Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1102 E. 2018/353 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1102 Esas
KARAR NO : 2018/353
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/01/2016
KARAR TARİHİ : 12/04/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Marmaris… Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği daha sonra yetkisizlik kararı verilerek mahkememize gönderilen dosyadaki dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket adına kayıtlı…nolu tesisat nolu elektrik aboneliği ile 01/08/2009 tarihinden 31/03/2011 tarihine kadar davalı firmadan elektrik kullandığını, davalı şirketin müvekkilinden devamlı surette kayıp kaçak elektrik bedeli adı altında yüksek bedeller tahsil ettiklerini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tespit edilecek alacağa dava tarihinden başlamak üzere en yüksek faiz işletilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin her türlü hakkı saklı kalmak kaydıyla ilk itirazlarınının ve usule ilişkin red olarak karar verilmesini davanın üçüncü kişisi olan… A.Ş. ne ihbar edilmesini ve ayrıca huzurdaki davanın reddini savunmuştur.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve … Esas… K. Sayılı kararı ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Diğer yandan; yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve … E.-… K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.)
Somut olayda; eldeki davanın 26/01/2016 tarihinde yukarıda açıklanan yasal değişiklikten önce açılmış olması nedeniyle 17/06/2016 tarihli 6719 Sayılı yasayla değişik 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Yasasının 17.maddesi hükmü karşısında, dava konusuz kalmıştır. Kaldı ki, dava konusu yapılan ve istirdadı istenen bedellerin, kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi konusunda da herhangi bir istem söz konusu değildir.
Davacı tarafın, davanın açıldığı andaki mevzuat ve ictihat durumuna göre dava açmakta haklı olması ve davalının davanın açılmasına sebebiyet vermiş olması da göz önüne alınmakla, davacı taraf yararına maktu vekalet ücreti ile yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalı taraftan tahsiline karar vermek gerekmiş olup, açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Konusuz kalan dava hakkında karar vermeye yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 35,90-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 100,70 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı..
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.