Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1054 E. 2021/626 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1054 Esas
KARAR NO:2021/626

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:24/10/2016
KARAR TARİHİ:08/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı otobüsün 07/01/2016 tarihinde karışmış bulunduğu kaza neticesinde müvekkilinin yaralandığını ve kalıcı şekilde sakatlandığını, söz konusu kazada müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere … plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, müvekkilinin bu kaza sonrasında … Devlet Hastanesi ve … Hastanesi’nde uzunca bir süre tedavi gördüğünü, bu durumun müvekkilinde meslekte kazanma gücü kaybı ile efor kaybı meydana getirdiğini, davacının kazadan önce gelir durumunun asgari ücretin üzerinde olduğunu, dava konusu kazaya tam kusuru ile sebebiyet veren aracın maliki ve sürücüsünün maddi ve manevi tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davaya konu olayda kazaya sebep olan aracın ticari otobüs olduğunu ve bu nedenle davada ticari avans faizi uygulanması gerektiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik kaydıyla; meslekte kazanma gücü ve efor kaybı için 600,00-TL., bakıcı gideri için 200,00-TL., SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri için ise 200,00-TL. olmak üzere toplamda 1.000,00-TL. maddi tazminatın ve 40.000,00-TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren ticari temerrüt – avans faizi ile tahsili ile müvekkiline ödenmesine, her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu olayda davalı müvekkillerinin ikametgahının … olduğunu ve … Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, olay yeri, davacı tarafın ikametgahı ile davalı müvekkillerinin ikametgahının … olduğundan … Mahkemeleri’nin kesin yetkili olduğunu, esasa ilişkin olarak ise müvekkillerinin bir kusurunun bulunmadığını, davacı tarafın ehliyetsiz olarak araç kullandığını, bu durumda asli kusurun davacı tarafta olduğunu, davacı tarafın alkollü araç kullandığını beyanla öncelikle yetki itirazları doğrultusunda mahkemenin yetkisizliğine karar verilerek dosyanın görevli ve yetkili … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, mahkemenin yetkisizliği konusundaki itirazın kabul edilmemesi halinde davanın reddine ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. (…) vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davadan önce şirketlerine başvuru yapılmamış olduğunu, usule uygun başvuru yapılmadan 24/10/2016 tarihinde davanın açılmış olduğunu, HMK 114/2 ve HMK 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, davacının manevi tazminat taleplerinin müvekkili şirket bakımından reddi gerektiğini, davaya konu olayla ilgili olarak SGK tarafından herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının sorulmasının gerektiğini, … plakalı motosiklette sürücü konumunda olan davacının kendi can güvenliği nedeniyle gerekli güvenlik tedbirlerini alıp almadığı ve müterafik kusur durumunun tespiti bakımından Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması gerektiğini, davacının müterafik kusurunun varlığı halinde bu hususun indirim sebebi sayılacağını beyanla öncelikle davanın, zamanaşımı, husumet yönünden reddine, aksi taktirde HMK 114/2 ve HMK 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, tüm delillerin toplanmasını takiben Adli Tıp Kurumu ve Trafik İhtisas Dairesi tarafından kusur tespitinin yapılmasından sonra müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi kanalı ile destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasına, müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, müvekkili şirket dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 07/01/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği cismani zararların tazminine yönelik olarak açılmış maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; poliçe ve genel şartlar, bilirkişi incelemesi, … Devlet Hastanesi ve … Hastanesi raporları, epikriz raporu ve diğer tedavi evrakları, kaza tespit tutanağı, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … No’lu Soruşturma dosyası, Yargıtay içtihatları, tanık beyanı, ilgili oda yazıları, yemin ve her türlü yasal delile dayanmıştır. Davalılardan … ve … delil olarak; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kaza sonucu açmış olduğu Soruşturma Dosyası’ndaki belgeler, Yargıtay içtihatları, tanık beyanı, bilirkişi incelemesi ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır. Davalı … Sigorta A.Ş. ise delil olarak; sigorta poliçesi, trafik kazası tutanakları, soruşturma evrakları, ekonomik durum ve mal varlığı araştırması, Sosyal Güvenlik Kurumu araştırması, Vergi Dairesi araştırması, hastane raporları, hasar dosyası, müşteki ve şüpheli ifade tutanakları, bilirkişi incelemesi, tanık beyanı, bilirkişi raporları, yemin v.s. delillere dayanmıştır.
Her ne kadar davalılardan … ve … vekili yetki itirazında bulunarak, huzurdaki davada İstanbul Mahkemelerinin değil … Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüş ise de; gerek 2918 sayılı KTK’ın 110/2 maddesine göre motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceğine, gerekse HMK.’nun 7. maddesine yer alan davalının birden fazla olması halinde davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceğine ilişkin düzenleme ve davalılardan … A.Ş.’nin dava tarihi itibariyle merkezinin …’da bulunması hususu dikkate alındığında; eldeki davada davacı tarafça davalı sigorta şirketinin yerleşim yerinde (merkezinde) davanın açılması yönünde seçimlik hakkın kullanılmış olması ve davalı sigorta şirketinin merkezinin bulunduğu yerin mahkememiz yetkisi sınırlarında kalması nedenleriyle davalılardan … ve … vekilinin yerinde görülmeyen yetki itirazının reddine karar verilerek işin esasına girilmiştir.
Mahkememizce … Devlet Hastanesi ile … Hastanesi’nden davacının tedavisine ilişkin tüm bilgi ve belgeler, … Sigorta A.Ş.’den poliçe ve hasar dosyası istenmiştir. … 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı ceza dosyasının UYAP örneği celbedilerek incelenmiştir. … SGK İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacı …’ye 07/01/2016 tarihinde geçirdiği konusu trafik kazası nedeniyle rücuya tabi gelir bağlanıp bağlanmadığı sorulmuştur. Ayrıca dosya taraflarının ekonomik ve sosyal durumlarının araştırılması için ilgili Emniyet birimlerine ayrı ayrı müzekkereler yazılmıştır.
Dava konusu kazadaki kusur durumlarının tespiti bakımından dosya mahkememizce ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiştir. İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 13/11/2018 tarihli kusur raporunda özetle; davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki otobüs ile olay mahalli kavşağında sola dönüşünü; istikametine göre sağ tarafından bölünmüş yolu takiben gelip düz devam etmek suretiyle kavşağı geçmek isteyen davacı sürücü idaresindeki motosikletin hızını ve konumunu dikkate alarak yapması gerekirken bu hususa riayet etmediği, ilk geçiş hakkını bu motosiklete vermeden sola doğrultu değiştirme manevrasıyla kavşağa girip … Caddesi’ne girmesi neticesi motosikletin sadmesine maruz kaldığı olayda asli derecede kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki motosiklet ile olay mahalli kavşağına yaklaşırken hızını her an tedbir alabileceği asgari seviyeye düşürerek kontrollü bir şekilde kavşaktan geçişini gerçekleştirmesi gerekirken kazanın vuku bulmuş olması dikkate alındığında bu hususa riayet etmediği, karşı yönden gelerek sola doğrultu değiştirme manevrasıyla kavşağa girip … Caddesi’ne girmek üzere olan davalı sürücü idaresindeki otobüsün katetmiş olduğu mesafe de dikkate alındığında, kazanın oluşumunu önlemek için etkin fren ve direksiyon tedbiri almadığı olayda tali derecede kusurlu olduğu, sonuç olarak; davalı sürücü …’ın %60 (yüzde altmış) oranında, davacı sürücü …’nin ise %40 (yüzde kırk) oranında kusurlu olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davalılardan … Sigorta A.Ş. (… A.Ş.) vekili tarafından 03/12/2018 tarihli dilekçe ile, davacı vekili tarafından 10/12/2018 tarihli dilekçe ile ve davalılar … ile … vekili tarafından ise 10/12/2018 tarihli dilekçe ile ATK kusur raporuna itiraz edilerek yeniden kusur raporu alınması talep edilmiştir. Mahkememizce 08/05/2019 tarihli duruşmada; dosyada alınan ATK kusur raporunun … 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı ceza dosyasında alınan kusur raporuyla uyumlu olması, mevcut haliyle uyuşmazlığı çözmeye elverişli ve yeterli olması, yargısal denetime elverişli bulunması nedenleri dikkate alınarak kusur raporuna itiraz eden tarafların yeniden kusur incelemesi yaptırılması yönündeki taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Dava konusu kaza sebebiyle davacının maluliyet oranının tespit edilebilmesi bakımından dosya ATK 2. İhtisas Kurulu’na gönderilmiştir. ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 27/05/2019 tarihli maluliyet raporunda özetle; davacı …’nin 07/01/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak, Gr1 I (13a…..30) A %34 x 2\5 = %13,6; E cetveline göre % 10.3 (yüzdeonnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce 09/09/2020 tarihli duruşmada kaza tarihi (07/01/2016) de dikkate alınarak dosyanın; Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında maluliyet raporu düzenlenmesi için ATK 2. İhtisas Kurulu’na tekrar gönderilmesine karar verilmiştir. ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 28/09/2020 tarihli maluliyet raporunda özetle; davacı …’nin 07/01/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirildiğinde; Zihinsel, Ruhsal, Davranışsal Bozukluklar: Geçici fonksiyon kaybına neden olan ruhsal hastalıklar B 2. Tedavi ile İşlevselliği kısmen düzelen %40×2/5= %16, Kas İskelet Sistemi: Sağ omuz hareket kısıtlılığı Şekil 2.11 %1, Şekil 2.12 %1, Tablo 2.3 %1, kişinin tüm vücut engellilik oranının %17 (yüzdeonyedi) olduğu, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
ATK maluliyet raporu dosya taraflarına tebliğ edilmiş, davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili tarafından rapora itiraz edilmiştir. Mahkememizce 20/01/2021 tarihli duruşmada; dosyada alınan 28/09/2020 tarihli … karar no’lu ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatiyle, davalı sigorta şirketi vekilinin Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet raporu alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Maluliyet raporu sonrasında dosya aktüer hesabı yapılmak üzere 15/02/2021 tarihinde aktüer bilirkişi …’ya tevdi edilmiştir. Aktüer bilirkişi tarafından tanzim edilerek mahkememize sunulan 09/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 17/07/2020 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ve Karayolları Trafik Kanun’undaki değişiklik uyarınca ve de T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı ilamı da dikkate alınarak kurumlar arasında ortak görüş ve uyum sağlanıncaya ve ilgili kurumlarca görüş değişikliği yapılıncaya kadar yaşam tablosu olarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre hesap yapıldığı, dosya kapsamında yer alan evraklar incelendiğinde … Sigorta A.Ş. (… A.Ş.) ya da SGK tarafından davacılara yapılan herhangi bir geçici veya sürekli iş göremezlik ödemesinin bulunmadığı görüldüğünden, davacının zararından herhangi bir indirimin söz konusu olmadığı, davacı …’nin talep edebileceği geçici iş göremezlik zararının 7.025,35-TL. olduğu, söz konusu zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davacı …’nin talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının ise 176.558,21-TL. olduğu, söz konusu zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, davacı …’nin tedavi giderine dair hesaplamanın uzmanlık alanı içinde olmadığı, tedavi gideri yönünden hesaplama yapılabilmesi için alanında uzman doktor bilirkişinin görevlendirilmesi gerektiği, T.C. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun 28.09.2020 tarih ve … karar numaralı raporu incelendiğinde; davacı …’nin bakıcı ihtiyacı olduğuna dair herhangi bir mütalaaya rastlanmadığı ve bakıcı gideri hesabı yapılmadığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili tarafından 24/03/2021 tarihli dilekçe ile, davalılar … ve … vekili tarafından ise 31/03/2021 tarihli dilekçe ile aktüer raporuna itiraz edilerek itirazlar doğrultusunda ek rapor alınması talep edilmiştir. .
Davacı vekili tarafından 25/03/2021 tarihli dilekçe ile dava dilekçelerindeki maddi tazminat talepleri yönünden bilirkişi raporundaki hesaplamalara göre talep artırımında bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça “meslekte kazanma gücü ve efor kaybı” için 600,00-TL. “bakıcı gideri” için 200,00-TL., “SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderleri için” 200,00-TL. olmak üzere toplamda 1.000,00-TL. maddi tazminat talebinde bulunmasına karşın, 25/03/2021 tarihli talep artırım dilekçesinde; “geçici iş göremezlik” taleplerini 200,00-TL.’den 7.025,35-TL.’ye, iş gücü kaybı taleplerini ise 600,00-TL.’den 176.558,21-TL.’ye yükselttiğini belirtmiştir.
A- MADDİ TAZMİNAT BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME:
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesine göre; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
2918 sayılı KTK.’nun 85. maddesine göre ise motorlu bir araç işleteninin sorumluluğu, kusura dayanmayan bir tehlike sorumluluğudur.
Araç işleten ise araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmıştır. Motorlu bir aracın işletilmesi, cismani bir zarara ya da bir şeyin hasara uğramasına sebep olursa işleten kusursuz dahi olsa sorumlu olacaktır. İşletenin bu sorumluluğu, ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk, başka bir deyimle tehlike sorumluluğu halidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK’nun) 91. maddesi ile araç işletenlere uygulamada “zorunlu trafik sigortası” olarak da adlandırılan “mali sorumluluk sigortası” yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. KTK.’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 nci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; davalılardan …, dava konusu kazaya sebebiyet veren … plakalı ticari nitelikteki aracın (otobüsün) hem maliki (işleteni), davalı … ise sürücüsüdür. Davalılardan … (…) Sigorta A.Ş. ise kaza tarihi itibariyle aracın ZMMS (Zorunlu Mali Mesuliyet) sigortacısıdır.
Kaza tarihi olan 07/01/2010 itibariyle davalılardan … adına trafikte tescili bulunan ve kaza tarihini de kapsayacak şekilde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMSS (Trafik Sigortası) poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın sigorta teminat limitinin 310.000,00-TL. olduğu görülmüştür.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında yaralanma hallerinde tedavi dışında, bu kimsenin çalışma gücünün tamamen veya kısmen azalması gibi durumlarda bundan kaynaklanan zararları ve ileride ekonomik yönden yoksun kalacağı zarar, ziyan ve masrafları, kişinin olay nedeniyle mahrum kaldığı diğer ekonomik zararların da poliçe kapsamında kalan zararlardan olduğu kabul edilmektedir. (Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku; 2002, 3.baskı, sh.709-710)
Sürekli iş göremezlik zararı, bir kişinin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi sonucunda fiziksel, psikolojik, duygusal ya da entelektüel potansiyelin azalmasından kaynaklanan bir zarardır. Yüksek Yargıtay kararlarında sürekli iş göremezlik zararına “güç kaybı veya efor kaybı zararı da denilmektedir. Bir başka ifade ile sürekli iş göremezlik zararı; beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır. Bu durumdaki kişi çalışmasını sürdürebilir ise de yaşıtlarına ve kendisi ile aynı işi yapanlara göre (malul kaldığı oranda) daha fazla güç ve çaba harcayacağından, kazançlarında bir azalma olmasa dahi (sakatlığı oranında) tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde “geçici iş göremezlik (maddi) tazminatı adı altında herhangi bir talepte bulunmamış, sadece “EFOR tazminatı”, bakıcı gideri ve tedavi gideri talebinde bulunmuştur. Bir başka ifade ile davacı tarafın dava dilekçesinde “geçici iş göremezlik tazminatı” adı altında bir talebi yoktur. Davacı vekili 17/06/2021 tarihli dilekçesinde; geçici iş göremezlik talebinin dava dilekçesinde ayrı başlık altında belirtilmediğini, meslekte kazanma gücü ve efor kaybı başlığı altında talep edildiğini iddia etmiş ise de, yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere geçici iş göremezlik tazminatının efor tazminatı adı altındaki kalem içerisinde değerlendirilmesi mümkün değildir.
Dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacak kaleminin talep artırım dilekçesi ile sonradan artırılması da mümkün değildir. Davacı taraf bakıcı gideri ve tedavi giderine yönelik taleplerini ise ispat edememiştir. Bu nedenle mahkememizce taleple bağlılık ilkesi gözetilerek davacının maddi tazminata yönelik taleplerinden sadece sürekli iş göremezlik tazminatı (efor tazminatı) talebi dikkate alınmıştır.
Öte yandan davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde olayda müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirtmiş, davalı yanın bu savunması dikkate alınarak mahkememizce hesaplanan tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılıp yapılmayacağı ile ilgili de değerlendirme yapılmıştır. Şöyle ki; zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur; 6098 sayılı TBK.’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmalıdır. Somut olayda, trafik kazası sonucunda yaralanan davacı müterafik kusuru olduğuna veya bu nedenle zararının arttığına dair dosyada somut bir delil yoktur. Davalılar bu hususu da ispat edememiştir. Davacının gerek hastane gerekse adli tıp raporlarına göre yaralandığı bölgeleri dikkate alındığında mahkememizce tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, … 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı ceza dosyası, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin düzenlediği 13/11/2018 tarihli kusur raporu, ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 28/09/2020 tarihli ve … nolu maluliyet raporu, dosyada alınan aktüer bilirkişi raporu ile toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; 07/01/2016 tarihinde meydana gelen iki taraflı trafik kazası neticesinde … plakalı otobüs sürücüsü davalı sürücü …’ın %60 (yüzde altmış) oranında, … plakalı motosiklet sürücüsü davacı sürücü …’nin ise %40 (yüzde kırk) oranında kusurlu oldukları, … plakalı aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde ZMSS poliçesi ile davalı … A.Ş. (sonradan … Sigorta A.Ş. olmuştur) nezdinde sigortalı olduğu, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın ZMSS sigortacısı olarak davacıda meydana gelen yaralanmadan ve oluşan zarardan dolayı poliçe teminat limiti (310.000,00-TL.) ile sorumlu olduğu, diğer davalıların ise gerek araç sürücüsü gerekse araç işleteni sıfatıyla davacıda meydana gelen yaralanmadan ve oluşan zarardan sorumlu oldukları, dava konusu kaza nedeniyle yaralanmasının davacı …’de 17 (onyedi) oranında meslekte kazanma gücü kaybı yarattığı, davacının iyileşme süresinin ise kaza tarihi olan 07/01/2016 tarihinden itibaren 9 (dokuz) ay olduğu, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya göre davacının 07/01/2016 tarihinde meydana gelen kaza sonucu yaralanmasından kaynaklı olarak davalılardan talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 176.558,21-TL., geçici iş göremezlik tazminatının ise 7.025,35-TL. olduğu, ancak davacı tarafça dava dilekçesinde “geçici iş göremezlik tazminatı” kalemi adı altında herhangi bir talepte bulunulmadığı, sadece “EFOR tazminatı”, bakıcı gideri ve tedavi gideri talebinde bulunulduğu, geçici iş göremezlik tazminatının ise “efor tazminatı” kalemi adı altındaki talep kalemi içerisinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacak kaleminin talep artırım dilekçesi ile sonradan artırılmasının mümkün olmadığı, davacı tarafın bakıcı gideri ve tedavi giderine yönelik taleplerini ispat edemediği, taleple bağlılık ilkesi gözetilerek davacının maddi tazminata yönelik taleplerinden sadece sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilebileceği, sonuç olarak davacının davalılardan maddi tazminat olarak sadece 176.558,21-TL. sürekli iş göremezlik (efor) tazminatı talep edebileceği, 176.558,21-TL.’nin davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu poliçe teminat limiti içerisinde kaldığı, dosya kapsamına göre davacı vekilinin 25/03/2021 tarihli talep artırım dilekçesi açık beyanı ve talebi dikkate alınarak davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinin dava tarihi olan 24/10/2016 olduğu, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olduğu, kazaya karışan … plakalı araç ticari nitelikte bir otobüs olduğundan, hükmolunacak maddi tazminata yerleşik Yargıtay kararları gereği avans faizi yürütülebileceği, sonuç olarak hükmolunan tazminat miktarına davacının da talebi bu yönde olduğundan davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesi gerektiği, davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddinin gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
B- MANEVİ TAZMİNAT BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1 maddesine göre; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.”
Anılan maddeye göre hakim, manevi tazminata hükmederken, olayın özelliklerini göz önünde tutmalı ve ona göre zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vermelidir. Hakim, özel halleri göz önünde tutmalı ve manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği miktar adalete de uygun olmalıdır. Manevi tazminatın tarafların ekonomik durumları da nazara alınarak tazminat ödeme yükümlüsü olan tarafın fakirleşmesi, lehine tazminata hükmedilen tarafın ise zenginleşmesi sonucunu doğurmayacak hak ve nesafet kurallarına uygun, makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekmektedir.
Manevi tazminat miktarı belirlenirken olayın özelliği, tarafların kusur durumu, kusurun ağırlığı, gibi hususlar da dikkate alınmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirmelidir. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanması gibi bir amacı da yoktur. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır.
Somut olayda; davacı …, 07/01/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanmış, kaza nedeniyle %17 oranında meslekte kazanma gücü kaybına uğramıştır. ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen kusur raporuna göre davacı kazanın meydana gelmesinde %40, davalılardan … plakalı araç sürücüsü … ise %60 oranında kusurlu bulunmuştur. Tarafların dosyada tespit edilen mali ve sosyal durumları, olayın niteliği, davacı ile davalı sürücünün kusur durumları, paranın satın alma gücü, davacının kaza sonucu duyduğu acı ve ıstırap, hak ve nesafet kuralları hep birlikte dikkate alındığında; mahkememizce davacı … için takdir olunan 20.000,00-TL. manevi tazminat miktarının yeterli ve adil olduğu, bu miktarın davacıyı zenginleştirmeye ve davalıları fakirleştirmeye yol açmayacağı, manevi tazminatın ticari niteliği bulunmadığından kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği kanaatine varılarak, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdir edilen 20.000,00-TL. manevi tazminatın kaza tarihi olan 07/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile …’tan alınarak davacıya verilmesine, bu konudaki fazlaya ilişkin istemin ise reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; 176.558,21-TL. sürekli iş göremezlik (efor kaybı) tazminatının, davalı sigorta şirketi yönünden davacının ıslah dilekçesindeki talebi de dikkate alınarak dava tarihinden itibaren, diğer davalılar … ve … yönünden ise kaza tarihi olan 07/01/2016 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin isteminin reddine,
2-Manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; 20.000,00-TL. manevi tazminatın kaza tarihi olan 07/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bu konudaki fazlaya ilişkin istemin ise reddine,
3-Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 12.060,69-TL karar ve ilam harcından, peşin harç ve ıslah harcı toplamı olan 656,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 11.404,29-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Maliye’ye gelir kaydına,
4-Maddi tazminat yönünden davacı taraftan alınan 656,40-TL peşin harç ve ıslah harcı toplamının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
5-Maddi tazminat yönünden davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 20.723,03-TL vekalet ücretinin davalılardan alınıp, davacıya verilmesine,
6-Maddi tazminat yönünden davalılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp tüm davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 4,30-TL vekalet harcı, 900,00-TL bilirkişi ücreti, 1.688,50-TL Adli Tıp rapor ücreti ve 704,20-TL posta masrafı olmak üzere toplam 3.328,40-TL yargılama giderinin, kabul ve red oranına göre 2.923,47-TL’sinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat yönünden alınması gerekli 1.366,20-TL karar ilam harcının davalılar … ve …’ten alınıp Maliye’ye gelir kaydına,
9-Manevi tazminat yönünden davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’ten alınıp davacıya verilmesine,
10-Manevi tazminat yönünden davalılar … ve … vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalılara verilmesine,
11-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin duruşma salonunda yüzüne karşı, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin e-duruşma sistemi üzerinden yüzüne karşı, diğer davalıların ise yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır