Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/923 E. 2020/559 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/923 Esas
KARAR NO:2020/559

DAVA:Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:16/09/2015
KARAR TARİHİ:13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında “…” markasına ilişkin olarak 2002 yılında akdedilen Tek Satıcılık Sözleşmesi’nin davalı tarafından başka bir firma ile çalışmaya başlandığı gerekçesi ile herhangi bir mehil dahi verilmeksizin haksız bir şekilde tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı tarafın Türkiye’de yeni bir distribütör ile çalışmaya başladığını, bu sebeple müvekkilinden “…” markasını taşıyan görsellerin müvekkiline ait web sayfasından kaldırılmasını talep ettiğini, dava konusu Tek Satıcılık Sözleşmesinin 2002-2014 yılları arasında kesintisiz şekilde davalı tarafından haksız şekilde feshedilene kadar sürdüğünü, müvekkilinin Türkiye’nin ilk … firmalarından olduğunu, sözleşmenin kurulması anından feshedildiği tarihe kadar geçen sürede “…” markasının tanıtılması için ciddi bir emek harcadığını, müvekkilinin reklam faaliyetleri ve kaliteli hizmeti ile yıllar içinde “…” markasına yönelik Türkiye’de önemli bir müşteri kitlesi oluşmasını sağladığını, bu yüzden davalı firmanın Türkiye’de rahat bir şekilde distribütör bulduğunu belirterek, Türkiye’de yarattığı “…” müşteri kitlesi nedeni ile 50.000,00 TL denkleştirme tazminatı ödenmesini, tazminata 13 Ekim 2014 tarihli temerrüt tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasını, ücreti ödenerek satın alınmış olan ve servis sırasında kullanılan ekipman ve parçaları ile tüketicilere satılamayan ve stokta bekleyen ürünlerin davalı firma tarafından geri alınmasını, servis sırasında kullanılan ekipman ve parçaları ile stokta kalan ürünlere ilişkin bedelin, müvekkili firmaya iadesini, müvekkil firmanın servis hizmeti veremeyecek olması nedeni ile, son iki yıl içerisinde hizmet verilmiş araçlarla ilgili olarak “…” markası altında işlem yapılan araçlara ilişkin servis hizmetinin davlaı yan tarafından üstlenilmesi ve hizmet verecek yetkili servisin davalı firma tarafından müşterilerek gösterilmesini ve yargılama gideri ve vekalet alacağının davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; araç modifikasyonu (tuning) alanında faaliyet gösteren müvekkili şirket … ile davacı ( “…”) arasında 20002 yılında, müvekkili şirketin üreticisi olduğu araç içi ve dışı aksamların satışına ilişkin ve fakat Tek Satıcılık Sözleşmesi tipinde olmayan ticari bir ilişki başladığını, bu ticari ilişki kapsamında müvekkili şirket tarafından 23/08/2007 tarihinde davacı yanın Türkiye’de “…” tescilli markasını kullanabileceği yönünde bildirim yapıldığını, davacı ile müvekkili arasındaki ticari iş ilişkisinin özellikle son yıllarda davacı yanın ürün siparişlerinin piyasa koşullarına göre çok düşük olduğunu, iş hacminin 2010 yılından itibaren oldukça düşmesi sebebiyle 27/02/2014 tarihinde haklı olarak sonlandırıldığını, ticari ilişkinin haklı nedenle sonlandırılmasının ardından müvekkilinin davacıdan, davacı web sitesinde kulllandığı … markası, logoları ve ilgili görsellerin kaldırılmasını talep ettiğini, davacı ise ürünlerin hepsinin satılması halinde veya müvekkili şirketin bahis konusu ürünleri geri alması ile müvekkili şirketin talebini yerine getirebileceklerini belirttiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin danışmaları tarafından davacının geri alınmasını talep ettiği ürünler ile ilgili olarak iyi niyetli olarak bilgi talep ettiğini, davacı yanın ise marka hakkı müvekkili şirkete ait olan ürünlere ilişkin bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi sözleşmenin feshinden sonra dahi müvekkil şirket markasını kullanmaya devam ettiğini, kullanmaması ihtar edilmesine rağmen hukuka aykırı olarak kullanarak piyasaya halen … markalı ürünlerin satışını gerçekleştiriyormuş intibaı vererek maddi menfaat sağlamak için bir zemin oluşturmaya çalıştığını, davanın yetikli mahkemede ikame etmediğini dava konusu ihtilafta uygunalacak hukukun da Türk Hukuku olmadığını, taraflar arasında bir distribütörlük (tek satıcılık) ilişkisinin mevcut olmadığını belirterek, davanın açılmamış sayılmasını, yetki yönünden reddini, usulden reddini, hukuki yarar yokluğundan reddini, taraflar arasındaki iş ilişkisi müvekkil şirket tarafından haklı nedenle sonlandırıldığından davacının haksız ve dayanaksız portföy tazminatı talebinin reddini ve masraf ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememizce dava konusu itilafın çözülmesi yönünden uzman bilirkişi heyeti kurulmuş, bilirkişiler olarak SMMM uzmanı …, SMMM-KGK bağımsız denetçi Prof. Dr. S. … ile Makine Mühendisi bilirkişisi Prof. Dr. M. … seçilmiş, adı geçen bilirkişi heyetince sunulan 02/07/2018 tarihli bilirkişi raporunun dosya içerisinde olduğu görülmüştür.
Bilirkişi heyeti raporunun tetkikinde, davacı şirketin 2006-2007-2008-2009-2010-2011-2012-2013-2014-2015-2016 yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğunu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğunu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğunu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğunu, davacı ile davalı arasında yazılı bir sözleşmenin mevcut olmadığını, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin 2002 yılından başlayıp 2014 yılına kadar devam ettiğini, davacı şirketin davalı şirketine borcunun bulunmadığını, davacı şirket merkezinde ve … deposunda yapılan stok sayımı sonrasında bulunan malzemelerin değerinin 50.486,15 Euro olduğunu, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin mevcut olmadığını, davalı şirketin ithalatının azaldığı kanaati ile rapor alınmıştır.
İş bu heyete Ekonomi Uzmanı bilirkişisi … de eklenerek ek rapor alınmış, ek raporun tetkikinde; davacı tarafından taraflar arasında tek yetkili satıcılık sözleşmesinin bulunduğuna bu sözleşmenin feshedilmesi halinde stokta kalan ürünlerin, parça ve ekipmanların davalı tarafından iade alınacağına ilişkin davalının taahhüdünün bulunduğuna dair herhangi bir somut delil sunulmadığını, bu durumda davacının dava konusu taleplerinin yerinde olmadığını, bir an için taraflar arasında tek yetkili satıcılık sözleşmesinin bulunduğu kabul edilse dahi, bu sözleşme uyarınca davacının başka firmaların ürünlerini satmaması gerektiğini, oysa davacının web sitesinin ana sayfasında davalıyla aynı alanda faaliyet gösteren rakip firmaların ürettiği … markalarının logolarının konulmuş olduğunu, dolayısıyla, bu durumda da davalının sözleşmeyi sona erdirmesinin haklı nedene dayanması sonucu davacının taleplerin yerinde olmayacağını, yine bir an için taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haksız sona erdirildiği kabul edilse dahi; somut olay açısından portföy tazminatı talep etme şartlarının oluşmadığının kanaati ile rapor alınmıştır.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, portföy tazminatı ve davacı elinde bulunan ürünlerin davalı tarafından geri alınması istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmaksızın 2002 yılından 2014 yılına kadar cari hesap ilişkinin olduğu, davacı tarafından taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesinin olduğu davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiği iddia edilmiş, davalı ise taraflar arasında tek satıcılık tipinde olmayan ticari bir ilişkinin olduğunu kabul etmiştir.
TTK’nun 122/5 m. uyarınca TTK 122.m. hükmü, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanacaktır. TTK 122.m. uyarınca tazminat talep edebilmek için, öncelikle karşı tarafla tek satıcılık vb. bir ilişki içinde olunduğunun ispatı gerekir. Tek satıcılık sözleşmesi; üretici ile tek satıcı arasındaki ilişkileri düzenleyen, üreticinin mallarını belirli bir bölgede tekel şeklinde satmak üzere tek satıcıya göndermeyi üstlendiği, tek satıcının da kendisine gönderilen malların sürümünü artırmak için kendi adına ve hesabına faaliyette bulunduğu, taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran isimsiz bir sözleşmedir(Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 28.09.2016 tarihli 2016/5707 E., 2016/12723 K. sayılı emsal kararı).
Davacı, taraflar arasında tek satıcılık ilişkisi olduğunu ileri sürmüş ise de, davalı bunu inkar etmiş, davacıya münhasır satış yetkisi verilmediğini belirtmiştir.
Taraflar arasında 2002 yılında başlayıp 2014 yılında sona eren bir ticari ilişki olduğu ancak bu ticari ilişki nedeni ile yapılmış yazılı bir sözleşmenin olmadığı taraflar arasında çekişmesizdir. Taraflar arasında ihtilaflı olan husus, aralarında tek satıcılık sözleşmesi olup olmadığı, davacının tazminat talebinin ve sözleşme gereği davacı tarafından alınan malların davalı tarafından geri alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
HMK’nun 190.madde ve TMK.6 maddesi uyarınca herkes iddiasını ispat etmek zorundadır. Davacı davalı ile arasında tek satıcılık sözleşmesi bulunduğunu ve davalı tarafından bu sözleşmenin haksız şekilde feshedildiğini ispat etmesi gerekmektedir.
Davacı taraf üzerine düşen ispat yükünü yerine getirememiş davalı ile arasında tek satıcılık ilişkisi bulunduğunu ispat edebilmiş değildir.
Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak ispat olunamayan davanın reddine dair aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın REDDİNE;
2-)Alınması gereken 54.40 TL karar ve ilam harcının peşin ve tamamlama yolu ile alınan toplam 5.042,23 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.987,83 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iadesine
3-)Davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına
4-)Davalı tarafından yapılan 48,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine
5-)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği hesap olunan 29.117,88 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı yana ödenmesine
6-)Gider avansı bakiyesinin karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine
Dair, davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.13/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır