Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1070 E. 2018/703 K. 25.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1070 Esas
KARAR NO : 2018/703
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/10/2016
KARAR TARİHİ : 25/06/2018
Yukarıda tarafları, konusu, esas ve karar numarası yazılı mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; Müvekkilinin davalılar aleyhine İstanbul…İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası üzerinde takip başlattığını, davalıların itiraz ederek takibi durduğunu, takip konusu alacağın çeke dayanmakta olduğunu, dava konusu çekin davalı … ‘nun ricası üzerine ödeneceği sözü verilerek yasal ibraz süresinde bankaya ibraz edilmemiş olduğunu, çekin müvekkilinden alınan borç paraya istinaden verilmiş olduğunu, davalının kendisi tarafından keşide edilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe konu …bank… Şubesinin … nolu 24/06/2015 keşide tarihli 760.000,00 TL bedelli çek ile ilgili yapılan takibe, davalı şirket açısından kesinleşmiş ve bu dosyada imza aynı olmasına karşı her hangi bir itiraz yapılmamış olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; bahse konu çekin yasal süre içinde ibraz edilmemiş ve çek vasfını yitirmiş olduğunu, bankaya ibraz edilmeyen ve ticari ilişkiden kaynaklanmayan çek için keşide tarihinden itibaren reeskont faizi istenemeyeceğini, çeki ciro yoluyla elde eden hamilin keşideci ile aralarında bir akdi ilişki bulunmayacağına göre, temel ilişkiye dayalı olarak keşideciye karşı bir talepte bulunmasına da olanak olmadığını, ayrıca, T.T.K.nun 726. maddesi hükmü gereğince, hamilin müracaat hakkı ibraz müddetinin bitiminden itibaren 6 ay geçmekle zamanaşımına uğradığını, hamilin çeki en son elinde bulunduran kişi olduğunu, ibraz süresi 02.02.2015 tarihinde dolmuş olmasına rağmen 6 aylık hak düşürücü süreyi geçirerek 27.11.2015 tarihinde icra takibi yoluyla müracaatta bulunmuş olup, aksi durumda da dahi alacağın varlığı kabul edilse dahi zamanaşımına uğramış olduğunu belirterek, müvekkili ile davacı arasında alacak borç ilişkisi doğmuş, ancak müvekkilinin davacıya tüm borçlarını aralarında anlaşarak mülkiyeti müvekkilime ait taşınmazları borcu karşılığında davacının da rızasıyla kendisine devretmiş, dolayısı ile her hangi bir borcu kalmamış olduğunu, davacı yanın müvekkilinin yurt dışında olduğunu bile bile kötüniyetli olarak itiraza konu takibi başlatmış olduğunu, bunun dışında müvekkili ile davacı yan arasında borç doğuracak herhangi bir ticaret veya alışveriş yapılmamış olduklarını, müvekkil güvendiği için daireleri devretmiş ve çeki almamış, fakat buna rağmen itiraza konu haksız takip başlatılmış olduğunu belirterek, davanın reddine %20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı …Şti ‘ye usulüne uygun tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası, İstanbul…cra Müdürlüğünün…sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi ve diğer yasal delillere dayanmıştır. Davalı … delil olarak; Muğla’daki taşınmazların tapu kayıtları, tanık ve yasal tüm delillere dayanmıştır.
Davalı tarafın çekteki imzaya itiraz etmiş olması nedeniyle, 13/11/2017 tarihli ön inceleme duruşma tutanağında 2 nolu ara karar ile imza inkarı yönünden imzalarının alınabilmesi için ihtar edildiği, ancak ihtar gereğinin yerine getirilmediği, yine aynı duruşmanın 7 nolu ara kararı uyarınca, çek bedelinin taşınmazı devri ile ödendiğine ilişkin davalı taraf savunması uyarınca hangi taşınmazların, hangi tarihte, hangi bedelle, hangi alacağa ilişkin olarak, kim tarafından devredildiğini gösterir bilgi ve belgelerini sunmak üzere davalı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmiş olmasına rağmen, bu süreye de uyulmadığı, bu nedenle de hem bu savunmasından vaz geçmiş odukları, yine imza inkarından da verilen ihtar uyarınca vaz geçmiş sayıldıkları anlalışlımşıtır.
Dava; itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davacının, davalı tüzel kişiden çeke dayalı olarak sebepsiz zenginleşmeden, diğer çekte imzası bulunan lehtar cirantaya karşı aralarında temel ilişkiye dayalı alacağı olup olmadığı, varsa takip tarihi itibariyle miktarı, çekteki imzanın davalının eli ürünü olup olmadığı, alacağın likit olup olmadığı, davacının kötü niyetli olup olmadığı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Davalı cevap sunan … tarafından çekin zaman aşımına uğradığı belirtilmiş ise de, çekin keşide tarihinin 23/01/2015 tarihi olduğu, 6102 sayılı yasanın 814 maddesi uyarınca çekin 3 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, ancak çekin süresinde bankaya ibraz edilmemiş olması nedeniyle, kambiyo vasfını yitirdiği, yazılı delil başlangıcı hüviyetinde olduğu ve davacı tarafça davalılar hakkında ilamsız takip yapıldığı, davacının bu takibine karşı davalıların itirazı üzerine takibin durmuş olması üzerine, davacının çek keşidecisine karşı sebepsiz zenginleşme, çek lehtarı kendisine ciro yapan diğer davalı … yönünden ise aralarındaki ticari ilişkiye dayalı olarak talepte bulunma hakkı bulunduğundan, çekin adi belge hürriyetinde olması nedeniyle, taraflar arasındaki ilişki bakımından çek keşidecisi…Şti yönünden 6102 sayılı yasanın 818 maddesinin 1 fıkrasının m bendi yollaması ile 6102 sayılı yasanın 732 maddesinin 4 fıkrası gereği çek için 814 madde de belirlenmiş olan 3 yıllık sürenin çekin üzerindeki 23/01/2015 tarihinden itibaren 23/01/2018 tarihine kadar zaman aşımı süresi bulunduğu ve sebepsiz zenginleşmenin de bunun üzerine 6102 sayılı yasanın 732/4 maddesi uyarınca bu süreyi takip eden bir yıl içinde açılmaması halinde zaman aşımı gerçekleşmiş olacağı, oysa takibin bu süreden çok önce açılmış olması ile zaman aşımının kesilmiş olduğu, diğer çek lehtarına karşı ise davacının temel ilişkiden kaynaklı olarak 6098 sayılı yasanın 146. Maddesindeki 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu ve bu sürenin de dolmadığı anlaşıldığından, davalı tarafın zaman aşımı defi yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça, çekin süresinde bankaya ibraz edilmemiş olması nedeniyle kambiyo vasfını yitiren çekten dolayı, genel haciz yoluyla davalılar aleyhine takip açtığı ve takibe itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığı, davacının davalı çek keşidecisi …Şti tarafından talebinin 6102 sayılı yasanın 818 maddesinin 1/m maddesi yollaması ile 732. Maddesinin 4 fıkrası gereği sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak, çek lehtarı, kendisine çeki ciro eden davalı … yönünden ise aradaki hukuki ilişkiye dayalı talepte bulunduğu ve bu ilişkinin dayanağı olarak da HMK 202/2 maddesi uyarınca, yazılı delil başlangıcı hüviyetinde olan çeke dayandığı, davalı tarafın çekteki imzayı inkar etmiş olmasına rağmen, verilen ihtara rağmen imza incelemesine esas olmak üzere imzalarının alınamadığ,ı mukayeseye yarar imzalarının bulunduğu yerlerin bildirilmediği, bu nedenle de imza inkarından kaçınmış sayıldığı ve yazılı delil başlangıcı hükmündeki çekteki …’ a ait cironun geçerli olduğu, bu haliyle de davacının bu delile dayalı olarak davalı …’den çek bedeli kadar alacağı bulunduğu, yine bu davalı tarafından dile getirilen çek bedeli yerine bir kısım gayrimenkullerin davacıya tapularının devredildiği bildirilmiş olmasına rağmen, verilen kesin süreli ihtarlı önele rağmen, bu önele de uymadığı bu nedenle de bu yöndeki savunmalarının da ispatlanamadığı ve keşideci yönünden de çekteki imzanın inkar edilmemiş olması hususu ve çek bedelinin ödendiğine dair bu davalı tarafından her hangi bir ödeme belgesi de sunulmadığından, davacının her iki davalıya karşı da mevcut dosyadaki deliller uyarınca da iddiasını ispatlamış olduğuna ve çek asıl bedeli olan 250.000,00 TL ye ilişkin davalıların itirazı ile yine davacı vekilinin 25/06/2018 tarihli karar duruşmasında alınan beyanı uyarınca, yapılan işlemiş faiz miktarı = alacak miktarı x faiz oranı x gün sayısı /36000 formülü üzerinden ( 250.000,00x %10,5 x303 gün = ) hesaplanan 22.093,75 TL inkar tazminatına ilişkin davacı talebinin de kabulü gerektiğine ve bu nedenle de kabul edilen kısımlar yönünden davalıların itirazlarının iptaline, fazlaya ilişkin davacı talebinin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Kabul edilen dava değeri üzerinden alacağın borçlular tarafından miktarının belirlenebilecek nitelikte olması nedeniyle likit olduğuna kanaat getirilmiş ve buna göre de takdiren %20 oranında hesaplanan 54.418,75 TL inkar tazminatının da davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacının reddedilen dava kısmı yönünden ise davalı tarafça her ne kadar inkar tazminatı talebinde bulunulmuş ise de; davalılarca davacının açıkça kötü niyetli olduğu iddia ve ispatlanmış olmadığından, davalıların kötü niyet tazminatı talebinin şartlarının oluşmadığına, bu nedenle de bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafın davasının kısmen kabulü ile davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki 250.000,00 TL asıl ve 22.093,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 272.093,75 TL ye ilişkin itirazlarının iptaline, asıl alacak 250.000,00 TL ye takip tarihinden itibaren talepnamede talep edilen değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle tamamı tahsil olununcaya kadar takibin kabul edilen kısımlar yönünden devamına,
2-Fazla istemin reddine,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 54.418,75 TL inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
5-Kabul edilen 272.093,75 TL üzerinden alınması gerekli 18.586,72 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 3.286,91 TL harcın mahsubu ile 15.299,81 TL harcın davalılardan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 3.286,91 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 6,80 TL vekalet pulu ve 196,00 TL tebligat/posta gideri olmak üzere toplam 3.523,21 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 3.522,47 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap olunan 22.275,63 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar tarafından yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
9-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 56,93 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
10-Davacı tarafça yapılan harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.