Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/229 E. 2022/347 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/229 Esas
KARAR NO :2022/347

DAVA:Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:11/07/2014
KARAR TARİHİ:06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ün 15/10/2011 tarihinde, saat 11:00 civarlarında …’te bulunan işyerinden, Yenibosna’daki nakliyecisine gitmek üzere ayrıldığını, … Caddesi’ne gelerek 1297 numaralı trafik ışıklarının ve yaya geçidinin bulunduğu yoldan karşıya geçmek istediğini, yaya geçidi üzerinde geçiş esnasında park şerit çizgisi içerisinde bulunduğu esnada davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki, davalılardan … …’nün sahibi ve işleteni olduğu ve diğer davalı sigorta şirketi nezdinde ZMSS ile sigortalı bulunan … plakalı otobüsün kendisine çarparak yaralanmasına neden olduğunu, yerleşim yeri içerisinde hız sınırlarına uymayan, yaya geçidine ve durağa yaklaştığı halde hızını yavaşlatmayan, yağışlı havada hızını düşürmesi gerekirken bunu ihmal eden, taşıt yolundan çıkarak park şeridine girerek müvekkiline çarptığını, kaza sonrasında müvekkilinin ayırt etme gücünü tamamen kaybettiğini ve sürekli derecede bakıma muhtaç hale geldiğini, tuvalet ihtiyacı dahil zaruri ihtiyaçlarını dahi tek başına yerine getiremediğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; fazlaya dair haklarını saklı tutarak, kaza sonrası zor duruma düşen ve dava giderlerini dahi karşılayamayacak olan müvekkillerinin adli yardım taleplerinin kabulüne, müvekkili …’ün geçirdiği kaza sonucu kendisi ve ailesinin uğramış olduğu maddi zararların bir nebze giderilebilmesi bakımından çalışma gücünün tamamen kaybı için 1.000,00-TL., sürekli bakım-bakıcı giderleri için 1.000,00-TL., tedavi ve bakım giderleri için 1.000,00-TL. olmak üzere toplam 3.000,00-TL. maddi tazminat ile yine müvekkili … için 70.000,00-TL., … için 40.000,00-TL., …için 30.000,00-TL., … için 20.000,00-TL., … için 20.000,00-TL. olmak üzere toplam 180.000,00-TL. manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirkete başvuru ve ihbarda bulunmadığını, dava açılmasına müvekkili şirketin sebebiyet vermediğini, … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 1602821 numaralı poliçe ile 01/01/2011-2012 vade tarihleri arasında olmak üzere ZMSS (trafik) poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararının varlığını ispat edildiği takdirde sorumlu olduğunu, maddi zararların sorumluluğunun poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olduğunu, tarafların kusur durumlarının tespit edilmesi gerektiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … … vekili cevap dilekçesinde özetle; 05/10/2011 tarihinde … numaralı hatta çalışmakta olan …’ın … Mahallesi, … Caddesi üzerinde bulunan 1297 numaralı trafik ışıklarından araçlara yeşil ışık yandığı için devam ettiğini, ışıkları geçtikten hemen sonra yol kenarında bulunan ve verilen ifadelere göre cep telefonu ile konuşmakta olan şahsın tedbirsiz ve dikkatsiz bir şekilde yola çıktığını, otobüsün hız sınırları dahilinde hareket etmekte olmasına rağmen şahsın araca çok kısa bir mesafe kala yola çıkması nedeniyle aracın duramayarak şahsa çarptığını, dava dilekçesinde belirtilenin aksine davacının yaya geçidinde bulunmadığını, aracın süratli seyrettiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, idarelerinin araç takip sistemi olan … kayıtlarından bu durumun teyit edilebildiğini, istenilen maddi tazminat miktarının fahiş olduğunu, gerçek zararı karşılamayan, dayanağı olmayan, afaki talepler olduğunu, olayda kusur durumlarının belirlenmesinin gerektiğini, bu şekilde araçlarının asli kusurlu olmadığının tespit edilebileceğini, tarafların yakınlarının yaralanması gerekçesiyle manevi tazminat talep edemeyeceğini, vefatı veya olay sonucu kişinin kendisinin malul kalması durumunda manevi tazminat talebinin söz konusu olabileceğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … vekili ise cevap dilekçesinde özetle; kazanın davacı tarafından anlatıldığı şekilde meydana gelmediğini, müvekkilinin otobüsle normal seyri sırasında olay mahalli ışık kontrollü kavşağa geldiğinde, kendisine yanan yeşil ışıkta seyrini sürdürdüğünü, yolun sağında aniden ışık ihlalinde bulunarak kırmızı ışıkta yola giren ve karşıya geçmek isteyen davacı yayaya çarpmak durumunda kaldığını, davacı …’ün tamamen kendi kusuruyla olaya sebebiyet verdiğini, dava konusu kazada müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacı …’ün meydana gelen kazada davacının asli kusurlu olduğunu, … 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kurumlarına ihbarının haksız ve yersiz olduğunu, olay tarihi itibari ile müvekkili kurum açısından zamanaşımının söz konusu olduğunu, trafik kazası nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin sağlık uygulama tebliği kapsamında kurumlarınca karşılanmakta olduğunu, geçici iş göremezlik, maddi-manevi tazminat ve bakıcı giderleri gibi kurumlarınca karşılanmayan talepler için sigorta şirketlerinin sorumluluklarının devam ettiğini, kurum kayıtlarının tetkikinden davacıların kurumlarına bir başvurusunun bulunmadığını, davacı adına sağlık hizmeti sunucuları tarafından kurumlarınca fatura edilmiş tedavi giderlerini gösterir medula dökümlerinin ilişikte olduğunu, ekte yer alan belgelerin tetkikinde tedavi giderlerinin mevzuat çerçevesinde müvekkili kurumca karşılanmış olduğunun görüleceğini, ayrıca davacı yanca müvekkili kurumun Cibali Sosyal Güvenlik Merkezi’ne başvurulması halinde taleplerinin mevzuat çerçevesinde değerlendirileceğini, davanın taraflarına ihbarının yersiz olduğunu belirterek, mahkemece aleyhlerine sonuç doğuracak şekilde hüküm tesis edilmemesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; 15/10/2011 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazası nedeniyle davacının uğradığını ileri sürdüğü cismani zararlarının tazminine yönelik olarak açılmış maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Dosyanın…9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği 12/02/2014 tarihli, 2014/64 E. ve 2014/56 K. sayılı görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememize gönderildiği ve mahkememizin yukarıdaki esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf delil olarak; Trafik kazası tespit tutanağı, özürlü sağlık kurulu raporu, SGK kayıtları, işyeri kayıtları, 1297 numaralı trafik ışıklarının bulunduğu yerdeki MOBESE kayıtları, … plakalı otobüsün trafik kaydı ve sigorta poliçesi, fakirlik belgesi, İstanbul 11. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1370 Esas sayılı dosyası, … 17. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2013/766 Esas sayılı dosyası, … Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin sağlık kurulu raporu, keşif, bilirkişi incelmesi, tanık, yemin ve her türlü yasal delillere dayanmıştır.
Davalılar ise delil olarak; trafik tespit tutanağı, sürücünün polis merkezinde verdiği ifade tutanakları, tanık beyanı, alkol tespit tutanağı, ceza dosyası, aracın olay anındaki GPRS kaydı, yemin, keşif, bilirkişi incelemesi ve diğer tüm yasal delillere dayanmıştır.
Yargılama devam ederken dosya davacılarından … 23/08/2018 tarihinde vefat etmiştir. Davacılar vekili tarafından 12/12/2018 tarihli dilekçe ile bu hususla ilgili olarak dosyaya yazılı beyanda bulunulmuştur.
Davacılar vekili …’ün tüm mirasçılarını (yani …, … ve …’ü) gösteren ve … 35. Noterliği tarafından düzenlenmiş olan 23/11/2018 tarihli ve 33182 yevmiye numaralı mirasçılık belgesini sunmuştur. Anılan mirasçılık belgesinde; miras bırakan …’ün terekesi 4 pay kabul edilerek, 1 payının eşi …’e, 1 payının oğlu…’e, 1 payının kızı …’e ve 1 payının da kızı …’e ait olduğuna belirtilmiştir.
Davacılar vekili müteveffa …’nın yanında onun tüm mirasçılarının da vekili olduğundan böylece taraf teşkili sağlanmış, muris …’nın huzurdaki davadaki talepleri yönünden tüm mirasçıları tarafından davaya kaldığı yerden devam edilmiştir.
… 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında dava konusu kaza sebebiyle sanık (davalı) …’ın beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.
ATK…Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 10/01/2019 tarihli sayılı kusur raporunda seçenekli olarak kusur değerlendirmesi yapılmıştır. 1. durumda; davalı sürücü …’ın kusursuz olduğu, yaya …’ün ise %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, 2. durumda; davalı sürücü …’ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, yaya …’ün ise kusursuz olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
İtirazlar üzerine dosya mahkememizce yeniden ATK Üst Kurulu’na gönderilmiş, ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 13/02/2020 tarihli raporda özetle; ilgili dava dosyasının daha önce dairelerince incelendiği, dosya içinde … 50. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına tanzim edilen 27/10/2014 tarih ve 2014/101157/9056 sayılı raporda mevcut beyan ve tespitlerden sürücüye hitaben yanan trafik ışığının yeşil mi yoksa kırmızı mı yandığı hususunda kesin bir kanaate varılamadığı, bu nedenle alternatifli olarak rapor düzenleme yoluna gidildiği ve 1. durumda: sürücüye yeşil ışık yanmasının kabulü halinde sürücünün kusursuz, yayanın ise asli kusurlu olduğu, 2. durumda: sürücüye kırmızı ışık yanmasının kabulü halinde sürücünün asli kusurlu, yayanın ise kusursuz olduğu kanaatinin belirtildiği, yine dairelerince tanzim edilen 10/01/2019 tarih ve … sayılı raporda da bir önceki raporla aynı şekilde sürücüye yeşil ışık mı yoksa kırmızı ışık mı yandığı hususunda kesin kanaate varılamadığından alternatifli kusur dağılımına gidildiği, bilirkişi … tarafından keşfe binaen ceza mahkemesine tanzim edilen 30/06/2016 tarihli raporda davalı sürücünün yeşil ışıkta geçiş yaptığı kabulü yapılarak sürücünün kusursuz, yayanın asli kusurlu olduğu kanaatine varıldığının görüldüğü, bu bakımdan dosya içinde raporlarıyla çelişir bir başka bilirkişi raporunun bulunmadığının anlaşıldığı, bu sebeple dosyanın 28/01/2020 tarihinde “Genişletilmiş Uzmanlar Heyeti”nde görüşüldüğü, ancak heyetçe yeniden rapor düzenlenmeksizin dosyanın iadesine karar verildiği bildirilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin düzenlediği kusur raporuna dosya taraflarınca ayrı ayrı itiraz edilmesi üzerine mahkememizce 05/11/2020 tarihli ara kararla … Trafik Kürsüsü öğretim görevlilerinden oluşan 3 (üç) kişilik bilirkişi heyetinden yeniden kusur raporu alınmasına karar verilmiş ve dosya kusur uzmanı bilirkişilere tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenerek mahkememize sunulan 11/12/2020 tarihli kusur raporunda özetle; dosyadaki tüm tespit, bilgi ve ifadelerin toplu olarak değerlendirilmesi sonucunda, olay sırasında trafik ışıkları ile kontrollü yaya geçidinde davacı yayanın geçmek istediği yere ve davalı otobüsünün seyrettiği yöne hangi trafik ışıklarının yandığı, otobüs sürücüsünün mü trafik ışıklarına uymayıp kırmızı ışıkta seyrettiği, yoksa davacı yanın mı kural ihlalinde bulunup kırmızı ışıkta geçtiği hususunda kesin bir kanaate varmanın, dolayısıyla tarafların olaydaki kusur durumlarının kesin olarak tespitinin mümkün olmadığı sonucuna varıldığı, nitekim Adli Tıp Kurumu…Trafik İhtisas Dairesi uzmanlarınca tanzim edilmiş 27/10/2014 ve 10/01/2019 tarihli bilirkişi raporlarında da benzer görüşlerin belirtilmiş olduğu ve raporların iki seçenekli olarak düzenlendiği, bu durumda tehlike sorumluluğuna katlanma ilkesi uyarınca tehlikelerin eşit olmadığı kesin olarak ortaya konamayacağı için tehlikeler eşit kabul edilerek kusurun ilke olarak taraflar arasında yarı yarıya paylaştırılmasının uygun olacağı, dolayısıyla otobüs sürücüsü davalı …’ın hatalı sevk ve idaresi ile davacı …’ün hatalı davranışının olayda eşit oranda (%50 – %50 oranında) etkili olduğunun kabulünün uygun olacağı, raporda ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle; dava konusu somut olayda davalı sigorta şirketine ZMSS ile sigortalı davalı taraf otobüsünün sürücüsü davalı …’ın hatalı sevk ve idaresinin kazada %50 oranında etkili olduğu, davacı yaya …’ün hatalı davranışının da ayrı şekilde %50 oranında etkili olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
… Trafik Kürsüsü öğretim üyeleri tarafından düzenlenen kusur raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından kusur raporuna itiraz edilerek itirazları doğrultusunda ek rapor alınması talep edilmiştir. Davalılardan … vekili ve … vekili tarafından kusur raporuna karşı ayrı ayrı beyan dilekçesi sunularak davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkememizce 03/02/2021 tarihli duruşmada davacılar vekilinin ek rapor alınmasına yönelik talebinin reddine karar verilmiş, dosya aktüer hesabı yapılmak üzere bilirkişi …’a tevdi edilmiştir.
Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 23/02/2021 tarihli raporda özetle; davacı …’ün 15/10/2011 tarihinde geçirmiş olduğu kaza sonrası 23/08/2018 vefat tarihine kadar olan sürede %100 malul olduğunun mahkeme tarafından kabulü durumunda toplam zararının 92.340,26-TL. olduğu, kazanın meydana gelmesinde %50 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edilebilecek sürekli maluliyet zararının 46.170,13-TL. olabileceği, SGK tarafından davacı …’e toplam 16.883,58-TL. geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı, bu tatarın davalılardan %50 oranında rücu edileceği dikkate alındığında 16.883,58-TL.’nin. %50’si olan 8.441,79-TL. sebepsiz zenginleşmenin önüne geçilmesi bakımından tenzilinin gerektiği, buna göre 46.170,13-TL. – 8.774,79-TL. = 37.728,34-TL. talep edilebilecek sürekli maluliyet zararının bulunduğunu, davalı eş ve çocuklarının ¼ oranında mirasçı oldukları ve kişi başı 9.432,08-TL. olarak paylaştırılabileceği, bu miktarın poliçe limitleri dahilinde olduğu, sürekli bakıcı giderleri zararının davacı …’ün kaza tarihinden vefat tarihi olan 23/08/2018 tarihine kadar olan sürede %100 malul olduğunun mahkeme tarafından kabulü durumunda toplam bakıcı giderleri zararının 110.015,57-TL. olduğu kazanın meydana gelmesinde %50 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edilebilecek sürekli bakıcı giderleri zararının 55.007,78-TL. olabileceği, davalı eş ve çocuklarının 1/4 oranında miras payları bulunduğu, bu bağlamda kişi başı 13.751,94-TL. olarak paylaştırılabileceği, davacı eş Sadegül’ün aylık 800,00-TL. bakıcı parası aldığı hususunun dosyada yapılan ekonomik sosyal durum araştırması sonucunda tespit edildiğinden, bakıcı giderleri zararından herhangi bir takdiri indirimi uygulanıp uygulanmayacağının hukuki değerlendirmesinin mahkemeye ait olduğu, davacı vekilinin dava öncesinde davalı sigorta şirketine başvuruda bulunduğuna dair dosyada herhangi bir belgenin bulunmaması nedeniyle 10/02/2014 dava tarihinin temerrüt tarihi olarak değerlendirilebileceği, manevi tazminat yönünden ise takdirin münhasıran mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Aktüer bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacılar vekili tarafından 22/03/2021 tarihli dilekçe ve 23/05/2021 tarihli ek dilekçe ile rapora itiraz edilerek ek rapor alınması talep edilmiştir. Davalılardan … vekili tarafından 22/03/2021 tarihli dilekçe ile rapora itiraz edilerek davanın reddinin talep edilmiştir. Davalılardan … vekili 23/03/2021 tarihli dilekçe ile rapora itiraz etmiştir. Mahkememizce 26/05/2021 tarihli duruşmada verilen ara kararla tedavi giderlerine ilişkin taleple ilgili olarak da değerlendirme yapılmak üzere mevcut aktüer bilirkişinin yanına Adli Tıp Uzmanı Doktor bilirkişi … eklenerek, bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 02/08/2021 tarihli ek raporda özetle; dava konusu trafik kazası sonucu kişide oluşan travmatik lezyonların nitelikleri, sonrasında gelişen arazlar hep birlikte değerlendirildiğinde; kişide gelişen arazlar ile 15/10/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan yaralanmalar arasında illiyet bağı bulunduğu, kişinin meslekte kazanma gücü kaybı oranının %100 olduğu, sürekli bakıma muhtaç olduğu, kişinin tedavilerinin tamamının Devlet Hastanesi’nde yapılmış olduğu, dolayısıyla tedavi masraflarının SGK tarafından karşılandığı, kök raporda belirtilen hususlarda herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu ek raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve taraflarca ek rapora itiraz edilmiştir. Mahkememizin 27/10/2021 tarihli duruşmasında 2. kez ek rapor düzenlenmek üzere dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 25/10/2021 tarihli 2. ek raporda özetle; kişinin maruz kalmış olduğu trafik kazası sonucu oluşan travmatik lezyonların nitelikleri, sonrasında gelişen arazlar birlikte değerlendirildiğinde; kişide gelişen arazlar ile 15/10/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan yaralanmalar arasında illiyet bağı bulunduğu, kişinin meslekte kazanma gücü kaybı oranının %100 olduğu, sürekli bakıma muhtaç olduğu, kişinin tedavilerinin tamamının Devlet Hastanesi’nde yapılmış olduğu ve tedavi masraflarının SGK tarafından karşılanmış olduğu, kök raporda belirtilen hususlarda herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığı, davacı …’ün 15/10/2011 tarihinde geçirmiş olduğu kaza sonrası 23/08/2018 vefat tarihine kadar olan sürede %100 malul olduğunun sayın mahkeme tarafından kabulü durumunda; toplam zararının 92.340,26-TL. olduğu, kazanın meydana gelmesinde %50 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edilebilecek sürekli maluliyet zararının 46.170,13-TL. olabileceği, SGK tarafından davacı müteveffa …’e toplam 16.883,58-TL. geçici işgöremezlik ödemesi yapıldığı, işbu tutarın davalılardan %50 oranında rücu edileceği dikkate alındığında sebepsiz zenginlemenin önüne geçilmesi için 16.883,58-TL.’nin %50’si olan 8.441,79-TL.’nin tenzilinin gerektiği, buna göre 46.170,13-TL.- 8.774,79-TL. = 37.728,34-TL. talep edilebilecek sürekli maluliyet zararının bulunduğu, davacı eş ve çocukların her birinin 1/4 oranında miras payı olduğu dikkate alındığında kişi başı 9.432,08-TL. olarak paylaştırılabileceği, davacı …’ün 15/10/2011 tarihinde geçirmiş olduğu kaza sonrası 23/08/2018 vefat tarihine kadar olan sürede %100 malul olduğunun sayın mahkeme tarafından kabulü durumunda toplam bakıcı giderleri zararının ise 110.015,57-TL. olduğu, kazanın meydana gelmesinde %50 kusurunun bulunduğunun kabulü ile davalılardan talep edilebilecek sürekli bakıcı giderleri zararının 55.007,78-TL. olabileceği, davalı eş ve çocuklarının 1/4 oranında miras paylarının bulunduğu, bu bağlamda; kişi başına 13.751,94-TL. paylaştırılabileceği, taleple bağlılık ilkesi gereği davada destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanamayacağı, SGK tarafından yapılan geçici işgöremezlik ödemelerinin müteveffa davacının maaşından tenzil ediliyor olmasının işbu davanın konusu olmadığı, kusur oranı hususunda yapılan itirazlar konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğu, manevi tazminat, faiz ve sorumluluk konusundaki takdirin de münhasıran mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu 2. ek raporu da dosya taraflarına usulüne uygun tebliğ edilmiş, taraflarca 2. Ek rapora karşı da itirazda bulunulmuştur. Mahkememizce 16/02/2022 tarihli duruşmada; dosyada alınan kusur raporlarının, aktüer ek ve kök raporlarının yargısal denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli, uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu kanaatine varılarak tarafların yeniden rapor alınmasına yönelik talep ve itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili tarafından 28/02/2022 tarihli dilekçe ile talep artırımında bulunulmuş, dava dilekçesinde çalışma gücü kaybı için 1.000,00-TL. olarak talep edilen miktar 36.728,34-TL. daha artırılarak 37.728,34-TL.’ye, sürekli bakıcı gideri için 1.000,00-TL. olarak talep edilen miktar ise 54.007,78-TL. daha artırılarak 55.007,78-TL ‘ye çıkarılmıştır. Böylece davacıların davada talep ettikleri toplam maddi tazminat miktarı 90.736,12-TL.’ye yükseltilmiş ve gerekli harç mahkeme veznesine yatırılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2007 tarihli, 2007/11-104 E. ve 2007/180 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi; öğreti ve uygulamada kabul edilen görüşe göre, işletenlerden hangisinin kusurlu olduğunun kesin olarak tespit edilemediği durumda, tehlike sorumluluğuna katlanma ilkesi uyarınca, zararın işletme tehlikeleri doğrultusunda, tehlikeler eşit varsayıldığından zarar ilke olarak yarı yarıya paylaştırılır. Ancak, bu kuralın uygulanabilmesi için, gerekli araştırma ve incelemelerin yeterli biçimde yapılmasına karşın işletenlerden hangisinin kusurlu olduğunun tespit edilememiş olması koşulunun gerçekleşmesi gerekmektedir. (Yargıtay 17. HD’nin 29/06/2020 tarih ve 2018/5887 Esas, 2020/4076 Karar, 13/11/2018 tarih ve 2016/211 Esas, 2018/10473 Karar, 20/06/2017 tarih ve 2015/727 Esas, 2017/7073 Karar, 25/10/2017 tarih ve 2015/2412 Esas, 2017/9627 Karar ve 25/10/2017 tarih ve 2015/2412 Esas, 2017/9627 Karar sayılı kararları da aynı doğrultudadır.)
Somut olayda; her ne kadar davacı (müteveffa) … sürücü olmayıp yaya konumunda ise de; olay günü kırmızı ışık ihlalini kimin yaptığı, dolayısıyla dava konusu kazanın meydana gelmesine kimin ihlalinin neden olduğu yapılan tüm araştırmalara ve alınan raporlara rağmen kesin olarak tespit edilemediğinden, mahkememizce anılan kararlar kıyasen uygulanmış ve her iki tarafın (sürücü … ve yaya …) eşit oranda (%50 -%50) kusurlu oldukları dikkate alınarak değerlendirme yapılmıştır. Sonuç itibariyle; mahkememizce yaya ve sürücünün olayda %50 – %50 oranında kusurlu oldukları kabul edilmiştir.
A- MADDİ TAZMİNAT BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME:
6098 sayılı TBK.’nun 54. maddesinde “Bedensel zararlar”; -1. Tedavi giderleri, -2. Kazanç kaybı, -3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve -4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” olarak açıklanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere; sorumluluğu doğuran olayın zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK.’nun 54. maddesinde özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK’nun) 91. maddesi ile araç işletenlere uygulamada “zorunlu trafik sigortası” olarak da adlandırılan “mali sorumluluk sigortası” yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. KTK.’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesine göre; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. 2918 sayılı KTK.’nun 85. maddesine göre ise motorlu bir araç işleteninin sorumluluğu, kusura dayanmayan bir tehlike sorumluluğudur. Araç işleten ise; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmıştır. Motorlu bir aracın işletilmesi, cismani bir zarara ya da bir şeyin hasara uğramasına sebep olursa işleten kusursuz dahi olsa sorumlu olacaktır. İşletenin bu sorumluluğu, ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk, başka bir deyimle tehlike sorumluluğu halidir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin, zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir sorumluluk sigortası türüdür. Sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlıdır.
Somut olayda; davalılardan … … dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın maliki (işleteni), davalı … ise sürücüsüdür. Davalılardan … Sigorta A.Ş. ise kaza tarihi itibariyle … plakalı aracın ZMSS (Zorunlu Mali Sorumluluk) sigortacısıdır. Kaza tarihi itibariyle geçerli sigorta poliçesi teminat limiti 200,000,00-TL.’dir.
Mahkememizce yargılama sırasında vefat eden davacı …’ün “kaza tarihinden ölüm tarihine kadar olan” sürekli iş göremezlik zararlarının ve bakıcı giderlerinin hesaplanması bakımından aktüer bilirkişi ve adli tıp uzmanı doktor bilirkişiden oluşan heyetten rapor alınmıştır.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında yaralanma hallerinde tedavi dışında, bu kimsenin çalışma gücünün tamamen veya kısmen azalması gibi durumlarda bundan kaynaklanan zararları ve ileride ekonomik yönden yoksun kalacağı zarar, ziyan ve masrafları, kişinin olay nedeniyle mahrum kaldığı diğer ekonomik zararların da poliçe kapsamında kalan zararlardan olduğu kabul edilmektedir. (Işıl Ulaş, Uygulamalı Sigorta Hukuku; 2002, 3.baskı, sh.709-710)
Sürekli iş göremezlik zararı, bir kişinin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi sonucunda fiziksel, psikolojik, duygusal ya da entelektüel potansiyelin azalmasından kaynaklanan bir zarardır. Yüksek Yargıtay kararlarında sürekli iş göremezlik zararına “güç kaybı veya efor kaybı zararı da denilmektedir. Bir başka ifade ile sürekli iş göremezlik zararı; beden gücü kaybına uğrayan kişinin, zarar görmeden önce yapmakta olduğu iş için daha fazla bir güç (efor) harcaması nedeniyle doğan zarardır. Bu durumdaki kişi çalışmasını sürdürebilir ise de yaşıtlarına ve kendisi ile aynı işi yapanlara göre (malul kaldığı oranda) daha fazla güç ve çaba harcayacağından, kazançlarında bir azalma olmasa dahi (sakatlığı oranında) tazminat isteme hakkı bulunmaktadır.
25/02/2011 tarihinde 27857 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı kanunun 59. maddesi ile; her ne kadar 2918 sayılı kanunun 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK’ya) geçmiş ise de; SGK., 6111 sayılı yasayla değiştirilen 2918 sayılı yasanın 98. maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri ile bakıcı giderleri yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre, 6111 sayılı yasa kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderleri ile bakıcı giderinden ise SGK. sorumlu olmayıp, davalıların sorumluluğu bulunmaktadır. Dolayısıyla mahkememizce tarafların kazanın meydana gelmesinde %50 – %50 eşit oranda kusurlu oldukları da gözetilerek davalıların bilirkişi heyetince hesaplanan iyileşme süreci bakıcı giderlerinden de sorumlu tutulması yönünde kanaat oluşmuştur. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2018 tarihli; 2017/743 Esas ve 2018/177 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.) Yine…Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 17/05/2018 tarihli ve 2017/782 Esas -2018/763 Karar sayılı kararında; 6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK’nun 98. maddesi ile getirilen düzenlemenin, tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmet bedellerine ilişkin olduğunu, geçici tedavi sürecindeki bakıcı gideri ve geçici dönem iş görmezlik tazminatının bu düzenleme kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirterek, davalı sigorta şirketinin sigorta limitleri dahilinde geçici dönem iş görmezlik zararı ile birlikte bakıcı giderlerinden de sorumlu tutulması gerektiğini kabul etmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, ceza dosyası, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin düzenlediği kusur raporları, … Öğretim Üyeleri tarafından düzenlenen kusur raporu, dosyada alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporları ile toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; 15/10/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı yaya …’ün yaralandığı, ancak …’ün dava devam ederken 23/08/2018 tarihinde vefat ettiği, yaya konumundaki …’ün mü sürücü …’ın kırmızı ışık ihlalini yaptığının tespit edilemediği, dosyasıyla dava konusu kazanın meydana gelmesine kimin ihlalinin neden olduğu yapılan tüm araştırmalara ve alınan raporlara rağmen kesin olarak tespit edilemediği, mahkememizce her iki tarafın da (sürücü … ve yaya …’ün) eşit oranda (%50 -%50) kusurlu olduklarının değerlendirildiği, 34 ….. plakalı aracın kaza tarihini de kapsayacak şekilde ZMSS poliçesi ile davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde sigortalı olduğu, davalılardan sigorta şirketinin dava sırasında vefat eden davacıda meydana gelen yaralanmadan ve oluşan zararlardan dolayı poliçe teminat limiti (200.000,00-TL.) ile sınırlı olarak sorumlu olduğu, diğer davalıların ise gerek araç sürücüsü gerekse araç işleteni sıfatıyla davacıda meydana gelen yaralanmadan ve oluşan zarardan sorumlu oldukları, bilirkişi kurulu ek raporunda yapılan hesaplamaya göre davacıların 15/10/2011 tarihinde meydana gelen kaza sonucu davalılardan talep edebileceği toplam sürekli maluliyet zararının 37.728,32-TL., sürekli bakıcı gideri tazminatının toplam 55.007,78-TL. olduğu, sonuç olarak davacıların davalılardan maddi tazminat olarak toplam olan 92.736,12-TL. talep edebileceği, bu miktarın davalılardan sigorta şirketinin sorumlu olduğu poliçe teminat limiti içerisinde kaldığı, davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinin 10/02/2014, diğer davalılar yönünden ise temerrüt tarihinin kaza tarihi (15/10/2011) olduğu, hükmolunan maddi tazminata yasal faiz yürütülmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
B- MANEVİ TAZMİNAT BAKIMINDAN DEĞERLENDİRME:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1 maddesine göre; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.”
Anılan maddeye göre hakim, manevi tazminata hükmederken, olayın özelliklerini göz önünde tutmalı ve ona göre zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar vermelidir. Hakim, özel halleri göz önünde tutmalı ve manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği miktar adalete de uygun olmalıdır. Manevi tazminatın tarafların ekonomik durumları da nazara alınarak tazminat ödeme yükümlüsü olan tarafın fakirleşmesi, lehine tazminata hükmedilen tarafın ise zenginleşmesi sonucunu doğurmayacak hak ve nesafet kurallarına uygun, makul ve makbul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekmektedir.
Manevi tazminat miktarı belirlenirken olayın özelliği, tarafların kusur durumu, kusurun ağırlığı, gibi hususlar da dikkate alınmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirmelidir. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanması gibi bir amacı da yoktur. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır.
Mahkememizce yargılama sırasında tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının araştırılması için ilgili kolluk birimlerine gerekli müzekkereler yazılmış ve cevapları dosyaya anılmıştır.
Somut olayda; tarafların kazadaki kusur oranları mahkememizce %50 – %50 olmak üzere ve eşit oranda kabul edilmiştir.
Tarafların dosyada tespit edilen mali ve sosyal durumları, olayın niteliği, davacı ile davalı sürücünün kusur durumları, paranın satın alma gücü, davacının kaza sonucu duyduğu acı ve ıstırap, diğer davacıların yıllarca yakınlarına bakmak zorunda kalmaları nedeniyle çektikleri zorluk ve sıkıntılar hep birlikte dikkate alındığında ve ayrıca davacılardan …’ün dava açıldıktan sonra vefat ettiği de gözetilerek mahkememizce davacı eşi … için 30.000,00-TL., oğlu… için 20.000,00-TL., kızı … için 15.000,00-TL. (tümünün toplamı 80.000,00-TL.)’nin kaza tarihi olan 15/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin isteminin ise reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR: Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davacıların maddi tazminata yönelik davasının kabulü ile; (davacılardan … için 9.432,08-TL., …için 9.432,08-TL., … için 9.432,08-TL. ve … için 9.432,08-TL. olmak üzere toplam 37.728,32-TL. sürekli maluliyet zararı ile davacılardan … için 13.751,94-TL., …için 13.751,94-TL., … için 13.751,94-TL. ve … için 13.751,94-TL. olmak üzere toplam 55.007,78-TL. sürekli bakıcı gideri) toplamı olan 92.736,12-TL. maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 10/02/2014 tarihinden, diğer davalılar … … ve … yönünden ise kaza tarihi olan 15/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
a) Alınması gerekli 6.334,80-TL karar ve ilam harcından 1.550,00-TL peşin yatırılan harcın mahsubu ile 4.787,80-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile maliyeye gelir kaydına,
b) Davacılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00’er-TL vekalet ücretinin her bir davalıdan alınıp, her bir davacıya verilmesine,
c) Davalılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00-‘er-TL vekalet ücretinin her bir davacıdan alınıp her bir davalıya verilmesine,
2-Davacıların manevi tazminata yönelik davasının kısmen kabulü ile; davacılardan … için 30.000,00-TL., …için 20.000,00-TL., … için 15.000,00-TL. ve … için 15.000,00-TL. olmak üzere toplam 80.000,00-TL. manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin istemlerinin ise ayrı ayrı reddine,
a-Alınması gerekli 5.464,80-TL karar ve ilam harcının davalılar … … ile …’tan alınıp maliyeye gelir kaydına,
b)Davacı … dışındaki diğer davacılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00’er-TL vekalet ücretinin davalılar … … ve …’tan alınıp davacı … dışındaki davacılara verilmesine,
c) Davalılar vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00’er-TL vekalet ücretinin davacı … dışındaki davacılardan alınıp davalılar … … ve …’a verilmesine,
3-Davacılar tarafından yapılan 7.078,31-TL (25,20-başvuru harcı, 3,80-TL vekalet harcı, 1.550,00-TL ıslah harcı, 4.100,00-TL bilirkişi ücreti, 1.084,81-TL tebligat, posta, 314,50-TL adli tıp ücreti) yargılama giderinin davalılardan alınıp davacılara verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacılar vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, davalı … Genel Müdürlüğü vekilinin e-duruşma sistemi üzerinden yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır