Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1003 E. 2021/718 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1003 Esas
KARAR NO:2021/718

DAVA:Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan),Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/10/2016
KARAR TARİHİ:07/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan “Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi’nden Kaynaklanan Alacak” davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında faaliyet gösteren bir petrol dağıtım şirketi olduğunu, davalı şirketin ise müvekkili şirketin sözleşmesi feshedilen eski bayisi olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında; … … Mahallesi, … Caddesi, No:…/… … adresinde bulunan taşınmazın ve üzerinde bulunan akaryakıt istasyonunun “…” kurumsal kimliği altında, … bayisi olarak işletilmesi ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuata uygun şekilde akaryakıt istasyonunda sadece müvekkili şirkete ait ürünlerin satışının gerçekleştirilmesi konusunda 02/11/2011 tarihli bayilik sözleşmesinin akdedilmiş olduğunu, anılan bayilik ilişkisinin davalı şirket tarafından … 4. Noterliği’nin 25 Şubat 2016 tarihli – … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile 25/02/2016 tarihi itibariyle tek taraflı olarak ve haksız bir şekilde feshedilmek suretiyle sona erdirildiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin, protokol ve asgari mal alım taahhütlerinin davalı şirket tarafından ihlal edilmesi ve bayilik sözleşmesinin davalı tarafından süresinden önce haksız olarak feshedilmesi sebepleriyle, 14/09/2011 tarihli “Asgari Mal Alım Taahhütnamesi” uyarınca fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik kaydıyla; 1, 2, 3 ve 4. yıllar için 2.000,00-USD, 5. yıl için ise 1.500,00-USD olmak üzere toplam 3.500,00-USD muaccel cezai şart alacağının davalıdan alınarak, ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 09/03/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesinde belirtilen faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, 12/09/2011 tarihli protokolün 8/a maddesi hükmü uyarınca fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik kaydıyla 5.000,00-USD muaccel cezai şart alacağının davalıdan aynen alınarak ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 09/03/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesinde belirtilen faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, mal alım faturasından kaynaklanan 199,55-TL. bakiye cari hesap borcunun ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 09/03/2016 itibaren sözleşmede yer alan aylık %7 akdi faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, 12/09/2011 tarihli protokolün 7/b.2 maddesi uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve şimdilik kaydı ile 5.000,00-TL. kâr kaybı tazminatının ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 09/03/2016 itibaren sözleşmede yer alan aylık %7 akdi faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, 02/11/2011 tarihli bayilik sözleşmesinin 11. maddesi ve 12/09/2011 tarihli protokolün 4/b maddesi hükümleri uyarınca davalıya ariyet olarak verilmiş olan ve halen davalı bayi nezdinde bulunmakta olan … marka amblem ve kurumsal kimlik kapsamındaki tüm sabit yatırım ve menkul malların fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve şimdilik kaydı ile 10.000-,00-USD tutarındaki bedellerinin davalıdan aynen alınarak ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 09/03/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesinde belirtilen faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı yana yükletilmesine karar vermesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; sözleşmeye konu akaryakıt istasyonunun … ilinde bulunduğunu, dolayısıyla davada … Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, huzurdaki davanın sözleşmede ve mevzuatta öngörülen sürede açılmadığını, bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, zira iddia edilenin aksine taraflar arasındaki sözleşme ve protokolün müvekkili şirket tarafından haksız olarak feshedilmediğini, davacı şirketin haksız yere elinde tuttuğu 150.000,00-TL. meblağlı teminat mektubunu müvekkili şirkete iadeden kaçındığını, davacı şirketin 1 (bir) yıl süreli 25.000,00-TL. bedelli başka bir teminat mektubunun kendilerine verilmemesi halinde 150.000,00-TL. bedelli teminat mektubunu iade etmeyeceğini beyan etmesi üzerine davacı şirkete hiçbir borcu bulunmamasına rağmen müvekkili şirketin anılan teminat mektubunu geri alabilmek adına davacı şirkete 25.000,00-TL. bedelli ve 1 (bir) yıl süreli başka bir teminat mektubunu vermek zorunda kaldığını, 1 (bir) yılın sonunda davacı şirketin söz konusu teminat mektubunu müvekkili şirkete haber dahi vermeksizin ve hiçbir alacağı olmamasına rağmen nakde çevirdiğini, teminat mektubunun paraya çevrilmesinin ardından müvekkili şirketçe bunun cari hesap kayıtlarına işlendiğini, sonrasında cari hesap bakiyesi olan 24.309,71-TL.’nin ödenmesi hususunda davacı şirkete ihtarname keşide edildiğini, davacı şirketçe ihtara verilen cevapta; müvekkili şirkete herhangi bir borçlarının bulunmadığının bildirildiğini, 25.000,00-TL. meblağlı teminat mektubunun haksız olarak paraya çevrilmesinin ve bu bedelin müvekkili şirkete iade edilmemesinin iyi niyet, dürüstlük ve ticari güven ilkeleri ile bağdaşmadığını, bu durumda taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin devam etmesine olanak kalmadığını, ayrıca davacı tarafın müvekkili şirketin asgari mal alım taahhütnamesine aykırı davrandığına dair iddialarının da tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkili şirketin sözleşme süresince sadece davacı şirketten ürün aldığını ve satışa sunduğunu belirterek; davanın öncelikle usulden reddine, mahkemenin aksi kanaate olması halinde davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi, Bayilik Protokolü ve Asgari Mal Alım Taahhütnamesi hükümleri kapsamında doğduğu iddia olunan cezai şart, cari hesap alacağı ve ariyet bedelinin davalı şirketten tahsili talepli alacak davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; 02/11/2011 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi, 12/09/2011 tarihli Bayilik Protokolü, 12/09/2011 tarihli Satış Koşullarına İlişkin Anlaşma, 14/09/2011 tarihli Asgari Mal Alım Taahhütnamesi, … 14. Noterliği’nin 22 Ekim 2012 tarihli – … yevmiye no’lu ihtarnamesi, … 14. Noterliği’nin 23 Ocak 2013 tarihli – … yevmiye no’lu ihtarnamesi, … 14. Noterliği’nin 02 Kasım 2015 tarihli – … yevmiye no’lu ihtarnamesi, … 4. Noterliği’nin 25 Şubat 2016 tarihli – … yevmiye no’lu ihtarnamesi, … 14. Noterliği’nin 08 Mart 2016 tarihli – … yevmiye no’lu ihtarnamesi, 23/02/2016 tarihli ve … seri no’lu fatura, davalı tarafça iade edilmeyen ve bedelleri de ödenmeyen güncel ariyet ve demirbaşlar listesi, istasyondaki menkullerin şirketlerine ait olduğuna ilişkin faturalar, menkullerin istasyona monte edildiğine ilişkin montaj ve arızaların giderildiğine ilişkin formlar, istasyonun … görünümünü gösterir resimler, ariyetlerin boyandığını gösterir resimler, keşif ve bilirkişi incelemesi, davacıya ait ticari defter ve kayıtlar, tanık beyanı ve diğer her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün …/…Esas sayılı icra takip dosyası, 02/11/2011 tarihli Bayilik Sözleşmesi, 12/09/2011 tarihli Protokol, 12/09/2011 tarihli Satış Koşullarına İlişkin Anlaşma, 14/09/2011 tarihli Asgari Mal Alım Taahhütnamesi, davalı şirket tarafından davacı şirkete keşide edilen … 5. Noterliği’nin 28 Ocak 2016 tarihli – … yevmiye no’lu ihtarnamesi, davacı şirketçe çekilen … 14. Noterliği’nin 05/02/2016 tarihli – … yevmiye numaralı cevabi ihtarname,davalı şirket tarafından davacı şirkete çekilen diğer ihtarnameler, taraflar arasındaki protokoller, müvekkili şirkete ait otomasyonlar, taraflara ait ticari defter ve kayıtlar ile faturalar, tanık beyanı, keşif, bilirkişi incelemesi, yemin ve diğer her türlü yasal delile dayanmıştır.
Mahkememizce deliller toplandıktan ve başkaca bir eksiklik kalmadığı anlaşıldıktan sonra, davalı şirketin yerleşim yeri adresi de dikkate alınarak 15/06/2017 tarihli duruşmada verilen ara kararla … Nöbetçi Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’ne talimat yazılarak; davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtası ile inceleme yapılmasına, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında yine taraflar arasındaki ticari ilişkinin davalı şirkete ait ticari defterlere ne şekilde yansıdığı, sözleşme kapsamında sözleşmenin başlangıcından itibaren davalı tarafça ne miktarda alım yapıldığı, taraflar arasındaki cari hesaba göre dava tarihi itibariyle davacının davalıdan cari hesaptan kaynaklı herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu işlemlerle ilgili olarak ne gibi kayıtların bulunduğu, ayrıca davacı tarafça dava dilekçesinde cezai şart istenilmiş olduğundan, talep edilen cezai şartın davalının iktisaden mahfına sebebiyet verecek nitelikte olup olmadığının tespiti bakımından sözleşme tarihi olan 2011 yılından dava tarihine kadar davalı tarafa ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle davalının iktisadi durumu ile kâr ve zarar durumunun tespitine yönelik olarak mali müşavirden rapor alınmasına karar verilmiştir.
… 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 2017/… Talimat sayılı dosyasında SMMM …’den aldırılan 06/12/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketçe 2011, 2015 ve 2016 yılına ait yasal defterlerin incelenmek üzere ibraz edilemediği, davalı tarafça incelemeye ibraz edilen 2012, 2013, 2014 ve 2017 yılı yasal ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal sürelerinde yaptırıldığı, davalı şirketin 2015 ve 2016 yılına ait ticari defterlerinin ibraz edilmemiş olması nedeniyle söz konusu yıllara ilişkin tespitlerin ancak elektronik ortamdaki defter kayıtlarından yapıldığı, davalı şirketin … … … Tic. A.Ş. ile olan ticari ilişkisinin yasal ticari defter ve kayıtlarında takip edildiği, sonuç olarak davalı şirketin yasal defter ve kayıtlarında takip ettiği davacı şirketin 159.01.001 no’lu … Avanslar Hesabı’nda 24.800,42-TL. alacak bakiyesinin bulunduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce 09/01/2018 tarihinde; makine mühendisi bilirkişi vasıtasıyla mahallinde keşfen bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davacı tarafça belirtilen ariyet malzemelerinin halen davaya konu akaryakıt istasyonunda bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise mevcut halinin tespiti ile dava tarihi itibariyle değerinin saptanması bakımından rapor düzenlenmesi için … Nöbetçi Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) …/… Talimat sayılı dosyasında makine yüksek mühendisi … tarafından düzenlenen 31/01/2018 havale tarihli raporda özetle; 24/01/2018 tarihinde akaryakıt istasyonunda yapılan inceleme ve fotoğraflardan … ve benzin pompası (2 adet), jeneratör, kompresör, akaryakıt reklam panosunun mevcut olduğu ve istasyon içerisinde bulunan ve …’a ait olduğu görülen ve sonra … olarak boyanıp değiştirilen malzemelerin olduğu, bu malzemelerin ve KDV dahil fiyatlarının; … (1 adet) ve kurumsal tabela 35.000,00-TL., akaryakıt pompaları (2 takım) 49.000,00-TL., 1 adet … marka 50 kva jeneratör 13.300,00-TL., akaryakıt fiyat reklam panosu 24.000,00-TL., basınçlı yıkama makinesi 4.200,00-TL., 1 adet 5.5 … kompresör ve panosu 3.250,00-TL., elit-s hava saati 1.350,00-TL., bayrak ve flama direkleri 3.320,00-TL. olduğu, keşif mahallinde tespiti yapılan makine, tabela vb. araç ve gereçlerin değerinin yaklaşık 133.420,00-TL. edeceği şeklinde kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce davacı şirket vekilinin 22/02/2018 tarihli ve davalı vekilinin 12/03/2018 tarihli dilekçelerinde ileri sürdükleri itirazlarının değerlendirilmesi bakımından rapor veren bilirkişi …’dan ek rapor alınmak üzere … 1. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’ne yeniden talimat yazılarak ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasında makine yüksek mühendisi … tarafından düzenlenen 24/05/2018 havale tarihli ek raporda ise özetle; 24/01/2018 tarihinde akaryakıt istasyonunda yapılan inceleme ve fotoğraflardan Kanopi ve benzin pompası (2 adet), jeneratör, kompresör, akaryakıt reklam panosunun mevcut olduğu, bu malzemelerin ve KDV dahil fiyatlarının; … (1 adet) ve kurumsal tabela 35.000,00-TL., akaryakıt pompaları 6 pompalı basınçlı (2 takım) tank-pompa otomasyon sistemi, … sistemi dahil 51.000,00-TL., 1 adet … marka 50 kva jeneratör 5.300,00-TL., akaryakıt fiyat reklam panosu 20.000,00-TL., basınçlı yıkama makinesi 1.150,00-TL., 1 adet 5.5 … kompresör ve panosu 2.700,00-TL., … hava saati 1.000,00-TL., bayrak ve flama direkleri (6 adet resim) 3.320,00-TL. olduğu, … ekipmanlarının uzmanlık alanı dışında olduğu için fiyatlandırılamadığı, keşif mahallinde tespiti yapılan makine, tabela vb. araç ve gereçlerin değerinin yaklaşık 119.470,00-TL. edeceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce 15/11/2018 tarihli duruşmada; tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, talimatla alınan raporlar ile davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek suretiyle; davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olup olmadığının tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek birleştirme raporu düzenlenmek üzere dosya konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan 29/05/2019 tarihli raporda özetle; dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davacı şirket tarafından davalı şirketin asgari alım taahhüdüne uyması ve eksik kalan kısmı tamamlaması hususunda düzenli olarak uyarılmış olduğunun tespit edildiği, satış taahhüdüne ilişkin olarak kar mahrumiyetinin talep edilmesine için atılması gereken adımların Yargıtay içtihatlarında net bir biçimde belirtildiği, bu kapsamda fesih tarihinden önce davacı şirket tarafından takip eden yılda henüz davalıya mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirilmemiş yıllara ilişkin olarak davacı tarafça satış taahhüdüne ilişkin kâr mahrumiyeti talep edilmesinin Yargıtay içtihatlarına usulen uygun olmadığı, lakin usulen Yargıtay içtihatlarına uygun bir biçimde olmasa da davacı şirketin her sene davalı şirketi eksik kalan tonaj konusunda düzenli olarak uyardığının dosya kapsamından tespit edildiği, davacı şirket tarafından gönderilen ihtarnamelerin, davalıda karşı tarafça satış taahhüdünün hiçbir zaman istenmeyeceğine dair bir kanaat oluşturup oluşturmadığı hususundaki takdirin mahkemeye ait olduğu, akaryakıt dağıtım şirketlerinin uygulamada bayileri ile yaptıkları ticari anlaşmaların teminatı olarak onlardan banka teminat mektubu aldıkları ya da tapuda ipotek tesis etikleri, bahse konu davada da davalı şirket tarafından davacı şirkete banka teminat mektubu verilmek suretiyle teminatın sağlandığı, akaryakıt dağıtım şirketlerinin bayilerinden almış oldukları satış taahhütlerinin takibini yıllık olarak yaptıkları, yıllık olarak eksik kalan beher m³ satış için cezai şart tutarlarını bayilerine bildirdikleri ve sözleşme süresi sonunda veya sözleşme içerisinde verilen taahhüt yerine getirilmediği taktirde cezai şart talebinde bulundukları ya da eksik tonajın tamamlanmasını istedikleri, bu kapsamda davacı şirketin davalı bayiden eksik tonaja ilişkin olarak cezai şart talebinde bulunduğu, bunun tahsilatını yapmak üzere de davalıdan aldığı banka teminat mektubunu nakde çevirmek suretiyle tahsil ettiği, genel olarak banka teminat mektubunun bir işletmenin ticaretini etkileyecek nitelikte bir finansal evrak olduğu, lakin 25.000,00-TL. tutarlı bir banka teminat mektubunun nakde dönüştürülmesinin tek başına bu büyüklükteki bir ticari işletmenin ticari itibarını zedelemeye yetmeyeceği, dolayısıyla sektörel olarak değerlendirme yapıldığında davacı şirketçe teminat mektubunun nakde dönüştürülmüş olmasının davalı yönünden tek başına sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebi olamayacağı, kâr mahrumiyeti konusunda Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre davacı şirketin talepleri değerlendirildiğinde; davacının kâr mahrumiyeti taleplerinin öncelikle yeni bayi edinebilmesi konusunda gerekli araştırma yapılmasının gerekliliği ve yapılacak inceleme sonucuna göre hesaplama yapılması gerektiğinin belirtildiği, davacının yeni bayilik sözleşmesi ile aynı bölgede tekrar faal hale gelerek marka değerinin korunması ve kâr kaybının oluşmaması için gerekli çabayı gösterip göstermediğinin ve makul sürede araştırma yapıp yapmadığının dosyadan anlaşılmasına yönelik yapılan araştırmada davacının aynı bölgede yeni bir bayilik tesis edip etmediğinin görülemediği, Yargıtay kararları doğrultusunda mahalde yeni bayi kurulması için davacının makul süre olarak kabul edilebilecek olan 6 (altı) ay araştırma yaptığının kabulünün gerekli olduğu, sonuç olarak davacı şirketin 2012-2013-2014-2015-2016-2017 ve 2018 yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun olduğu, davacı şirket ticari defterlerinin HMK.’nun 223. maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfını haiz olduğu, davacı şirketin 14/09/2011 tarihli Asgari Mal Alım Taahhütnamesi’ndeki cezai şart taleplerinin değerlendirilmesi hususunda yapılan tespitler ve incelemeler neticesinde; davacı şirketin davalı şirketten sözleşmenin 2. maddesi kapsamında 23.755,20-USD talep edebileceği, dosya kapsamından davalı şirketin mal alım taahhütlerine uymadığının tespit edildiği, davacı ile davalı arasında 12/09/2011 tarihli Protokol’ün Cezai Şart başlıklı 8. maddesinin (a) bendinde 100.000-USD cezai şart kararlaştırılmış olduğu, davalı tarafından sözleşmenin haksız nedenle fesih edildiğinin kabul edilmesi halinde davacının davalıdan 12/09/2011 tarihli protokol kapsamında 100.000-USD cezai şart talebinde bulunabileceği, davacı şirketin … 14. Noterliği’nin 08/03/2016 tarihli – 4196 yevmiye numarası ihtarnamesi ile cari hesap borcuna karşılık davalıdan 199.55-TL. ödeme yapılmasını ihtaren bildirdiği, anılan ihtarnamenin davalı şirkete 09/03/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davacı şirketin 199,55-TL. asıl alacağa ihtarın tebliği tarihinden dava tarihine kadar 97,36-TL. tutarında işlemiş faiz talep edebileceği, dosya kapsamına göre davacı şirket ile davalı şirket arasında 02/11/2011 tarihinde akdedilen sözleşmenin davalı tarafından 25/02/2016 tarihinde feshedildiği, 23/02/2016 tarihinde en son ürün satışı/alışının gerçekleştiği, sözleşmenin geçerlilik tarihinin 31/10/2016 olduğu, buna göre davalı şirketin sözleşmeyi 249 gün erken feshettiği, erken fesihten kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan talep edebileceği kâr mahrumiyetinin 9.735,87-TL. olarak hesaplandığı, sektörel değerlendirme ve Yargıtay kararları doğrultusunda davacı şirketin talep edebileceği 6 aylık kâr mahrumiyetinin ise 7.037,98-TL. olarak hesaplandığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 11/06/2019 tarihinde dilekçe sunularak bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunulmuş ve ayrıca talep miktarını artırıp harcını ikmal etmek için süre talep edilmiştir. Davalı vekili, 13/06/2019 tarihli dilekçesi ile rapora itiraz ederek yeni bir heyetten rapor alınması talebinde bulunmuştur. Mahkememizce 20/11/2019 tarihli duruşmada; dosyada alınan bilirkişi kurulu raporu ile talimatla alınan raporların uyuşmazlığı çözmeye yeterli ve yargısal denetime elverişli, hüküm kurmaya uygun olduğu kanaatine varılarak davalı tarafın yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, 24/11/2020 tarihli dilekçesinde; 04/12/2019 tarihli değer artırma dilekçelerinde sözleşmenin 8/a maddesi uyarınca 100.000-USD cezai şarta ilişkin talepleri yönünden davanın atiye bırakılmasını talep etmiştir. Davacı vekili ayrıca 24/02/2021 tarihli duruşmada; 24/11/2020 tarihli dilekçelerinde cezai şart yönünden davanın atiye terk edildiği yönündeki beyanlarının aslında HMK.’nun 123. maddesi gereğince yalnızca bu alacak kalemi (100.000-USD cezai şart alacağı) yönünden olduğunu belirtmiş, davalı vekili ise davacı vekilinin cezai şartla ilgili davasını geri alması konusunda müvekkili ile görüşüp yazılı beyanda bulunmak için süre talep etmiştir. Aynı celsede mahkememizce davacı şirket vekiline talep artırım dilekçesindeki kalemleri ile dava dilekçesindeki kalemlerini tek tek (TL karşılıklarını da belirtmek suretiyle) açıklaması, varsa eksik harcı ikmal etmesi için, davalı vekiline ise davacı yanın geri alma talebiyle ilgili olarak müvekkili ile görüşüp beyanda bulunması için süre verilmiştir. Akabinde davacı vekili tarafından 10/03/2021 tarihli dilekçe ile beyanda bulunularak, talep artırım dilekçesi ile dava dilekçesindeki talepler açıklanmıştır.
Davacı vekili 30/06/2021 tarihli duruşmadaki beyanında özetle; eldeki davadaki taleplerinin: -asgari alım taahhüdünden kaynaklı cezai şart olarak: 23.755,20 USD, -cari hesap alacağı olarak: 199,55-TL., -ariyet eşya bedeli olarak: 119.470,00-TL. ve -kâr mahrumiyeti alacağı olarak: 9.735,87-TL. olduğunu, bunun dışında sözleşmede yer alan ve dava açılırken harcını yatırdıkları ancak ıslah etmedikleri cezai şart yönünden ise 5.000-USD olan taleplerini aynen tekrar ettiklerini ifade etmiştir. Davacı şirket vekili 08/09/2021 tarihli duruşmada ise; dosyaya 3.689,00-TL. ıslah harcı yatırılması gerekirken sehven 4.250,00-TL. harç yatırdıklarını, dolayısıyla dosyaya fazladan 561,00-TL. harç yatırdıklarını belirterek, bu harcın yargılama sonunda mahkemece taraflarına iadesini talep etmiştir.
Eldeki dava; taraflar arasında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesinin, davalı bayi tarafından sözleşmeye aykırı olarak süresinden önce sona erdirildiği iddiasıyla cari hesap alacağı, asgari satış taahhüdüne dayalı cezai şart, maktu cezai şart, davalı tarafa ariyet olarak verilen malların bedeli ile sözleşmenin davalı bayi tarafından haksız olarak feshi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen kar mahrumiyeti taleplerini içerir alacak davasıdır.
Taraflarca dosyaya sunulan tüm ihtarnameler ile içerikleri mahkememizce detaylı olarak incelenmiştir.
Davacı şirket tarafından ilk olarak davalı şirkete (bayiye) … 14. Noterliği’nden 22/10/2012 tarihli – … yevmiye no’lu ihtarname keşide edilmiş ve 02/11/2011 – 02/11/2012 tarihleri arasında yıllık asgari alım taahhüdünü yerine getirmediği belirtilerek, taahhütlerini yerine getirmede gereken özeni göstermesi, aksi halde kendilerinden cezai şart talep edileceği ve teminatların da nakde çevrileceği hususları ihtar edilmiştir.
Daha sonra davacı şirketçe davalı şirkete … 14. Noterliği’nden keşide edilen 23/01/2013 tarihli ve … yevmiye no’lu ihtarnamede ise; 02/11/2011 ve 02/11/2012 tarihleri arasında yıllık 1100 m³ akaryakıt alımı yapılması gerekirken asgari alım taahhüdünün yerine getirilmediği, bu dönemde sadece 613 m³ alım yapıldığı, dolayısıyla 487 m³’lük eksik alım yapılması sebebiyle her m³ akaryakıt için 20-USD’den hesaplanan 9.740-USD cezai şartın ödenmesi, bundan sonraki dönemde ise asgari alım taahhütlerini yerine getirmede gereken özenin gösterilmesi, aksi halde bayilik anlaşmasının feshedilerek ariyet ve demirbaşların iadesinin talep edileceği, ayrıca teminatların da nakde çevrileceği hususları ihtar edilmiştir.
Sonrasında yine davacı şirketçe davalı şirkete … 14. Noterliği’nden keşide edilen 02/11/2015 tarihli ve 19485 yevmiye no’lu ihtarnamede; 02/11/2011 ve 02/11/2012 tarihleri arasında yıllık 1100 m³ akaryakıt alımı yapılması gerekirken sadece 613 m³ alım yapılmış olması ve 487 m³’lük eksik alım sebebiyle her m³ akaryakıt için 20-USD hesabıyla 9.740-USD cezai şart borcunun ödenmesi, 02/11/2012 ve 02/11/2013 tarihleri arasında yıllık 1100 m³ akaryakıt alımı yapılması gerekirken sadece 838 m³ alım yapılmış olması ve 262 m³’lük eksik alım sebebiyle her m³ akaryakıt için 20-USD hesabıyla 5.240-USD cezai şart borcunun ödenmesi, 02/11/2013 ve 02/11/2014 tarihleri arasında yıllık 1100 m³ akaryakıt alımı yapılması gerekirken sadece 883 m³ alım yapılmış olması ve 217 m³’lük eksik alım sebebiyle her m³ akaryakıt için 20-USD hesabıyla 4.340-USD cezai şart borcunun ödenmesi, 09/11/2014 ve 02/11/2015 tarihleri arasında yıllık 1100 m³ akaryakıt alımı yapılması gerekirken sadece 879 m³ alım yapılmış olması ve 221 m³’lük eksik alım sebebiyle her m³ akaryakıt için 20-USD hesabıyla 4.420-USD cezai şart borcunun ödenmesi, toplam olarak ise 23.740-USD cezai şart borcunun ödenmesi, bundan sonraki dönemlerde taahhütlerin yerine getirilmesi konusunda gereken çabanın gösterilmesi, aksi halde bayilik anlaşmasının feshedileceği, ariyet ve demirbaşların iadesinin talep edileceği, nakit teminatın irad kaydedileceği hususları ihtar edilmiştir.
Davalı şirket (bayi) tarafından davacı şirkete … 4. Noterliği’nden keşide edilen 25/02/2016 tarihli ve 5934 yevmiye no’lu ihtarnamede taraflar arasındaki sözleşmenin 25/02/2016 ihtarname tarihi itibariyle tek taraflı olarak feshedildiği hususu bildirilmiştir.
Davalı şirketin fesih ihtarı üzerine davacı şirketçe davalı şirkete … 14. Noterliği’nden keşide edilen 08/03/2016 tarihli ve 4196 yevmiye no’lu ihtarnamede ise; davalı şirketin daha evvel keşide edilen ihtarnamelerde belirtilen hususları yerine getirmediği, bayilik sözleşmesinin tek taraflı ve haksız şekilde feshedildiği, feshin amacının protokol, bayilik sözleşmesi ve taahhütlerden kaynaklanan yükümlülüklerden kurtulma ve bayilik sözleşmesinin süresi dolmadan başka bir petrol dağıtım şirketi ile anlaşarak çalışma olduğu belirtilerek, anılan ihtarnamenin tebliğinden itibaren 5 (beş) gün içinde 14/09/2011 tarihli Asgari Mal Alım Taahhütnamesi’nin ihlali sebebiyle muaccel hale gelen 1, 2, 3 ve 4. yıllar için 23.740-USD cezai şart ile sözleşmenin 5. dönemi olan 02/11/2015 tarihi ile sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği tarih olan 25/02/2016 tarihine kadar kıstelyevm esasına göre 366 m³ akaryakıt alınması gerekirken sadece 280 m³ alındığı, 86 m³’lük eksik alım sebebiyle her m³ akaryakıt için 20-USD hesabıyla 1.720-USD’nun ve genel toplamda 25.460-USD cezai şart borcunun, 50.944,82-USD+KDV tutarındaki ariyet ve demirbaş bedelinin sözleşmede yer alan akdi faizi ile birlikte ve ayrıca 50.000,00-TL. tazminat ve kar mahrumiyeti bedelinin ödenmesinin, 199,55-TL. cari hesap borcu ile 12/09/2011 tarihli protokolün 8/a maddesi hükmü uyarınca 100.000-USD cezai şartın da ödenmesinin, aksi takdirde şirket nezdinde bulunan 25.000,00-TL. bedelli nakdi teminatın irad kaydedileceğinin ve tüm yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği görülmüştür.
Tacir olan taraflar arasında akdedilen davaya konu 02/11/2011 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi’nin “Yetkili Mahkeme” başlıklı 24. maddesinin 2 (son) fıkrasında aynen; “Tarafların tüm yükümlülük ve hakları bu anlaşmaya göre belirlenmiştir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 2. maddesinde bayilik faaliyeti; “karşılıklı yükümlülüklerin ekinde fizibilite olan bir sözleşmeye bağlanarak akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından gerçek ve tüzel kişilere akaryakıtın kullanıcılara ikmali yetkisi verilmesi işlemi” olarak tanımlanmıştır. Tanımdaki sözleşme ibaresinden akaryakıt bayilik sözleşmesi kastedilmektedir. Kısaca akaryakıt bayilik sözleşmeleri, çerçeve niteliğinde bir sözleşmeye dayalı olarak ve sözleşme süresince belli dönemlerle bayinin alıcıdan belli miktarda malı almayı taahhüt ettiği sözleşmedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2 maddesi gereğince; her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Bu yükümlülük altındaki tacirin, ticari işletmesi ile ilgili faaliyetlerinde düşüncesizliğinden veya deneyimsizliğinden söz edilemez. Basiretli bir iş adamı gibi hareket etme yükümlülüğü, tacirlerin ticari faaliyetleri ile ilgili yapacağı ticari sözleşmelerde de geçerlidir. Her tacirin basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü çerçevesinde önüne gelen sözleşme içeriklerini ve sonuçlarını değerlendirmesi, akabinde sözleşmeyi imzalaması, eğer sözleşmedeki hükümler aleyhine sonuçlar doğurabilecekse bunu değerlendirerek gerekirse imzalamaması, imzalamış ise artık sonuçlarına katlanması gerekmektedir. Sonuç olarak; basiretli bir tacir gibi davranmaları beklenen sözleşme taraflarının, gerek karşılıklı akdettikleri sözleşme hükümlerine, gerekse sözleşme kapsamındaki taahhütlerine uygun davranmaları gerekir.
Yukarıda da açıklandığı üzere; akaryakıt bayilik sözleşmesi; çerçeve niteliğinde ve taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşmedir. Sürekli borç ilişkilerinin genel sona erme sebebi ise haklı nedenle fesihtir. Bir sebebin haklı sebep olup olmadığı hususu ise her somut olayın kendi özelliğine göre değerlendirilir. Haklı sebeplerin varlığı halinde, sözleşme ilişkisi ister belirli süreli olsun isterse belirsiz süreli olsun, sözleşme önceden herhangi bir ihbar yükümlülüğü olmaksızın haklı nedene dayanan tarafça feshedilebilir.
6098 sayılı TBK.’nda sürekli borç ilişkilerini kapsayacak nitelikte haklı nedenle feshe ilişkin genel bir hüküm olmadığı gibi, haklı sebebe ilişkin olarak bir tanım da mevcut değildir. Borç ilişkisinin niteliğine göre, ortaya çıkan sebeplerin hangilerinin feshi haklı kılacağı her bir borç ilişkisinde değişiklik gösterir. Bu soyut kavramı her somut olayda hakim kendisi belirler.
Sözleşmenin feshinde hakim, Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinin kendisine tanıdığı takdir yetkisini kullanarak her somut olay bakımından sebebin haklı olup olmadığına karar verir. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesi hakime takdir yetkisini kullanırken hak ve nesafete göre hareket etmesini emreder.
Somut olayda; taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin her iki tarafın da kabulünde olduğu, davacı şirketçe davalı şirkete (bayiye) keşide edilen ihtarnamelerden ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davalı şirketin gerek taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi hükümlerini, gerekse imzaladığı Asgari Mal Alım Taahhütnamesi’ni müteaddit defalar ihlal ettiği, taraflar arasında akdedilen 12/09/2011 tarihli Protokol’ün “Bayi’nin Yükümlülükleri” başlıklı 3. maddesinin “Teminat Mektubu” alt başlıklı (a) bendine göre davalı bayi tarafından davacı şirkete verilen teminat mektuplarının sözleşmenin devamı süresince uzatılması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşme, taahhütname ve protokol hükümlerine aykırılık hallerinde verilen teminatların nakde çevrileceği hususunun davalı şirketin de kabulünde olduğu, davalı şirketin (bayinin) akdi yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle davacı şirketçe teminat mektubunun nakde çevrildiği, davacı şirketin haklı ihtarlarına karşın taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran dava konusu sözleşme, protokol ve taahhütname hükümlerine aykırı davranan davalının, davacı sağlayıcı şirketçe yedinde bulunan teminat mektubunun nakde çevrilmesine sebebiyet verdiği, hal böyle olmasına rağmen davalı şirketin teminat mektubunun nakde çevrilmiş olmasını gerekçe göstererek bayilik sözleşmesini tek taraflı olarak feshetme yoluna gittiği anlaşılmakla; mahkememizce davalı şirketin bayilik sözleşmesini feshinin hiçbir haklı bir nedene dayanmadığı, dolayısıyla davalının tek taraflı olarak gerçekleştirdiği feshin tamamen haksız olduğu kanaatine varılmıştır.
Davaya konu uyuşmazlığın çözümü bakımından öncelikle akaryakıt bayilik sözleşmelerinde cezai şarta ilişkin hükümlerin de tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Genel olarak cezai şart; borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaat ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevk etmektir. 6098 sayılı TBK.’nun 182/3. maddesi uyarınca cezai şartın tahsili istemiyle açılan davalarda, cezai şart miktarının fahiş olup olmadığının yani iktisaden davalının mahvına sebebiyet verip vermeyeceğinin takdiri hakime aittir.
Kural olarak taraflar cezaî şart miktarını tayinde serbesttirler. Ancak, kararlaştırılan cezaî şartın borçlu üzerinde adalete aykırı sonuçlar doğurmaması da gerekir. Hakim, fahiş gördüğü cezaları indirmekle yükümlüdür. Bu hüküm, emredici nitelikte olduğundan hâkim tarafından re’sen gözetilmelidir.
Bir olayda, cezaî şart miktarının fahiş olup olmadığı belirlenirken; -Tarafların ekonomik durumları, özel olarak borçlunun ödeme gücü, -Alacaklının asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezaî şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul ve adil ölçü, -Sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, -Borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı ölçüt alınmalı ve sonuçta hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun bir cezaî şart miktarına hükmedilmelidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02/02/2005 tarihli, 2004/9-759 E. ve 2005/9 K. sayılı kararı)
Asgari alım taahhüdü ise; akaryakıt sektöründe dağıtım şirketleri ile bayiler arasında yapılan bayilik sözleşmeleri kapsamında ilgili bayinin, anlaşmanın geçerli olacağı her bir yıl için dağıtım şirketinden asgari miktarda bir alımı yapmayı taahhüt etmesidir. Asgari alım taahhüdüne ilişkin hükümler, bayilik sözleşmesinde doğrudan yer alabildiği gibi, dağıtım şirketi ile bayinin imzaladığı ayrı bir taahhütname metni veya bir protokolde de yer alabilmektedir.
Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşmenin eki taahhütnamelerde) yer alan yıllık asgari alım taahhüdüne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK.’nun 179/2. (BK. 158/2) maddesindeki ifaya ekli cezai şart niteliğindedir.
TBK.’nun 179/2. maddesine göre; “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.” Maddeye göre; iki halde alacaklı ceza koşulunu isteyemez. 1- Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça feragat etmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. 2- Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu taktirde de ceza koşulunu isteyemez.
Beş yıl süreli bir ”akaryakıt bayilik sözleşmesinde (veya eki taahhütnamede) bayinin yıllık asgari ürün alım taahhüdü bulunmasına rağmen, yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi firmanın TBK.’nun 179/2. maddesi uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili ”çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerekir.
Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da ifade edildiği üzere; uzun süreli akaryakıt bayilik sözleşmelerinde, taahhüde aykırı davranış nedeniyle her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi için, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince yani ihtirazi kayıt bildirilmesi veya ihtar çekilmesi gerekmektedir. Aksi halde bunlar yapılmaksızın müteakip yılın ifası gerçekleşmişse bir önceki yıla ilişkin cezai şart talep edilemez. Çekince konulmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili olarak ise cezai şart istenebileceği hususu kuşkusuzdur.
Dosyada talimatla alınan bilirkişi raporları ile bilirkişi kurulu raporu mahkememizce incelenip denetlenmiş, raporların dosya kapsamına, dosyada toplanan delil ve belgelere uygun olduğu, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, ayrıca uyuşmazlığı çözmeye de yeterli olduğu anlaşılmış ve benimsenmiştir.
İddia, savunma, dosyada toplanan deliller, taraflar arasında akdedilen Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi, 12/09/2011 tarihli Bayilik Protokolü, 12/09/2011 tarihli Satış Koşullarına İlişkin Anlaşma, 14/09/2011 tarihli Asgari Mal Alım Taahhütnamesi, karşılıklı keşide edilen ihtarnameler, dosyada alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; taraflar arasında 02/11/2011 tarihinde 5 (beş) yıl süreli olarak Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi akdedildiği, sözleşmenin akdedilmesinden itibaren davalı bayi tarafından asgari mal alım taahhüdünden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmediği, bunun üzerine davacı şirketçe her yeni dönem başında sırasıyla davalı bayiye … 14. Noterliği’nden 22/10/2012 keşide tarihli – … yevmiye no’lu, 23/01/2013 keşide tarihli ve … yevmiye no’lu, 02/11/2015 keşide tarihli ve 19485 yevmiye no’lu ihtarnamelerin keşide edildiği, anılan ihtarnamelerde davalı bayiye yıllık asgari alım taahhüdünü yerine getirmede gereken özeni göstermesinin, aksi halde kendisinden cezai şart talep edileceğinin ve teminatların da nakde çevrileceğinin açıkça ihtar edildiği, ayrıca davalı bayiye eksik ürün alımları nedeniyle cezai şart ödemesinin gerektiği, aksi halde bayilik anlaşmasının feshedilerek ariyet ve demirbaşların iadesinin talep edileceği hususlarının da hatırlatılarak bu koşullara uyması kaydıyla mal verilmeye devam edildiği, böylece davacı şirketin önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi bakımından takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce keşide ettiği düzenli ihtarnamelerle gerekli çekinceleri koyduğu, davalı şirketin gerek taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi hükümlerini, gerekse imzaladığı Asgari Mal Alım Taahhütnamesi’ni müteaddit defalar ihlal ettiği, davalı şirketin (bayinin) akdi yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle davacı şirketçe teminat mektubunun sözleşme ve protokol hükümlerine uygun olarak nakde çevrildiği, davacı şirketin tüm haklı ihtarlarına karşın davalı bayinin, taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran dava konusu sözleşme, protokol ve taahhütname hükümlerine uymamakta ısrar ederek davacı sağlayıcı şirketin yedinde bulunan teminat mektubunun nakde çevrilmesine sebebiyet verdiği, hal böyle olmasına rağmen davalı şirketin teminat mektubunun nakde çevrilmiş olmasını gerekçe göstererek bayilik sözleşmesini tek taraflı olarak feshetme yoluna gittiği, davalı şirketin bayilik sözleşmesini bu şekilde feshinin hiçbir haklı bir nedene dayanmadığı, dolayısıyla davalı bayinin tek taraflı olarak gerçekleştirdiği feshin tamamen haksız olduğu, davacı şirketin davalı şirketin sözleşmenin eki niteliğindeki 14/09/2011 tarihli Asgari Mal Alım Taahhütnamesi’nde öngörülen taahhüdüne uymadığını tespit ettikten sonra sonraki yıllar bakımından davalı bayiye sıralı ihtarnameler göndermek ve gereken ihtirazı kaydı (çekinceyi) ileri sürmek suretiyle akdi ifaya devam ettiği, sözleşmenin devamı sırasında ihtirazi kayıt ileri sürmek suretiyle ürün vermeye devam eden davacı sağlayıcı şirketin davalıdan asgari alım taahhüdünden kaynaklı cezai şart olarak 23.755,20-USD talep etmekte haklı olduğu, gerek 6098 sayılı TBK.’nun 182. maddesi gerekse Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02/02/2005 tarihli, 2004/9-759 E. ve 2005/9 K. sayılı kararında belirlenen kriterler dikkate alındığında; taraflar arasında akdedilen 12/09/2011 tarihli protokolün 8/a maddesi hükmü uyarınca davacı şirket tarafından davalı bayiden talep edilen toplam 5.000-USD tutarındaki cezai şartın ise davalı şirketin ekonomik özgürlüğünü kabul edilemez derecede sınırlamayacağı ve onun ekonomik mevcudiyetini tehlikeye sokmayacağı, dolayısıyla makul miktarda olduğu, davalının asgari alım taahhüdünden kaynaklı cezai şart ve sözleşmenin 8/a maddesine göre talep ettiği cezai şart yönünden temerrüt tarihinin 15/03/2016 tarihi olduğu, incelenen ticari defterlere göre davacı şirketin davalıdan 199,55-TL. cari hesap bakiyesi alacağı ile talimatla alınan ek raporda hesaplandığı üzere 119.470,00-TL. ariyet eşya bedeli alacağı bulunduğu, ayrıca davalı şirketin sözleşmeyi haksız şekilde 249 gün erken feshetmesinden kaynaklı olarak davacı şirketin davalıdan talep edebileceği kâr mahrumiyetinin 9.735,87-TL. olabileceği, ancak sektörel değerlendirme ve Yargıtay kararları doğrultusunda bakıldığında davacı şirketin davalıdan sadece 6 (altı) aylık kâr mahrumiyeti talep edebileceği, bunun tutarının ise 7.037,98-TL. olabileceği, her iki taraf da tacir olduğundan USD cinsinden alacak kalemlerine temerrüt tarihi olan 15/03/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4489 sayılı kanun ile değişik 4/a maddesi gereğince Devlet bankalarınca 1 (bir) yıl vadeli USD mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz yürütülmek suretiyle, Türk Lirası (TL.) cinsinden hesaplanan alacak kalemlerine ise temerrüt tarihi olan 15/03/2016 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi yürütülmesi gerektiği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile;
a) Asgari alım taahhüdünden kaynaklı cezai şart olarak 23.755,20-USD, sözleşmenin 8/a maddesine göre talep edilen cezai şart olarak 5.000,00-USD olmak üzere toplam 28.755,20-USD asıl alacağa temerrüt tarihi olan 15/03/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4489 sayılı kanun ile değişik 4/a maddesi gereğince devlet bankalarınca 1 yıl vadeli USD mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz yürütülmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Cari hesap bakiye alacağı olarak 199,55-TL., ariyet eşya bedeli olarak 119.470,00-TL., kâr mahrumiyeti bedeli olarak 7.037,98-TL. olmak üzere toplam 126.707,53-TL.’nin temerrüt tarihi olan 15/03/2016 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c) Davacının fazlaya ilişkin isteminin ise reddine,
2-Alınması gerekli 20.899,76-TL. karar ve ilam harcından peşin yatırılan 5.330,30-TL. peşin harç ve tamamlama harcı toplamının mahsubu ile kalan 15.569,46-TL. harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 5.330,30-TL. peşin harç ve tamamlama harcı toplamının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 24,20-TL. başvuru harcı, 6,40-TL. vekalet harcı, 6.950,00-TL. bilirkişi ücreti, 697,40-TL keşif harcı ve 1.403,40-TL. posta masrafı olmak üzere toplam 9.086,40-TL. yargılama giderinin, davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 9.060,38-TL.’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 29.845,68-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.697,89-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır