Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1000 E. 2018/546 K. 28.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1000 Esas
KARAR NO : 2018/546
DAVA : Haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve tazminat alacağına ilişkindir.
DAVA TARİHİ : 13/10/2015
KARAR TARİHİ : 28/05/2018
Yukarıda tarafları, konusu, esas ve karar numarası yazılı mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili sunmuş olduğu dava dilekçesi ile; davalı tarafın 10/05/2005 tarihli İş Sözleşmesine istinaden müvekkiline ait şirkette satış sorumlusu olarak işe başlamış olduğunu ve 1175 sayılı yasa 14. Maddesini mesnet göstererek yeterli hizmet süresi ve prim ödeme gün sayısını tamamlandığını, kendi arzusu ile 15/05/2014 tarihinde işten ayrılmış olduğunu, davalının müvekkiline ait şirkette çalışırken aynı iş kolunda, aynı şehir ve bölgede faaliyet gösterecek şirketin alt yapısı için hazırlıklar yapmış olduğunu, 16/07/2014 tarihinde müvekkili şirketin bir müşterisi ile birlikte kendi şirketini kurup, müvekkilinin şirketinin ana tedarikçisi ile bağlantı tesis ederek, müvekkili ile haksız ve usulsüz rekabete başlamış ve devam etmekte olduğunu, davalının müvekkiline ait şirketteki görevi ve konumu gereği müvekkiline müşterilerine ait ticari sırları, devamlı müşteri listelerini, alışveriş performanslarını, mal temin mahallerini ve fiyatlarını, pazarlama yöntemlerini bilmekte olduğunu, davalının eylemlerinin iyi niyet ve sadakat kurallarına, iş sözleşmesine, rekabeti sınırlayan düzenlemelere aykırı, davalı lehine sebepsiz zenginleşmeyi sağlamakta olduğunu, müvekkilinin gelir ve itibar kaybına sebep olduğunu belirterek, davalının sözleşme hükümlerine aykırı fiileri ve haksı rekabetin tespitin tespiti, rekabetin engellenmesi, şimdilik 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal fazi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile; Davaya bakmaya ticaret mahkemelerinin değil, iş mahkemelerinin olduğunu, müvekkilinin şahsi olarak ticaret yapmadığını, müvekkilinin ortağı ve yetkilisi olduğu …Şti tarafından yapıldığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin, davacı şirkette çalıştığı sırada davacı şirkete ilişkin ticari sır mahiyetinde bilgilere sahip olmadığını, davacıya ait hiçbir bilginin de gerek çalışırken ve gerekse işten ayrıldıktan sonra ifşa etmemiş olduğunu, haksız rekabet teşkil edecek bir eylemde de bulunmadığını, müvekkilinin müdürü olduğu…Şirketinin ticari faaliyetinde davacı ile rekabet içinde olmadıklarını, ticaretin gereklerinin dışında bir fiilde de bulunmadıklarını, kaldı ki davacı şirketin dahi 28/10/2014 tarihinden itibaren … şirketinden ciddi miktarda mal almakta olduklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Davacı taraf delil olarak; 10/05/2005 tarihli iş sözleşmesi, ibraname, iş akdi feih talebi ve ekleri, müşteri listesi ve ciro belgesi, davalıya ait eğitim gideri belgeleri, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve … yazılacak yazılar ve her türlü yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf delil olarak; Ticari defter ve belgeler, tanık ve sair delillere dayanmıştır.
Dosyanın teknik bilgi ve bilirkişi incelemesi gerektirmesi nedeniyle, dosya ekonomi ve finans uzmanı Y.Doç. Dr. …, elektrik mühendisi … ve SMMM bilirkişisi …’e tevdi edilmiş ve bilirkişiler sunmuş oldukları raporlarında;
Davacı taraf, davalının yanında işçi olarak çalışıyorken işten ayrıldığını öğrenmiş olduğu iş sırlarım ve müşteri potföyünü kullanarak bir takım müşterileriyle iş yapmaya başladığını, böylece haksız, rekabetle bulunduğunu iddia etmektedir.
Türk Ticaret Kanunu m. 54/2 haksız rekabeti, ‘rakipler arasınla veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar” şeklinde tanımlanmış daha sonra TİK. m. 55 hükmünde uygulamada en sık görülen haksız rekabet hallerine, sınırlayıcı olmamak koşulu ile, örnekler vermiştir.
Haksız rekabet halleri arasında, “sözleşmeyi ihlale ve sona erdirmeye yöneltmek: özellikle; (…3. kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmctlikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak…. İşçileri, vekilleri vaya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim vc iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek…. Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek…” hususları da girmektedir (TTK 55/1). Özellikle, gizlice vc izinsiz, olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur (TTK. m. 55/1-d).
Yargıtay vermiş olduğu bir kararında bu hususu şu şekilde dile belirmiştir: “TTK.nun 56. Maddesinde haksız rekabetin aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimali olduğu düzenlenmiş. 57 maddede ise hüsnüniyet kaidelerine aykırı hareketler sınırlayıcı alarak değil “hususiyle” denilmek suretiyle örnekleyici olarak sayılmıştır. Anılan maddenin I numaralı bendinde başkalarının işyeri, onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemenin hüsnüniyet kaidelerine aykırı hareketler olduğu belirtilmiştir. Gerek haksız rekabete ilişkin yasal düzenlemeler gerekse Medeni Kanun’un 2. maddesinde belirtilen herkesin haklarım kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda okluğu yönündeki tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulama alanı bulunan temel hüküm uyarınca bir ticari işletmeye, şirkete yönelik olarak yapılan eylemlerin haksız rekabet oluşturması için bu eylemleri yapanların tacir olmaları veya haksız rekabete maruz kalan şahıs, şirket veya işletme ile aynı konularda iştigal etmeleri gerekmemektedir. Haksız eylemin özel bir türü olan haksız rekabeti oluşturan eylemin kim tarafından hangi şekilde hangi yolla meydana getirmiş olduğunun bu öylemin sübutu açısından bir önemi bulunmayıp, yapılan eylemin haksız olarak bir ticari işletmeye, bir ticari faaliyet zarar verip vermediği, güven içinde devam etmesi işlemesi gerekli tiacari rekabet ortamının bozup bozmadığı hususu üzerinde durulmadır. ” yine Yargıtay’ın başka bir kararında da “Davalılar Y.O ‘nun 4.11.1991. A.U ‘nun 20.9.1993 tarihli ve aynı hükümleri taşıyan sözleşmeler gereğince, davacı şirket ile mümessillik sözleşmesi devam ederken, aynı konuda faaliyet gösteren … Ltd. Şirketini kurdukları, davalı Y.O.’nun zorla imzalatıldığı kanıtlanmayan 20.6.1994 tarihlî iş akdinin feshine dair belge ile mümessillik sözleşmesine aykırı davrandığını kabul etmesi karşısında, davalıların, davacı şirkete karşı haksız rekabette bulunduklarının kabulü gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş ” (Y. 11. HD’nin E. …. K. 1997/700 tarih ve 17.02.1997 sayılı karan) şeklinde vermiş olduğu kararlar ve bu bilgiler ışığında yapılan değerlendirmede; somut olayda, gerek davacının ve gerekse davalının yetkilisi olduğu …Şti’nin ticari defterlerinde davacının 25.412.00 TL … Şti.’ne borçlu olduğunun tespit edilmiş olması, bu durumun davacının davalının yetkilisi olduğu şirketle ilişkiye girerek mal satın aldığını ve dolayısıyla da mal satın alınan … Şti.’nin davacıdan farklı ürünler sattığını oltaya koyması,.. Şti.’nin davacının dosyaya sunmuş olduğu müşteri listesinde yazılı müşterilerinden çok azı ile ticari ilişkisinin olması, davalının, davacının ana tedarikkçisi ile bağlantı tesis ettiğine dair herhangi bir delil bulunmaması, teknik değerlendirme bölümünde “davacı … ‘herhangi bir delil bulunmaması, davacı … ‘in etanj armatür, muhtelif red armatürler ile kümes aydınlatma ürünleri gihi özel armatörler ürettiği, bunun yanında hytronik sensorlerı, elektro start balastları, bıb floresan ampuller iç in duylar, …marka park reflektörlü ampuller, ta vc b,a.g gibi led aydınlatma aksesuarları ithaledip sattığı, buna karşın davalının herhangi bir üretiminin olmadığı, davacının ürettiğive ihtal ettiği sattığı, hiçbir ürünü üretip satmadığı: davacının satışı yaptığı ürünlerin marka vc modellerinin de davacının satışını yaptığı ürünlerin marka ve modellerinden farklı olduğu tüm bu nedenlerle ele geçirilen veya öğrenilen bilgilerin ve iş sırlarının değerlendirilmesinin yani TTK, m, 55/1-d sözkonusa olmadığı dolayısıyla da haksız rekabet bulunmadığını belirtmişlerdir.
Dava; Haksız rekabetin tespiti ve tazminat istemine ilişkindir.
Davalı tarafın görev, husumet ve hukuki yarar yokluğuna yönelik itirazı, dosyadaki bilgi ve belgeler, davanın niteliği uyarınca, davalı tarafın mahkememiz görevine yönelik itirazı yerinde görülmeyip, mahkememiz görevli olduğundan, yine dosyadaki bilgi ve belgeler ve davanın niteliği de HMK değişikliği dikkate alındığında davalı tarafın hukuki yarar itirazının da yerinde olmadığı, keza davacı tarafın davalıya yönelik dayandığı sözleşmeye istinaden haksız rekabet tespit ve tazminat talebinde bulunduğu bu haliyle husumetin doğru yöneltildiği ve davalı tarafın husumet itirazlarının da yerinde olmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; Davacı ile davalı arasındaki sözleşme uyarınca davalının işten ayrıldıktan sonra davacı ile sözleşmeye aykırı olarak haksız rekabet ilişkisine girip giremidği, varsa bunun ne olduğu, bundan davacının bir zararının olup olmadığı, zararı varsa davacının talep edebileceği zarar miktarı noktalarında toplandığı görülmüştür.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosyadaki bilgi ve belgeler, alınan detaylı, gerekçeli ve dosya kapsamı ile uyumlu olması nedeniyle itibar edilen bilirkişi raporu uyarınca davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir. Zira, alınan raporda açıkça tespit edildiği üzere davacının ithal ettiği, sattığı ürün çeşit ve markalarının davalının ithal ettiği, sattığı ürün ve çeşit ve markalarından farklı olduğu, davacının her hangi bir üretiminin bulunmadığı, davacının bizatihi kendisinin de davalıdan bir kısım ürünler aldığı bu hususun tarafların ticari defterlerine de yansıdığı ve yine davalının davacının ithal edip sattığı ürünlerden farklı marka ve çeşitte ürünler ithal edip sattığı ve bu sattığı ürünlerin bir kısmının davacının da müşterisi olan kişilere yapılmış olmasının taraflar arasındaki ürün farklılığı, satılan ürünlerin marka farklılığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalının davacı ile yapmış olduğu sözleşmeye aykırı, davacının ticari sırrı niteliğinde her hangi bir sırrını da kullanmamış olduğu, bu hususta davacı tarafça bir ispat delillinin sunulamadığı ve yine davalı eylemlerinin farklı ürün çeşitli ve farklı markalara ait bizatihi davacıya da satışını içeren eylemler içinde bulunmasının davacı nezdinde haksız rekabet oluşturamayacağı, taraflar arasındaki sözleşmede de yer ve süre şartının olmaması nedeniyle de geçerli olamayacağı, geçerli olsa bile alınan rapor ve tarafların farklı marka ve farklı ürün satıyor olmaları nedeniyle davacının iddiasının sübuta ermediği ve davasının bu nedenle de reddi gerektiğine kanaat getirilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Alınması gerekli 35,90 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 134,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan 4,10 TL vekalet harcı, 6,50 TL vekalet pulu olmak üzere toplam 10,60 TL giderin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalı
Hakim …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.