Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/809 E. 2018/101 K. 15.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/809 Esas
KARAR NO : 2018/101
DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 17/09/2014
KARAR TARİHİ: 15/02/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalılardan … A.Ş. hakkında alacağın tahsili için İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe giriştiklerini ve takibin kesinleşmesi üzerine uygulanan haciz sonucu 87.410,00 TL’lik haciz yapıldığını, alacağın 695.000,00 TL olması nedeniyle uygulanan haczin alacağı karşılamadığını, yaptıkları araştırmada adı geçen davalı borçlunun sahip olduğu “…” isimli markayı takipten birkaç gün önce …Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı devir sözleşmesiyle davalılardan … A.Ş.’ye sembolik bir bedelle devredildiğini belirlediklerini, söz konusu devir işleminin alacağın tahsilini engellemeye yönelik danışıklı işlem olduğunu, her iki davalı şirketin yetkililerinin hemşehri olduklarını, önceden birbirlerini tanıdıklarını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle İİK’nın 277. ve devamı maddeleri gereğince marka devir işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yapılan sahip oldukları markayı piyasaya olan borçlarını ödemek amacıyla aynı sektörde faaliyet gösteren davalı … … A.Ş.’ye sattıklarını, muvazaalı bir işlemin bulunmadığını, diğer yandan takip dosyasında tatbik edilen haciz işlemlerinin tamamlanmaması nedeniyle geçerli bir aciz vesikasının bulunmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Davalı …… A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; vekil edeni şirketin iyi niyetli 3.kişi durumunda olduğunu, alacaklı tarafı zarara uğratmak kastıyla hareket etmediğini, marka devir işleminin muvazaalı olmadığını, markayı devir aldıkları şirketle aralarında herhangi bir bağ bulunmadığını, markayı ticari yatırım ve kar maksadıyla aldıklarını, resmi internet adreslerinde duyurduklarını, daha sonra da davaya konu yapılan markayı ticari amaçla 3.kişilere satıp devir ettiklerini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Dava konusu markanın davalı … … A.Ş. tarafından …Noterliğinin 31/07/2008 tarih ve … yevmiye numaralı devir sözleşmesiyle … ŞTİ’ne devri ve adı geçen şirket tarafından da …Noterliğinin 13/11/2008 tarih ve …yevmiye numaralı devir sözleşmesiyle… … …’e devri üzerine adı geçenler davaya dahil edilmişlerdir.
Davalılar … ŞTİ ve … Makina … … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yapılan “…” markasının iyi niyetli olarak gerçek değeri ödenmek suretiyle satın alındığını, markanın kendileri tarafından değerli hale getirildiğini, diğer yandan davacının elinde kesin aciz belgesinin bulunmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Davaya konu markanın son olarak … ŞTİ.’ne devir edilmesine üzerine adı geçen davalı da davaya dahil edilmiştir.
Davalı …ŞTİ. vekili cevap dilekçesinde özetle; markaya ilişkin alanda faaliyet göstermeleri nedeniyle söz konusu markayı satın aldıklarını, iyi niyetli olduklarını, dava şartı olan aciz vesikasının davacının elinde olmadığını ileri sürerek, dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Taraflarca bildirilen deliller toplanılmış, uyuşmazlığın çözümü için bilirkişi raporu alınmış ve alınan bilirkişi kurulu raporu ve ek raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı, üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1 ). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
İcra ve İflas Kanununu 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nın 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır ( İİK.md.281 ). Bu yasal nedenle de davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi mahkeme bununla bağlı olmayıp diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir ( Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ). Genelde, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Tasarrufun iptali davasının açılması koşullarından birisi de takip tarihinde kesinleşmiş bir alacağın bulunmasıdır. İcra takibi ancak ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşir. Borçlular, icra takibine itiraz etmişse takip kesinleşmez. Şayet borçlunun itirazı üzerine, alacaklı itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası açmışsa ortada kesinleşmiş bir icra takibi bulunmayacağından, borçlu hakkında haciz uygulaması da istenemez ( İİK. madde 78 vd. ) ve dolayısıyla geçici aciz vesikası yerine geçecek, alacaklıya tasarrufun iptali davası açma hakkı veren tutanak düzenlenemez (İİK. madde 105) veya kesin aciz vesikası verilemez (İİK. madde 143).
Somut olayda, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan sonra icra takibinden kısa bir süre önce yapıldığı sabittir. Davalı takip borçlusu hakkındaki takip dosyasının (İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas) incelenmesinden, kesinleşen takipte uygulanan haczin alacağı karşılamaması nedeniyle davacı alacaklının elinde İİK’nın 105.maddesi kapsamında aciz vesikasının bulunduğu, dolayısıyla dava şartının gerçekleştiği kuşkusuzdur.
Uyuşmazlık, takipten kısa bir süre önce davalı borçlu tarafından, diğer davalılar 3. ve daha sonra 4.kişilere yapılan marka devrinin, alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde ve alacaklıya zarar verme kastıyla yapılan tasarruf olup olmadığı noktasındadır.
İİK’nın 278.maddesi gereğince tasarrufun iptali için, edimler arasında fahiş farkın bulunması, diğer bir anlatımla tasarrufun ivazsız olması gerekmektedir. Bu durumda tasarrufa konu işlemin diğer tarafının iyi niyet iddiası dinlenilemez. Bu madde gereğince tasarrufun iptaline karar vermek için ayrıca tasarruf işleminin, haciz veya aciz yahut iflastan önceki 2 yıllık süre içerisinde yapılması yasal zorunluluktur. Diğer bir anlatımla, tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılması, edimler arasında fahiş farkın bulunması ve haciz tarihinden geriye doğru 2 yıllık süre içerisinde yapılması gerekmektedir. Bu halde lehine tasattufta bulunulan işlemin diğer tarafı 3. Veya 4. Kişiler iyiniyet iddiasında bulunamazlar. İyiniyet iddiası ileri sürülürse de dinlenilmez.
Dosyada alınan ve benimsenen tüm bilirkişi raporlarına göre, dava konusu markanın borçlu tarafça borcun doğumundan sonra ancak, hacizden önceki 2 yıllık süre içerisinde 3.kişiye, daha sonra 4.kişilere devrinin, temlik tarihlerindeki değerleri üzerinden gerçekleştiği ve bedellerinin ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda İİK’nın 278.maddesi kapsamında iptal koşulları bulunmamaktadır.
İddianın ileri sürülüş biçimine göre, olayda İİK’nın 279.maddesindeki iptal nedenleri de bulunmamaktadır.
Diğer iptal nedeni olan İİK’nın 280.maddesi gereğince tasarrufun iptali için, borçlunun alacaklıya zarar verme kastıyla yaptığı edimler arasında fark bulunmayan tasarrufun, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve alacaklıya zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilinmesi veya bilinebilecek durumda olunması gerekir. Bu konudaki kanıt yükü iddiayı ileri süren alacaklı tarafa düşer.
Markayı davalı borçludan satın alan 3.kişi ile 3.kişiden devir alan diğer davalıların, tasarrufun alacaklıya zarar verme kastıyla yapıldığını bildikleri veya bilebilecek durumda oldukları hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde davacı tarafça kanıtlanamamıştır. Bu konuda ileri sürülen hemşehrilik ilişkisi tek başına bu iddianın doğruluğunu kanıtlamaz. Bu durumda İİK’nın 280.maddesi kapsamında da iptal koşullarının bulunduğundan söz edilemez.
İddia, savunmalar, toplanan deliller ile gerekçeli ve denetlenebilir olması nedeniyle benimsenen dosyadaki bilirkişi raporlarına göre; dava konusu markanın temlik tarihlerinde borçlu tarafça önce 3.kişiye, daha sonra da 4.kişilere değerinde satılıp bedellerinin ödendiği, marka devrine ilişkin tasarrufun alacaklıya zarar verme kastıyla yapıldığının 3. ve 4.kişilerce bilindiğinin ya da bilinebilecek durumda olunduğunun, diğer bir anlatımla davalı 3. ve 4.kişilerin kötü niyetli olduklarının kanıtlanamadığı, dolayısıyla marka devrine ilişkin tasarrufta İİK’nın 278,279 ve 280.maddelerindeki iptal nedenlerinin bulunmadığı anlaşıldığından aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : /Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 35,90 TL başvuru karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 9.382,50 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 9.345,60 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 41.750,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
4-Davalı … Holding tarafından yapılan 5,75 TL vekalet pulu ve vekalet harcı giderinin davacıdan alınıp davalı … Holding verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 5,75 TL vekalet pulu ve vekalet harcı giderinin davacıdan alınıp davalı …’ye verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avanslarından geriye kalanın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …