Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/740 E. 2018/1221 K. 20.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/740 Esas
KARAR NO : 2018/1221
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 29/12/2014
KARAR TARİHİ: 20/12/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar ile davalının kardeş oldukları, 1979 yılında büyük ağabey olan davalının ön ismini kullanarak … ve Ortakları adı altında 3 kardeşten oluşan bir adi ortaklık kurduklarını, daha sonra bu ortaklık ile çeşitli inşaat işleri yaptıklarını, taşınmazlar satın aldıkları, ancak alınan taşınmazların davalı … adına tescil edildiği, 15 yıldan bu yana faaliyette olmayan adi ortaklığın adi şirket hükümlerine uygun olarak sona erme ve tasfiye sürecine girmediğini, adi şirkette her üç kardeşin de eşit hisseye sahip olduğunu öne sürerek, adi ortaklığın feshini ve kendilerine düşecek tasfiye payı ile son beş yıllık kar payını, adi ortaklığa ait taşınmazların tespitini, Sarıyer Uskumruköy 4 parsel sayılı taşınmaz ile adi şirkete olduğu tespit edilecek diğer taşınmazların hisselerinin ayrı ayrı 1/3 hisse oranında kayıt ve tesciline karar verilmesini,
Birleşen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında; … Sitesi B Blok 4 numaralı dairenin …’ın kızı …’ın üzerine tescil kayıt ettirdiğini bildirerek; taşınmazın 2/3 oranındaki bedelinin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini,
Birleşen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında; … Mevkiinde Yer Alan 1998 yılında adi ortaklığa ait olmasına rağmen, davalının kendi adına tescil ettirdiği taşınmazın keşif tarihinki değerinin 2/3 oranındaki bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini,
Birleşen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyasında;… Mahallesi, Saltan Sitesi B Blok 4 numaralı dairenin …’ın kızı …’ın üzerine tescil kayıt ettirdiğini bildirerek; taşınmazın 2/3 oranındaki bedelinin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini,
Birleşen İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında; …ulus Mahallesinde Saltan Sitesi B Blok 1 numaralı ve 10 yıldan bu yana davalı tarafından kiraya verilen ofis olarak kullanılan davalının kendi adına tescil ettirdiği taşınmazın keşif tarihinki değerinin 2/3 oranındaki bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini,
Birleşen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında; … ve …’a ait tüm gelirlerin belirlenmesi , taşınmazların değerleri tespit edilerek 2/3 oranındaki bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davacılar arasındaki adi ortaklığın 31/12/1995 tarihinde tarafların açık iradeleri ile fesih ve tasfiye edildiğini, bu tarihten itibaren BK. nun 125.maddesi uyarınca 5 yıl geçtikten sonra tasfiye ve paylaşmaya ait iddiaların dinlenmesinin mümkün olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/09/2012 tarih, …Esas, … Karar sayılı kararıyla asıl davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; verilen bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay…Hukuk Dairesi’nin 17/04/2014 tarih, … Esas, … Karar sayılı kararıyla; “Somut olayda, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu hususunda uyumazlık bulunmamaktadır. Ortaklık, taraflar arasında yapılan bir anlaşma veya mahkeme kararı olmadıkça tasfiye edilmiş sayılamaz. Bir başka deyişle, tarafların ortaklıktaki hak ve borçları hususunda taraflar arasında bir anlaşma olmadıkça veya bu husus mahkeme kararıyla belirlenip tasfiyeyle karar verilmedikçe adi ortaklığın devam ettiği kabul edilmelidir. Fesih ve tasfiye edilmeyen adi ortaklıkta da zamanaşımı süresi başlamaz. Eş söyleşiyle, zamanaşımı süresi ancak fesih ve tasfiye anında başlar. Dava konusu olayda, ortaklık konusunu oluşturan iş tamamlanmış ise de, taraflar arasındaki adi ortaklık fesih ve tasfiye edilmediğinden zamanaşımı süresi henüz başlamamıştır ve bu nedenle olayda zamanaşımı süresinin dolduğundan da söz edilemez.
Ortaklığın feshi ile ortaklığın tasfiyesi ayrı ayrı hukuki işlemlerdir. BK.nun 538.maddesinde belirtildiği gibi tasfiye bütün mal varlığının belirlenip ortaklarının birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması yada satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Mahkemece; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmalı, Türk Borçlar Kanununun 642.madde ve devamı hükümlerine göre tasfiye işlemi gerçekleştirilmelidir. Zira, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1.maddesine göre; Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular gözetilerek işin esasına girilip hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.” neden ve gerekçesiyle verilen karar bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak, yargılamaya devam olunmuştur.
Asıl ve birleşen davada davacılar vekili 09/11/2018 tarihli dilekçesi ile davalılar ile sulh olduklarını, bu nedenle asıl ve birleşen davalardan feragat ettiklerini ve yargılama gideri ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirmiş, asıl ve birleşen davalılar vekili ise aynı tarihli dilekçesi ile feragate bir diyecekleri olmadığını, davacı taraflardan yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirmiştir.
Asıl ve birleşen taraf vekilleri 20/12/2018 tarihli duruşmada feragat beyanlarını tekrar etmişlerdir.
Davadan feragat HMK’nun 307 ve 309. maddelerin hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir.
HMK.nun 307.maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Asıl ve birleşen davacılar vekilinin vekaletnamesindeki yetki durumu incelendiğinde davadan feragate yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Feragat bildirimi de HMK.nun 307.maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Bu yasal nedenlerle asıl ve birleşen davaların feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın ve birleşen davaların Feragat nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE,
2-Talep olmadığından asıl ve birleşen davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ve taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerine bırakılmasına,
3-Asıl ve birleşen davalardan feragat nedeniyle; Harçlar Kanunu 22.maddesi gereğince asıl ve birleşen davalardan ayrı ayrı alınması gerekli 23,93-TL maktu karar ve ilam harcının;
Mahkememiz dosyası yönünden peşin alınan 10.395 TL harçtan düşümü ile geriye kalan 10.371,07 TL’nin,
Birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1501 Esas sayılı dosyası yönünden peşin alınan 170,78 TL harçtan düşümü ile geriye kalan 146,85 TL’nin,
Birleşen İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1528 Esas sayılı dosyası yönünden peşin alınan 853,88 TL harçtan düşümü ile geriye kalan 829,95 TL’nin,
Birleşen İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1529 Esas sayılı dosyası yönünden peşin alınan 1.707,75 TL harçtan düşümü ile geriye kalan 1.683,82 TL’nin,
Birleşen İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1530 Esas sayılı dosyası yönünden peşin alınan 853,88 TL harçtan düşümü ile geriye kalan 829,95 TL’nin,
Birleşen İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1671 Esas sayılı dosyası yönünden peşin alınan 170,78 TL harçtan düşümü ile geriye kalan 146,85 TL’nin karar kesinleştiğinde istek halinde davacılara iadesine,
4-Davacı taraflarca tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendilerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı , gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.