Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1442 E. 2019/517 K. 11.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2014/1442 Esas
KARAR NO: 2019/517

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ: 17/07/2009
KARAR TARİHİ: 11/07/2019

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş. firmasına davalı banka tarafından açılan krediler sebebiyle söz konusu kredilere kefaleti bulunan müvekkilinin borcun tasfiye edilmesi nedeniyle, kefaletten beri kılınması için davalıya çektiği ihtarın sonuçsuz kalması üzerine İstanbul Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile 14.01.2002 tarihinde davalı bankaya karşı kefalet sebebiyle borçlu olmadıklarının tespiti için menfi tespit davası açıldığını, davanın açılmasından sonra davalı bankanın 313.022,02 TL tutarındaki borcun ödenmesi için ihtarname keşide ettiğini ve Kadıköy Asliye… Ticaret Mahkemesi’nin… D. İş sayılı dosyasından aldığı ihtiyati haciz kararını, Kadıköy …İcra Müdürlüğü’nün… sayılı icra dosyası ile infaz ettiğini, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile davalı bankaya karşı açılan menfi tespit davasında yapılan yargılama neticesinde müvekkilinin davalı bankaya karşı kefaletten ötürü borçlu olmadığına dair karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalı bankanın almış olduğu ihtiyati haciz kararına dayanarak göndermiş olduğu ödeme emrine itiraz ettiklerini, davalının itirazın iptali ve takibin devamı için açmış olduğu dava Kadıköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar, 09.07.2007 tarihli kararı ile reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalı bankanın almış olduğu ihtiyati haciz kararı ile müvekkilinin tüm menkul, gayrimenkul mallarını haciz ettiğini, üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları haczi için …, … ve …’de kain 100’e yakın banka ve 3. kişiye İİK 89/1 maddesi gereğince 1. haciz ihbarnamesi yollandığını, ayrıca … ve …’de kain iplik fabrikasında mevcut ve üretilmiş iplik, hammadde alet, forklift, otomobil, otobüs, kamyonet, bilgisayar ve tüm makinalar haczedilerek üretimin durmasına ve fabrikanın yaklaşık 1 sene kapalı kalmasına sebep olduğunu, haksız ihtiyati haciz ve hukuka aykırı işlemler sebebiyle davalının meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, müvekkilinin tüzel kişiliğinin manevi değerlerine dahil bulunan ticari itibarının sarsıldığını ileri sürerek haksız ihtiyati haciz sebebiyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile davalıdan şimdilik 2.187.490,31 TL maddi, 75.000 TL manevi tazminat talebi olmak üzere toplam 2.262.490,31 TL tazminatın haksız ihtiyati haciz tarihi olan 25.08.2003 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 23/05/2012 tarihli dilekçesi ve aynı tarihli temlik sözleşmesi ile maddi tazminat yönündeki taleplerini temlik alan davacıya temlik etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; BK’nın 60/1. ve İİK’nın 259. maddeleri uyarınca haksız ihtiyati haciz nedeniyle açılan işbu davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılması gerektiğini, esas yönünden ise haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan ve kötü niyetle açılmış işbu davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sonrasında 13/03/2012 tarih, … Esas ve … Karar sayılı kararla davanın reddine karar verilmiş, verilen karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.02.2014 tarih, 2012/10127 Esas, 2014/2495 Karar sayılı kararıyla; “Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Haksız ihtiyati hacizden dolayı tazminat davası haksız fiillerde olduğu gibi 818 sayılı BK’nın 60. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu 1 yıllık zamanaşımı, ihtiyati haczin kaldırılması veya hükümsüz kalması tarihinden itibaren işlemeye başlar. İhtiyati haciz alacaklının alacak davasında haksız çıkması ( İİK.264/I, III) nedeniyle hükümsüz kalmışsa, bir yıllık zamanaşımı alacak davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren başlar. Dava konusu olayda, Kadıköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D. İş dosyası ile davalı bankanın talebi ile ihtiyati haciz kararı verilmiş ve Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile de ihtiyati haciz kararı infaz edilmiştir. Davacının itirazı üzerine yine alacaklı banka tarafından Kadıköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… sayılı dosyasında itirazın iptali davası açılmış, mahkemece davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22.05.2008 tarihli kararı ile onanmış, karar düzeltme istemi de 23.01.2009 tarihli karar ile reddedildiğinden 23.01.2009 tarihinde kesinleşmiştir. İşbu tazminat davası ise 17.07.2009 tarihinde 1 yıllık sürede açıldığından mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Ayrıca, haksız ihtiyati hacizden doğan maddi zarara dayalı sorumluluk, kusursuz sorumluluktur. Haksız olarak ihtiyati haciz koydurmuş olan alacaklının sorumluluğunun kusura dayanmadığı konusunda gerek uygulamada ve gerekse öğretide görüş birliği mevcuttur. Bu açıdan alacaklının ihtiyati haciz kararının hükümden düşmesinden sonra açacağı dava veya yapacağı takipte haklı çıkması da neticeye müessir bulunmadığı gibi, bu bakımdan alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili değildir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden BK’nın 49’ncu maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d). Haksız yere bir kimsenin mallarının haczettirilmesi, o kimsenin ticari itibarına saldırı teşkil eden ve BK’nın 49’ncu maddesi gereğince manevi tazminat ile sorumlu tutulmayı gerektiren bir davranıştır. Davalının haciz tarihi itibariyle gerçekte alacaklı olup olmadığının incelenmesi ve neticede de davalının gerçekten alacaklı olmadığı halde, ihtiyati haciz uygulattığı sonucuna varılması halinde, manevi tazminat isteminin ilke olarak kabulü gerekir.
Somut olayda mahkemece bilirkişi raporu alınmış ve davacının zararını ispat edemediğinden davanın bu nedenle de reddine karar verilmiş ise de, alınan bilirkişi raporunda davalının ihtiyati haczi nedeniyle bankalarda davacı adına mevcut olan hesapları bloke edildiği bu nedenle hesaplara cari faizin işletilmediği, yine doğrudan ihtiyati haczin uygulanması nedeniyle ortaya çıkan zarar kalemlerinin ihtiyati hacizden kaynaklandığı kabul edildiği halde, öte yandan diğer kalemler yönünden davacı tarafından dava dilekçesinde sayılan zararlara ilişkin olarak sunduğu Excel listelere göre inceleme yapılmasının mümkün olmadığı, listede yer alan ödemelerin ticari defter kayıtlarına ait yevmiye tarih, madde no ve tutarlarını gösteren muavin kayıtlarının gerektiği, bunların davacıdan istenmesine rağmen sunulmadığı belirtilerek bu kezde tüm zararın ispat edilemediği sonucuna ulaşılmıştır. Davacı temsilcileri 27.2.2012 tarihli dilekçeleri ile iki klasör belgeyi mahkemeye ibraz ettikleri, bu klasörlerin bilirkişilere mahkemece verilmediği, hesaplarının olduğu ve haciz uygulanan banka kayıtlarından bu yöndeki zararlarının tesbit edilebileceğini belirterek rapora itiraz etmişlerdir. Bu itibarla mahkemece işin esasına girilerek ve davacı tarafın sunduğu belgeler ve ilgili banka kayıtları celbedilerek davacının haksız ihtiyati haciz nedeniyle uğradığı zararın ayrı ayrı tesbiti ile sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde bilirkişi raporuna yapılan itiraz dikkate alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Davacı vekilinin ücreti vekalet yönünden yaptığı temyiz itirazının bozma sebep ve şekline göre incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.” neden ve gerekçeyle mahkememiz kararı bozulmuştur.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak, yargılamaya devam olunmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında işaret edildiği üzere dava, haksız ihtiyati haciz nedeniyle haksız fiil hukuksal nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup; eldeki davanın, alacaklı tarafça davacı takip borçlusuna yönelik açtığı itirazın iptali davasının reddi yönündeki kararın kesinleştiği 23/01/2009 tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde (17/07/2009 tarihinde) açıldığı anlaşıldığından, davalı tarafın zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Yine bozma ilamında işaret edildiği üzere; haksız ihtiyati haciz nedeniyle uğranılan maddi zararın tazmini için, uygulanan haksız ihtiyati haciz ile zarar arasında illiyet bağının bulunması yeterli olup ayrıca kusur aranmaz. Manevi zararın tazmini yönünden ise haksız ihtiyati haciz ile zarar arasında illiyet bağının bulunması yanında aynı zamanda zarar verenin de kusurlu olması yasal zorunluluktur.
a-Maddi tazminat istemi yönünden yapılan incelemede;
Hükmüne uyulmasına karar verilen bozma ilamı gereğince davacı tarafça sunulan belgeler ve banka kayıtları üzerinde, davacının haksız ihtiyati haciz nedeniyle uğradığı zararların ayrı ayrı tespiti yönünden bilirkişi kurulundan ek rapor alınmasına karar verilmiş, bu yönden bilirkişiler YMM…, güvenlik uzmanı …, bankacı …, Yrd. Doç. Dr. … ve ekonomi uzmanı Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 20/04/2016 tarihli raporun ve taraf vekillerinin beyan ve itirazı üzerine aynı heyetten alınan 28/03/2018 tarihli raporun dosya arasında olduğu görülmüş, bu kez bozma ilamında işaret edildiği üzere davacı tarafça sunulan belgeler ve incelenen banka kayıtlarına göre, en son alınan rapora karşı taraf vekillerinin beyan ve itirazı üzerine aynı bilirkişi kurulundan denetime elverişli ek rapor alınmasına karar verilmiş, bu yönden bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 08/04/2019 tarihli ek raporun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan 20/04/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; davacının banka mevduat hesaplarının haczinden kaynaklı temerrüt faizi yönünden uğradığı zararının taleple bağlı kalınarak 115.774,57 TL, GSDHO hisse senetlerinin haciz kalktığı tarih itibariyle rüçhan hakkı kullanılmasından kaynaklanan 839.534,22 TL alacaklı olduğu bildirilmiş,
Alınan 28/03/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; yukarıda özetlenen rapora ek olarak, ihtiyati hacze itiraz ve açılan itirazın iptali davaları için avukatlık asgari ücret tarifesi gereği ödenen 82.571,73 TL asıl alacak ve 1.846,38 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 84.417,51 TL ve işçi alacakları kıdem tazminatlarna ilişkin dava tarihi itibariyle toplam 764.363,44 TL asıl alacak, 262.956,54 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.027.319,98 TL davacının alacaklı olduğu bildirilmiştir.
En son alınan 08/04/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; haksız ihtiyati haciz nedeniyle tazminata hükmedilmesi için haksız ihtiyati haciz ile zararlar arasında illiyet bağının olması gerektiği; davalının ihtiyati haciz sebebiyle bankalarda davacı adına mevcut olan hesaplara bloke nedeniyle cari faiz işletilemediği, bunun ihtiyati haciz uygulaması ile ortaya çıkan zarar olduğu, bu kapsamda davacının ihtiyati haczin kaldırıldığı tarih 14/08/2007 itibariyle doğrudan ihtiyati haciz uygulamasına konu banka mevduat hacizleri nedeniyle temerrüt faizi yönünden uğradığı toplam zararının 115.744,57 TL olduğu, GSDHO hisse senetlerinin haczin kaldırıldığı tarih itibariyle rüçhan hakkı kullanılmasından kaynaklı uğranılan zararın 839.534,22 TL olduğu, ihtiyati haciz işlemlerine yönelik yapılan itiraz ve açılan itirazın iptali davaları için avukatlık asgari ücret tarifesi gereği ödenen 82.571,73 TL asıl alacak ve 1.846,38 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 84.417,51 TL davacının alacaklı olduğu bildirilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, toplanan deliller, hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı ve bozma ilamı sonrasında alınan bilirkişi kurulu ek raporları birlikte değerlendirildiğinde;
Dava dışı 3.kişi bir şirket ile davalı banka arasındaki kredi sözleşmesine kefil olan davacı şirket tarafından, sözkonusu kefaletten dolayı borçlu olunmadığı istemiyle İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasında yargılama devam ederken, daha bu dava sonuçlanmadan ve alacağın varlığı ve miktarı çekişmeli iken, davalı banka tarafından hesap kat ihtarıyla birlikte davacı şirket hakkında ihtiyati haciz kararı alınarak 28/08/2003 tarihinde infaz edildiği görülmüştür. Bu haliyle varlığı ve miktarı çekişmeli olan ve mahkemeye intikal etmiş bir alacakla ilgili olarak kurumsal bir finans kuruluşu olan davalı banka tarafından, gerekli özen ve dikkat gösterilmeksizin ve sonuçları öngörülmeksizin ihtiyati haciz kararı alınarak uygulanmak biçimindeki eylemin, haksız fiil niteliğinde haksız ihtiyati haciz olduğu kuşkusuzdur. Dolayısı ile sözkonusu haczin tatbiki ile bir zarar doğmuş ise, zarara sebebiyet veren davalı bankanın (kusursuz olsa bile), zararın tazmininden sorumluluğu kaçınılmazdır.
Yaptırılan bilirkişi incelemeleriyle haksız ihtiyati hacze dayalı olarak dava dışı banka hesaplarında bulunan davacıya ait mevduat hesaplarının bloke edilmesi nedeniyle uğranılan zarar yönünden davacının taleple bağlı kalınarak 61.922,08 TL, hisse senetlerinin haczi nedeniyle rüçhan hakkı kullanılmamasından kaynaklı uğranılan zarar yönünden davacının taleple bağlı kalınarak 355.987,00 TL, ihtiyati haciz işlemlerine yönelik yapılan itirazlar ve açılan davalar nedeniyle vekalet ücreti olarak ödenen yargılama giderleri yönünden davacının toplam 84.417,51 TL zarara uğradığı ve yukarıda değinilen nedenlerle haksız ihtiyati haciz kararı alıp uygulayan davalı tarafça tazmininin gerektiği; mevduat hacizleri ve ödenen vekalet ücreti yönünden hesaplanan davacı alacağına ihtiyati haczin kaldırıldığı tarih olan 14/08/2007 tarihinden itibaren, hisse senetlerinin haczi yönünden taleple bağlı kalınarak 15/10/2007 tarihinden itibaren avans faizinin işletilmesi gerektiği; uğranıldığı ileri sürülen diğer zarar kalemleri yönünden haksız ihtiyati haciz ile diğer zarar kalemleri arasındaki illiyet bağının bulunmadığı ve bu nedenle belirlenen tespit edilen alacak miktarını aşan istemin yerinde olmadığı anlaşıldığından maddi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar kısa kararın 1.c. nolu kararında faizin başlatığı tarih 14/07/2007 olarak yazılmış ise de, dosyanın incelenmesinden, haczin kaldırıldığı tarih (bir başka deyişle temerrüdün başladığı tarih) 14/08/2007 olduğu anlaşıldığından, temerrüt tarihine ilişkin kısa karardaki maddi hata aşağıdaki şekilde 14/08/2007 olarak düzeltilmiştir.
b-Manevi tazminat istemi yönünden yapılan incelemede;
Yukarıda açıklandığı üzere; taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisi konusunda genel mahkemeye intikal etmiş bir menfi tespit davasının yargılaması devam etmekte iken; davalı banka tarafından gerekli dikkat ve özen gösterilmeksizin davacı şirket aleyhine aldıkları bir ihtiyati haciz kararı ile; davacı şirketin bankalardaki mevduatları ile taşınır ve taşınmaz malları üzerine haksız ihtiyati haciz uygulandığı, 3.kişilere haciz ihbarnameleri gönderildiği anlaşılmaktadır.
Bu haliyle davacı şirketin gerek bankalar, gerekse 3.kişiler nezdinde ticari itibar ve güveninin sarsıldığı; bu duruma, yukarıda açıklandığı gibi kurumsal bir finans kuruluşu olan davalı bankanın gerekli dikkat ve özeni göstermemek suretiyle kusurlu ve haksız eylemiyle neden olduğu, dolayısı ile olay tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 49.madde manevi tazminat koşullarının gerçekleştiği kanaatine varıldığından; tarafların ekonomik durumları ile kusurun ağırlığı dikkate alınarak, taraflarda zenginleşme ve fakirleşmeye neden olmayacak şekilde manevi tazminat isteminin haczin uygulandığı tarihten itibaren işleyecek faiziyle birlikte tümden kabulüne ilişkin aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.

KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Maddi Tazminat İstemine İlişkin davanın KISMEN KABULÜ ile,
a-Mevduat hacizleri nedeni ile uğranılan 61.922,08 TLmaddi tazminatın 14/08/2007 tarihinden itibaren,
b-Hisse senetleri haczi nedeniyle uğranılan toplam 355.987,00 TL maddi tazminatın 15/10/2007 tarihinden itibaren,
c-İhtiyati haciz istemlerine yönelik yapılan itirazlar ve açılan davalar nedeniyle vekalet ücreti olarak ödenen toplam 84.417,51 TL’nin 14/08/2007 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı temlik alana ödenmesine,
d-Davacı temlik alan tarafın maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin istemlerinin reddine,
e-Alınması gerekli 34.313,93-TL karar ve ilam harcından 30.543,70-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 3.770,23-TL harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
f-Davacı temlik alan tarafça başlangıçta yatırılan peşin harç 30.543,70 TL’nin davalıdan alınıp davacı temlik alana verilmesine,
g-Davacı temlik alan kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 34.043,06 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı temlik alana verilmesine,
h-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 74.504,91 TL vekalet ücretinin davacı temlik alandan alınıp davalıya verilmesine,
ı-Davacı temlik alan tarafından yatırılan 15,60 TL başvuru harcı, 2,50 TL vekalet harcı, 10.500 TL bilirkişi ücreti ve 764 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 11.282,10 TL’nin kabul ve red oranına göre 2.590,78 TL’sinin davalıdan alınıp davacı temlik alana verilmesine,
i-Davalı tarafından yapılan toplam 280,75 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 216,28 TL’sinin davacı temlik alandan alınıp davalıya verilmesine,
j-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
2-Manevi Tazminat istemine ilişkin Davanın KABULÜ ile,
a-75.000 TL manevi tazminatın 28/08/2003 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
b-Alınması gerekli 5.123,25-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınıp maliyeye gelir kaydına,
c-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 8.600 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Üye …
¸e-imzalı
Katip …
¸e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.