Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1177 E. 2018/168 K. 08.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1177 Esas
KARAR NO : 2018/168
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2015
KARAR TARİHİ: 08/03/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davada mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin, düzenlediği faturalar ile kendisinden hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak bedeli adı altında fazladan ücret tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, 477.029,36 TL bedelin işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; cevap dilekçesinde bildirdiği nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve … Esas … K. Sayılı kararı ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Diğer yandan; yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.)
Somut olayda; eldeki davanın 30/01/2015 tarihinde yukarıda açıklanan yasal değişiklikten önce açılmış olması nedeniyle 17/06/2016 tarihli 6719 Sayılı yasayla değişik 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Yasasının 17.maddesi hükmü karşısında, dava konusuz kalmıştır. Kaldı ki, dava konusu yapılan ve istirdadı istenen bedellerin, kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi konusunda da herhangi bir istem söz konusu değildir.
Davacı tarafın, davanın açıldığı andaki mevzuat ve ictihat durumuna göre dava açmakta haklı olması ve davalının davanın açılmasına sebebiyet vermiş olması da göz önüne alındığında, davacı taraf yararına maktu vekalet ücreti ile yapmış olduğu yargılama giderlerinin davalı taraftan tahsiline karar vermek gerekmiş olup, açıklanan nedenlerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
Konusu kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı tarafından yatırılan 8.163,55-TL peşin+(harç ikmali) harçtan, 35,90-TL karar harcının mahsubu ile geriye kalan 8.127,65-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Davacı tarafça yapılan aşağıda dökümü yapılan toplam 229,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleşince talep halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
(Muhalif)
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

KARŞI OY

6719 Sayılı yasanın 21.maddesiyle değiştirilen 6446 sayılı yasanın 17/4-ç maddesindeki değişiklikler dikkate alınarak, 28/12/2017 tarihli Anayasa Mahkemesinin … Esas-Karar sayılı ilamında da zikredilen gerekçede dikkate alınarak, EPDK’nın davalı yönünden belirlediği hedef, kayıp kaçak oranları yönünden bu oranların aşılıp aşılmadığına ilişkin denetime elverişli 6719 sayılı yasada öngörülen yerindelik denetimine olanak sağlayacak şekilde bilirkişi raporu alındıktan sonra karar verilmesi görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.

Üye …
(Muhalif)
¸e-imzalı