Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1073 E. 2018/380 K. 19.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1073 Esas
KARAR NO : 2018/380
DAVA : Limited Şirket Müdürünün Azli, Kayyımlık
DAVA TARİHİ : 02/11/2015
KARAR TARİHİ : 19/04/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin; davalı … ve babası …, akrabası… ve … ile birlikte davalı şirketi kurduklarını, şirket su altı sporları faaliyetleri amacıyla tekneyi ve tüm dalış sporları için bulunması gereken her türlü donanım ve malzemeyi satın aldıklarını, süreç içerisinde ortaklardan … ve …’ın hisselerini …’a devrettiğini, çoğunluk hisse ile kararlar alarak şirket müdürü olarak sadece davalı … seçildiğini, daha sonra …’ın da hissesini oğluna devrederek davalı …’ın %75 oranda hisse ile hakim ortak olmasının sağlandığını, müvekkilinin, davalı şahsın şirket gelirlerini bilinçli ve kötü amaçlı olarak şirketten ve dolayısı ile kendinden kaçırdığını öğrendiğini, bu durum üzerine şirketten bilgi almak istediğini ancak bu hakkın engellendiğini, davalının babası ve şirketin malimüşaviri … hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, olaylar gelişirken şirkete ait tüm malvarlığın davalı şahıs tarafından elden çıkarıldığını öğrendiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davalı …’ın şirket müdürlüğünden azline, şirkete kayyım atanmasına, şirketin tüm defterlerinin ve belgelerinin örneklerinin taraflarına verilmesi için izin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, olayların gerçekleşme şeklinin dava dilekçesinde anlatıldığı gibi olmadığını, hisse devir işleminin 20/03/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında oybirliği ile kabul edildiğini, aynı genel kurulda müvekkili şahsın şirket müdürü olarak oybirliği ile atandığını ve davacının herhangi bir karşı oyu ve şerhi bulunmadığını, şirketin borç yükü altında olduğunu ve borcundan dolayı satışların gerçekleştirildiğini, sezonun iyi geçmemesinden dolayı şirketin zarar ettiğini, şirketin ticari faaliyetine devam edebilmesi için satış dahil olmak üzere tüm işlere karar vermek ve uygulamak şirket yönetiminin hakkı olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Dava; limited şirket müdürü davalı şahsın şirket müdürlüğünden azli ve kayyım atanması istemine ilişkindir.
Davalı şirket merkezinin mahkememiz yetki sınırlarında (…) olması nedeniyle taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre HMK’nun 14/2 maddesi gereğince işbu davaya bakmaya mahkememiz kesin yetkili olup, dava 6102 sayılı TTK’nun 1521.maddesi gereğince basit yargılama usulünce incelenip sonuçlandırılmıştır.
Uyuşmazlığa uygulanması gereken TTK’nun 630.maddesi; “Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir. Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir. Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur. Görevden alınan yöneticinin tazminat hakları saklıdır.” hükmünü içermektedir.
Şirket müdürünün yetkilerinin geri alınması ve sınırlandırılmasında; genel kurulun birçok kez kanuna aykırı şekilde toplantıya çağrılması, azlık hakları ile bireysel hakların devamlı ihlali, özellikle bilgi alma ve inceleme haklarının engellenmesi, şirketin sürekli zarar etmesi, dağıtılan kar payının sürekli azalması, ortaklar arasındaki şiddetli geçimsizlik, şirketin devamlı olarak kar getirmemesi, şirketin amacının gerçekleşmesinde ekonomik ve hukuki imkansızlık, kanun esas sözleşme ve genel kurul kararlarının yerine getirilmemesi veya sürekli şeklinde ihlali, uzun yıllar ciddi bir faaliyetin olmaması gibi hususlar sayılmıştır.
TTK’nun 614.maddesi; “Her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir.” hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, TTK’nun 630.maddesi gereğince davalı şirket müdürünün yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması için haklı nedenlerin bulunup bulunmadığının kanıt yükümlülüğü, iddiayı ileri süren davacı ortağa aittir.
Davacının iddialarının yerinde olup olmadığının tespiti için bildirdiği tanıklar dinlenmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
23/11/2017 tarihli duruşmada dinlenilen tanıklar yeminli anlatımlarımda özetle; davalının müdürü olduğu şirket kayıtlarının usulünce tutulmadığını, gelen müşteriler için fatura kesilmediğini, ucuz akaryakıt alma imkanı varken daha pahalıya dışarıdan akaryakıt alındığını, zarar etmemesi gereken şirketin zarar eden bir şirket haline düşürüldüğünü belirtmişlerdir.
Uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden davalı şirkete kayyım atanma koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda bilirkişi kurul raporu alınmasına karar verilerek, taraf ticari defter ve kayıtları, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişi SMM… ile Doç. Dr….’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 06/01/2017 tarihli bilirkişi raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu raporunda; davalı şirketin ticari defter kayıtların usulüne uygun olduğu, şirketin 27/05/2016 tarihinde tasfiyeye girdiğini, tasfiye giriş bilançosuna göre şirketin aktifleri toplamının 255.448,30 TL, borçlar toplamının 418,533,77 TL olduğu, şirketin özvarlığını tamamen yitirdiği, şirketin tasfiyeye girdiği tarih itibariyle öz sermayesi -163.134,10 TL olduğu, davalının, davacıya bilgi alma ve inceleme hakkını gereği gibi kullandırmadığı, davalı şirket müdürü haklı nedenle görevden azledilme şartlarının oluştuğu, şirketin borca batık olması nedeniyle şirketin tasfiye edilmesine karar verilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi kurulu raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu, getirtilip-sunulan belgeler, tanık beyanları ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; davalı şirketin 27/05/2016 tarihi itibariyle tasfiyeye girdiği, bu tarih itibariyle şirketin öz sermayesinin -163.134,10 TL olduğu, bu haliyle davalı şirketin borca batık olduğu; davacının, şirket defter ve kayıtlarını davalıdan istediği ancak, davalının bu isteği yerine getirmediği, dolayısıyla ortağın bilgi alma ve inceleme hakkını engellediği, davacı ortağa kar payı vermemek için şirketin zarar ettirildiği, gelen müşteriler için kayıtların usulünce tutulmadığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle şirketin iyi yönetilmediği, dolayısı ile TTK nın 630. Maddesinde öngörülen şirket müdürünün azli için haklı nedenlerin bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Diğer yandan, bu hususlarda iddianın kanıt yükü davacıda olduğundan ve iddialar kanıtlandığından, davalı tanıklarının dinlenilmesi de sonuca etkili olmayacağından, davalı tanıklarının dinlenilmesine gerek görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalı şirket müdürü …’ın şirketin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılarak davalı şirkete yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kullandırılması için mali müşavir Murat Kutanoğlu’nun kayyım olarak atanmasına,
2-Davalı şirketin tasfiye sürecine girdiği dikkate alınarak tasfiyenin 1 yıllık süre içerisinde tamamlanmasına ve atanan kayyımın görevinin bu süreyle sınırlı tutulmasına,
3-Atanan kayyım’a aylık 1.500 TL ücret takdirine, takdir olunan ücretin davalı şirket hesaplarından karşılanmasına,
4-Alınması gerekli 35,90-TL karar ve ilam harcından 27,70-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 8,20-TL harcın davalı …’dan alınıp maliyeye gelir kaydına,
5-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınıp davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan 27,70 TL başvuru harcı, 27,70 TL peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, 1.400 TL bilirkişi ücreti ve 387,75 TL tebligat giderlerinin toplamı 1.847,25 TL yargılama giderinin davalı …’dan alınıp davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.