Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/801 E. 2020/924 K. 18.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/801 Esas
KARAR NO:2020/924

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:04/08/2004
KARAR TARİHİ:18/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacılardan …A.Ş.’ye 30/07/2004 tarihinde…. Noterliği’nden 22/07/2004 tarihli – … yevmiye nolu ödememe protestosu ile ekinde dava konusu bono fotokopisinin gönderildiğini, gönderilen bono fotokopisi incelendiğinde; bononun 20/07/2004 vadeli, 32.000.000.000,00-TL. (32.000,00-TL.) bedelli olduğunu, bonoda müvekkili davacılardan …A.Ş.’nin keşideci olarak, davalı …’in ise lehtar olarak göründüğünü, davalı …’in bonoda lehtar olarak görülmesine karşın bono arkasındaki ilk cironun müvekkillerinden … A.Ş. tarafından yapılmış olduğunu, davalı lehtarın ise bonoda son ciranta olarak bulunduğunu, müvekkillerinin davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, müvekkillerinin kesinlikle davaya konu bonoyu tanzim edip vermediklerini, senet üzerinde yer alan …A.Ş.’nin kaşesi üzerindeki imzanın şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ait olmadığını, bononun arkasında bulunan … A.Ş.’ye ait kaşe üzerindeki ciro imzasının da bu şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ait imzalar olmadığını, bu nedenle imzalara itiraz ettiklerini, müvekkillerinin davalı tarafa bu bono nedeniyle borcu olmadığı gibi, herhangi bir borçlarının da bulunmadığını beyanla 22/07/2004 vadeli, 32.000.000.000,00-TL. (32.000,00-TL.) bedelli bono nedeniyle müvekkili davacıların davalı tarafa borçlu bulunmadığının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ise davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davacılar vekili tarafından … CBS’ye verilen şikayet dilekçesindeki şüphelilerden biri olan …’un dava konusu bononun da aralarında bulunduğu senetlerde yer alan kaşe üzerine imza attığının ileri sürülmüş olduğunu, adı geçen şahsın … … … yaklaşık 14 yıldır finans müdürü olarak çalıştığını, bu süre zarfında şirket kaşesi üzerinde dava dışı …’un imzasının bulunduğu senetlerin davalılarca ödenmiş olduğunu, anonim ortaklıkta temsil yetkisini haiz olmayan bir müdürün ortaklığı borç altına sokacak işlemler yapması ve şirketin de bu işleme karşı sessiz kalması halinde şirketin bu işlemle borç altına girebileceğini, … Şirketi’nin daha önce bu şekilde imzalanan senetlerin yetkisiz temsilci tarafından imzalandığını ileri sürmediğini ve bahsi geçen senetleri ödeme yoluna gittiğini, bu nedenle davacı tarafın iyi niyetli olduğundan söz edilemeyeceğini, Yüksek Yargıtay’ın aynı hukuki nedene dayanan başka bir uyuşmazlıkta “yetkisiz temsilcinin düzenlediği başka çekleri temsil edilen benimseyip ödediğine göre, dava konusu çekten de sorumlu tutulmak gerekir” şeklinde karar vermiş olduğunu, bu durumun dahi davacının davasındaki haksızlığını ortaya koyduğunu, ayrıca Kadıköy CBS’ye yaptıkları şikayet başvurusu üzerine davacı taraf hakkında kamu davası açıldığını, belirtilen davanın … Ağır Ceza Mahkemesi’nde halen derdest olduğunu ve söz konusu davanın mahkemece bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacıların 05/11/2003 tanzim, 20/07/2004 vade tarihli, 32.000,00-TL. (eski para ile 32.000.000.000-TL.-Otuzikimilyar Türk Lirası) meblağlı bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik olarak açılmış menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; …. Noterliği’nce gönderilen ödememe protestosu, dava konusu bono aslı, imza sirküleri, imza incelemesi, bilirkişi incelemesi ve diğer yasal delillere dayanmıştır. Davalı taraf ise delil olarak; … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza davası dosyası, bono aslı, konuyla ilgili Yargıtay Kararları ve diğer yasal delillere dayanmıştır.
Mahkememizce yargılamanın başından itibaren …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza davası dosyasının (ki sonradan bu dosya …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde … Esas sayısını almıştır) sonucu huzurda görülen davayı ve izlenecek safahatı doğrudan ilgilendirdiğinden bekletici mesele yapılmıştır. Yargılama devam ederken davacılar vekili tarafından bekletici mesele yapılan …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde verilen kararın Yargıtay temyiz incelemesi sonucunda müvekkili lehine bozularak döndüğünü, ancak dava konusu senedi müvekkillerinin bilgisi dışında yetkisi olmadığı halde imzalayan … ile ilgili ceza dosyasında verilen kararın kesinleştiğini bildirmesi üzerine mahkememizce 04/05/2017 tarihli duruşmada bekletici mesele yapılan ceza dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesine, anılan ceza dosyasının Yargıtay’dan bozularak döndüğü bildirilmiş olmakla Yargıtay bozma ilamının ve Yargıtay bozma ilamı sonrası yapılmış ve yapılacak duruşma zabıtlarının mahkemesinden istenerek akıbetinin sorulmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından yargılama sırasında ısrarla …. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasının mahkememizce bekletici mesele yapılması yönündeki ara karardan rücu edilmesi yönünde talepte bulunulması üzerine mahkememizce 21/11/2017 tarihli duruşmada; bekletici meseleye ilişkin önceki ara kararlardan rücu edilip edilmeyeği ile bunun sonucuna göre bilirkişi incelemesi yaptırılıp yaptırılmayacağı husususun karara bağlanmasına karar verilerek sonrasında 17/04/2018 tarihinde yapılan duruşmada bekletici mesele yapılan …. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak ilgili mahkemenin 2017/79 E. sayılı dosyasında 07/04/2017 tarihli celseden sonra yapılan tüm duruşmalara ilişkin zabıtlarla ve ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunun bir örneğinin gönderilmesi istenmiştir.
Mahkememizce … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında aldırılan 12/03/2018 havale tarihli bilirkişi kurulu raporu celbedilerek incelenmiştir. Anılan raporun 6. sayfasında dosyamız davalısı … ile ilgili olarak; “… … Şirketler grubu tarafından …’e verildiği iddia edilen 05/11/2003 keşide ve 20/07/2004 vade tarihli, 32.000,00-TL. bedelli bononun … Şirketler grubunun yasal defterlerinde kayıtlı olmadığı, … şirketleri ile … arasında herhangi bir ticari ilişkinin ya da borç-alacak ilişkisinin bulunmadığı, …’in gelir durumunun … grubu şirketlerine verildiğini iddia ettiği meblağda borç verme yetkinliğine ve kapasitesine sahip olmadığı hususlarının tespit edildiği görülmüştür.
Mahkememizce 08/05/2019 tarihli celsede hakim değişikliği nedeniyle dosyanın geldiği aşama da dikkate alınarak mahkemece uzun zamandır bekletici mesele yapılan ceza dosyası ile ilgili olarak yargılamanın tüm safahatları incelenmiştir. Huzurdaki dosya henüz …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyası iken (… E.) mahkemece 07/03/2005 tarihli celsede dava konusu bono aslının getirtilerek incelendiği, davacı şirket yetkilisine gösterildiği, bonodaki imzaların davacı şirket yetkililerine ait olmadığının tespit edildiği, davalı vekili tarafından da bonodaki imzanın davacı şirket yetkililerine değil dava dışı …’a ait olduğunun beyan edildiği anlaşılmıştır. Dosyadaki 07/03/2005 tarihli duruşma zaptı incelendiğinde; …. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından uyuşmazlık konusu bonodaki imzanın dava dışı … tarafından atıldığının tartışmasız olduğu belirtilerek ara karar oluşturulduğu görülmüştür.
Mahkememizce 15/10/2019 tarihli duruşmada tüm dosya kapsamı ve ceza dosyasının geldiği aşama dikkate alınarak bekletici mesele yapılan …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesinin bu aşamada sonuca etkili olmayacağı kanaatine varıldığından, ceza dosyasının Yargıtay’dan dönüşünün beklenilmesi yönündeki ara karardan rücu edilmiş, yanlar arasındaki uyuşmazlığın niteliği itibari ile çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden iddia, savunma, dosyada toplanan deliller ve tarafların ilişki dönemine ait ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılımasına karar verilmiştir.
SMMM bilirkişi tarafından tanzim olunarak dosyaya sunulan 20/02/2020 tarihli raporda özetle; yapılan inceleme ve değerlendirmelere göre; 20/07/2004 vadeli 32.000,00-TL. bedelli bononun davacının kayıtlarında olmadığının tespit edildiği, ibraz edilen ticari defterlerde davacılar ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişkinin (mal veya hizmet alım satımı vb.) bulunmadığı, sonuç olarak davacıların ibraz edilen ticari defterlerinde dava konusu bononun kaydının olmadığı, davalı ile herhangi bir ticari ilişkisinin de bulunmadığı ve davacının davalıya da herhangi bir borcunun olmadığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
6100 sayılı HMK.’nun 281/1 maddesine göre; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” HMK.’nun 281. maddesinin gerekçesinde ise maddede rapora itiraz için taraflara tanınmış bulunan 2 haftalık sürenin kesin süre olduğu ve hak düşürücü bir nitelik taşıdığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla, taraflar bu süre içerisinde bilirkişi raporuna karşı itirazlarını dile getirmezlerse bilirkişi raporu itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir, yani itiraz etmeyen taraf artık rapora itiraz olanağını tümüyle kaybeder. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bilirkişi raporuna yasal süresi içinde itiraz edilmemesi halinde diğer taraf yönünden usulü müktesep hakkın doğacağı belirtilmektedir.
SMMM bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacılar vekili tarafından 17/03/2020 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporuna karşı yazılı beyanda bulunmuştur. Davalı … vekili tarafından vekillikten çekilme dilekçesi verilmiş, bilirkişi raporuyla birlikte vekilin istifa dilekçesi davalı asil …’e usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafından tebliğe rağmen rapora karşı herhangi bir beyan ve itirazda bulunulmamıştır.
Dosyada alınan bilirkişi raporu incelenip denetlenmiş, raporun toplanan ve celbedilen delillere, dosya kapsamına uygun olduğu, yargısal denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu saptanarak mahkememizce de benimsenmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 06/04/2016 tarih, 2015/… E. ve 2016/… K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere; kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalıdadır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/02/2015 tarih, 2013/…-… E. ve 2015/… K., 20/04/2016 tarih, 2014/…-… E. ve 2016/… K. sayılı kararları da bu yöndedir. Genel kural budur, fakat ispat yükünün davacı borçluya düştüğü bazı haller de vardır. Davacı borçlu, davalı alacaklının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (mesela borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü bu durumda alacaklı davalıya düşer. Çünkü, hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü de davalı alacaklıya düşmektedir.(HMK. m:190; MK.m:6) Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. Zira, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu iddia eden davacı olup, burada ispat yükü davacı borçludadır.
Somut olayda dava konusu bonodaki imza davacı tarafça açıkça inkar edilmiş, ancak yargılama sürerken 07/03/2005 tarihli duruşmada davalı … vekili Av. … …; davaya konu bonodaki imzanın dava dışı …’a ait olduğunu bizzat beyan ederek imza incelemesine gerek olmadığını bildirmiştir. Mahkemece aynı celsede; uyuşmazlık konusu senetteki imzanın dava dışı … tarafından atıldığının tartışmasız olduğu belirtilerek ceza dosyası sonucunun beklenmesine karar verilmiştir. Kural olarak kambiyo senetleri soyut borç ikrarını içeren senetlerdir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. Somut olayda; bonodaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı taraf beyanları ile saptanmış olduğundan ve bonoda açıkça “nakden” kaydı bulunduğundan, bu kayıt karşısında huzurdaki menfi tespit davasında ispat yükü artık davacı borçluya düşmektedir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın ticari defterleri üzerinde mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu, …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında aldırılan 12/03/2018 havale tarihli bilirkişi kurulu raporu ve …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı ceza dosyası münderecatı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketler tarafından davalı …’e verildiği iddia edilen 05/11/2003 keşide ve 20/07/2004 vade tarihli, 32.000,00-TL. bedelli bononun davalı şirketler grubunun yasal defterlerinde kayıtlı olmadığı, bononun dava dışı … tarafından tedavüle çıkarıldığı, davacı şirketlerle davalı … arasında herhangi bir ticari ilişki ya da borç-alacak ilişkisinin bulunmadığı, davalı …’in gelir durumunun davalı şirketlere verdiğini iddia ettiği meblağda borç verme yetkinliğine ve kapasitesine sahip olmadığı, sonuç olarak davacıların davalıya da herhangi bir borcunun olmadığı tespit edilerek aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davacı şirketlerin 05/11/2003 tanzim, 20/07/2004 vade tarihli, 32.000,00-TL. (eski para ile 32.000.000.000-TL.-Otuzikimilyar Türk Lirası) meblağlı bono nedeniyle davalı …’e borçlu olmadığının tespitine,
2-Alınması gerekli 2.185,92-TL. karar ve ilam harcından, 432,00-TL. peşin harcın mahsubu ile kalan 1.753,92-TL. harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan 432,00-TL peşin harç, 10,10-TL başvuru harcı, 1,80-TL vekalet harcı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 258,90-TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.702,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
4-Davacılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/1 uyarınca hesap ve taktir olunan 4.800,00-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, HMK.’nun 345. maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak 2 (iki) hafta içinde HMK.’nun 342. maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK.’nun 343. maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile yine HMK.’nun 341/1 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olarak verilen karar davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır