Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/572 E. 2018/501 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/572 Esas
KARAR NO : 2018/501
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2014
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile alacağını müvekkiline temlik eden dava dışı…’nun yine dava dışı olan limited şirketin ortakları ve müdürleri olduklarını,…’nun yasa gereği sorumlu olması nedeniyle ortağı ve müdürü bulunduğu limited şirketin vergi borçlarını ödedikten sonra davalının payına düşen kısım yönünden kendisine rücu ettiğini ancak, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E sayılı dosyasından başlatılan icra takibine de haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu,…’nun icra dosyasına konu alacağını temlik sözleşmesi ile müvekkiline devrettiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle, itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce dosya üzerinde yapılan inceleme sonrasında 23/06/2014 tarih, … E-K sayılı kararla mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş, verilen karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay …Hukuk Dairesinin 06/02/2015 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararıyla; “Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın anılan Kanun’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari davalardandır. Aynı Kanun’un 5. maddesi uyarınca da, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Somut olayda, davacı dava dışı şirket ortağından alacağı temlik alan kişi olup davaya konu temel ilişkinin limited şirket ortaklığından kaynaklanması, diğer bir deyişle davalının sorumluluğunun limited şirket ortağı olmasına bağlı tutulması ve limited şirkete ilişkin düzenlemelerin de 6102 sayılı TTK’da öngörülmüş bulunması karşısında işbu dava mutlak ticari dava niteliğindedir. Bu itibarla, davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği dikkate alınarak işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmayıp kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın 1 yıllık hak düşürücü süresinden sonra açıldığını, davacının müvekkili aleyhine başlattığı icra takibine herhangi bir dayanak belge ibraz etmediğini, davacının borcun varlığını ispatla yükümlü olduğunu, temlike dayalı olarak alacak talebinde bulunulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, vergi borcunun şirket ortaklarından talep edilmesi için öncelikle şirket tüzel kişiliğine karşı başlatılan takibin semeresiz kalması gerektiğini, müvekkilinin vergi borcuna ilişkin sorumluluğunu ikrar ettiği iddiasının mesnetsiz olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Takibin başlatıldığı, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası getirtilmiş, yapılan incelemede; davacı tarafça davalı borçlu hakkında vergi borcuna ilişkin ilamsız icra takibine girişildiği, ödeme emrinin usulsüz tebliği üzerine İstanbul … İcra Hukuk mahkemesinin 19/02/2013 tarih ve … E, … K sayılı kararıyla ödeme emri tebliğ tarihinin 15/10/2012 günü olarak düzeltilmesine karar verildiği, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde davalı borçlunun borca itirazı üzerine takibin durduğu ve yasal 1 yıllık süre içerisinde davacı tarafça, itirazın bertarafına yönelik dilekçede ileri sürülen nedenlerle eldeki davanın açıldığı görülmüştür.
Dava, limited şirket vergi borçlarının davacı ortağın ödemesi nedeniyle davalı ortağın payına düşen kısmının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Bir sermaye şirketi türü olan limited şirketlerde ortaklar açısından sınırlı sorumluluk ilkesi geçerlidir. Ortağın asıl borcu, taahhüt ettiği sermayeyi ödemektir. Sermaye borcunu tam olarak yerine getiren ortağın sorumluluğu sona ermektedir. İlke olarak kanun, ortaklarla limited şirket alacaklıları arasında bir ilişki kurmamış, alacaklılara gerektiğinde ortaklara başvurma imkanını tanımamıştır. Ancak bu ilkenin bir istisnası kamu borçlarından dolayı ortakların sorumluluğudur.
Amme Alacakları’nın Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 4369 Sayılı Yasa ile değişik 35’inci maddesi, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağını ve bu kanun hükmüne göre takibe tabi tutulacağını hükme bağlamıştır. Benzer düzenleme içeren VUK’nun 10. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca vergi yükümlüsü tüzel kişilerin malvarlığından karşılanamayan vergi ve buna bağlı alacaklarda temsilciler kişisel malvarlıkları ile sorumludurlar. Bu nedenle davalı ortağın yargılama konusu borçtan sorumlu olmasının ön koşulu, amme borcunun limited şirketten tahsil imkanının bulunmamasıdır.
Başka bir anlatımla, amme borcunun muhatabı şirket olup, incelenen sicil kayıtlarına göre amme borçlusu … Şti.’nin faal olduğu anlaşıldığından, öncelikle şirket öz kaynaklarından bu borcun karşılanması gerekmektetir. Bu durumda amme borcunun limited şirketten tahsil imkanı bulunduğu halde şirket ortağı davalıdan bu bedelin tahsil edilmesi mümkün olmadığından davanın reddine; başlatılan takipte alacaklı tarafın kötüniyeti kanıtlanamadığından davalı tarafın tazminat isteminin reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesiyle açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Koşulları oluşmadığından davalı tarafın tazminat isteminin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 337,05 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 301,15 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 5.586,88 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 15,30 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı