Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1093 E. 2018/425 K. 30.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1093 Esas
KARAR NO : 2018/425
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 04/11/2016
KARAR TARİHİ : 30/04/2018
Yukarıda tarafları, konusu, esas ve karar numarası yazılı mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; müvekkilinin elinde bulunan ve malen kaydı ile verilmesine rağmen davalının taahhüt ettiği malları teslim almadığı halde davalıya müteakip zamanlarda banka havalesi ile 48.880 – TL ödemiş olduğunu, davalının elinde bulunan ve ödenmek ile bedelsiz kalıp müvekkiline iade edilmeyen 08/11/2016 tarihli ve 48.880,00 TL lik emre muharrer senet için borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; Davacıya ait olan …Turizm adlı şirkete müvekkilimin eşi … %15 kar payı ile ortak olmuş aynı zamanda aylık 5.000,00 TL maaş ile pazarlama direktörü olarak çalışmaya başlamış olduğunu, söz konusu şirkette çalışmaya başladığına ilişkin maddi vakıaların ispatı için şirket yetkililerinin şirkette kullanılan mail hesaplarından bir tanede … adına açılması için verdikleri direktiflerin e-mail çıktılarını bulunduğunu, …in çalışmasının karşılığı olan 5.00,00 TL lik ücreti işvereni ve ortağı olan … tarafından müvekkil …’e ait hesaba yatırılmış olduğunu, öyle ki … tarafından davacı yana atılan 15.06.2016 tarihli mail de maaşların ne zaman yatacağı sorulmuş ve bu maile cevap olarak davacı taraf aylık + masrafları yolladığını geçen aydan ilave günlerinde olması gerektiğini ve bunları ayrıca yapacağını bildirmiş, yapmış olduğu aylık maaş ve masrafların ödemesine ilişkin dekontların mail ekinde …’e göndermiş olduğunu, söz konusu mail yazışmalarında çok açık bir şekilde söz konusu ödemelerin senet borcuna yönelik ödemeler olmadığı aslında müvekkil …’ün eşi olan …’in davacı şirketten çalışmasının karşılığı olarak almaya hak kazandığı ücretler olduğunun anlaşılmış olduğunu, davacının dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu iddiaların mesnetsiz olduğunu, zira müvekkil ile davacı arasından herhangi bir şekilde kırtasiye malzemelerinin alım satımına ilişkin olarak ticari bir alım satım sözleşmesi yapılmadığını ve davacı tarafın iddia ettiği bu sözleşme akabinde söz konusu senedin müvekkiline teslim edildiğini ileri sürmüş ise de, söz konusu senet incelendiği taktirde senedin düzenleme tarihinin 12.08.2016 olduğunu, senedin vade tarihinin ise 08.11.2016 tarihi olmasına rağmen davacı taraf bu senete ilişkin ödemelerin Ekim 2015 tarihinden bu yana yapılmakta olduğunu ileri sürmüştür. Fakat Ekim 2015 den bu yana müvekkiline ait banka hesabına yatan paraların …’in çalışmasının karşılığı olduğunu, bu senede ilişkin müvekkili tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile 15 Kasım 2016 tarihinde Kambiyo senedine dayalı takip başlatılmış ve bu senede ilişkin İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi … D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı da alınmış olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; senet fotokopisi, banka ekstreleri, banka makbuzları, belgeler, tanık ve her türlü yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf delil olarak; tanık, mail yazışmaları, senet tevdi bordrosu, bilirkişi ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Davacı tanığı …’in talimat ile alınan beyanında; davalı ile birlikte yaşadığını, imam nikahlı eşi olduğu ve davacı yanında SGK lı olarak satış pazarlama müdürü olarak çalıştığını ve kendisi ile maaş + prim üzerine anlaştığını, 1,5 aylık maaşını, kazanmış olduğu 4 aylık primlerini alamadığını, 3 ay uğraşması sonucunda evrak vermeye ikna olduğunu, eski şirketinden dolayı üzerinde birçok icra bulunduğunu, bu nedenle kendi adına herhangi bir çek ya da senet alamadığını ve …’e senedin yazılabileceğini söylediğini, davacının da senedi bu şekilde yazıp … ‘ya teslim ettiğini, ancak sonuçta ödemediğini, … ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, imam nikahlı eşi ve çocuğunun babası olmasın nedeniyle konuya dahil olduğunu, senedin alacaklarından dolayı verildiği belirtmiştir.
Davacı asil isticvab edilmiş, davacı beyanında; ” Ben … Şti’nin %95 hissesine sahip kişiyim, şirketim toplantı organızasyonları yapar, bu organizasyonlarda kullanılacak olan promosyon malzemelerini dışarıdan temin eder, bahse konu senette alacaklı görülen …’ü doğrudan tanımazdım, benim yanımda çalışan … isimli kişinin imam nikahlı eşi olması nedeniyle tanıştırmasından dolayı tanıdım,… benim yanımda 2015 Aralık ayından 2016 yılının 8 Kasımına kadar satış pazarlama müdürü olarak çalıştı, aylık olarak asgari ücretin birazcık üzerinde maaş veriyordum, bu şekilde bende çalışıyordu, bildiğim kadarıyla lise mezunudur, bu çalışmasının karşığında herhangi bir alacağı kalmamıştır, bu maaş ödemisinin dışında kendisine yaptığım herhangi bir ödeme yoktur, bu şekilde bir anlaşma da yoktur. Yapmış olduğumuz işe istinaden yapacağımız organızasyonlarda kullanılmak üzere toplu olarak gerekli olan kırtasiye malzemelerini temin etmemiz gerektiğinden dava dışı…’nın beni tanıştırdığı, imam nikahlı eşi olarak bildirdiği …’ün…isimli kırtasiye malzemeleri satan bir yerde çalışmasından dolayı yılbaşı öncesi de olması nedeniyle kullanmamız gerekeceğinden ihtiyaç duyduğumuz promosyon malzemelerini bu kişidden yani davalı …’dan temin edebileceğimizi düşündüm, bunun üzerine kendisini iş yerime davet ettim, geldi ve bize temin edebileceğini söyledi, bunun üzerine de kendisine temin edebileceği malzemelere karşılık davaya konu 48.880,00 TL lik 08/11/2016 ödeme tarihli ve 12/08/2016 düzenleme tarihli senedi verdim, ancak bize temin edeceği sayılarını hatırlayamadığım bloknot, ajandaları temin etmedi, bu nedenle bu senetten dolayı borçlu değilim, davayı buna istinaden açtım, senedi kendi adıma imzaladım, şirketim limited şirketi olmasına ve malzemeleri de şirketim adına talep etmeme rağmen niçin kendi adımı yazdığımı hatırlamıyorum veya niçin şirketin adını yazıp kaşesini basıp tek yetkili olarak imza atmadığımı hatırlamıyorum, davalı tarafça da bu yönde bir talepte bulunulmadı, senedi de bizzat davalıya tevdii ettim,
Bana okunan 12 Ağustos 2016 tarihli benden dava dışı…’ya yazılan e-mail de geçen maildeki husus dava dışı…’nın yapacağı organizasyonlarda organizasyonu alabilmek için bizim tarafımızdan karşılanacak kısmi konaklamalara ilişkin bir maildir,
Muhasebecim olan … tarafından tarafıma gönderilen “… hanım ile görüştüm, tekrar devam etmek kararı aldığımız için aşağıdaki tutarda mutabık kaldığı 48.877,97 TL dosyayı ekte inceledim, bütün detayları ile tamam” şeklindeki mailde geçen daha önceden aldığı organizasyonlar için hesaplaşılan alacak- verecek kısmıdır, ancak kendisi kardeşi adına bir şirket kurup bizimle çalışmaya devam ederken belli organızasyonlara girdiğinden ve kardeşinin şirketine anlaşma yaptırdığından ben de 29 Ekim’de öğrendim, 8 Kasım’da da çıkışını verdim, yazışmanın yapıldığı tarihte ben de çalışmaya devam etmekteydim.
Davacıya 12 Ağustos 2016 tarihli mailin devamında olan üstte sorulan soru ile bağlantılı olarak mailin paylaşıldığı şirket muhasebecisi …’nun da yer aldığı “son konuşulan bu cnm” konu kısmında kar payı hesaplama yazan ve devamında son anlaşmamıza göre hesap dökümleri ektedir şeklindeki maillere ilişkin sorulan soruda yer alan kar payı hesaplama kısmındaki kar payının çalışılan şirketlerden elde ettiğimiz kar payını gösterir, yoksa kendisine verilecek bir kar payına ilişkin değildir. Zira şirket ortağı değildir.
Davacı asile 02 Ağustos 2016 tarihinde dava dışı…’ya gönderilen mail okundu, soruldu:Doğrudur o maili ben yazmıştım, kendisi ile olan çalışma öncesi görüşmemize aitti, % 50 + maaş talebine karşılık ben bunun olmayacağını, zira yapılan anlaşmalara rağmen ödemelerin 1 ay denilmesine rağmen 5 ay sonra alındığını, buna ilişkin de % 50 nin farklı alternatifleri var, görüşmemiz lazım, dedim.
4 Aralık 2015 tarihli davacıdan dava dışı…’ya gönderilen mail ve eki…Bankası’na ait 2.800,00 TL lik dekont ekli mail okundu, gösterildi, soruldu:Doğrudur, o parayı…’ya göndermişimdir, zira…’nın kendi adına herhangi bir hesabı yoktu, orada da açıkça değindiğim gibi aylık maaş ve hesapları içerir havaledir, şuan dava dışı…’ya aylık ne kadar maaş verdiğimi hatırlamıyorum,dedi.
Davacı vekilinin talebi üzerine soruldu:Dava dışı…’nın bulunduğu organizasyonlarda görünürde kar görünmesine rağmen ödemeleri geç aldığımdan dolayı ve kendi ödemelerimi de otellere daha önceden yapmış olmam nedeniyle kar ettiğim söylenemez, zira ben kredi çekip kredi faizi ödüyordum, dedi.
Davalı vekilinin talebi üzerine soruldu: Gerek…’ya gerekse davalı …’ya belirtilen dekontun dışında herhangi bir ödemeyi banka yoluyla yapmadım, dava dışı…’ya ise maaşlarını elden ödedim ve bordroları da imzaladım, davalı …’ya ise senetten dolayı banka yoluyla ödemeleri yaptım, ancak bu ödemelerin senetten önce de olabilir, senetten sonra da olabilir, senedi düzenlediğim tarihi hatırlamıyorum,dedi.
Davalı vekilinin talebi üzerine tekrardan soruldu: Verdiğim senede karşılık teslim edilmeyen kırtasiye malzemeleri için davalıya herhangi bir ihtar çekmedim ,” demiştir.
Dava; icra takibinden sonra açılan İİK 72 maddeye dayalı menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; taraflar arasındaki ilişkinin ne olduğu, bir alım satım ilişkisi mi yoksa bir borcun tasfiyesi ilişkisi mi olduğu, senedin ne amaçla verildiği, davacının davalıya senetten dolayı borçlu olup olmadığı, ispat şekli ve ispat külfeti noktasında toplandığı görülmüştür.
Davacı taraf, açtığı menfi tespit davasında, davalıdan kırtasiye malzemesi temini için takibe konu senedi verdiğini, ancak mal tesliminin yapılmadığını, ayrıca davalıya farklı tarihlerde, farklı miktarlarda senet bedeline ilişkin ödemeler de yaptığını, bu nedenle de senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de, alınan tanık beyanı, dosyadaki bilgi ve belgeler, davalının isticvabı üzerine alınan beyanı, SGK kayıtları, hesap dökümleri ve tüm dosya kapsamınca davacının iddiası yerinde görülmemiş ve davasının reddine karar verilmiştir.
Davacının senetten dolayı ödeme yaptığına ilişkin gösterdiği delillerden olan havalelerin ilkinin 04/12/2015 tarihli 2.500,00 TL, sonrasındakinin 04/12/2015 tarih 2.800,00 TL, 15/01/2016 tarihli 4.000,00 TL, 10/02/2016 tarihli 5.000,00 TL, 14/03/2016 tarihli 5.000,00 TL, 19/04/2016 tarihli 5.000,00 TL, 09/05/2016 tarihli 5.000,00 TL, 14/07/2016 tarihli 5.000,00 TL, 10/08/2016 tarihli 5.000,00 TL olmak üzere henüz daha düzenlenmeden, yani senedin düzenlendiği 12/08/2016 tarihine gelene kadar 39.300,00 TL ödeme yapmış olduğu ve bu ödemelerin havale yoluyla yapıldığı, havalenin bir ödeme aracı olup, havalede herhangi bir açıklama bulunmadığından bu ödemelerin davalının davacıya olan borç ödemesi olduğunun, aksinin davacı tarafça ispatlanması gerektiği ve bunun senet ile bir ilgisinin kurulamadığını ve bu tarihten sonraki havalelerde de herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, aksine dinlenen davalı tanığı, dosyadaki mailler ve davacının isticvabdaki beyanı dikkate alındığından bu ödemelerin davalının dava dışı, imam nikahlı eşi olan …’in davacıdan olan alacaklarına istinaden dile getirilen çalışma sözleşmesine ilişkin yapılmış olduğuna kanaat getirilmiştir. Nitekim, davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde davacının banka havalesi ile yapmış olduğu ödemelerin davalının imam nikahlı eşin olan …’in % 15 kar payı ile ortağı olduğu şirketteki ayrıca aylık 5.000,00 TL lik maaşı olduğu ve bu durumun davacı ile dava dışı imam nikahlı eşi… arasında yapılan yazışmalarda da özellikle 15/06/2016 tarihli mailde bu hususun açıkça belirtildiği, buna göre de aylım 5.000,00 TL lik ödemelerin her ay yapılmış olması, e-mail yazışmaları davalının savunmalarının doğrulamış olduğuna kanaat getirilmiştir.
Davalı tarafça senedin verilme nedeni olarak dava dışı imam nikahlı eşi…’nın davacıdan olan kar payı alacağına ilişkin olduğunu belirtmiş olması hususu ile, davacının isticvabı ile alınan beyanında dava dışı davalının imam nikahlı eşi…’nın işten ayrılma tarihi ile senedin düzenlenme ve ödeme tarihleri dikkate alındığından davalının bu savunmasını da doğrulamış olduğu ve davacının isticvabındaki tevil yolu ikrarlarının da bu durumu doğruladığına, ayrıca davacının kar payı hesaplamasının dava dışı…’ya gönderdiği mailde de belirtmiş olduğuna ve davacının iddiasının bu nedenle yerinde olmadığına, davalı savunmasının doğru olduğuna kanaat getirilmiştir.
Yine davalı tarafça dosyaya sunulan 12/08/2016 tarihli yani senedin düzenlendiği 12/08/2016 tarihli davacıya ait muhasebecisinin davacıya gönderdiği mailde de açıkça “… … Hanım,… Hanım ile görüştüm, tekrar devam kararı aldığımız için aşağıdaki tutarda mutabık kaldık .. 48.877,97 TL ( yani senet miktarındaki küsürat dikkate alınmasa senet miktarı ile aynı miktarda ) dosyaya ekte , inceledim bütün detayları ile tamam ” şeklindeki beyanı dikkate alındığında ve davacının isticvabında alınan beyanları dikkate alındığında davacı ile dava dışı, davalının imam nikahlı eşi… ile maaş + kar payı karşılığında çalıştıkları, aralarında orun çıktığı ancak hesaplama yapılıp, dava dışı…’nın alacağı kar payı senet ile aynı miktarda tespit edilip, aynı gün senede bağlandığı ve bu senedin bu amaçla verildiği, dava dışı…’nın maaşının davalıya ödenmiş olması gibi bu senedin de imam nikahlı eşi olan davalı adına düzenlenmiş olduğuna kanaat getirilmiş ve davacı tarafın bunun aksini aynı kuvvette yazılı bir belge ile, davalı ile yapılmış bir mutabakat, sözleşme ile ispatlayamadığı, bu nedenle iddiasına itibar edilmemiştir. Nitekim, davacının isticvabında alınan beyanında, dava dışı…’nın yanında çalıştığını ve maaşını elden teslim ettiğini beyan etmiş olmasına , davalımızın dinlenen tanığı ve davacı ile davalı arasındaki senedin verilmesine sebep olan dava dışı tanık…’nın davalının imam nikahlı eşi olduğunu ve daha önceki işinden dolayı hakkındaki takipler nedeniyle adına hesap açamadığını, senet alamadığını, bu nedenle de davacıdan alamadığı alacaklarına ilişkin olarak senedi imam nikahlı eşi adına, yani davalı adına düzenlendiğine ilişkin beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının iddiasına itibar edilemeyeceğine, mevcut havalelerin ise dava dışı…’nın maaşlarına karşılık dava dışı…’nın icralık işlemlerinden dolayı imam nikahlı eşine havale olarak yapıldığı ve bu havalenin borç ödeme belgesi olduğu, bu karinenin aksinin havale içeriği veya başka bir belge ile davacı tarafça ispatlanamadığı, dava dışı… ile davacının görüştüğü tarih, mail yazışmaları ve tarihleri ile senedin düzenlendiği tarih ve isticvabındaki beyanları dikkate alındığından, bu senedin dava dışı…’nın davacıdan olan alacakları için imam nikahlı eşi olan davalı adına düzenlendiği ve bunun ispatlanmış olduğu, senedin bu amaçla verildiği, davacı iddiasının ise ispatlanamadığı cihetiyle davasının reddi gerektiğine kanaat getirilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine , İİK 72/4 maddesi uyarınca tedbirin kaldırılmasına,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 834,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 798,85 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 100,00 TL giderin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 5.726,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
7-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın ve teminatın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.