Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/989 E. 2018/433 K. 03.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/989 Esas
KARAR NO : 2018/433
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/09/2010
KARAR TARİHİ : 03/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankanın …Şubesi’nden kullandığı krediye diğer müvekkillerinin kefil olduklarını, müvekkili şirketin kredi teminatı olarak üçüncü kişilerden aldığı kambiyo senetlerini davalı bankaya teslim ettiğini ancak bankanın bu senetlere ait yasal işlem yapmadığını ve kambiyo takip hakkını yitirdiğini, ayrıca verilen çekler için de ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunmadığını, bankaya teslim edilen bu belgelere ilişkin müvekkillerine bilgi verilmemesi nedeniyle mağdur duruma düştüklerini, bankanın bu olgulara karşın …Noterliği’nden 29/07/2010 tarihinde ihtarname çektiğini ve hesapları kat ettiğini, …Noterliği’nden 11/08/2010 tarihli ihtarname ile yanıt verilip banka işleminden doğan zararın talep edildiğini ileri sürerek, 50.000 TL’nin zararın meydana geldiği tarihlerden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 27/07/2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 351.920 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili yanıt dilekçesinde özetle; davacı şirkete kullandırılan kredinin geri ödemesi yapılmayınca hesabın kat edildiğini, ayrıca İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … dosyasından takip yapıldığını, davacı şirkete çek – senet karşılığı borçlu cari kredi kullandırıldığını, kredi kullanımı sırasında verilen çek ve senetlerde teminat açığının ortaya çıktığını, bu açığın birkaç kez görüşülmesine karşın giderilmediğini, hesap hareketleri yönünden sürekli bilgilendirme yapıldığını, ayrıca davacı şirketin internet bankacılığı da yaptığını, bu kapsamda davacı …’ı yetkili kıldığını, kredi sözleşmesinin 36.maddesine göre vadesinde ödenmeyen çek senet bedellerinin kredi borçluları tarafından ödenmesinin zorunlu olduğunu bildirerek ve ayrıca davacı iddialarının aksine takipler de yapıldığını, kredi kat hesabından sonra icra takibine konu edilen çek – senetler hakkında yapılan takiplerin derdest olduğunu, bedellerinin edilip edilmeyeceğinin belli olmamasına karşın açılan davanın yerinde olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 20/12/2012 tarih, … Esas, …Karar sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacılar tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 12/09/2014 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararıyla mahkememiz kararı onanmış, bu kez davacılar vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 29/05/2014 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararıyla; “Dava, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi kapsamında davalı Banka’ya tevdi edilen kambiyo senetlerine dayalı hakların, davalı Banka tarafından takip edilmediği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup mahkemece, söz konusu kambiyo senetlerinin davalıya teslimine dayanak teşkil eden kredi sözleşmesinin 36. maddesinde, bankanın devraldığı çekleri ibraz süresi içinde muhataba ibraz etmemesi halinde müracaat hakkını kaybeden senedi devredene karşı sorumlu bulunmayacağının düzenlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi kapsamında “Hile veya ağır kusur halinde düçar olacağı mesuliyetten borçlunun iptidaen beraetini tazammun edecek her şart, batıldır.” şeklinde yapılan düzenleme ile sorumsuzluk sözleşmelerinin genel sınırı belirlenmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “Hafif kusur halinde, borçlu iptidaen mesuliyetten beraeti tazammun eden şartın dermeyanı sırasında alacaklı borçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; haiz olduğu takdir salahiyetine istinat ile hakim, bu şartı batıl addedebilir.” şeklindeki hüküm ile de hafif kusura ilişkin olarak bir başka istisnaya yer verilmiştir. Bu itibarla mahkemece, davalı Banka’nın değinilen madde kapsamında imtiyaz verilmek suretiyle bankacılık faaliyetini sürdürdüğü göz önüne alınarak taraflar arasındaki sözleşmede mevcut sorumsuzluk hükmünün mülga BK’nun 99/2’nci maddesi karşısında geçerli olmadığının kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin … E., … K. sayılı onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamı gereğince davalı bankanın sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, varsa miktarının belirlenmesi için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, davalı bankanın kayıt ve belgeleri ile bildirilen-sunulan deliller üzerinde inceleme yaptırılmak üzere dosya bilirkişi …, … ve Yard. Doç. Dr. …’e tevdi edilmiş, bu yönden sunulan 26/09/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunun, taraf vekillerinin itirazı üzerine aynı bilirkişi kurulundan alınan 08/06/2017 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
En son alınan 08/06/2017 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda; davalı yanın teslim alındığı belgelenen 32 adet çek ve 24 adet bonodan akıbeti belli olmayan hiçbir çek ve bono kalmadığı, çek ve bonoların bir kısmının tahsil edilerek davacı hesaplarına alacak geçildiği, bir kısmının iade edildiği ve bir kısmının ise kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla, bir kısmının ise genel haciz yoluyla takibe konu edildiği; davacı zararına neden olacak bir işlem bulunmadığı, karşılığı ödenmeyen çek ve bonoların takibe konu edilmelerinin yeterli olduğu, bunların kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip süresi kaçırılarak genel haciz yoluyla takibe konulmalarının, davacı zararına bir durum yaratmayacağı, davacının talebi mümkün bir zararının bulunmadığı bildirilmiştir.
Alınan 08/06/2017 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu, gerekçeli denetlenebilir, hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında işaret edilen eksikliği giderecek yeterlilikte, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Taraf iddia ve savunmaları, bozma sonrası alınan 08/06/2017 tarihli bilirkişi kurul ek raporu, toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; davalı bankaya teslim edildiği belgelenen 32 adet çek ve 24 adet bonodan bilirkişi ek raporunda da tespit edildiği üzere; bir kısmının tahsil edilerek davacı hesaplarına alacak kaydı yapıldığı, bir kısmının icra takiplerine konu edildiği, karşılığı ödenmeyen çek ve bonoların da takibe konulmasından dolayı davacı zararına bir durum oluşmadığı görülmüştür. Dolayısıyla, akıbeti belli olmayan çek ve bono kalmamıştır. Bu durumda davacı tarafça ileri sürülen kredi teminatı olarak davalıya teslim edilen kambiyo senetleri hakkında yasal takibe geçilmediği iddiasının yerinde olmadığı ve buna bağlı olarak zarar görüldüğünün kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 7.757,85 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 7.721,95 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 32.120,88 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 38,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.