Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/762 E. 2019/994 K. 09.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/762 Esas
KARAR NO : 2019/994

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 25/07/2002
KARAR TARİHİ : 09/12/2019

BİRLEŞEN
İSTANBUL 3 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/599 Esas
KARAR NO : 2014/424

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/06/2013
KARAR TARİHİ : 09/12/2019

İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 02/04/2004 tarih ve… Esas … Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2014 tarih ve 2013/12755 Esas 2014/2154 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olup, davacı vekilinin tashihi karar istemi de yine aynı dairenin 2014/7449 E. ve 2014/12322 K. Sayılı ilamı ile reddine karar verilerek mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılan tarafları, konusu, esas ve karar numarası yazılı mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Asıl dava yönünden davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin tasarrufunu davalı bankada değerlendirmek amacıyla yatırdığını, ancak ilk paranın yatırıldığı tarihte …bank A.Ş olan davalı bankanın 22/12/1999 tarihinde … ‘ye devredilmesinin ardından müvekkiline ödeme yapılmadığını, paranın kendilerinde olmadığının bildirildiğini, burada asıl sorumlunun davalı banka olduğunu, yapmış olduğu aracılık faaliyetleri nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararın giderilmesini öne sürerek uğramış olduğu 15.343.780,00 TL tutarındaki ana para alacağının şimdilik 1.000.000.000-TL tutarındaki kısmının, vade bitim tarihi olan 27/12/1999 tarihinden itibaren reeskont faizi oranı üzerinden ticari yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava yönünden davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin tasarrufunu…Bank A.Ş ‘de değerlendirmek üzere ilgili bankaya başvurulduğunu, ancak …bank A.Ş yetkililerinin…’nin …Bank A.Ş güvencesi altında olduğu konusunda aldatıcı, ısrarlı beyan ve tavırlarıyla davacıyı yanıltarak tasarruflarının … hesabına yatırmasını sağladıklarını, …, …bank A.Ş yönetimine el konulduktan sonra davacının mevduatı güvence kapsamında olmadığından bahisle davacıya ödemediğini, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak mevduatın 1.000,00 TL lik kısmı için …bank A.Ş ‘ye izafeden…bank A.Ş ve … aleyhine İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/04/2004 tarih … esas …karar sayılı dosyası ile yargılama yapıldığını, mahkemece davanın reddine ilişkin karar verilmiş ise de kararın kesinleşmediğini ve kararın kendilerince temyiz edildiğini ve henüz kesinleşmediğini, İstanbul…Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası karara çıktıktan sonra …bank A.Ş ve … bankası hakim hissedarları ve yöneticileri hakkında yapılan ceza yargılamasının sonlandığını ve… mudilerinin dolandırıldığının ortaya çıktığını, ayrıca… bankasının aciz halinde olduğunu, kağıt üzerinde kurulu bir şirket olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle mudilerce mevduatlarının iadesi için açılmış davalara ilişkin Yargıtay içtihatları ve buna paralel olarak yerel mahkeme kararı, bilirkişilerce yapılan değerlendirmelerin değiştiğini, sonuç olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 85.970,00 TL nin dava tarihinden itibaren 14.343,00 TL üzerinden işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Asıl dava yönünden davalı … Bank A.Ş vekili cevap dilekçesinde; talep olunan meblağı dava dışı …Bank Ltd. ‘ye havale edildiğini, müvekkilinin vekalet akdi açısından her hangi bir sorumluluğu bulunmadığından ve havale işlemlerinin davacının bilgisi dahilinde yerine getirilip müvekkili bankanın hasım olmayacağından, cevap dilekçesinde açıklanan nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen dava yönünden davalı vekili cevap dilekçesinde; hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun … tarafından üstlenmesi sebebi ile ve 5411 sayılı kanun m. 107/5b-5m. 107/6 m. 104. Mucibince ve sorumlu olmadığı, davada müvekkili bankanın değil hisse hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlerden kaynaklabilecek borçları … üzerlenmiş ve hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlere ilişkin borçlar yasa gereği … üzerine nakil edilmiş olduğundan sadece … ‘nin davalı sıfatı olması gerektiğinden, bu sebeple öncelikle husumet yönünden itiraz ettiklerini, hisse devir sözleşmesini 6.13 maddesi ve yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık kanunun 107. Maddesinin 6. Fıkrası ve eski 4389 sayılı bankalar Kanunun 14. Maddesinin 6. Fıkrasının c bendi uyarnıca alacaklı ( davacı ) rızası aranmayacağından HMK 124/2 kapsamında mahkemenin res’en taraf değişikliğine hükmetmesini, banka açısından davanın husumetten reddi gerektiğini, dava süresi içinde açılmadığından zamanaşımı ve hak düşürücü rüse yönünden reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre; yukarıda dava ve cevap dilekçesi talep ve itirazları belirtildiği üzere mahkememizin 2002/1088E, 2004/491K sayılı yargılamasında özetle; Davacının davalı bankanın … şubesine 18/11/1999 tarihinde 13.400.000,000 TL tutarında parasını bu tarihte şubeye talimat vererek dava dışı …’ye havale etmesini talep ettiği ve hesap açtırma talimatı doldurduğu, paranın da 19/10/1999 tarihi itibariyle anılan bankaya havale edildiği ve davacıya … yetkililerinin imzasını taşıyan mevduat hesap cüzdanı verilmiş olduğu saptanmıştır, davacının bu banka cüzdanına herhangi bir itirazından söz edilmediği gibi, davacı davalı … Bank A.Ş nezdinde tanzim ettiği havale talimat altındaki imzayı inkar etmemiştir. Bu durumda davalının dava konusu uygulamayı benimsediği anlaşılmaktadır. Nitekim … hesapları… garantisinde de bulunmamaktadır. Davacı bu durumda parasını havale ettirerek nezdinde hesap açılmasını sağladığı, dava dışı …aleyhine dava açabilecektir. Ancak bu işlemden davalı bankanın sorumlu tutulması olası değildir, çünkü davalı …Bank A.Ş nin yaptığı hukuki işlem davacının yatırdığı paranın havale işlemini yapmaktan ibaret olup, davacının yazılı talebi ve dosya kapsamındaki belgelerden davalı bankanın bunun dışında davacıya karşı herhangi bir taahhüt altına girmediği, dosya kapsamı ile sabit olduğundan davacının… Bank A.Ş’ye izafeten …bank A.Ş aleyhine ve bilahare bu bankanın da tüzel kişiliğine son vermesi nedeniyle, 07/11/2001 tarihli genel kurul doğrultusunda… Bank A.Ş. Ye intikal ettirilmesi nedeniyle, işbu bank aleyhine açılan davanın reddi gerektiği, ayrıca …’nin bankayı devir aldığı tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre, dava konusu … hesaplarının sigorta kapsamının dışında kaldığının ve davacının yüksek mevduatlı faiz geliri elde etmek için … hesabından dava açılmasını tercih ettiği, yazılı dilekçesi ile talep ettiği, havale istemi ile sabit olduğundan, davalılar aleyhine açılan davanın reddine karar vermek gerektiği denilerek davanın tümüyle reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul…Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 02/04/2004 tarih ve … Esas … Karar sayılı iş bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2014 tarih ve 2013/12755 Esas 2014/2154 Karar sayılı ilamıyla ” Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı … hakkındaki davanın reddine dair verilen karar doğru değil ise de davalı … yönünden davanın yargı yolu nedeniyle reddi gerekip, verilen kararın sonucu itibariyle doğru olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin diğer davalıya yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, davalı …bank A.Ş.’nin külli halefi olduğu …bank A.Ş’de bulunan davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak … hesabına gönderildiği iddiasına dayalı olarak açılmış alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın davalı …bank A.Ş. yönünden reddi cihetine gidilmiş ise de, İstanbul…Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 29.11.2005 tarihli karar ile davalı bankanın külli halefi …bank AŞ’nin yöneticisi olan … hakkında, “offshore hesapları üzerinden banka vasıta kılınmak suretiyle dolandırıcılık” suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve işbu ceza hükmü Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 19.10.2006 gün ve 1600-16357 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir. Ceza mahkemesince verilen ve kesinleşen kararın gerekçesinde, … ve…bank A.Ş’nin davadışı diğer bir kısım yöneticilerinin, …bank A.Ş. aracılığıyla offshore hesabı açtıran 4204 kişiyi, bankayı vasıta kılmak suretiyle dolandırdıkları ve bu suretle topladıkları paraların …Hold… bünyesindeki şirketlere ucuz kredi olarak aktarıldığı, offshore bankasının paravan bir şirket olarak … tarafından yakınlarına kurdurulduğu açıklanmıştır. Bir başka söyleyişle, …bank A.Ş’nin söz konusu yöneticileri tarafından davacı ve onun durumundaki diğer off-shore hesabı açtıranların iradelerinin fesada uğratıldığı ve bu suretle … hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıkları açıkça ortaya konmuştur.
Bu durumda, gerek ceza mahkemesindeki belirlemeler ve gerekse de Dairemize intikal eden emsal dosyalardaki aciz vesikaları da gözetildiğinde, davacıların alacağını davalı …’den tahsil edemeyeceğinin anlaşılması karşısında, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının hukuki sonuçları BK’nın 53. maddesi çerçevesinde gözetilmek suretiyle, BK’nın 41, TTK’nın 321/son ve 336/5. maddeleri uyarınca, davalının davacının ileri sürdüğü zarardan sorumlu tutulması gerekip gerekmediği tartışılıp değerlendirilerek, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmek üzere yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” neden ve gerekçesi ile bozulmuş olup, davacı vekilinin tashihi karar istemi de yine aynı dairenin 2014/7449 E. ve 2014/12322 K. Sayılı ilamı ile reddine karar verilerek mahkememizin ( kapatılan İstanbul … Asliye Ticaret mahkemesinin… E.sayılı ) yukarıdaki esasına kaydı yapılan tarafları, konusu, esas ve karar numarası yazılı mahkememiz dosyasının yapıp bitirilen açık yargılaması sonunda;
Mahkememizce bozma ilamına uyularak, yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı … yönünden davanın reddine dair verilen karar kesinleştiği anlaşıldığından, işbu yargılamamızda taraf hakkında karar oluşturulmamış ve hüküm kurulmamıştır.
Asıl dava yönünden; dava, yönetimine BDDK’ca el konulup…’ye devredilen davalı…bank A.Ş’nin merkez şubesinde bulunan dava dışı temlik edene ait mevduatın, iradesi fesada uğratılmak suretiyle…’ye gönderilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, İstanbul …Ağır Ceza Mahkemesinin… Esas …Karar sayılı mahkeme kararı, banka kayıtları, bildirilen tüm deliller üzerinde inceleme yapan bilirkşiler tarafından sunulan gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu değerlendirildiğinde; kıyı bankacılığı veya… olarak bilinen bankacılık sisteminin genel olarak 2. Dünya Savaşından sonra fon sağlamak üzere ülke dışından sağlanan fonların yine ülke dışında kullandırılmasını amaçlayan ve ülkede bankacılık sektörü için düzenlenmiş her türlü yasa ve yönetmenliklerin dışında kalan bir tür serbest bankacılık sistemi olarak tanımlandığı, özellikle 1992-2000 yılları arasında ülkemiz Ulusal Bankacılık sektöründe …bankacılığı uygulamalarına birçok bankanın yer verdiği, incelemeye konu olayda da … Şti’nin ünvanının başındaki “…” kelimesinin tesadüf olarak seçilmediği, davalı … Bank A.Ş güven ve itibarına istifade edilmeye yönelik olduğu, Kıbrısta mukim görünüşte … Bank A.ş iştiraki olarak gözükmeyen ancak yönetim, organizasyon ve koordinasyon bağlamında dolaylı olarak davalı banka ile organik bağların bulunduğu, İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/11/2005 tarih 2005/102 Esas ve 2005/100 karar sayılı kararın 160. Sayfalarındaki açıklama ile doğrulandığı, bu sistemde başta Kıyı bankalarının arkasında bulunan ulusal bankalar olmak üzere, bu kıyı bankalarında bilinçli ya da bilinçsiz olarak tasarruflarının değerlendirmek isteyen yatırımcı mudilerin banka ile karşılıklı olarak bir takım maliyet ve getiri bağlamında menfaat sağlamış oldukları, kıyı bankalarının faaliyetlerinin … içindeki bankalarca koordine edildiği, hatta … bankasına para yatıran mevduat sahiplerine kendi bankalarının garantisi altında olduğunun rahatlıkla söylendiği ve mudilerin bu bankalara teşvik edilip yönlendirildiği, davalı bankanın kuruluşunun BDDK nın izine bağlı olduğu ve uğraşlarına tabi oldukları yasa ve mevzuata uygun olarak sürdürmek zorunda oldukları, TTK 18. Maddesi gereği tüm işlemlerinde basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olduğu, ancak … Bank A.Ş ile … bank arasında muhabirlik ilişkisi kurulduğu ve mevcut olduğu her ne kadar iddia edilmekte ise de geçerli bir sözleşmenin ibraz edilmediği, … Bank A.Ş Merkez şube de … bank hesabında toplanan paraların … dışına transferine ilişkin bir muhasebe kaydına rastlanılmadığı, oysaki normal koşullarda … içi mudilerin, mevduat adı altında yatırdıkları paranın … dışındaki banka nezdinde açılacak hesaba havale edilmesi gerektiği, dolayısıyla … bank aracı kılınmak suretiyle mevduat adı altında toplanan kaynakların … dışına çıkarılmadığı, kanuni karşılık ve vergilerden muaf tutulduğu, kamu otoritesi denetiminin tamamen dışında bırakılmak suretiyle, adeta … içi bankalara yatırılan mevduat gibi havale görüntüsü altında kaynak toplandığı, mevcut durumumuzda tüzel kişilik perdesinin kaldırılması prensibinin uygulanması gerektiği, bu prensibin temelde TMK 2. Maddesinde yer alan dürüstlük kuralına dayandığı, dava konusu olayda kişilik yapısının kötüye kullanıldığı, bunun … bank a.ş tarafından gerçekleştirildiği, görünüşte … bankası adına para toplandığı, ancak bu paraların o bankaya aktarılmadığı, … Bank A.Ş bankası tarafından kendi topladığı mevduatmış gibi değerlendirildiği, başka bir ifade ile toplanan paraların … bankası adına fakat … Bank A.Ş hesabına toplandığı, bu sebep ile … bank A.Ş ile … bankasını özdeş saymak ve davalının da bu şekilde sorumlu olduğuna karar vermek gerektiği anlaşılmıştır. İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesinin… Esas… sayılı kararında … Bank A.Ş. Hakim hissedarı olan …’in bankasını vasıta kılmak suretiyle ve onun talimatıyla, Kıbrısta 500.000,00 Dolar sermaye ile kurdurttuğu, … Şti. Havale edilmek üzere 4204 Adet mevduatı sahiplerinden topladığı, bu mevduatı dolanbaçlı yollardan Balkaner grubuna ait paravan olarak kendi talimatı doğrultusunda kurdurduğu şirketlere dönmeyecek şekilde, kredi verilmesi ve bu şirketlerden de yine Balkaner grubuna gerçek şirketlere aktarılması şekilde dolandırıcılık suçu işlediği, bu suçta bankayı vasıta kıldığı, eylemlerinden dolayı hapis ve adli para cezası ile cezalandırıldığı, kararın Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2006/1600 Esas 2006/16537 karar sayılı ilamı ile kesinleştiği, ceza yargılamasının hukuki olarak değerlendirilmesinde TBK’nın 74. Maddesinin yol gösterdiği, ilgili maddenin “Hakim zarar verenin kusurunun olup olmadığının, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hukukunun sorumluluk ile ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi ceza hakimi tarafından verilen beraat kararları ile de bağlı değildir. Aynı şekilde ceza hakiminin kusurunun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamaz.” şeklinde olduğu, iki mahkemenin farklı yargılama sistemlerine sahip olması, delil takdiri noktasında farklı sistemlerinin olması ve sorumluluk kaynağının farklı olması nedeniyle, maddede de belirtilen bir bağımsızlığın öngörüldüğü, ancak her ne kadar bu bağımsızlık varsa da yargısal birlik, yargı kararlarının meşruluğunun içselleşmesi ve yargı kararlarının çelişkiden azade olması amacıyla yargısal uygulamalarda iki mahkemesinin tam olarak bağımsız olmayacakları ve kısmen de olsa bağımlı oldukları gerçeğinin kabulü gerektiği, nitekim yargıtay kararlarının da benzer şekilde örnek teşkil ettiği anlaşılarak, özetle; davacının mevduatını … bank A.Ş’de değerlendirmek istediği ancak … bank A.Ş yetkilileri tarafından mevduatın … … Ltd. değerlendirilmesi yönünde yönlendirmede bulunulduğu, oysa ki kıyı bankacılığındaki mevduatın Devlet güvencesi altında olmadığı, bunun da basiretli tacir sayılan banka yetkileri tarafından davacı ile paylaşılmadığı, .. Ltd. İle … bank A.ş’nin yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere özdeş sayılması gerektiği bu hususların kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile de sabit olduğu, davalı tarafından yatırılan mevduatın geri ödendiğine dair bir bilgi ve belge de sunulmadığından davacının davasında haklı olduğu, … Bank A.Ş.’nin bu zarardan sorumlu olduğuna kanaat getirilmiş ve asıl dava yönünden denetlenebilir ve hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca 1.000,00 TL nin 18/10/1999 tarihinden itibaren başlayacak 3095 sayılı yasanın 2.2 maddesi uyarınca %60 avans faizi ile birlikte davalı … Bank tan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden yukarıda belirtilen hususların yine geçerli olduğu, birleşen davanın aynı kapsamda bankaya yatırılan paranın geri kalan ve dava konusu edilmeyen tutarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Bu dava yönünden de yukarıda anlatılan gerekçe geçerli olup, denetlenebilir ve hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca 12.121,00 TL asıl alacak ve 63.081,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 75.202,00 TL’nin ve 12.121,00 TL asıl alacağa dava tarihi olan 19/06/2013 tarihinden başlamak üzere 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine göre işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl dava yönünden;
-1.000,00 TL nin 18/10/1999 tarihinden itibaren başlayacak 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca %67 avans faizi ile birlikte davalı… Banktan alınarak davacıya verilmesine,
-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 68,31 TL harcın davacı tarafça peşin yatırılan 13,50 TL harçtan mahsubu ile 54,81 TL davalı… Banktan alınarak Hazineye irat kaydına,
-Davacı tarafça yapılan 13,50 TL peşin harç, 4,96 TL başvuru harcı ve 1.793,00 TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.811,46 TL yargılama giderinin davalı… Bank A.Ş ‘den alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesop lunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalı… Bank A.Ş den alınarak davacıya verilmesine,
2-Birleşen dava yönünden;
-Davanın kısmen kabulü ile;
12.121,00 Tl asıl alacak ve 63.081,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 75.202,00 TL nin ve 12.121,00 TL asıl alacağa dava tarihi olan 19/06/2013 tarihinden başlamak üzere 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesine göre işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 5.137,05 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 1.468,20 TL harcın mahsubu ile 3.668,85 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,
-Davacı tarafça yapılan 1.468,20 TL peşin harç, 24,30 TL TL başvuru harcı, 3,75 TL vekalet harcı, 5,90 TL vekalet pulu ve 83,00 TL tebligat/posta gideri olmak üzere toplam 1.585,15 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak hesap olunan 1.386,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 8.622,22 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçmiş olmasından dolayı Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili, davalı vekili ve feri müdahil vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip
¸e-imzalı

Hakim
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.