Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/328 E. 2019/197 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/328 Esas
KARAR NO : 2019/197
DAVA : Menfi Tespit – İstirdat
DAVA TARİHİ: 30/12/2011
KARAR TARİHİ: 21/03/2019
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili kooperatifin inşaatlarında 2005 Aralık ayında çalışmaya başladığını, davalı şirket yöneticileri ile fikir birliği içindeki eski kooperatif yöneticilerinin 2005 yılı sonundan 2011 yılı Haziran ayına kadar yapılması gereken tüm inşaat işlerini ve bu inşaat işlerine ilave kooperatif adına her türlü işi hiçbir ihale yapmadan, kooperatif genel kuruluna bilgi vermeden ve yönetim kurulunda görüşmeden davalı şirkete yaptırdığını, 25/06/2011 tarihinde yapılan kooperatif genel kurulunda eski yöneticilerin ve denetim kurulu üyelerinin azline ve hesap tetkik komisyonu kurularak yapılan suistimal varsa araştırmasına karar verildiğini ancak, 18/06/2011 tarihinde davalı şirket ile kooperatifin iki yönetim kurulu üyesi arasında hesap mutabakatı ve muacceliyet sözleşmesi başlıklı bir belge ile kooperatifin borcunun 198.500 TL olduğunu ve bu borcun tasfiyesi için beş adet bono tanzim edildiğini, bu bonolardan birinin zamanında ödenmemesi halinde ise tamamının muacceliyet kazanacağına ilişkin bir sözleşme bulunduğunun anlaşıldığını, bu sözleşme kapsamında toplam 198.500 TL tutarlı beş adet bononun davalı şirkete verildiğini, ayrıca 15/06/2011 tarihli ve 223.800,24 TL meblağlı havuz bakım ve temizlik faturası bulunduğunu, 25/06/2011 tarihli genel kurulda 18/06/2011 tarihli sözleşmeden ve bonolardan söz edilmediğini, bu nedenle bonoların genel kurul yapılıp eski yöneticilere azil edildikten sonra eski yöneticiler tarafından eski tarihli olarak tanzim edildiği intibanın uyandığını, kooperatifin böyle bir borcu bulunamayacağını düşünen yeni yönetim kurulunun gerek davalı şirkete gerekse kooperatifin eski yöneticilerine noterden muhtelif ihtarlar gönderdiğini ancak, bonoların dayanakları konusunda hiçbir bilgi verilmediğini, davalı şirketin ise İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, bunun üzerine taraflarınca borca yeter değere sahip üç adet daire üzerine haciz konulmasının talep edildiğini, işlerin birim fiyatlarının mahalli rayiçlere göre yeniden hesaplanması gerektiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle takip konusu yapılan bonolardan dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, davalının %40 oranında kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 14/11/2014 tarihli ıslah dilekçesinde, yargılama sırasında 198.500 TL bedelli bonolar yönünden icra dosyasına yatırılan toplam 262.628,60 TL’nin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2005 yılından bu yana davalı kooperatifle çalışmasını sürdürdüğünü, anlaşmaların karşılıklı imzalandığını ve edimlerin yerine getirildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan işler de dahil tüm yönetimin genel kurulda ibra edildiğini, müvekkili şirketle sözleşme imzalayıp imalat yaptıran kooperatif yetkililerinin yetkilerini nasıl kullandıkları ya da bu yetkiye haiz olup olmadıkları hususlarının müvekkili şirketle bir ilgili bulunmadığını, müvekkili şirketin tüm edimlerini yerine getirdiğini, ayrıca davacı kooperatifin başkaca işlerin yapımı konusunda da müvekkili ile sözleşmeler akdedildiğini, yeni yönetim kurulu tarafından devam eden boya işleri için avans ödemesi yapıldığını ancak, 20/07/2011 vadeli ilk senedin ödemesiyle ilgili bir bilgi verilmediğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuş, davacının %40 oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinden, takip alacaklısı davalı tarafından, davacı borçlu hakkında 20/07/2011 vade tarihli, 38.500 TL bedelli, 22/08/2011 vade tarihli, 40.000 TL bedelli, 20/09/2011 vade tarihli, 40.000 TL bedelli, 20/10/2011 vade tarihli, 40.000 TL bedelli, 21/11/2011 vade tarihli, 40.000 TL bedelli bonolara dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine girişildiği, yargılama sırasında takibe konu borcun ödendiği, davanın istirdada döndüğü görülmüştür.
Dava; İİK’nun 72/3.maddesi gereği menfi tespit istemine ilişkin açılmış olup, takibe konu borç ödendiği anlaşıldığından, davacının ıslahıyla birlikte İİK’nun 72/6.maddesi gereğince davaya istirdat davası olarak devam edilmiştir.
Bilindiği üzere, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında kural olarak alacağın varlığını ve miktarını kanıtlamak yükümlülüğü alacaklıdadır. Ancak, alacağın kambiyo senedine dayanması halinde bu genel kuralın istisnası olarak borçlu olunmadığının kanıt yükümlülüğü, iddiayı ileri süren borçlu taraftadır.
Somut olayda davacı hakkında davalı tarafça başlatılan takip; taraflar arasında yapılmış 18/06/2011 tarihli Hesap Mutabakatı ve Muacceliyet sözleşmesi gereği düzenlenen 5 adet bonoya dayandırılmış olup, sözkonusu sözleşme ile alacak konusunda taraflar mutabıktır. Diğer bir anlatımla taraflar borcun (alacağın) varlığını yazılı belgeye bağladıklarından, alacağın varlığı ve miktarı tartışmasızdır. Alacağın varlığı bu şekilde yazılı belgeye bağlandıktan ve ödemelerin de yine aynı sözleşme gereği takip dayanağı bonolarla ödeneceği kararlaştırıldıktan sonra, davacı tarafın iddia ettiği şekliyle alacağın varlığını veya borcun bulunup bulunmadığını araştırıp tartışmaya HMK’nın 200.maddesindeki düzenleme karşısında yasal olanak bulunmamaktadır. Alacağın varlığı ve miktarının, açıklandığı şekliyle bulunduğunun kabulü gerektiğine göre; davacı takip borçlusuna düşen, sözkonusu borcun ödendiğinin veya istenemez (örneğin zamanaşımı) olduğunun HMK’nın 200.maddesi gereğince kesin kanıtlarla kanıtlanması yükümlülüğüdür. Davacı tarafça bildirilen ve toplanan deliller sözkonusu borcun ödendiğini veya istenemez olduğunu kanıtlamamaktadır. Dolayısı ile yerinde görülmeyen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargılama devam etmekte iken, (alınan 25/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere), takip dosyasında tahsil edilen 110.411,45 TL’nin İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/06/2012 tarihli kararı ile tedbiren alacaklıya ödenmemesine karar verilerek kararın infaz edildiği ve İİK’nın 72/4. maddesindeki tazminat koşullarının gerçekleştiği anlaşıldığından, davacı borçlunun (takip tarihi dikkate alınarak) tazminata mahkumiyetine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-İcra veznesine girip alacaklıya tedbiren ödenmemesine karar verilen 110.411,45 TL üzerinden takip tarihine göre İİK.72/4.maddesi gereğince %40 oranında hesaplanan 44.164,58 TL tazminatın davacı takip borçlusundan alınarak davalı takip alacaklısına ödenmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 14.647,95 TL peşin, tamamlama ve ıslah harcından mahsubu ile bakiye 14.603,55 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 21.707,72 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 1.000 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup, usulen anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.