Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1306 E. 2018/691 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1306 Esas
KARAR NO : 2018/691
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/12/2016
KARAR TARİHİ : 21/06/2018
Yukarıda tarafları, konusu, esas ve karar numarası yazılı mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesinde, davalı ile … Mahallesindeki … ada, … nolu parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan akaryakıt istasyonunun işleticiliği hususunda 15/05/2013 tarihli 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi ve bu sözleşme ile birlikte yıllık 3.199 ton beyaz ürün alınmasına ilişkin ürün alım taahhütnamesi imzalandığını, davacının 11.616 ton ürün alması gerekirken 2.873 ton ürün aldığını 8.723 ton eksik ürün almış olduğunu, taahhütname uyarınca eksik kalan ton üzerinden tonu 14 USD den kararlaştırılan kar kaybı nedeniyle müvekkilinin 122.403,00 USD kar kaybı bulunduğunu ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 1.000,00 USD nin temerrüt tarihinden itibaren yabancı para işleyecek en yüksük mevduat faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı taraf usulüne uygun tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; bayilik sözleşmesi protokol, ürün alım taahhütnamesi ticari defterle, tanık, bilirkişi incelemesi ve yemin delillerine dayanmıştır.
Dava konusunun teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya sektör bilirkişisi … ve SMMM bilirkişisi…’a tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında; taraflar arasında 5 yıllık sözleşme yapıldığı ve yine yıllık 3.199, ton beyaz ürün taahhüdünde bulunulduğu, normal süreye göre toplamda 15.995 ton beyaz ürün davalının alım taahhüdünün bulunduğu, davalı tarafın lisansının EPDK tarafından 15/08/2016 tarihinde iptal edildiği, iptal edilene kadar 15/05/2013 ila 14/05/2014 tarihleri arasında davacının 1.384,15 ton alım yaptığı, 1.814,85 ton eksik alım bulunduğu, eksik alımın karşılığı parasının 25.407,90 USD , 15/05/2014 ila 14/05/2015 dönemi için 1.382,48 ton alım yapıldığı 1.816,51 ton eksik alım yapıldığı, eksik alım karşılığı parasının 25.431,18 USD, 15/05/2015 ila 14/05/2016 dönemi için 106,27 ton alım yapıldığı 3.092,78 ton eksik alım yapıldığı, eksik alım karşılığı parasının 43.298,96 USD , 15/05/2016 ila 15/08/2016 dönemi için alınması gereken 806,32 tonun tamamının eksik alındığı, eksik alım karşılığı 11.288,53 USD olduğu toplam 7.530,46 ton eksik alım ve karşılığında 105.426,57 USD lik eksik alım karşılığı davacının talep edebileceği miktar olduğu, ancak taraflar arasındaki taahhütteki eksik alım karşılığında kararlaştırılan tonu 14 USD den kar kaybının ifaya eklenen ceza koşulu olduğu, TBK 179/2 maddesi uyarınca iki halde alacaklının ceza koşulunu istemeyeceği bunlardan ceza koşulunu isteme hakkında açıkça vaz geçmiş olması veya çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmiş ise bu takdirde ceza koşulunu isteyemeyeceği, ancak TBK 179/2 maddesinin emredici nitelikte olmadığı, tarafların sözleşme serbestliği içinde farklı bir düzenleme yapabileceklerini, ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20/01/2013 tarih … esas 2013/171 karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda ceza koşulu istenmeyeceğine dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi sebebiyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşulunun talep edilemeyeceğinin kabulü gerektiğini ve yeni Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin … karar… esas ve 5/12/2016 tarihli kararında ” dava tarihinden önceki 7 ay 7 günlük süre için ise bir yıllık süre dolmadığından davacının talepte bulunamayacağı ” yönündeki onanmış kararı dikkate alındığında, davacı tarafın bir yıllık yeni dönemler başladığında önceki döneme ait ceza-i şartın isteneceğine dair itirazı kayıt koyduğunu gösteren belge ibraz etmemiş, Yargıtay kararlarına göre 15/05/2016 tarihinden önceki dönem için cezai şart istemeyeceğini, 15/05/2016 tarihide başlayan dava tarihinden önceki bir yıllık dönem için ise dönem tamamlanmadığından Yargıtay … Hukuk Dairesinin kararı uyarınca da bu kısım için de cezai şart istemeyeceği, ancak mahkemenin farklı kanaatte olması halinde dava açılmadan önceki son yıla ait kar kaybı ( ceza-i şart bedelinin ) 11.288,53 USD , dava tarihine kadar geçen tüm süre boyuncu kar kaybı ( ceza-i şart bedelinin ) 105.426,57 USD olduğunu belirtmişlerdir.
Dava: Taraflar arasındaki sözleşme ve alım taahhüdüne bağlı cezai şart alacağına ilişkindir.
Alınan bilirkişi raporunda, yapılan tespit ile davacı ile davalı kayıtlarının birbirini doğruladığı, 5 yıllık sürenin başlangıcı olan 15/05/2013 tarihinden bu süreden önce davalının lisansının EPDK tarafından iptal edildiği, 15/05/2016 tarihine kadar davalı tarafın davacıdan bu tarihe kadar alması gereken 10.403,313 tondan 2.872,85 ton alarak 7.530,46 ton eksik almış olduğu, buna göre eksik alınan ton başına tonu 14 USD den ilk yıl için 25.407,90 USD , ikinci yıl için 25.431,18 USD, üçüncü yıl için 43.298,96 USD, dördüncü yıl için 11.288,53 USD eksik alım nedeniyle davacının kar kaybının bulunduğu tespit edilmiş olmasına rağmen Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin içtihatları ve taraflar arasındaki sözleşme uyarınca; taraflar arasında, kar kaybı olarak kararlaştırılan hususun 6098 sayılı sayının 179/2 maddesi uyarınca ifaya eklenen ceza-i şart olduğu, bunun istenebilmesi için her yıl sonunda veya yeni yıl başında davalının ihtar edilmesi veya ilk faturaya bu hususun şerh edilmesi gerekmesine rağmen, davacının davalıyı bu konuda ihtar etmediği bu nedenle de geçmiş 2013, 2014 ve 2015 yılları için cezai şart olan ifaya eklenen cezai şartı davalıdan isteyemeyeceğine dair güvene dayalı olarak dürüstlük kuralı gereğince talep edemeyeceğinin, diğer 2016 yılı için ise bu yılın tamamlanmamış olması nedeniyle Yargıtay 11 Hukuk dairesinin emsal nitelikteki içtihatları uyarınca yılın tamamlanmamış olmasından dolayı talep edilemeyeceğini belirtmiş olmalarına rağmen bilirkişilerin teknik, tespit ve hesaplamaları dışında kalan bu görüşlerine iştirak edilmemiştir.
6098 sayılı BK 179/2 maddesinin tamamlayıcı hukuk kuralı olması ve bu kuralın aksinin taraflarca kararlaştırılabileceğine ilişkin husus dikkate alındığında ve taraflarca yapılan sözleşmede ürün alım taahhüdünün içeriğini sözleşme serbestliği içinde kanundaki hükümden farklı olarak ve geçerli bir şekilde kararlaştırılmış oldukları, zira kar mahrumiyetinin ifaya bağlı olarak değil seçilmiş ceza-i şart olarak belirlendiğini ve bu nedenle de 6098 sayılı yasanın 179/2 maddesinin uygulanması imkanının bulunmadığı ve itirazı kayıt mecburiyetinin de davacı yönünden söz konusu olamayacağı şeklindeki davacı taraf beyanlarının aksine, getirilen ceza-i şartın ifaya eklenen bir cezai şart olduğu, ancak taraflar arasındaki sözleşme uyarınca yıllık 3.199 ton beyaz ürün alım taahhüdünün ve bunun eksik alınması halinde ton başına 14 USD nin kar kaybı olarak davacıya ödeneceği açıkça kararlaştırılmış olup, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin 5 yıllık olduğu ve henüz bu süre dolmadan EPDK tarafından davalının lisansının iptal edilmiş olması nedeniyle, 15/08/2016 tarihinde sona erdiği ve davalının sözleşmenin başlangıcı tarihi olan 15/05/2013 ila 14/05/2014 tarihleri arasındaki bir yıllık döneme ilişkin 3.199 ton taahhüdüne rağmen 1.384,15 ton alım yaptığı, 1.814,85 ton eksik alım yaptığı, eksik alım karşılığının 25.407,90 USD olduğu ve sırasıyla 2. yıl için 1.382,48 ton alım, 1.816,51 ton eksik alım, 25.431,18 USD kar mahrumiyeti, 3. Yıl için 106.217 ton alım, 3.092,78 ton eksik alım, 43.298,96 USD kar mahrumiyeti ve 4. Yıl için ise yıl tamamlanmadığından 15.05.2016 ila 15.08.2016 davalı lisansının EPDK tarafından iptal edildiği tarihe kadar alması gereken 806,32 tondan dolayı davacının 11.288,53 USD kar mahrumiyeti olduğu, davacının davalıdan 6098 sayılı yasanın 179 maddesi ile Yerleşik Yargıtay 19 Hukuk Dairesi, 11. Hukuk Dairesi içtihatları ile Hukuk Genel Kurulu uyarınca davacının davalıdan bu miktarları talep edip edemeyeceği yönünden değerlendirme yapmak gerekmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme ifaya ekli bir cezai şart içermektedir. Ancak, zamana bağlı olarak yapılan bu cezai şart taahhüdünün davalı tarafça yerine getirilmediği sabit olmasına rağmen ve davacının da davalıyı noter ihtarnamesi ile ihtar etmemesine veya her bir yıl için başlayacak olan yeni döneme ilişkin ilk faturada bir şerhe yer vermemesi veya başka bir şekilde davalıyı ihtar ettiğine, davalı eksik alımlarına itirazı kayıt sunmamasına rağmen, sözleşme süresi veya sözleşmenin sona erdiği tarih itibariyle aradaki taahhüt farkından kaynaklanan kar kaybını davacının talep edip edemeyeceğine yönelik yapılan değerlendirmede; davacının belirlediği toplam bedelden kısmi olarak talebinde belirttiği 1.000,00 USD lik talebinin haklı olduğuna kanaat getirilmiştir. Zira, taahhütnamenin içeriğinde her bir yıllık alım taahhüdünün yerine getirilmemiş olması halinde açıkça 6098 sayılı yasanın 179/2 maddesine uygun olarak ve Yerleşik Yargıtay uygulamalarında belirtildiği gibi ihtar ve çekince konmadan bunun aksinin sözleşme ile kararlaştırıldığı, zira, sözleşmede ”anlaşma süresinin hitamında ve/veya her bir yıllık anlaşma süresinin sonunda hesaplanacak eksik kalan miktar üzerinden ton başına 14 USD tutarı …. Kar mahrumiyetini ödemeyi” kabul eden a fıkrası ve ” sözleşmenin kar mahrumiyeti miktarının, lukoil tarafından her bir yıllık anlaşma döneminin hitamında veya bizzat belirleyeceği dönemlerde anlaşmanın ifası ile talep edebileceğine veya ” şeklindeki b fıkrası ve ” anlaşmanın hitamında veya anlaşmanın her ne sebeple olursa olsun sona ermesini mütahakip lukoil tarafından aynı ticari bölgede yeni bir bayilik tesis edilip edilmeyeceğine bakılmaksızın talep edebileceğini ” içeren d fıkrası dikkate alındığında tarafların tamamlayıcı hüküm olan BK 179 hükümüne aykırı ayrıksı durum olarak kendi aralarında hüküm tesis ettikleri ve kararlaştırmış oldukları bu hususlar nedeniyle Yargıtay içtihatlarında belirlenen her yıl için ihtar veya itirazı kayıt şartına bağlı olmaksızın davacının her bir yıla ilişkin kar kaybı olarak talep edebileceği miktarı a fıkrasındaki ” anlaşma süresinin hitamında ” şeklinde davalı taahhüdü uyarınca davacının davalıyı önceki yıllara ilişkin ihtarına gerek olmadan veya bu konuda kesilecek faturalara itirazı kayıt koymasına gerek olmadan, davalının tacir olması ve tacir basiretine sahip olması buna göre de yapmış olduğu sözleşme uyarınca sözleşme ile bağlılık, ahde vefa ilkesi gereğince davalıdan talep edebileceğine kanaat getirilmiştir.
Ancak, davacının 15/05/2016 ile 15/06/2016 tarihine kadar olan her bir yıllık dönem için kar kaybı talep etme hakkı olmasına rağmen 15/05/2016 ila 15/05/2017 yıllarına ilişkin dönemi kapsayacak süreye ilişkin olarak davalının lisansının EPDK tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle sözleşme ve taahhüt gereğinin davalı tarafça yerine getirilemeyeceği bu nedenle de bu döneme ilişkin sürenin henüz başlamadığı ve bilirkişi raporunda zikredilen Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 05/12/2016 tarihli ilamı da dikkate alındığında, bir yıllık dönem dolmadığından bu tarih aralığı için talepte bulunamayacağına ve yine 5 yıllık sürenin sonu olan 15/05/2017 ila 14/05/2018 dönemi için de davalı lisansının EPDK tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle, sözleşme gereğinin davalı tarafça yerine getirilemeyeceğine kanaat getirildiğinden, davacının davalıdan bu dönem için kar mahrumiyeti talebinde bulunamayacağına kanaat getirilmiştir. Tüm bu nedenlerle 15/05/2013 ila 14/05/2015 dönemi için birinci bir yıllık, sırası ile 15/05/2014 ila 14/05/2015 tarihi için ikinci bir yıllık, 15/05/2015 ila 14/05/2016 tarihi için üçüncü bir yıllık dönem için sırasıyla 25.407,90 USD +25.431,18 USD +43.298,95 USD = olmak üzere toplam 94.138,04 USD nin davacının davalıdan kar mahrumiyeti cezai şart olarak talep edebileceğine kanaat getirilmiştir.
Davacı tarafın itirazlarına rağmen, itiraz konularının hukuki değerlendirme gerektirmesi ve bunun mahkememizce yapılacak olması nedeniyle, yeniden rapor alınmasına gerek duyulmadan, taleple bağlılık kuralı gereğince, talep edilen 1.000,00 USD nin davalının daha önce temerrüde düşürülmemiş olması, dava açılması ile davalı temerrüde düşmüş olduğundan dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz yürütülmek suretiyle 1.000,00 USD nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulü ile 1.000,00 USD nin 30/12/2016 dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz yürütülmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 325,71 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 60,54 TL harcın mahsubu ile 265,17 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 60,54 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 6,80 TL vekalet pulu ve 1.508,3 TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.609,14 TL giderin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.