Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/996 E. 2019/516 K. 11.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/996 Esas
KARAR NO : 2019/516

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/11/2013
KARAR TARİHİ: 11/07/2019

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında yapılmış 15/12/2012 tarihli…Sözleşmesi gereği, Libya bölgesinde medikal tanıtım, stratejik pazarlama, reklam, tanıtım, halkla ilişkiler faaliyetlerinin hastane adına müvekkili şirket tarafından yürütüleceğinin ve bunun karşılığında hizmet bedeli alınacağının kararlaştırıldığını, bu kapsamda tedavi edilen hastalara ilişkin sözleşme gereği düzenlenen ve davalının kaşe ve imzası ile mutabakatının olduğu faturalara istinaden ödemenin yapılan ihtara rağmen ödenmediğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle sözleşme gereği verilen hizmetlere karşılık düzenlenen faturalardan kaynaklı şimdilik 100.000 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 19/11/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 496.301,87 USD + 119.647,63 Euro’ya yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanmış 15/12/2012 tarihli sözleşme gereği davacı tarafça düzenlenen ve müvekkiline tebliğedilen faturalara süresi içinde itiraz edilmediğini ancak, fatura bedellerinin içeriğinin kabul edilmediğini, sözleşme gereği komisyon dışı tutulması gereken bedellerin faturaya dahil edildiğini, faturaların sözleşmeye göre düzenlenmediğini, müvekkilinin tarafından tedavi edilen hastalara ilişkin masraf ve ücretler alınmadan davacı tarafa komisyon veya aracılık hizmet bedelinin ödenmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava; taraflar arasında yapılmış sözleşme gereği davacı tarafça verilen hizmete karşılık düzenlenen ve davalıya tebliğ edilen faturalardan kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ticari ilişki her iki tarafın da kabulünde olup, davacı taraf, sözleşme gereği verilen hizmet karşılığı düzenlenen fatura bedellerinin ödenmediğini ileri sürmüş; davalı taraf ise, davacı tarafça düzenlenip tebliğ edilen ve süresi içinde itiraza uğramayan faturaların sözleşmeye uygun düzenlenmediğini savunmuştur.
Fatura, … veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (213 sayılı VUK 229. md.). Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” (TTK 21/1). Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (TTK 21/2). Fatura düzenleyen tacirin TTK’nın 21/2. maddede belirtilen karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdî ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır. Bu nedenle faturanın TTK’nın 21. maddesi gereğince kesinleşmiş ve tarafları bağlayıcı olduğunun kabul edilebilmesi için, fatura konusu işle ilgili yanlar arasında sözleşme yapıldığının yasal delillerle kanıtlanması ve bedeli uyuşmazlık konusu işin de kabul edilebilir yeterlikte iş sahibine teslim edildiğinin yüklenici tarafından kanıtlanmış olması zorunludur. Sadece faturanın karşı tarafa tebliğ edilmiş ve itiraz edilmemiş olması yanlar arasında akdî ilişkinin kurulmuş ve iş bedelinin istenebilir olduğunu kanıtlamaz.
Bu bilgilere göre somut olaya bakıldığında; 15/12/2012 tarihli “… Sözleşmesi” her iki tarafı kabulünde olup, sözleşme ile davacı tarafın, davalı şirkete ait hastanenin Libya bölgesindeki tek çözüm ortağı ve temsilcisi olduğu; bölgede medikal tanıtım, pazarlama, reklam, tanıtım ve halkla ilişkileri davalı adına üstlenildiği; sunacağı hizmet karşılığı ilaç ve sarf malzemeleri ile KDV dahil (özellikli malzemeler hariç) her tedavi ücretinin %35’i oranında ücrete hak kazanacağı kararlaştırılmıştır. Buna göre çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sözleşme gereği davacının yüklendiği hizmeti yerine getirip getirmediği, getirmiş ise karşı taraftan talep edebileceği alacak miktarı noktasındadır.
Dava konusu uyuşmazlığın niteliği gereği, talep edilen alacağın varlığı ile miktarını kanıtlamak yükümlülüğü davacı tarafa aittir. Bu kapsamda, davacı tarafça bildirilen deliller toplanmış, faturaların dosya arasında olduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki somut uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek, taraf ticari defter ve kayıtları, getirtilen-sunulan belgelerle birlikte dosya konusunda uzman bilirkişiler YMM… ve Doç. Dr. …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişiler tarafından düzenlenen 04/09/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunun, taraf vekillerinin beyan ve itirazı üzerine heyete eklenen ve ayrık rapor düzenleyen bilirkişilerden alınan 15/07/2016 tarihli rapor ile kök raporu düzenleyen heyet tarafından sunulan 01/08/2016 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüş, taraf vekillerinin beyan ve itirazı üzerine bu kez bilirkişiler mali müşavir …, mali müşavir ve hastane müdürü … ve hastane yöneticisi Uzm. Dr. …’dan alınan 19/02/2018 tarihli raporun ve yine itiraz üzerine son heyete eklenen Elektrik Elektronik Mühendisi … ile birlikte aynı heyetten alınan 14/09/2018 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi kurulu 04/09/2015 tarihli kök raporu ile 01/08/2016 tarihli ek raporunda özetle; taraf ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, davaya dayanak ve ihtilafa konu 17 adet faturanın davalıya tebliğ edildiği, davalının defterlerine kaydedildiği, davalı tarafça TTK hükümleri gereği 8 günlük süre içinde itiraz edilmediği gibi faturaların da iade edilmediği, taraflar arasında yapılmış sözleşme gereği davacı tarafça düzenlenen davaya dayanak faturaların her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, incelenen taraf ticari defter ve kayıtlarına göre, dava konusu faturalara ilişkin davalı tarafça yapılan 7 adet fatura ödemesinin düşümü sonucu kalan talep konusu 10 adet faturadan dolayı davacının davalıdan 496.301,87 USD + 119.647,63 Euro alacaklı olduğu, 11/09/2013 tarihi itibariyle de ödenmeyen 10 adet faturaya ilişkin belirlenen alacak-borç miktarı konusunda tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre mutabık oldukları, 24/08/2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2.maddesi gereği yıllık %11,75 oranında temerrüt faizinin uygulanmasının talep edilebileceği; taraflar arasındaki sözleşmenin 4.maddesine davalının bağlı kalmayıp hastaların tedavilerini yaptığı, bu konuda davacının verdiği yazılı talimatının ve yönlendirmesinin olmadığı gibi davacının sözleşmedeki yükümlülüklerinin dışında başka yükümlülüğünün de olduğunun davalı tarafça kanıtlanamadığı bildirilmiştir.
Alınan 04/09/2015 tarihli bilirkişi kurulu kök raporu ile 01/08/2016 tarihli ek raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, tebliğ edilip her iki tarafın defterlerine de kaydedilen dava konusu faturalara itiraz edilmemesi nedeniyle diğer bilirkişi raporlarına itibar edilmemiş ve davalı taraf itirazları yerinde görülmemiş, Mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu kök ve ek raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında yapılmış ve tarafların kabulünde olan 15/12/2012 tarihli “Sağlık Turizmi İşbirliği Sözleşmesi” gereği, davacı tarafça düzenlenip davalıya tebliğ edilen davaya dayanak faturaların, bedelleri ödenmeyen 10 tanesinin usulüne uygun tutulan taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının faturaların içeriğine süresi içinde itiraz etmediği gibi faturaların da iade edilmediği, bilirkişi kurulu raporuyla tespit edilen 10 adet faturaya ilişkin tarafların kayıtlarında mutabık oldukları, dolayısı ile TTK’nın 21/2.maddesi gereği faturalar kapsamındaki hizmetin davacı tarafça davalı tarafa verildiğinin kabulü gerektiği; benimsenen bilirkişi kurulu raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere, incelenen ticari defter ve kayıtlara göre davacının davalıdan 496.301,87 USD + 119.647,63 Euro alacaklı olduğu kanaatine varılmıştır. Davalının, dava dışı 3.kişiden olan alacağını tahsil edememesinin davacıyı bağlamayacağı; diğer yandan özellikli sarf malzemelerine ilişkin davalı savunma ve itirazlarına, tebliğ edilip defterlere kaydedilen ve itiraz edilmeyen faturalara göre değer verilemeyeceği anlaşılmakla ıslah edilen davanın kabulüne, davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne ilişkin yazılı belge sunulmadığından hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.

KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Islah edilen Davanın KABULÜ ile,
1-496.301,87 USD ve 119.647,63 EURO’nun dava tarihi olan 13/11/2013 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a.maddesi gereğince hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli 137.218,42-TL karar ve ilam harcından 36.012,75-TL peşin ve ıslah harcının mahsubu ile geriye kalan 101.205,67-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 80.331,41-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 24,30 TL başvuru harcı, 36.012,75 TL peşin ve ıslah harcı, 3,75 TL vekalet harcı, 3.650 TL bilirkişi ücreti ve 351,50 TL tebligat giderlerinin toplamı 40.042,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.