Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/761 E. 2020/918 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/761 Esas
KARAR NO:2020/918

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:06/08/2014
KARAR TARİHİ:17/12/2020

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 21/12/2009 tarihli tek satıcılık sözleşmesi niteliğinde Bayilik Sözleşmesi ile … bayilik bölgesinde davalı şirketin ürünlerinin satış ve pazarlanması için sözleşme imzalandığını, müvekkili şirket tarafından sözleşme kapsamındaki edimlerin tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini ancak, tek satıcılık sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshedildiğini; müvekkilinin, muhatap işi için ve muhatabın isteği ve talebi gereği yaptığı/yapmak zorunda kaldığı tüm giderler, işçilim maliyetleri ve tazminatları, araç ve demirbaş yatırım giderleri, fesih nedeniyle maruz kalınan tüm giderler ve ek maliyetler, şirketin genel yatırım zararları, haksız fesihten kaynaklanan kar mahrumiyeti, doğrudan satış zararları, uygunsuz fesih ihbar süresine ait tazminat, doğrudan satış zararları, haksız feshinden kaynaklanan alacak ile rekabete aykırı sözleşme nedeniyle mevzuat gereği haksız işlemlerden doğan yasal tazminat haklarının bulunduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle haksız fesih nedeniyle uğranılan zararlar yönünden şimdilik 75.000 TL maddi, 100.000 TL portföy tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 07/05/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile portföy tazminatı yönünden talebini 2.754.248 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti.arasında imzalanan 21/12/2009 tarihli bayilik sözleşmesinin, dava dışı şirket ile davacı arasında yapılmış 30/03/2013 tarihli devir protokolü ile davacı tarafça devralındığını, davacı taraf ile ticari ilişkinin devir tarihi itibariyle başladığını, davacı şirketin, devreden dava dışı şirket gibi sözleşmenin 3.5.1.maddesine aykırı gecikmeli ödemeler yaptığını, davacıya bu hususun ihtar edildiğini, davacının ödemelerdeki gecikmeyi kabul ettiğini ancak, gecikmelerin sözleşme ihlali olarak görülmeyeceğini iddia ettiğini; ayrıca imza sirkülerinde meydana gelen değişikliğini müvekkili şirkete bildirmeyerek yine sözleşmeyi ihlal ettiğini ileri sürerek dilekçesinde ayrıntılı olarak bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Dava; tek satıcılık sözleşmesinden kaynaklı maddi tazminat ve portföy (denkleştirme) tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı; davalı ile aralarında tek satıcılık sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin gereklerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafından sözleşmenin haksız nedenler ileri sürülerek feshedildiğini, bu nedenle uğradığı maddi zararın tazminini ve davalıya sağladığı müşteriler nedeniyle davalının sahip olduğu portföyden kaynaklı tazminatın kendisine ödenmesini talep etmiştir.
Davalı; aradaki sözleşme ilişkisi gereği davacının yapması gereken ödemeleri zamanında yapmadığını ve bunun yanında imza sirkülerindeki değişikliği kendisine bildirmediğini, her iki hususun da başlı başına sözleşmenin feshi nedeni olarak sözleşmede kararlaştırıldığını, feshin haklı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ile dava dışı… San. Tic. Ltd. Şti arasında 20/11/2000 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalanmış, bu sözleşme 21/12/2009’da yenilenmiş, 30/03/2013 tarihinde davacının da dahil olduğu üçlü protokol ile… San. Tic. Ltd. Şti sözleşmeyi davacıya devretmiştir. Esasen bu husus taraflar arasında ihtilaf konusu da değildir.
Davalı, fesih nedenleri arasında ödemelerin zamanında yapılmamış olmasını göstermektedir. Gerçekten de 21/12/2009 tarihli sözleşmenin 3.5.1 maddesinde ödemelerin tam olarak ve zamanında yapılacağı kararlaştırılmıştır. Davacının süresinde yapmamış ödemesi olup olmadığının tespiti açısından alınan bilirkişi raporunda, bazı bankacılık uygulamalarından kaynaklı 1 gün veya daha kısa gecikmeli ödemelerin olduğu, sayılarının 7 adet olduğu ve bundan dolayı toplam 3.731,00 TL faiz ödendiği tespit edilmiş ise de taraflar arasındaki ticari ilişkinin süresi ve hacmi göz önüne alındığında bu hususun ihmal edilebilir düzeyde kaldığı açıktır. Zira 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2.maddesinde vücut bulan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı tacirler bakımından da istisnasız bir şekilde uygulanmaktadır. Hal böyle iken, milyonlarca liralık iş hacmi karşısında bu kadar cüz’i bir meblağdan ötürü sözleşmeyi feshetmenin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağına kanaat getirilmekle, davalının bu savunması yerinde görülmemiştir.
Bir diğer fesih nedeni olarak, davacının imza sirkülerindeki değişikliği davalıya bildirmemesi gösterilmiştir.
Sözleşmenin 14.6 maddesinde, imza sirkülerinde meydana gelecek bir değişikliğin derhal davalıya bildirileceği hükme bağlanmıştır.
Ticaret Sicil Gazetesi’nin … tarih ve … sayılı nüshasında kurucu ortaklar …, … ve …’nin ikisinin imzası ile şirketin temsil edileceğine dair karar ilan edilmiş; … Noterliği’nin 17/04/2014 tarihli İmza Sirküleri işleminde yönetim kurulu başkanı …’in yanında … veya …’ın katılımıyla şirketin temsil edileceği kararlaştırılmıştır.
Görüldüğü üzere, şirketin imza sirkülerinde davalı aleyhine sonuç doğurabilecek herhangi bir gelişme yaşanmamış, temsilciler aynı kalmış, yalnızca temsil yetkisinin kullanılmasında bir değişiklik yapılmıştır. Bu hususun, sözleşmenin 14.6 maddesine aykırılık teşkil ettiğini öne sürmek de dürüstlük kuralı ile bağdaşır nitelikte olmadığından davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğine dair savunmasına itibar edilmemiştir.
Bununla beraber, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle zarara uğradığını iddia eden taraf, zararın varlığını ve miktarını ispatla yükümlüdür.
Bu amaçla taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi ile tüm ticari defter ve kayıtlar incelenmiş ve uyuşmazlığın çözümü teknik inceleme gerektirdiğinden bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
İhbar Tazminatı; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 121/4 fıkrası uyarınca, haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.
Aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca ise ihbar süresi 3 aydır. Bununla birlikte, başlanmış olup da tamamlanmamış işlerin neler olduğu, bu işlerden dolayı ne tür ve miktarda zarar meydana geldiğini ispat yükünün davacıda olduğu, davacı tarafından bu yönde bir delil sunulmadığı görülmekle davacının ihbar tazminatı istemi kabul görmemiştir.
Davalının doğrudan satış yapması; 21/12/2009 tarihli sözleşmenin 4.1 maddesinde davalının münhasır satış yetkisine sahip olduğu yerler kaleme alınmış olup, davacının da satış yapacağı bölge sözleşme ile belirlidir. Bu sebeple, davacının bu hükmün aksi yönündeki talebi yerinde görülmemiştir.
Satış Bölgesinin Daraltılması; bu değişiklik 20/12/2010 tarihinde gerçekleştirilmiş, davacı ise sözleşmeyi 2013 yılında devralmıştır. Davacı, bu durumu kabul ederek sözleşmeyi devraldığından satış bölgesinin daraltılmasından kaynaklı tazminat istemi reddedilmiştir.
Giderlerin Tazmini; davacının talep etmiş olduğu portföy tazminatı gayrisafi kar üzerinden hesaplandığından ve portföy tazminatının hesaplanması esnasında davacının yapmış olduğu giderler de gözetildiğinden davacının mükerrer talebi kabul görmemiştir.
Portföy ( Denkleştirme ) Tazminatı; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 122/1 fıkrası uyarınca, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
Aynı maddenin 5.fıkrasına göre ise bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.
Portföy tazminatının var oluş nedeni, acente veya tek satıcının müvekkil ile içinde bulunduğu ticari ilişki gereği müvekkile kazandırdığı müşterilerden, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra dahi müvekkilin yararlanması, buna karşın acente/tek satıcının ise benzer bir müşteri çevresini oluşturmasının ciddi bir emek ve zamana muhtaç olmasıdır.
Eldeki uyuşmazlık açısından durum değerlendirildiğinde; davacının sözleşmeyi devraldığı tarihten sonra müşteri sayısında bir artış olmadığı tespit edilmektedir. Ne var ki davacı, sözleşmeyi dava dışı… San. Tic. Ltd. Şti’den tüm hak ve borçlarıyla devralmış olup, devreden şirket ile davalı arasındaki ticari ilişki 20/11/2000 tarihinde başlamıştır. Taraflar arasındaki devir protokolünün 1,4 ve 5.maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden, devreden şirketin sözleşmeden kaynaklı hiçbir talebi bulunmadığını belirttiği, ticari ilişkinin en başından beri davacı ile davalı arasında gerçekleşmişçesine taraflar arasında kabul oluştuğu görülmektedir. Hal böyle olunca davacının portföy tazminatı talebinin akdi ilişkinin en başından itibaren değerlendirilmesi gerekmiştir.
Portföy tazminatının hesaplanması teknik inceleme gerektirdiğinden tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
12/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda yapılan hesaplama neticesinde davacının davalıdan 2.754.248,00 TL portföy tazminatı talep edebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir. Her ne kadar portföy tazminatının hesabında, sözleşmeden kaynaklanan menfaatler, sözleşmenin tarafları arasındaki risk paylaşımı, acentelik sözleşmesinin süresi, acentenin gelir miktarı, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek için harcanan emek ve zaman, sözleşme dışı kazanç ve kayıplar, tarafların mal varlığı ve gelir ilişkileri, kişisel durum ( yaşlılık, sağlık durumu, çalışma yeteneği ), işin önemi, acentenin tek firma-çok firma acentesi olması, markanın etkisi ( unvanın ), rekabet yasağının ihlal edilmesi, sözleşmenin sona erme nedeni ve varsa kusur oranları gibi hususların da gözetilmesi gerekmekte ise de davacının dava dilekçesinde talep ettiği miktar ile bilirkişi raporunda hesaplanan meblağ arasındaki farkın büyüklüğü ve davacının portföy tazminatının ıslahına ilişkin işleminin 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6. maddesi delaletiyle 6102 sayılı TTK’nun 122/4 fıkrasında belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapılmamış olması nedeni ile usul ekonomisi ilkesi gereğince yeni bir hesaplama yapılmamış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/10468 E – 2016/4852 K sayılı kararı ile Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/14866 E – 2017/2604 K sayılı kararı )
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-100.000,00 TL portföy tazminatının dava tarihi olan 06/08/2014 tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacının fazlaya ilişkin istemlerinin reddine,
2-Alınması gerekli 6.831,00.-TL karar ve ilam harcının 48.316,60-TL peşin ve ıslah harcından mahsubu ile geriye kalan 41.485,60-TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan peşin harçtan mahsup edilen karar ve ilam harcı 6.831,00 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 13.450,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; reddedilen maddi tazminat talepleri yönünden hesap ve takdir olunan 10.550,00 TL, ıslah edilen kısma ilişkin reddedilen portföy tazminatı talepleri yönünden 4.080,00 TL olmak üzere toplam 14.630,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvuru harcı, 3,80 TL vekalet harcı, 4.900,00 TL bilirkişi ücreti ve 1.113,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 6.042,50 TL’nin kabul ve red oranına göre 219,39 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 4.400,00 TL bilirkişi ücreti ve 440,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 4.840,00 TL’nin kabul ve red oranına göre 4.664,27 TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı. 17/12/2020

Başkan …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Üye …
e-imzalı

Katip …
e-imzalı