Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1114 E. 2018/301 K. 03.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR.
ESAS NO : 2015/1114 Esas
KARAR NO : 2018/301
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/03/2014
KARAR TARİHİ : 03/04/2018
Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı işveren Şirketin genel müdürü olarak çalışırken emekli olduğunu ve İş sözleşmesinin haklı nedenle sona erdirilmesine kadar aynı pozisyonda çalıştığını, son olarak aylık net 5.000,00 TL ücret aldığını, davacıya Şirket Yönetim Kurulu Başkanı’ nın talimat vermesi üzerine Haziran 2013 tarihinden itibaren maaş ödemelerinin yapılmadığını, bu arada aynı zamanda Şirketin tek değeri olan … lisansının büyük hissedar ve yönetim kurulu başkanı tarafından yönetim kurulu başkanı …’ ün bir başka şirketine devredildiğini ve davalı işveren şirketin içi boşaltılarak faaliyette bulunamaz hale getirildiğini, bunun üzerine davacının iş sözleşmesini İşK md. 24 uyarınca feshettiğini, davacı tarafından anılan lisans hakkının devri ve bu şekilde Davalı işveren tarafından şirketin içinin boşaltılarak ticari faaliyette bulunamaz hale getirilmesi nedeniyle açılmış bulunan davanın halen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… E, sayılı dosyasında derdest olduğunu, davacının yıllık izinlerini kullanmadığını ve izin ücretlerinin ödenmediğini, davacıya fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini iddiayla belirsiz alacak davası olarak izin ve fazla çalışma ücretleriyle ödenmeyen maaş alacağı karşılığı olmak üzere şimdilik 40.000 TL’nin davalı işverenden faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı …’ün, müvekkili … AŞ’nin kurucu ortağı, Yönetim Kurulu Başkanı ve çoğunluk hissedarı dava dışı …’ün kız kardeşi olduğunu, davacının …’ün kendisine bir kariyer fırsatı sunmak istemesi üzerine işyerinde çalışmaya başladığını ve şirkete ortak yapıldığını, davacının şirkette halen % 7,5 oranında hisse sahibi olduğunu, lisansın başka bir şirkete devredildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, Şirketin halen Boyden lisansım elinde bulundurduğunu ve ticari faaliyetlerine söz konusu lisans kapsamında devam ettiğini, taraflar arasında işçi/işveren ilişkisinin kurulmadığını, davacının şirkette genel müdür sıfatı ile çalışmadığını, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığını, görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu, davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davalı şirketin önceki yıllar kar payı-temettü dağıtımlarına ilaveten 31.03.2014 tarihli son genel kurııl toplantısında şirket ortaklarına temettü olarak toplam 317.714,93 TL dağıtılmasına karar verildiğini ve davacının da % 7,5 hisse sahibi sıfatı ile söz konusu tutarda kar payı alacağının bulunduğunu, davacının şirket ortağı olarak dilediği tarihte, dilediği şekilde ve uzunlukta Şirket merkezine gelip gittiğini, şirketin mali nimetlerinden ortağı ve Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı sıfatından yararlandığını, şirkette yönetim kurulu üyesi/başkan yardımcısı olarak görev yaptığı surece kendisini managing partner/başkan yardımcısı olarak nitelendirdiğini ve şirketi münferit imzasıyla sevk ve idare eden en yetkili iki isimden biri olduğunu, davacının işçi sıfatına sahip olmadığını belirterek davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, iddia, savunma, toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait davalı taraf ticari defter ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişi kurulu marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bu yönden sunulan 14/12/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporu incelenip denetlenmiş, bilahare davacı tarafın bilirkişi raporuna karşı itirazların cevaplandırılması açısından bilirkişi kurulundan ek rapor alınması cihetine gidilmiş bu yönden sunulan 01/11/2017 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu da incelenip denetlenmiş, bilirkişi kurulu kök ve ek raporunun dosya kapsamına, toplanan delillere uygun olduğu, denetime elverişli olduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi kurulu kök ve ek raporu kapsamı birlikte değerlendirilmiştir.
Dava, davalı şirkette yönetim kurulu üyesi olan davacının bu sıfatından kaynaklanan ücret ve alacaklarının tespit ve tahsiline ilişkindir.
Davacının davalı şirkette 01/08/2010 tarihinde işe girdiği ve 15/10/2012 tarihinde de emekli olduğu, emekli olduktan sonra da yönetim kurulu üyesi olarak görev almaya ve bu görevi nedeniyle 2013/7 ayına kadar aylık 5.000-TL huzur hakkı almaya devam ettiği, davacının 2013/8 ayından itibaren sözleşmeyi fesh ettiği, 17/11/2014 tarihine kadar olan ücret alacaklarının tahsilini talep ettiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında bir hizmet sözleşmesi bulunmadığından, davacı taraf 15/10/2012 tarihinde emekli olduğundan ve emeklilikten sonra davacıya ödenen ücretler huzur hakkı olarak belirtildiğinden davacının sadece yönetim kurulu üyesi sıfatının bulunduğu da dikkate alınarak davacının iş sözleşmesinden kaynaklanan bir alacağından söz edilemeyecektir. Zaten iş bu davanın başlangıçta İstanbul … İş Mahkemesi’nin … E. Nolu dosyasında görülmekte iken mahkemece 07/04/2015 tarihinde verilen görevsizlik kararının Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin… E., -… K., sayılı 10/09/2015 tarihli kararı ile onanmasına karar verilmesi üzerine HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde talep halinde dosyanın İstanbul Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği ve mahkememiz esasını aldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce de benimsenen bilirkişi kurulu kök ve ek raporunda da belirtildiği gibi davacının yönetim kurulu üyesi sıfatı nedeniyle ancak huzur hakkı talep edebileceği, huzur hakkının yönetim kurulu üyesinin katılmış olduğu her toplantı sayısına göre belirlendiğinden, davacı tarafın, 2013/8 ayından itibaren sözleşmeyi fesh etmiş olduğu, 17/01/2014 tarihine kadar katılmış olduğu toplantıları ve bu toplantılar için genel kurulu belirlemiş olduğu huzur hakkını geçerli delillerle ispat etmesi gerektiği, davacı tarafından bu yönde herhangi bir delil sunulmadığından dinlenen tanık ifadeleri de dikkate alındığında davacının toplantılara katılmadığı da anlaşıldığından davacının talep edebileceği bir ücret alacağını ( huzur hakkının ) bulunmadığı saptanmış olmakla, yerinde görülmeyen davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90 TL karar ve ilam harcının 683,10-TL peşin harçtan düşümü ile geriye kalan 647,20 -TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 4,750-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; gerekçeli kararın tebliğden itibaren on beş gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı