini zedelediğini, 5 ayın mahkemenize sunduğu haksı2 rekabet halleri davalılarca çok agresif bir şekilde tatbik edilmekte, serbest piyasa ve rekabet ortamı yönetici 1ik konumlarının da kullanılmasıyla yok edilmekte olduğunu ve adeta müvekkilinin son günlerde işlerinin tamamen durması ve iş yapamaz hale gelmesi sağlanarak piyasadan çıkmasının amaçlandığını, bildirerek davalıların devam eden haksız rekabetinin önlenmesine, kesinleşen ilamın TTK Madde 59 gereği ulusal gazetelerde masrafı davalılardan alınmak üzere ilanına; Davalıların haksız rekabet teşkil eden eylem, fiil ve söylemleri sebebiyle ticari itibarı zedelenen müvekkilinin duyduğu manevi ıstırap sebebiyle 10.000 TL manevi tazminat isteğinin de dava tarihinden işletilecek faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılara ödetilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar/karşı davacılar vekili cevap dilekçesinde ve karşı dava dilekçesinde özetle; Karşı davalarının esasen başlı başlına davacını iddialarına ve davasına karşı cevap ve savunma niteliği taşıyacağını, bu nedenle karşı davaya konu hukuki sebepler ve vakıalar ile davaya cevaplarını teşkil eden savunmalar iç içe geçmiş olarak bir olay örgüsü şeklinde anlatılacağını, davacı …’m müvekkil şirkette 24/06/2Û12 tarihînde İŞÇİ statüsünde yani 5510 sayılı kanın kapsamında madde 4/a kapsamında sigortalı olarak çalışmaya başladığını, 24,08.2012 tarihinde 1 adet “belirsiz süreli iş sözleşmesi”’ imzaladığını, ayrıca davacı yanın bir aile dostu ve büyüğü olarak yıllardır tanımakta olduğunu, davacı yan işe başladığı tarihte bir müddet önce işini kaybetmiş, önceleri müvekkil şirkete aradaki bu tanışıklık dolayısıyla git gel yaptığını, müvekkilinin ofisinden yararlanmış olduğunu, bu süreler de sigortalı bir çalışması olmadığını, davacı yaşı itibari ile belli bir mesai saatlerine riayet ederek işçi gibi çalışamayacağını, zaten emekli olduğunu belirterek serbestçe ofisi kullanmak ve gelip gitmek istediğini belirtiğini, fakat daha sonrasında davacı müvekkilin iş portföyünün ve kazanç oranının tatminkar olması nedeniyle işe alınmasını teklif ettiğini, müvekkili… ile aile dostü olduğundan ve kendisine sonsuz güven duyduğundan davacıyı şirketinde gayrimenkul danışmanı olarak 24/08/2012 tarihinde tam zamanlı olarak işe alındığını, davacının 21/11/2013 tarihinde isti fa ettiğini, bu hususta isti fa iradesini içeren 1 adet ibraname imzalandığını, davacının isti fası sonrasında müvekkil şirket tarafından SGK işten ayrılış bildirgesi de verilmek suretiyle davacının müvekkil şirket ile olan ilişiğinin kesildiğini, müvekkil şirketin tüm müşteri bilgilerini içeren hard disklerden 1 tanesini de yanında götürdüğünü, bu hard disk içeri sinde müvekki1 şirketin portföyü, yazışma örnekleri, sözleşme örnekleri, müşteri bilgilerinin yer aldığını, müvekkil şirket ve müvekkil …önceleri aile dostu olan davacıdan kendisinin güvenine ve iyi niyetine ihanet etmeyeceğini düşündüğünden bu duruma karşı herhangi bir tepki göstermediğini, fakat isti fa sonrası davacının gerçek niyetinin anlaşıldığını, davacı istifasından yaklaşık 3 ay sonra 2014 yılının ocak ya da şubat ayı zamanlarında aynı bina içerisinde kendi ismi üzerinden vergi numarası açmak suretiyle emlak danışmanlığı, tellallık ofisi açara k danışmanlık faaliyeti yapmaya başladığını,bununla birlikte müvekkiller aleyhine İş Mahkemelerinde 2 ayrı dava açmış olup bu davalar üzerinde dahi davacı aleyhine herhangi bir yasal işlem yapmadığını ve savunmakla kaldığını, zira davacıyı özellikle muhatap almamak şeklinde bir yöntem izlendiğini, mahkeme huzurunda açılan bu dava bardağı taşıran son damla olduğunu, söz konusu davanın bir atasözü ile örneklendirmek gerekirse davacının bu tavrı “yavuz hırsız ev sahibini bastın r” sözünü akıllara getirdiğini, huzurda karşı dava açmaktaki sebebin bu olduğunu, çünkü davacı sigortalı olarak işe lığı zaman imzaladığı iş sözleşmesindeki REKABET YASAĞI maddesinden bihaber olduğunu, ilgili madde metninde sehven bir başka iş sözleşmesinden kopyalama sebebiyle “…Danışmanı” ibaresiyle geçmiş ise de bunun bir maddi hata olduğunun açıklığı, kaldı ki; iş sözleşmenin 1 – sayfasında 3 maddede davacının gayrimenkul danışmanı olarak istihdam edildiğini, ilgili sözleşmenin davacının müvekkil şirkete karşı İstanbul … İş mahkemesinin …ve İstanbul …, İş Mahkemesinin …esas sayılı dosyalarında açmış olduğu davalarda karşı delil olarak sunulmuş, davacı ne imzaya ne de sözleşme içeriğine itirazda bulunduğunu, dolayısıyla sözleşmenin davacı tarafın da kabulünde olarak yer aldığını, sözleşmenin 10.2 maddesi uyarınca rekabet yasağını, sözleşmesinin 10.4 maddesinde yer alan sır saklama yükümlülüğünü ihlal etmiş olduğunu, müvekkili şirket işçisi iken ele geçirdiği tüm gizli müşteci bilgilerini kullanmak suretiyle rekabet yasağına aykırı olarak açmış olduğu işyerine müşterileri çekerek müvekki1 i ticari kazancından mahrum bıraktığını, sözleşmesinin 10.5 maddesinde yükümlülüklerin ihlali halinde ÇALIŞAN cezai şart ödemekle sorumlu tutulduğunu, ayrıca mevcut yükümlülüklerin ihlali halinde doğabilecek kar ve kazanç kayıplarj. ile müşteri kaybı gibi ticari, zararlara da tazminle sorumlu olacağının düzenlediğini, somut olay itibari yle davacı rekabet yasağını doğrudan müvekkilin üst katında emlak ofisi açma k suretiyle ve müvekkil şirketten ızinsiz bir şeki İde temin ettiği ticari sır niteliğinde bilgi ve belgelerden de yararlanarak müvekkil şirketin ticari faaliyetini sekteye uğratmak ona rakip olmak saikiyle hareket ettiğini, hatta ve hatta davacı bir kısım müvekkil şi rket müşterilerine müvekki1 şirket sayesinde yarattığı güven ile yanıltarak yeni ve ayrı bir ofis olarak faaliyette bulunduğunu gizlediğini, davacının müvekkil şirkette çalıştığı süre zarfında tüm dokümanları, müşteri listelerini, portföy bilgilerini, müşteri iletişim bilgilerini ele geçirerek müvekkil şirketin üst katında açmış olduğu ofisinden bu müşterileri teker teker arayarak kendisinin aynı bina içerisinde ofis açtığını, artık kendisiyle çalışmanın binada daire sahibi olan malikler için daha lehe olacağını, müvekkil şirketten daha ucuz komisyon oranları ile daha kalite hizmet vereceği gibi beyanlarla müvekkil şirketin ticari faaliyetine zarar vermiş, müşteri kaybına yol açmış olduğunu ve kar mahrumiyet yarattığını, davacının kendisi aleyhine yapıldığı ileri sürülen haksız rekabet fiillerinin de aslı astarı bulunmamakta olduğunu, zira … diye tabir edilen ve rezidans konseptinde yer alan gayrimenkullerin ilk inşaası sonrası satım ve pazarlaması bizzat müvekkil şirketin müteahhit firma tarafından yetki 1endirilmesi ile yapıldığını, asıl davacının haksız rekabet yaptığını, müteahhit firma tarafından yapılan bu yetkilendirme ile halen dava dışı re2idans yönetiminin ınternet sitesinde yer almakta olduğunu, davacının iddialarının aksine bu durum haksız rekabet teşkil eden bir husus olmadığını, tercih olduğunu, bunu sebebinin; ilgili rezidansta bulunana dairelerin kat maliklerinin dairelerinin güvenliği ve korunması bakımından sorumluluğun yönetime ait olduğunu, bu sorumluluk kapsamında ilgili dairelere /iziki zarar gelebileceği gibi bir takım çekinceler sebebiyle kat maliklerine karşı da sorumluluğu bulunduğunu, yönetimin yabancı kişilere daireleri açması halinde şayet daire gezilmesi sırasında daireye bir zarar gelmesi halinde kat malikleri bu hususta yönetime rucu edebildiğini, tüm bu olumsuzlukların önüne geçilmesi ve sabit bir muhatap olması amacıyla ilgili taşınmasını inşaası ve lansmanından bu yana satış, pazarlama, 2.el satış ve kiralama faaliyetini tek başına yürütmekte olan müvekkili şirketin yetkilendirildiğini, fakat bu noktada kat malikleri eğer müvekkil şirket ile çalışmak istemez i se kendi başkalarına veya yönetimin sorumluluktan azledildiği şeklindeki yazılı taahhütnameler ile 3. Kişiler aracılığı ile taşınmazların alıcılara ve/veya kıracı adaylarına gezdirebileceğini, yönetimin ve rezidans güvenliğinin tanımadığı kişilere karşı kat maliklerinin onay ve bilgisi olmaksızın daire açması ve gezdirmesinin söz konusu olmadığını, rezidans şeklinde yönetilen taşınmazlarda genel işleyiş bu şeklinde olduğunu, davacının haksız rekabet olduğunu iddia ettiği tasarruflar rezidans yönetiminin kat mülkiyeti kanunu hükümleri ve ana Gayrimenkul…yönetim planı ile paralel nitelikte almış olduğu koruma tasarrufunu, ilgili yönetim planı Sayın mahkeme dosyasına sunulduğunu, somut olayda asıl haksız rekabete yol açan davacı taraf iken davacının- kendi ihlalini görmezden gelerek üste çıkmaya çalışması ve müvekkil şirketi karalama ve bastırma şeklinde bir yol izlemesi hayret verici olduğunu, dolasıyla davacının haksız rekabet şeklinde tanımladığı fiiller rezidans yönetiminin bireysel tasarrufları olup doğrudan müvekkillere atfı kabil olan bir kusur olmadığını, davacının bu iddiaları açısından müvekkillerinin pasif ehliyeti olmadığını, bahse konu iddialarını muhatabı doğrudan rezidans yönetim kurulu olduğunu, keza davacının davasını TTK’da sınırlı olarak sayılan hangi haksız rekabet bendine dayandırdığı da dilekçesinden1 anlaşılmadığını, karşı tazminat konusu taleplerinin dayanağının davacının yapmış olduğu ve komisyon kazandığı satış ve kiralama işlemleri nedeniyle kar mahrumiyeti yaşandığını, davacının iş sözleşmesinde yazılı olan 2 brüt ücret tutarındaki ceza şartı tazminle yükümlü kılındığı, müvekkili şirkete vermiş olduğu kar mahrumiyeti zararın hesabı için 2 yöntem bulunduğunun;
-Bunlardan ilki davacının vergi dairesi kayıtlarının, beyannamelerinin celbi suretiyle yukarıda yer verildiği tarihlerde kesmiş olduğu faturaların tespiti, beyan ettiği gelirlerin saptanması ve ticari defterlerin incelenmesi şeklinde yapıldığını,
-Davacının gelirlerini gerçeğin altında gösterme ihtimali ve bir kısım faaliyetleri fatura kesmeksizin yapmış olma ihtimali sebebiyle bir diğer yöntem ise ilgili taşınmazların tarafımızca sunulacak yakın tarihli örnek kira sözleşmeleri sayesinde ne kadar bedelden kiraya verildiğinin tespiti, bunun üzerinden yıllık kiranın % 12’si oranında komisyonların hesaplanması, satılan taşınmazlar bakımından ise rayiç bedeller üzerinden 13 komisyon miktarlarının hesaplanması şeklinde olduğunu, işbu zararların dışında davacının yapmış olduğu rekabet yasağını ihlal fiili müvekkil i üstü niteli kteki haklarını ciddi şekilde ihlal etmekte olduğundan, davacının kural tanımaz bu davranışı ile müvekkilin üst katında ofis açması, müvekkilin menfaatlerini ciddi şekilde ihlal ettiğinden ve dahası davacı müvekkilin işçisi i ken isti fa sırasında tüm dokümanları ve gizli belge1eri, sözleşme örneklerini içeren hafiza diskini yanında götürmüş olduğundan, davacının rekabet yasağını ihlal eden bu davranışlarına son verilmesinin talep edildiğini, davacının müvekkili şirketin dökümanlarını ele geçirdiğine dair delil olarak …,com gibi emlak si telerindeki ilanlarda kullandığı fotoğrafları gösterdiğini, davacının yeni verdiği bu ilanda kullandığı fotoğrafların halen müvekkil şirket çalışanı olan …7 un geçmiş döneninde çekmiş olduğu fotoğraflar olduğu, ilgili resimlerde …’un siluetinin bulunduğunun göründüğü, ve diğer hususları bildirerek 2.389,38-TL Cezai Şart alacakları ile asgari bedelini 2.000- TL olarak belirsiz alacak karşı davalarının kabulü ile davacı/karşı davalının Rekabet Yasağına aykırı davranışlarına son verilmesi ve davacı/karşı davalının iş akdinin sona ermesiyle birlikte rakip işyeri açtığı tarihten itibaren günümüze değin tespit edilen ve ileride davacının ticari defterlerinden tespit olunacak zararların hesaplanması sonucu bulunacak ve müvekkil şirketin uğradığı mahrum kalınan kar tazminat alacaklarımızı belirli hale getirilerek davacı karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı/karşı davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görev itirazının yersiz olduğunu, davalıların internet ilanları, bina yönetiminin web sayfasındaki beyanları, bina içerisindeki yönlendirme tabelaları “yanlış ve yanıltıcı beyan” kapsamında olup TTK madde 55/1-a2 gereği haksız rekabet teşkil etmekte olduğunu, davalıların haksız rekabet yaptıklarını cevap dilekçelerinin 15 numaralı paragrafında ikrar etmekte olduklarını, davalıların yönetici konumlarını kullanarak müvekkilimizin müşterilerine daire göstermesini zorla engellemeleri ttk m. 54 kapsamında haksız rekabet teşkil etmektedir. davalılar yönetici olarak haksız rekabet teşkil eden hukuka aykırı engellemelerini ve eylemlerini cevap dilekçelerinin 5’inci sayfasında 15 numaralı paragrafta ikrar etmiş olduklarını belirtmiştir.
Karşı dava yönünden davanın zaman aşımına uğradığını, karşı dava dilekçesinde gösterilen ve dilekçenin eki olarak mahkemeye klasör içinde sunulduğu iddia olunan yazılı delillerin hiç birinin tarafımıza tebliğ edilmemiş olduğunu, eklerin ve delillerin tarafımıza tebliğ edilmemiş olması HMK m. 121 gereği usuli bir eksikliktir ve karşı davanın reddi gerektiğini, davalı / karşı davacının, karşı dava dilekçesinde bahsettiği ve ek 2 olarak sunduğunu belirttiği fakat taraflarına tebliğ edilmeyen belirsiz süreli iş sözleşmesinin davalı tarafça sonradan değiştirilmiş olduğunu, müvekkilinin imzasını taşımayan rekabet yasağı ve cezai şart maddeleri müvekkilini bağlamamakta olduğunu, davacı / karşı davalı müvekkilinin, davalının müşteri bilgilerini çalmamış, müşterilerini ayartmamış. davalı / karşı davacı tarafından karşı dava dilekçesinde belirtilen hususların tamamen gerçeklere aykırı hayal ürünü soyut ifadeler olduğunu, aksine davalı / karşı davacı binadaki tekel pozisyonunu kaybetmenin verdiği kabullenememe ve sinir ile müvekkil davacı hakkında kötüleme faaliyetlerinde bulunmuş, davacıyı müşterilerinin önünde küçük düşürmüş, rencide etmiş ve kötülemiş, davalı / karşı davacının bu hareketleri TTK madde 55/1-a1 kapsamında haksız rekabet teşkil eden eylemler olduğunu, karşı davaya konu tazminat talebinin dayanağı olan delil ve belgeler (dava dilekçesinin 5 ve 6 numaralı ekleri) taraflarına tebliğ edilmediğinden ve bu belgeleri inceleyemediklerinden davalı / karşı davacının bu husustaki gerçeklere aykırı ve asılsız iddialarına karşı detaylı olarak cevap veremediklerini, davalı / karşı davacıların talimatıyla güvenlikçiler tarafından yapılan fiziki engelleme faaliyetlerinin ve dairelerin müvekkillerinin müşterilerine açılmasının ve gösterilmesinin engellenmesinin tedbiren durdurulmasına, davalı / karşı davacılar tarafından ilanlarda kullanılan yanlış ve yanıltıcı beyanların düzeltilmesine TTK Madde 61 gereği tedbiren karar verilmesine ve bu konuda davalı / karşı davacılara gerekli uyarının yapılmasını ve tedbir kararının bir örneğinin de … ve …Apartman Yönetimlerine’ne gönderilmesini, davalı / karşı davacıların devam eden haksız rekabetinin önlenmesine; mahkemece haklı bulunmaları halinde kesinleşen ilamın TTK Madde 59 gereği ulusal gazetelerde masrafı davalı / karşı davacılardan alınmak üzere ilanına, davalarının kabulü ile davalı / karşı davacıların haksız rekabet teşkil eden eylem, fiil ve söylemleri sebebiyle ticari itibarı zedelenen müvekkillerinin duyduğu manevi ıstırap sebebiyle 10.000-TL manevi tazminat isteğinin de dava tarihinden işletilecek faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalı / karşı davacılara ödetilmesine, karşı davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı/karşı davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu 22/01/2021 tarihli ıslaha cevap dilekçelerinde; davalı / karşı davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davalı /karşı davacı tarafından ıslah dilekçesindeki faiz ve faiz başlangıç tarihinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ıslah taleplerini kabul etmediklerini, yapılan ıslahın HMK 182 maddesi uyarınca kötü niyetli olup, ıslah talebinin bu kapsamda reddi gerektiğini belirterek, tüm itirazlarının reddi ile hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve yersiz açılan karış davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar/karşı davacılar vekili 15/02/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile: müvekkiller hakkında, davacı – karşı davalı tarafından yasal şartları oluşmadan açılan davanın her bir müvekkil açısından ayrı ayrı ayrı reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsilini, karşı davalarının kabulü ile davacının taraflar arasında akdedilen 24.08.2012 tarihli iş sözleşmesinin 10.5 maddesinde yer alan rekabet yasağı taahhüdünü ihlal etmesi nedeni ile 2.398,38 TL cezai şartın karşı dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davacı- karşı davalıdan tahsili ile müvekkillinden…Eğitim ve Tic. Ltd.Şti. ne verilmesine, TTK 56 d – e maddeleri uyarınca tespit edilen 41.446,78-TL tazminatın karşı dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile bilikte davacı karşı davalıdan tahsili ile müvekkillerinden … Dan. Tur.Eğitim ve Tic. Ltd.Şti. ne verilmesini talep etmiş ve ıslah harcını da yatırmıştır.
DELİLLER:
Davacı/karşı davalı taraf delil olarak; Davalı şirket kayıtları, satılık ve kiralık ilanları, davalıların web sayfası, ihtarname, e-posta yazışmaları, tanık, keşif, bilirkişi ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı/karşı davacı taraf delil olarak; işe giriş bildirgesi, 24/08/2012 tarihli iş sözleşmesi, 29/11/2013 tarihli ibraname, işten ayrılış bildirgesi, yapılan kiralama ve satış faaliyetleri, davacının müvekkili şirketin dökümanlarını kullandığını gösteren web sayfası çıktısı, davacının vergi açılış kaydı, beyannameleri, gelir beyanı, davacının ticari defterleri, ana taşınmazlarını yönetim planları, tanık, bilirkişi delillerine dayanmıştır.
Mahkememizin 11/12/2017 tarihli duruşmasında dinlenen davacı tanığı … ifadesinde; ” Ben, davacının emlak ofisinde çalışırım… satış ve kiralama işlemlerinden mal sahipleri taraından tarafımıza yapılaan başvuralarda, gelecek müşteriye gösterebilmek için gerekli onayı almamıza rağmen, bina yönetimine yer alan … tarafından her müşteri için mal … ayrı ayrı onay alınacağı ve onay alındıktan sonra, kendisine bildirileceği, bunun üzerine taşınmaza bakılmasına izin verileceğine dair tarafımıza bildirimde bulundu, bunun yanında çeşitli sanal internet sitelerine, ….com ve…emlak sitesi gibi sitelere de… tek kiralamalarda ve satışlarda tek yetkinin kendilerinde olduğuna ilişkin ilanlar verdi, bundan dolayı biz müşteri kaybettik, veya müşteri başvurduğunda her seferinde işlemi tekrardan başa almamız nedeniyle müşterinin bekleyip gittiği olduğu, bu şekilde davacnını zararlarının olduğu biliyorum, bina içinde satış ve kiralamada yetkili ofis tabelaları vardır ve tabelalar…Ltd.Şti ni göstermektedir dedi. Ben 2015 yılından beri davacının yanında çalışırım, … yönetim kurulu içinde yer aldığını biliyorum, ayrıca dışarıdan gelip satış ve kiralama için yer göstermek isteyen emlak firmalarının yine … tarafından engellendiğini biliyorum, engelleme resepsiyon,güvenlikten geçmeden önce mal sahibinin onayı talep edilmekteydi, elinde mal sahibinin onayı olan dışarıdan gelen firma dahi olsa yer gösterebiliyordu dedi. ” şeklinde beyan etmiştir.
Aynı duruşmada dinlenen davacı tanığı … ise ifadesinde; ” Ben, … site yönetiminde yönetimin bünyesinde idari müdür olarak çalışmaktaydım, 2009 dan buyana çalışırım, site yönetiminde yer alan … yönetim kurumu başkanıdır ve benim patronumdur, kendisinin …Ltd.Şti isimli emlak ofisi vardır, aynı zamanda davacı …’ın da emlak ofisi vardır, ancak …kendisinin dışında emlak ofislerinin kiralama veya satışlarda yer almaması için zorluklar çıkartıyordu, onu da şu şekilde yapıyorda, yer göstermek isteyen davacı ve davacı daşında dışardan gelen emlak ofislerinin yetkililerine resepsiyona geldiklerinde yönetime bildirme şartı getirmişti ve yine yer gösterecek kişinin emlak ofisinde çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise buna ilişkin belgesi veya maaş bordrosunu ve bunun yanında yer gösterme talimatı veren taşınmaz sahibinin onay yazısını istediyordu, bu şekilde davacı ve üçünçü kişilere davranışta bulunurken kendi emlak ofisi yönünden doğrudan yer göstermeler yapılıyordu, 3.kişilerden ve davacıdan talep ettiği bu kısımlardan dolayı zaman zaman müşterinin gitmiş olabileceğini düşünüyorum ve kendi emlak ofisini satış ofisi olarak gösteren yönlendirme tabelaları vardı, ancak tek yetkili ibaresi yoktu bu ibare sadece ilanlarında yani internet sitelerindeki ilanlarda vardı, Resepsiyondan dışardan gelen kiralama veya satış talep eden kişilere ilişkin yönlendirmelere bir seferinde davacının kart viziti verildiğinden dolayı resepsiyona kızdığını, küfür ettiğini biliyorum dedi. …benim patronumdu derken 3 kişilik yönetimde yer almasından dolayı patronumdu dedim, kendisi beni işe almış değildir, bundan 2 yıl öncede yapılan seçimde …yönetimde yer almadı, ayrıca tarafıma sorulan mail de geçin … isimli emlak ofisi davacıya ait olduğunu bildiğim…ofisidir dedi. ” şeklinde beyan etmiştir.
Aynı duruşmada dinlenen davacı tanığı … ise ifadesinde; ” Ben, 2010 yılından beri… resepsiyonda çalışmaktayım, daha önce sadece davalı … … ait …Lt.Şti emlak ofisi vardır, …’ın yanında ve bu ofiste çalışan davacı … de aynı yerde emlak ofisi açtı, resepsiyona dışarıdan gelen kiralık ve satılık daire arayanlara biz iki emlak ofisi olduğunu bildiriyorduk, yönlerdirme yapmıyorduk, kendileri kimi isterse ona gidiyordu, … yönetime seçildikten sonra kendi ofisine ilişkin yönlendirme levhaları yaptı, dışarıdan gelen emlakçılar veya davacıya gelen taleplere ilişkin olarak kapı açtırılmaması yönünde talimatlar verildi, yaptıklarımızda bizlere hakarette bulundular, küfürlerde bulundular, Resepsiyonda, güvenlikte tüm kapıları açabilen… kart denilen bir kart vardır, bunun haricinde mülk sahiplerinin kendilerinde kendi kartları vardır, mülk sahibinde kart alıp gelen , emlakçı bu kartla gelip kapıları açabiliyordu, mülk sahibinin onayı halinde de gelen emlakçıdan bildirdiği emlakçıda çalışıp çalışmadığı, buna ilişkin çalışma belgesi, muhtarlık kaydı, şirketin imza sirsüsü gibi zorlaştırıcı evraklar talep edilmekteydi dedi. ” şeklinde beyan etmiştir.
Mahkememizin 14/05/2018 tarihli duruşmasında dinlenen davacı tanığı … ifadesinde; ” Ben, daha önce davacı …’ın yanında gayrimenkul uzmanı olarak çalışmaktaydım, davacı kendisi de daha önce …ün yanında….Ltd.Şti ile çalışmaktaydı, bilahare oradan ayrılıp kendi ofisini kurdu ve kendisi …olarak tabir edilen binanın 38 nolu ikinci katında ofis olarak çalışmaya başladı, ben kendisi ile çalıştığım dönemde müşterilerin satılık veya kiralık evlerini görebilmesi için mülk sahiplerinin yönetime hem davacı hem de davalıyı her ikisini de yetki verilmiş olmasına rağmen, davacının müşterilerinin taşınmazları gezmesine davalı … daha önce yönetimde olduğundan dolayı zorluklar çıkartıyordu, bu zorluklar, kapı göbeklerinin mülk sahiplerine güvenlik nedeniyle değiştirildiği beyanı doğrultusunda, kilit değiştirme, müşteriye taşınmazı gösterebilmemiz için müşteri ile gittiğimizde mülk … noter vekaletnamesi gibi yetki belgelerini talep ediyordu, bu talepleri karşılamak için mülk sahibi ile görüştüğümüzde mülk sahibini yönetime mail atmasına rağmen, çoğu zaman aradan geçen süreç nedeniyle müşteri taşınmaza bizim aracılığımız ile bakmaktan vaz geçiyordu, hatta bina girişlerine yönlendirme levhalarının davalı kendi şirketine olacak şekilde bina içerisine yerleştirmişti, yine internet sitesinde de … tek yetkili emlak ofisinin davalı olduğuna ilişkin de not düşülmekte idi, bu şekilde bilgim vardır, dedi. ” şeklinde beyan etmiştir.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya finans uzmanı …ve mali müşavir …e tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş olduğu raporunda: Davacı işçinin işten ayrılmasından sonra davacıyla aynı alanda işyeri açmak suretiyle faaliyette bulunduğu, davalının bir takım müşterileriyle irtibata geçerek iş yaptığı ve komisyon elde ettiği, böylece hem haksız rekabet hükümlerini hem de taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rekabet yasağı taahhüdünü ihlal ettiğini, davacının faaliyeti nedeniyle, dalının 15.472,56 TL’ lik gelir kaybına yol açılmış olduğu, davacının elde etmiş olduğu bu gelirin TTK, m, 56/1-e hükmü uyarınca davalıya (karşı davanın davacısına) tazminat olarak ödenmesi gerektiğini, davacı işçinin ayrıca rekabet yasağı taahhüdünün ihlal edi İmiş olması nedeniyle, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 10,5 maddesi uya rınca 2,389,38 TL cezai şart tazminatı ödemesi gerektiğine dair rapor sunmuştur.
Mahkememizin 01/04/2019 tarihli celsesinde alınan ara karar uyarınca aynı bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişiler sunmuş oldukları 20/11/2019 tarihli ek raporlarında: Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, sözleşmenin cezai şad. ve rekabet yasağını içeren ilk dört sayfasında davacının imzasının bulunmadığının görüldüğü, bu nedenle sözleşmede kararlaştırılan cezai şart alacağından davacının sorumlu olmadığının kabulünün gerektiğini, bununla birlikle taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmasa dahi davacının haksız rekabet eylemende bulunamayacağının açık olduğu, kök raporda belirtmiş olduğumuz gerekçelerle davalı taraf, haksız rekabet eyleminde bulunduğundan haksız rekabet nedeniyle oluşan zararları tazmin etmesi gerektiğini, davacının faali velî nedeniyle, yukarıdaki şekilde davalının 41.446.78 TL lik gelir kaybına yol açılmış olduğu, davacının elde elmiş olduğu bu gelirin TI K m. 56/1-e hükmü uyarınca davalıya (karşı davanın davacısına) tazminat olarak ödenmesi gerektiğine dair ek rapor sunmuşlardır.
Mahkememizin 16/11/2020 tarihli celsesinde aynı bilirkişi heyetinden tekrar ek rapor alınmasına karar verilmiş olmakla, bilirkişiler sunmuş oldukları 11/01/2021 tarihli 2. Ek raporlarında; bilirkişi kurulunun ek rapordaki görüş ve kanaatlerinde her hangi bir değişiklik olmadığını dair rapor sunmuşlardır.
Mahkememizin 04/06/2021 tarihli ara kararı ile dosyanın rapor alınmak üzere hukukçu bilirkişisi … ve SMMM bilirkişisi …’e tevdine karar verilmiş olmakla, bilirkişiler sunmuş oldukları 01/12/2021 havale tarihli raporunda; Dosyadaki belgelerden davacının davalı şirkette 24.08.2012 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalayarak sigortalı olarak çalışmaya başladığı, 21.11.2013 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığı, davacının ticari defterlerinin (işletme defteri) 15.01.2014 tarihinde Bakırköy … Noterliğince … no ile tasdik edildiği, davacının… adlı binada emlak danışmanlığı faaliyetinde bulunduğu, davalı şirketin de aynı binada emlak danışmanlığı faaliyetini gerçekleştirdiği, davalıların www. … .com ve www. … .com web sayfalarında “…satış ofisinden” ibaresi ile…lerinin tek yetkili satış ve pazarlama ofisi, “firmamız dışında başka yetkili satış ofisimiz yoktur” ilanlarını verdikleri anlaşılmakta olduğunu, önce davacı davalı şirket ile hizmet sözleşmesi altında çalışmakta iken istifa etmesinin akabinde aynı binada aynı faaliyet konusunda çalışmaya başlamıştır. Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinin cezai şart ve rekabet yasağına ilişkin hükümlerinin yer aldığı sayfaların davacı tarafından imzalı olmaması sözleşmesel rekabet yasağı ve cezai şart hükümlerinden davacının sorumlu olmayacağını göstermekte olduğunu, TTK m. 54 hükmünde “rakipler veya tedarik edenler ile müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı olarak tanımlanmış, TTK m55 hükmünde başlıca haksız rekabet halleri örnek olarak sayılmış olduğunu, TTK m. 55/1/a/2 gereği; kendisi, ticari işletmesi, iş ürünleri, faaliyetleri, iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak haksız rekabet hali olarak düzenlenmiş, somut olayda davacı, davalı şirkette çalışmasını sonlandırmasının akabinde davalı şirket ile aynı binada aynı konuda (emlak danışmanlığı) faaliyete başlamış, bu halin TTK m. 54, TMK m. 2 hükümlerine aykırılık taşıdığının açık olduğunu, ancak davalıların da Loft binasında tek yetkili satış ve pazarlama ofisi olduklarına dair ilanları da 3. kişileri yanıltıcı beyanlar olup TTK m. 54, TTK m. 55/1/a/2 gereği haksız rekabete yol açtığını, davacını davalılarla aynı binada ve aynı konuda faaliyette bulunması 2014 yılında faaliyete geçen davacıdan davalıların bilgisi olmadığının ileri sürülemeyeceği; karşı davanın 2016 yılında açılmış olması nedeniyle zaman aşımı itirazının kabulünün mahkemenin taktirinde olduğunu, diğer bir anlatımla TTK m. 54 ve herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğunu düzenleyen MK m2 gereği davacı/karşı davalının; TTK m. 55/1/a/2 uyarınca davalı/karşı davacıların haksız rekabette bulunduğu anlaşılmakta olduğunu belirterek, TMK m. 2, TTK m. 54, TTK m. 55/1/a/2 çerçevesinde davacı/karşı davalı … … ve davalı/karşı davacı …ltd. Şti. ve …’ün fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiği kabulünün sayın mahkemenin taktirinde olduğuna dair rapor sunmuşlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Asıl dava; TTK’nin 55 vd. maddeleri uyarınca açılan haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Karşı dava; işçi-işveren arasında imzalanan rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranıştan kaynaklanan maddi tazminat ve cezai şart istemine ilişkin belirsiz alacak davasıdır.
Çözümlenmesi gereken uyuşmazlık;
Asıl dava yönünden, davalının yaptığı iddia olunan reklam mahiyetindeki söylemleri ve davalının davacıya yönelik yaptığı iddia olunan fiziki yönden zorluk çıkarma şeklindeki eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği, davacının manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı,
Karşı dava yönünden ise, taraflar arasında akdedildiği iddia olunan rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, karşı davalının rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranıp davranmadığı, mevcut ise bu eylemler nedeniyle karşı davacının mahrum kaldığı kar olup olmadığı, var ise miktarının ve cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığının noktalarında toplanmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 446.maddesi;
”Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür.
Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır.
İşveren, ceza koşulu ve doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin 2019/613 esas, 2021/292 karar sayılı ilamında;
”TBK’nin 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. Yine, aynı Kanun’un 445. maddesi uyarınca, rekabet yasağı anlaşmasının yer, süre ve işin türü açısından yasal sınırlara uyularak yapılması gerekir. Aşırı düzenlemeler hakimin müdahalesiyle sınırlandırılır. 446. maddenin 2. fıkrasına göre, yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır. Aynı maddenin 3. fıkrasına göre, işveren, ceza koşulu ve doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de isteyebilir.
Yukarıdaki yasal koşulları taşıyan rekabet yasağı anlaşmaları, geçerli anlaşmalardır. TBK’nın 446. maddesi uyarınca, rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverinin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür. Kanun koyucu, geçerli bir rekabet yasağı anlaşmasının sınırlarını kesin olarak çizmiş, gerekirse hakimin müdahalesini de öngörmüş, bu şekilde yapılan rekabet yasağı anlaşmasını ihlal eden işçiyi de işverenin zararlarını tazmin yükümlülüğü altına almıştır. Böyle bir durumda işveren, işçinin rekabet yasağını ihlal ettiği olgusunun yanında, bu nedenle bir zararının da oluştuğunu kanıtlayarak tazminat talep edebilecektir.
Görüldüğü üzere, işçi ve işverenin, TBK’nın 445. maddesindeki sınırlar içinde kalmak kaydıyla, rekabet yasağı anlaşması yapmalarına yasal bir engel yoktur. Zaten cezai şartın amacı da zararın tazminidir. Ancak borçlu, cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının kapsamını ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etmek imkanı bulacaktır. Çünkü, ceza koşulu, borcun ihlali halinde verilmesi gereken, önceden kararlaştırılmış kesin miktarlı (maktu) bir tazminattır (Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 21. Basım, Ankara 2017, s. 1210 ). Ancak, ceza koşulunun işçi aleyhine tek taraflı olarak kararlaştırıldığı durumlarda, ceza koşulu geçerli olmayacağından, işveren, bu kolaylıktan artık yararlanamayacak, zararını ve illiyet bağını ispat etmek zorunda kalacaktır. Yani, işveren, rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranan işçiden tek taraflı ceza koşulunu isteyemeyecekse de tazminat talep edebilecektir. Bu durum, borçların ifa edilmemesinin sonuçlarını düzenleyen TBK’nın 112. maddesinin doğal bir sonucudur (Turgut Akıntürk/ Derya Ateş Karaman, Borçlar Hukuku- Genel Hükümler Özel Borç İlişkileri, 21. Basım, İstanbul 2013, s. 85-86).
Bu açıklamalara göre, işçi ve işveren, rekabet yasağı anlaşmasına bir ceza koşulu koyabilir. Ancak, bu ceza koşulunun geçerliliği TBK’nın 420/1. maddesine bağlıdır. Yani, burada getirilecek bir ceza koşulunun sadece işçi aleyhine bir ceza koşulu olmaması, bunun karşılığında işverenin de bir edim üstlenmiş olması gerekir. Yani, mademki işçi, temel bir hak olan çalışma hakkının sınırlandırılmasını üstlenmekte ve buna uymazsa ceza koşulu ödemeyi üstlenmektedir; işveren de bunun karşılığında bir edim üstlenmelidir. Kanun’da bu yorumun aksinin kabulünü gerektirecek hiç bir hüküm yoktur. TBK’nın 393 ilâ 447. maddelerinin tamamı hizmet sözleşmelerini düzenleyen maddelerdir. Sözleşmedeki bir hükmün, sözleşme sona erdikten sonra hüküm ifade edecek olması, o hükmün sözleşmenin bir maddesi olmadığı, başka bir sözleşme olduğu anlamına gelmez.
Taraflar arasındaki rekabet yasağı içeren sözleşme 446. maddedeki yasal sınırlar içinde geçerli bir anlaşma olmakla birlikte, buna bağlanan tek taraflı ceza koşulu hükümsüz olur. Buradaki hükümsüzlük, TBK’nın 27/2. maddesi anlamında kısmi hükümsüzlüktür. Yani, hizmet sözleşmesi ve rekabet yasağı anlaşması geçerli olup, sadece tek taraflı ceza koşulu içeren maddeler hükümsüz olacaktır. Bu durumda, işveren, rekabet yasağını ihlal eden işçiden ceza koşulunu isteyemeyecektir. Ancak, zararını kanıtlayarak tazminat isteyebilir.
Nitekim, sözleşmenin süresinden önce feshine bağlanan ceza koşulunun geçerli olup olmadığının tartışıldığı Yargıtay İBHGK’nun 2017/10 E- 2019/1 K sayılı, 08.03.29019 tarihli kararında, esasa girişilmeden önce yapılan ön sorun oylamasında, meselenin hem işçi, hem de işveren yönünden getirilen ceza koşulu için değerlendirilmesi gerektiği, zira işçi aleyhine tek taraflı olarak getirilen ceza koşulunun geçersiz olduğu kabul edilmiştir.” şeklindeki tespitlere yer verilmiştir.
Ana ve karşı dava yönünden, iddia konusu eylemlerin haksız rekabet teşkil edip etmediği, rekabet yasağına aykırı davranışın söz konusu olup olmadığı, bu bağlamda zarar miktarlarının tespiti amacıyla iki farklı heyetten bilirkişi raporu alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporları değerlendirildiğinde; … ve…’ten alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı ve taleplere dair birebir cevaplar içermediği anlaşıldığından, anılan heyetten alınan rapor değerlendirme dışı tutulmuştur.
Tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporları ile dosyamızda bulunan tüm bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
…’ın 24/08/2012-22/11/2013 tarihleri arasında …simli şirkette sigortalı olarak çalıştığı, … ise anılan şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu, …’ın anılan şirketten ayrıldıktan sonra şirketin bulunduğu binada şirketle aynı sektörde faaliyet gösteren yeni bir işyeri açtığı,
…’ün reklam mahiyetindeki söylemleri ve asıl davada davacı …’a yönelik olarak fiziki yönden zorluk çıkardığı, daireleri göstermesine engel olduğu vb. şeklindeki eylemleri nedeniyle haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, ilanı ve manevi tazminat istemleri ile asıl davanın açıldığı,
…’ın…şirketine girişte imzaladığı rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davrandığı iddiasıyla şirketin mahrum kaldığı kar ve cezai şart alacağının tahsili talebiyle karşı davanın açıldığı,
Dr. … ve …’den oluşan heyetten alınan 22/11/2019 havale tarihli bilirkişi raporunun dosyamız kapsamı ile büyük oranda uyumlu olduğu, yapılan tespitlerin yasa maddeleri ile uyumlu bir şekilde, denetime ve hüküm kurmaya elverişli tespitler içerdiği anlaşıldığından, anılan rapora kısmi olarak itibar edilmesi gerektiği,
Bu bağlamda yapılan değerlendirmede; davacı/karşı davalı iddialarının ispata muhtaç kaldığı, davacı/karşı davalının, davalı/karşı davacılarda işten ayrıldıktan yaklaşık 3-4 ay sonra, davalı/karşı davacılarla aynı binada aynı sektörde faaliyet gösteren işyeri açmış olmasının rekabet yasağı sözleşmesine aykırı olduğu, bununla birlikle taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmasa dahi davacının haksız rekabet eyleminde bulunamayacağının açık olduğu, davacı/karşı davalının eyleminin Medeni Kanunun 2.maddesine aykırı olduğu, bu nedenle Türk Borçlar Kanunu’nun 446.maddesi uyarınca davalı/karşı davacıların uğramış olduğu zararları gidermekle yükümlü olduğu, bu nedenle 22/11/2019 havale tarihli raporda tespiti yapılan 41.446,78 TL’lik mahrum kalınan kar alacağını karşılaması gerektiği, ayrıntıları yukarıda belirtilmiş olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin 2019/613 esas, 2021/292 karar sayılı ilamında da değinildiği üzere sözleşme ile kararlaştırılan cezai şartın sadece işçi olan davacı/karşı davalı … aleyhine bir ceza koşulu olduğu, bunun karşılığında işveren olan davalı/karşı davacıların bir edim üstlenmemiş oldukları, bu nedenle cezai şart koşulunun geçersiz olduğu, karşı dava tarihinden sonra devam etmekte olan rekabet yasağına aykırı herhangi bir davranışın bulunmadığı da nazara alınarak; ispatlanamayan asıl davanın reddine, karşı davanın ise kısmen kabulü ile 41.446,78 TL mahrum kalınan kar kaybı alacağının karşı dava tarihi olan 18/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, cezai şart ve rekabet yasağına aykırı davranışlara son verilmesi taleplerinin ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Karşı davada davalı …’ın zamanaşımı defi bakımından; talebin dayanağı sözleşme olduğundan zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, dava tarihi itibariyle 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından, zamanaşımı defi yerinde görülmemiştir.(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020/1109 esas, 2020/936 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davanın reddine,
KARŞI DAVA YÖNÜNDEN;
2-Davanın kısmen kabulü ile,
3-Cezai şart talebinin reddine,
4-Rekabet yasağına aykırı davranışlara son verilmesi talebinin reddine,
5-41.446,78 TL mahrum kalınan kar kaybı alacağının karşı dava tarihi olan 18/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Asıl dava yönünden alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 170,78-TL den mahsubu kalan 90,08-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
7-Karşı dava yönünden alınması gerekli 2.831,22-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 75,00-TL karşı dava harcı ve bilahare ikmal edilen 673,66-TL karşı dava ıslah harcından mahsubu ile eksik kalan 2.082,56-TL ‘nin davacı/karşı davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
8-Asıl dava yönünden davalı/karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 5.100,00-TL vekalet harcının davacı /karşı davalıdan alınarak davalı / karşı davacıya verilmesine,
9-Karşı dava yönünden davalı/karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 6.188,08-TL vekalet ücretinin davacı / karşı davalıdan alınarak davalı /karşı davacıya verilmesine,
10-Karşı dava yönünden davacı/karşı davalı vekili kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 4.398,40-TL vekalet ücretinin davalı /karşı davacıdan alınarak davacı / karşı davalıya verilmesine,
11-Davalı /karşı davacıdan alınan 75,00-TL karşı dava harcı ve bilahare ikmal edilen 673,66-TL karşı dava ıslah harcı olmak üzere toplam 748,66-TL ‘nin davacı /karşı davalıdan alınarak davalı /karşı davacıya verilmesine,
12- Davalı/karşı davacı tarafından yapılan 215,50-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 194,82-TL yargılama giderinin davacı /karşı davalıdan alınarak davalı /karşı davacıya verilmesine, bakiye kısmın davalı /karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
13-Davacı /karşı davalı tarafından yapılan 4.450,10-TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 426,94-TL yargılama giderinin davalı /karşı davacıdan alınarak davacı /karşı davalıya verilmesine, bakiye kısmın davacı /karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
14-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.07/02/2022

Katip …
¸e-imzalı

Hakim …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.