Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/877 E. 2021/958 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/877 Esas
KARAR NO:2021/958

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:02/09/2015
KARAR TARİHİ:06/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın … market … … Ltd. Şti., toptan satış sektörünün öncülerinden olup, işlettiği zincir mağazalarda, pek çok sayıda ve çeşitte ürünün ticareti yapmakta olduğunu, müvekkili ile davalı …. Şti. arasında; Ekte sunulan, 01.01.2012 başlangıç tarihli, “Ticari Şartlar Anlaşması” akdedildiğini, bu anlaşmanın, yenisi imzalanıncaya kadar, “Süresiz’ olarak düzenlenmiş olduğunu, iş bu sözleşme ve anlaşma gereği, müvekkili ile davalı yan arasında, mal alım satımına ilişkin, ticari bir ilişki kurulduğunu, taraflar arasında kurulan bu ticari ilişki sonucu; müvekkil ile davalı taraf arasında mal alışverişine ilişkin bir takım ticari faaliyetler söz konusu olduğunu, davalı taraftan, aradaki ticari ilişkiye istinaden satın alınan bu mallara ilişkin olarak da müvekkilinin, ekte sunmuş oldukları a- Satın alma işlemine ilişkin, Firma Satış Faturaları, b- İlgili mevzuatlara ve müvekkille aralarında akdedilen sözleşmelere tamamen veya kısmen aykırı olan ürünlere ilişkin olarak, iade faturalar ile Fiyat/İndirim Farkı ve Miktar Faturaları, c- Satın alma anlaşması ve bu anlaşmanın ayrılmaz bir parçası olan, Ticari Şartlar Anlaşması gereği, müvekkile ödenmesi gereken, Reklam, … Bedeli, Bonus, Hedefe Bağlı Ciro (Satış Primi), Teşvik, Açılış Bedeli, WK2 ve Platform/Hizmetleri Faturaları, Kesmek suretiyle, işlem yapmıştır. Davalı tarafa kesilen ve gönderilen fatura bedellerinin, müvekkile ödenmemesi sonucu, davalı taraf aleyhine, fatura bedellerine bağlı Cari hesap alacağına dayanarak, …. İcra Müdürlüğü’ nün… Esas sayılı icra takip dosyası ile icra takibine geçilmiş, ancak açılan bu takip borçlu tarafından, borcun 145.810.40 TL’lik kısmı ile bu kısım üzerinden işlemiş ve işleyecek faiz ve tüm ferilere itiraz edilmek suretiyle durdurulduğunu, davalı yanın itiraz dilekçesinin; 21.05.2015 tarihinde tarafımıza tebliğ edildiği, davalı yanca yapılan iş bu itirazın, müvekkilinin alacağını geciktirmeye yönelik olup, tamamen haksız ve Kötü niyetli olduğunu, çünkü müvekkilinin, davalı tarafla aralarında akdedilen anlaşmalar gereği tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini; ancak davalı tarafın, sözleşme hükümleri gereği ifa etmesi gereken edimlerini ifa etmekten imtina ettiklerini, müvekkili tarafından davalı tarafa, müteaddit kez sözleşme hükümleri gereği yerine getirmesi gereken edimlerinin ifası uyarısı yapılmış; ancak davalı tarafın her defasında bu durumu göz ardı ettiğini, müvekkilinin, davalı tarafın bu tutumu karşısında daha fazla beklemek istememiş ve dava konusu olan ve iptali istenen, icra takibini açmış olduğunu, takibin açılmasına müteakiben davalı tarafın, takip öncesindeki kötü niyetli tutumunu, takip açıldıktan sonra da devam ettirmiş ve açılan takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … … Ltd. Şti. (“Müvekkil Şirket”), ileri teknoloji elektronik cihaz üretimi ve dijital medya konularında dünya lideri olan … merkezli … Electronics (“…”) Şirketi’nin Türkiye münhasır distribütörü olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında 01.01.2012 tarihinde “Ticari Şartlar Anlaşması Satın alma Şartlan” imzalanmış olduğunu, imzalanan anlaşma gereği taraflar karşılıklı edim yüklenmiş olup; Müvekkil Şirket elektronik ürünleri tedarik etmeyi, davacı tarafın ise ürünler için bedel ödemeyi kabul etmiş olduğunu, taraflar arasında imzalanan anlaşmada, görülen lüzum üzerine 18.12.2014 tarihinde feshedilmiş olup fesih bildirimi noter kanalı ile davacı şirkete tebliğ edilmiş olup, müvekkili şirketin, müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcu olmadığını ve davacı tarafın ‘kötü niyetli suçlamalarının tamamen gerçek dışı olduğunu, biriyle örtüşmeyen tutarsız beyanlarıyla yargıyı meşgul eden bizzat davacının kendisi olduğunu, belirtmek isteriz ki taraflar arasındaki ürün alım satımına ilişkin ticari ilişki süresince müvekkili şirketin tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş ve bir kere olsun davacı taraftan herhangi bir uyarı almamış olduğunu, kaldı ki ürün sağlayıcısı konumunda olan müvekkili şirketin ürün alım satımına dayalı bir ilişkide edimlerinin çok belirli olduğu da izahtan varestedir. Zira taraflar arasında komplike bir iş ilişkisi bulunmamaktadır ve aşlen temel ödeme borcu (ürün alımına dayalı olan) davacı taraftadır. İkincil olarak, davacı tarafın iddiasının aksine, müvekkili şirket tarafları arasında cari hesap uzlaşması sağlanması için sürekli olarak çaba göstermiş, görüşme taleplerinde bulunmuş ancak davacı taraf bünyesinde görüşeceği yetkili kişi bulmakta dahi zorlanmış olduklarını, özellikle belirtmek isteriz ki, taraflar arasındaki mutabakatsızlığa sebep olan da en baştan davacı tarafın üzerinde hiçbir açıklama olmadan kesip müvekkil şirkete gönderdiği yüksek tutarlı faturalar olduğunu, müvekkili şirketin bütün bunlara rağmen iyi niyet göstermiş açıklaması bulunmayan faturaların neye istinaden düzenlendiğini anlamak için karşı tarafla bir araya gelmeye çalışmış olduğunu, ancak davacı taraf bünyesinde görüşeceği yetkili kişi bulmakta dahi zorlanmış olduklarını, incir marketlerin ve/veya büyük perakende mağazaların ürün tedarikçilerini zorlayacak şekilde çeşitli adlar altında düzenlediği ve şahlan ürün ile herhangi bir bağı bulunmayan (katılım bedeli, destek payı, açılış bedeli vb) faturalar pek çok tartışmaya sebep olmuş hatta bu zorlayıcı ve haksız düzenlenen yüksek tutardaki faturalara konu ticari uygulamalar 6585 numaralı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da da düzenlenmiş, kanun koyucu yaşanan mağduriyetleri önlemek mağazaların prim taleplerini sınırlandırmış ve çeşitli şartlara bağlanmış olduğunu, bunun üzerine tamamen kötü niyetle davranarak, çeşitli kalem borçlarım ve/veya karşı faturaları daha önce açıkça kabul etmesine rağmen, haksız bir şekilde ve hatta hiçbir fatura dahi sunmadan ilamsız icra takibine konu yapan da davacının kendisi olduğunu, ilerleyen bölümlerde detaylı açıklanacağı üzere davacının alacağı olduğunu belirtiği tutarlar dahi birbiriyle örtüşmemekte olduğunu, davacı tarafın, müvekkili şirket’e yönelttiği icra dosyası borcu için kabul edilen kısımda ödeme yapılmış ve kısmi itirazda bulunulmuş olup, davacı tarafın, sözleşme tarihinden bu yana gerçekleştirilen ticari satış ve işlemler yönünden müvekkili şirketin borcu olduğu gerekçesiyle …. İcra Müdürlüğümün… Esas sayılı dosya ile 222.310,49-TL. asıl alacaklı olarak ilamsız icra takibi başlatmış olduğunu, müvekkili şirketin, şirket kayıtlarından ilgili borç isnadına ilişkin gerekli incelemeleri gerçekleştirmiş, müvekkili şirket tarafından cari hesabında muaccel borç tutan olan 76.500,09-TL.’lik borç ikrar edilmiş, kalan 145.810,40-TL. kısma ise 18.05.2015 tarihinde itiraz edilmiş, itiraz dilekçesinde kabul edilen 76.500,09-TL. bedel ise masrafları ile birlikte 86.920,95-TL. olarak icra dosyasına ödenmiş olup, dolayısıyla müvekkili şirketin davacıya borcu bulunmamakta olduğunu, davacı tarafın icra dosyası içerisine iddia edilen borca ilişkin dayanak belge sunmamış, davacının, icra dosyası içerisine ödenmediğini iddia ettiği faturaları sunamamış olduğunu, icra dosyasına ilişkin müvekkili şirketçe sadece icra emri tebellüğ edilmiş, bu durumda isnat edilen borca ilişkin taraflarınca da herhangi bir bildirim yapılmamış, tebliğ alınan icra emri ile müvekkili şirket kayıtlarından davacı ile yapılan ticari satımlar ve yapılan işlemlere ilişkin 76.500,09-TL. borç bulunduğu tespit edilmiş ve bu borcun ödemesi gerçekleştirilmiş, dolayısıyla müvekkili şirketin herhangi bir ödeme yükümlülüğü kalmamış, müvekkili şirketin, ayrıntılı olarak açıklanacağı ve bilirkişilerce de ticari defterler üzerinde yapılacak inceleme neticesinde de tespit edilebileceği üzere, davacı tarafa borçlarını ödemiş olduğunu, dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan faturaların biri haricinde hepsi müvekkili şirket tarafından kayıt altına alınmak suretiyle davalının cari hesabından gerek mahsup edilmek suretiyle gerekse doğrudan ödenerek düşülmüş, davacı, dava dilekçesi ekine ödenmediğini iddia ettiği fatura suretlerini ibraz etmiş, bu iddiaların tarafımızca hiçbir şekil ve surette kabulü mümkün değildir, zira ekte bulunan fişlerden de açıkça görülebileceği üzere davacının dosyaya sunduğu faturalardan 861,61 TL’lik fatura haricindeki tüm faturalar davacı şirketin cari hesabından gerek müvekkili şirketçe davacıya kesilen karşı faturalardan mahsup edilmek suretiyle gerekse hem müvekkil şirket aleyhine başlatılan icra takibine yapılan kısmi ödeme neticesinde hem de haricen ödenereklerin düşülmüş olduğunu, dolayısıyla işbu faturalara ilişkin, müvekkili şirketin yükümlülüğünü tümüyle yerine getirmiş, defter kayıtlan incelendiği zaman dosyada mübrez faturaların işleme alınarak cari hesaptan düşüldüğü görülebileceğini, bu itibarla müvekkili şirketin davacı şirkete dava tarihi itibariyle herhangi bir borcu bulunmadığını, dosyaya sunulan ekler haricinde bir borç varsa bunlar ile ilgili ispat yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğunu, dikkate alınmayan 861,61-TL’lik faturanın ise, müvekkili şirkete iade edilmeyen, iade edilmesiyle ilgili taraflar arasında herhangi bir mutabakat olmayan bir ürünle ilgili iade bedeli olduğunu, iade faturasına konu olan ürün de halen davacı taraf bünyesinde bulunmakta olup, bununla ilgili haksız şekilde düzenlenen iade faturasının da müvekkili şirketçe kabul edilemeyeceği izahtan vareste, davacının iddia ettiği borç miktarlarının birbiriyle tutarsız olduğunu, davacı tarafın, icra dosyası ile işbu dosya ekine sunduğu borç miktarları birbiri ile örtüşmemekte olduğunu, davacı tarafın icra dosyası içerisine sunduğu asıl alacak yani borç miktarı 222.310,49- TL. iken işbu dosya İçerisine sunduğu faturaların toplamı ise 224.825,38-TL. olarak tespit edildiğini, üstelik davacının işbu dava ile iddia ettiği alacak miktarının 145.810,40- TL olduğunu, davacı tarafın, borç tutarını sürekli surette arttırarak/değiştirerek kötü niyetli ve dayanaksız olarak talepte bulunmakta olduğunu, davacı tarafın iddiaları kesinlikle dürüstlükten uzak, mesnetsiz ve taraflarınca kabul edilemez bir hal aldığını, davacı tarafın mutabakat mektuplarının da birbiri ile tamamen farklı olduğunu, taraflar arasında 22.07.2014 tarihinden bu yana hiçbir surette ürün alım satımı yapılmamışken, sürekli surette birbiriyle çelişen alacak iddialarında bulunulduğunu, ticaretin dahi olmadığı bu süre içerisinde birbirinden bu kadar çelişik alacak iddialarının yapılmış olması davacı tarafın iyi niyetli olmadığını ortaya koymakta olduğunu: 17.04.2015’te 222.310,49-TL alacak İddiası 08.07.2015 te 30.354,27-TL davacı tarafın kendisinin müvekkil şirkete borçlu olduğu ikrarı 28.09.2015’te 120.108,46-TL alacak iddiası (kaldı ki 02.09.2015 tarihli işbu davadaki alacak beyanı 145.810,40-TL.’dir) davacı tarafın, 17.04.2015 tarihinde 222.310,49-TL. asıl alacaklı olarak icra takibi başlatmış, buradan davacının 222.310,49-TL. alacaklı olduğunu iddia ettiği anlaşılmakta olup, icra dosyası için müvekkil şirket tarafından 76.500,09-TL. borç kabul edilmiş ve icra dosyasına ödeme yapılmış, icra dosyası içerisine gerçekleştirilen ödeme sonrasında 08.07.2015 tarihinde davacı tarafa mutabakat mektubu gönderilmiş olup, mektup neticesinde davacı, 30.06.2015 tarihi itibari ile müvekkili şirketin 30,554,27-TL. alacak bakiyesi olduğunu belirten cevap vermiş, işbu dava somasında müvekkili şirketin davacı tarafa tekrar mutabakat mektubu göndermiş olup, mutabakat mektubuna davacı taraf, 28.09.2015 tarihi itibari ile Müvekkil Şirket’in 120.108,46-TL. borç bakiyesi olduğunu belirten cevap vermiş, davacının işbu dava için talebi ise 145.810,40-TL. olarak belirtilmiş, davacının ilk icra takibi ile 222.310,49-TL. alacağı olduğunu, sonrasında ilk mutabakat mektubu ve 30.554,27-TL, borcu olduğunu, ikinci mutabakat mektubu ile- ki bu işbu davanın açılmasından sonra ise 120.108,46-TL. alacaklı olduğunu ve huzurdaki dava ile 145.810,40-TL. alacağı olduğunu iddia etmekte olduğunu, davacı tarafın, kendi kayıtlarında dahi yapılan işlemlerden bihaber, alacak ve borçlan için kendi içinde tutarlı olamamışken, taraflarınca borç isnat etmesi hiçbir surette kabul edilemeyeceğini, davacının talepleri hukuk ve dürüstlük kuralları ile bağdaşmamakta olduğunu, hiçbir şekilde davanın kabulü anlamına gelmemek üzere biran için mahkemenin davacının alacağının belirli bir kısmı yönünden haklı olduğuna hükmedilse dahi yukarıda izah olunan nedenlerle müvekkili şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün olmadığını, zira alacağın likit bir alacak niteliğinde olmadığını, yukarıda da değinilmiş olduğu üzere davacı kendi alacağına ilişkin olarak çelişkili iddialarda bulunmakta olduğunu, bizzat davacının kendisinin dahi bel izleyemediği bir alacak yönünden icra inkar tazminatı talep etmenin hakkaniyete aykırı olduğu izahtan vareste, bilindiği üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi için alacağın likit bir alacak olması gerekmekte olduğunu, yine yukarıda detaylı bir şekilde izah ettikleri üzere müvekkil şirketin davacıya herhangi bir borcu bulunmamakta, ancak bir an için mahkemece davacının işbu ticari ilişki sebebiyle alacağının bulunduğuna hükmedilmesi halinde, bu çekişmeli alacağın ancak bir yargılama sonucu belirlenebilir nitelikte olduğundan hareketle icra inkar tazminatına konu olamayacağının kuşkusuz olduğunu, bu nedenle hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek suretiyle olası bir alacağın tespiti halinde bu alacak yönünden icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi gerektiğini, davacının iddia ettiği borçların hiçbirinin taraflarınca kabul edilmeyeceğini, davacı tarafından ödenmediği iddia edilen tüm borçların ödenmiş olduğunu, defter kayıtlanı incelendiği zaman iddia edilen tüm borçların kayıt altına alınarak müvekkili şirketin yükümlülüklerini bu faturalar yönünden yerine getirdiği açıkça anlaşılacağını, ayrıca, davacının borç-alacak ilişkisi için sunduğu tutarsız meblağlar kendi içinde birbiri ile çelişmekte olup bu durumda davacının kötü niyetli olduğu ispatlanmış, hal böyle olmakla, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu olmadığını belirterek, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Davacı taraf delil olarak; … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası, sözleşme, cari hesap kayıtları, fatura, ticari defter ve kayıtları, yemin, keşif, bilirkişi incelemesi, tanık ve sair yasal delillere dayanmıştır.
Davalı taraf delil olarak; fesih bildirimi, … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası, hesap fişleri, yevmiye numaraları, mutabakat mektubu, Yargıtay kararları ve sair delillere dayanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Takibin başlatıldığı, …. İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; davacı tarafça davalı borçlu hakkında davaya dayanak cari hesap alacağının tahsili amacıyla ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun yetkiye, borca, faiz oranlarına, işlemiş faize, masraf ve tüm fer’ilerine vaki itirazı üzerine takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça, itirazın bertarafına yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Dava; İtirazın iptali davasıdır.
Çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasındaki süresiz satış sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap nedeniyle davacının davalıdan alacağının bulunup bulunup bulunmadığı, mevcutsa miktarının tespiti noktalarına ilişkindir.
Tarafların ticari defter, kayıt ve programlarının incelenmesi teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya ilk olarak hukukçu Doç. Dr. … ile hesap bilirkişisi …’a tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş olduğu raporunda: Dava dosyasında yer alan bilgi belgeler ile tarafların iddia ve savunmaları dikkate alınarak mahkemece bilirkişi heyetine verilen görev doğrultusunda, tarafların şirket merkezinde yasal defter ve belgeleri ile cari hesap ekstrelerinm karşılaştırılarak incelenmesi sonucunda, davalı … şirketinin 31.12.2015 tarihinde alacak – borç bakiyesinin bulunmadığını, davalının 17 adet faturaya ilişkin borcunu muhasebeleştirmek sureyle ödemiş olduğunu, bu durumda davacının alacağının bulunmadığına dair rapor sunmuşlardır.
Mahkememizin 05/02/2018 tarihli celsesinde bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verildiği ve bilirkişiler sunmuş oldukları ek raporlarında: gerek banka dekontlarında gerekse … bankasının yazısı ekinde yer alan tablodaki bilgilerde hangi faturalarla ilgili ödeme işlemlerinin yapıldığının işlemlerin içeriğinde belirtilmediğini, davalı … Şirketinin 31.12.2015 tarihinde alacak – borç bakiyesinin bulunmadığını, davalının 17 adet faturaya ilişkin borcunu muhasebeleştirmek sureyle ödemiş olduğunu, bu durumda davacının alacağının bulunmadığına dair ek rapor sunmuşlardır.
2.olarak mahkememizin 21/09/2020 tarihli celsede alınan ara karar uyarınca dosya SMMM bilirkişisi …’ye tevdi edilmiş ve bilirkişi sunmuş olduğu raporunda: Davacı şirketin 2012-2013-2014-2015 yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğunu, davalı şirketin 2015 yıllarına ait ibraz ettiği ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu, defterlerin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, kayıtların düzenli ve yasalara uygun tutulduğu, ticari defterlerin HMK 222 maddesi uyarınca sahibi lehine delil vasfına haiz olduğunu, davacı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre Davalı şirketten 17.04.2015 icra takip tarihi itibariyle cari hesabında 149.142,59 TL alacaklı 02.09.2015 dava tarihinde ise 29.872,61 TL borçlu olduğunu, davalı şirketin sahibi lehine delil niteliğine haiz ticari defterlerine göre Davacı şirketten 17.04.2015 icra takip tarihi itibariyle cari hesabında 73.818,56 TL borçlu 02.09.2015 dava tarihinde ise 38.181,10 TL alacaklı olduğunu, davacı şirketin Dosya ekinde yer alan …. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyası ile Davalı şirket aleyhinde 17.04.2015 tarihinde diğer asıl alacak (cari Hesap Alacağı) 222.310,49 TL’lik ilamsız takipte ödeme emri başlattığı, davalı şirketin 18.05.2015 tarihli kapak hesabı ile bu tutarın 76.500,09 TL kısmını ödediğini, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında 17.04.2015 icra takip tarihi itibariyle cari hesabında 73.818,56 TL borçlu 02.09.2015 dava tarihinde ise 38.181,10 TL alacaklı olduğu tespit edilmiş ve icra takip tarihinde borç tutarından daha fazla Davacı şirkete ödeme yaptığı görülmüş olduğunu, mahkemece … sistemi üzerinden yapılan ödemelerin tespiti için 15.02.2018 tarihinde … bankasına müzekkere gönderilmiş olup gelen cevap ekinde sunulan ödemelerin davacı şirket ticari defter kayıtları ile eşleştirilememiş, davaya konu alacak talebinin ispata muhtaç kaldığı, program üzerinde yapıla bilecek bir inceleme için ise program yazılımcısı/bilgi işlem uzmanına ihtiyaç duyulduğuna dair rapor sunmuştur.
3.olarak mahkememizin 29/06/2021 tarihli celsesinde alınan ara karar uyarınca dosya bankacı bilirkişi Mehmet Erdem ve bilgisayar mühendisi Burcu Üstünel’e tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında: Davacının … ödeme sistemleri kapsamında yaptığı tahsilatların, yazılım programı tarafında hangi faturalara mahsup edildiğine ilişkin inceleme yapılabilmesi için davacı taraf ile irtibat kurulmuştur olduğunu, ancak davacı tarafın teknik personeli önce sizi arayacağız diye sürekli ileri tarih vermiş en son 28.09.2021 günü yapılan telefon görüşmesinde … programında inceleme yapılmasına yardımcı olamayacaklarını ifade etmiş olduklarını, … kayıtları üzerinde inceleme gerçekleştirilememiş olduğunu, dosya içeriğinde bulunan 2 adet bilirkişi raporuna göre davalının borçlu olmadığına dair rapor sunmuşlardır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen takip dosyası, bilirkişi raporları ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasındaki süresiz satış sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap nedeniyle davacının davalıdan alacağı bulunduğu iddiası ile davacı tarafından davalı hakkında icra takibine girişildiği, davalı yanın takibe vaki itirazı nedeniyle işbu itirazın iptali davasının ikame edildiği, mahkememizce aldırılan 1 ve 2.bilirkişi raporlarında cari hesap nedeniyle tarafların birbirlerinden alacak borç bakiyelerinin bulunmadığının tespit edildiği, 3.olarak aldırılan heyet bilirkişi raporunda davacı yanın yazılım programlarını bilirkişi incelemesine hazır etmediğinin anlaşıldığı, farklı bilirkişilerden ve heyetlerden alınan bilirkişi raporlarının dosya kapsamı ve birbiri ile uyumlu, denetime elverişli oldukları kanaatine varılmakla raporlar doğrultusunda taraflar arasında tanzim edilen süresiz satış sözleşmesi nedeniyle davacının davalıdan herhangi bir cari hesap alacak bakiyesinin mevcut olmadığı anlaşıldığından, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Davacı yanın kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, davalı yanın tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen;
1-Davanın reddine,
2-Şartları oluşmadığından davalı yanın tazminat istemin reddine,
3-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 2.490,08-TL den mahsubu ile kalan 2.430,78-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap olunan 17.516,99-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup ana hatları ile anlatıldı.
06/12/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı