Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1244 E. 2019/900 K. 19.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2015/1244 Esas
KARAR NO: 2019/900

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/12/2015
KARAR TARİHİ: 19/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı…A.Ş. ile müvekkili … Grup arasında, müvekkili şirket tarafından davalı için gerçekleştirilen hizmet ediminin ifası yani ithalat konusu malın teslimi için hizmet bedeli 180.000,00 TL olarak belirlendiği, yapılan toplantı ve görüşmeler neticesinde her iki taraf da bu bedel de mutabık kaldığını, söz konusu hizmete ilişkin mutabık kalınan 180.000,00 TL bedel üzerinden KDV de eklenerek 212.400,00 TL bedelli, 29/04/2015 tarih ve … sayılı fatura 08/05/2015 tarihinde davalı şirkette çalışmakta olan… tarafından tebliği alındığını, bu konuda davalı şirket ile müvekkili arasında 25/05/2015 tarihinde BA/BS mutabakat mektubu da imzalandığını, müvekkilince gerçekleştirilen hizmetlere ilişkin düzenlenen davalıya 08/05/2015 tarihinde tebliği edilen faturaya, davalı süresinde itiraz etmediği gibi 25/05/2015 tarihinde de …Mutabakat Mektubu imzaladığını, basiretli bir tacir, şayet faturaya ilişkin kabul etmediği bir husus var ise itirazını TTK’nun belirlemiş olduğu süreler içerisinde usulüne uygun bir şekilde yapması gerektiğini, ancak davalının müvekkili ile yapmış olduğu tüm karşılıklı görüşmelerde bu bedel hususunda hiçbir itirazda bulunmamasına rağmen, söz konusu faturanın iadesini süresi dışında 31/05/2015 tarih ve… sayılı fatura ile taraflarına 22/06/2015 tarihinde yasal takip sonrasında kargo ile teslim ettiğini, bunun üzerine davacının davalı tarafa …Noterliği’nden gönderilen 24/06/2015 tarihli … nolu ihtarname ile iade faturasını kabul etmediğini ve iade faturasına itiraz ettiğini bildirdiğini, iade faturası müvekkiline ulaşmadan önce 19/06/2015 tarihinde davalı aleyhine taraflarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile söz konusu hizmet faturasına ilişkin icra takibi başlatıldığnı, davalı, takibin dayanağı olan faturaya yasal süre içinde itiraz etmemek suretiyle faturanın münderecatını kabul etmiş olduğundan borçlu olmadığını ileri süremeyecek durumda olduğunu, ancak davalı taraf 30/06/2015 tarihinde dava konusu icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, açıklanan nedenlerle borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça icra takibine dayanak gösterilen fatura, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak tanzim edildiğini, davacı tarafça hiçbir dayanak belgesi olmadan düzenlenen dava konusu faturaya süresinde itiraz edilmemiş olması, fatura içeriğinin kesinleştiği anlamına gelmeyeceğini, davacı tarafın dilekçesinde bahsettiği … Mutabakat Mektubu borç ikrarı anlamına gelmeyeceğini, huzurdaki davaya konu edilen ve %6 hizmet bedeline ilişkin olduğu iddia edilen faturanın ekinde ne bir ithalat faturası ne de müvekkili şirketin söz konusu hizmete ilişkin onayının bulunduğunu, faturaların taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ispatlaması gerektiğini, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığından, davacının tüm iddiaları ile sair taleplerinin kabul edilemeyeceğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan huzurdaki davanın reddedilmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkili şirket tarafından dava konusu icra takibine yapılan itirazlarının haklı samimi ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olmadığını, dolayısıyla davacının tazminat talebi de ayrıca haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, açıklanan nedenlerle davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce davaya konu edilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Es. Sayılı dosyası celp edilip incelenmiştir.
Davanın, başlatılan takibin ve vaki itirazın niteliği gereği, takipte talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa ait olduğundan, bu kapsamda taraflarca bildirilen deliller toplanmış, takibe ve davaya dayanak faturalar ve cari hesap ekstresinin dosya arasında olduğu görülmüş, uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden mahkememizce 29/12/2016 tarihli duruşmada davacı taraf iddiası, davalı taraf savunması ve tüm dosya kapsamına göre rapor alınmasına karar verilerek 20/02/2017 tarihi inceleme günü olarak belirlenmiş, davacı ve davalı tarafın ticari defter ve kayıtları ile dosyaya getirtilen ve sunulan belgeler üzeriden inceleme yapılmak üzere dosya konusunda uzman SMMM bilirkişisi … ’ya tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 17/05/2017 tarihli bilirkişi raporu ve 02/02/2018 tarihli bilirkişi ek raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve ek raporda özetle; takip ve dava konusu 29.04.2015 tarih, … sayılı, 212.400,00- TL tutarlı davacı faturasının davalı kayıtlarına da alındığı, anılan faturanın iadesi nedeniyle davalı şirketçe düzenlenmiş olan 31.05.2015 faturanın 22.06.2015 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, bu faturanın da davacı şirketçe keşide edilen 24/06/2015 tarihli ihtarname ile davalı şirkete iade edildiği, ihtilaflı davacı şirket faturasının hesaplanışına dayanak belge ve bilgilerin ibraz edilmediği, Yargıtay kararları doğrultusunda davacı şirketin fatura içeriği hizmetin verildiğini kanıtlaması gerektiği, mutabakat mektuplarının, ihtilaf konusu faturaların taraf kayıtlarına alınıp alınmadığı hususularını açıklığa kavuşturan belgeler olduğu, faturalar içeriği mal ve hizmet teslimini doğrular nitelikte olmadığı, 02/05/2017 tarihli dilekçe ekinde sunulan gerek ihtilaflı faturaya emsal, gerekse ihtilaflı hizmet faturasına dayanak gösterilen mal satış faturalarına karşılık düzenlenmiş olan hizmet faturalarındaki farkların açıklığa kavuşturulması gerektiği kanaatiyle görüş bildirilmiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller, takip dosyası kapsamı, bilirkişi raporu ve ek raporunun kapsamı tümüyle birlikte değerlendirilmiş, alınan bilirkişi raporu gerekçeli denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/6288 E., 2015/302 K.sayılı ve benzeri içtihatlarında da işaret edildiği üzere; YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da faturanın tebliği ile ilgili olarak ayrıntılı açıklamalar yapılmıştır. Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (6102 sayılı TTK’nın m. 21/2). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge, belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın münderecatından söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nun 230.madde). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. ( Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.) Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 21/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa aittir. TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi (TTK’nın 84. ve 85. maddeleri) uyarınca ispatlamış olur.
Tüm dosya kapsamının ve mahkememizce de benimsenen 17/05/2017 tarihli bilirkişi raporu ve 02/02/2018 tarihli ek raporunun birlikte değerlendirilmesinde; takip ve dava konusu 29.04.2015 tarih, 050288 sayılı, 212.400,00- TL tutarlı davacı faturasının hizmet bedeli açıklaması ile düzenlenerek 08/05/2015 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği davalı şirketin ise 31/05/2015 tarihinde faturayı davacı şirkete göndermiş olup 22/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği, bu faturanın da davacı şirketçe keşide edilen 24/06/2015 tarihli ihtarname ile davalı şirkete iade edildiği anlaşılmıştır. Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Ancak fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Davalının akdi ilişkiyi inkar etmesi üzerine davacı tarafın davaya konu faturasına dayanak mal ve hizmeti davalı tarafa verdiğini ispat edememiş ,aralarındaki akdi ilişkiyi ispatlayamamış olması nedeniyle TTK’nın 21/2. Maddesindeki karinden yararlanma imkanı da bulunmadığından davacının davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 2.533,47 TL peşin harçtan düşümü ile kalan 2.489,07 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 18.694,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
6-Davalı tarafça yapılan 20,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır