Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1383 E. 2021/838 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/1383 Esas
KARAR NO:2021/838

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:12/11/2014
KARAR TARİHİ:09/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında … İlçesi, … Mahallesi, 1 ada, 139 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak, … 5. Noterliğinin 27.07.2007 tarihli kat karılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 3. Maddesi gereği yapılacak inşaatın % 25’inin davacı tarafa, %75’inin davalı tarafa verileceğinin kararlaştırılmış olduğunu, arsanın satın alma bedelini davalı tarafın ödediğini, inşaatın tamamlandığını ve 12.07.2011 tarihli protokolle davalının kooperatife payı karşılığında toplam 23,399,28 m2 büyüklüğünde konut verdiğini, davacı tarafından …Değerleme şirketinden … ve Kad. Yük. Müh. …’a yaptırılan inceleme sonucu verilen raporda kooperatife verilenler dışında kooperatifin 776,74 m2 daha inşaat alacağının bulunduğunun belirtildiği, ancak bu raporda sadece alan olarak hesap yapılıp tüm inşaatın şerefiyelendirilmesinin yapılmadığını, bu metrekareler esas alınarak 10.05.2014 tarihli protokolle taraflar arasındaki cari hesap borç ve alacakları da göz önüne alınarak ekli listede belirtilen 230 dairenin kooperatife verildiğini, kooperatifin bu daireleri üyelerine paylaştırdığını, yapılan protokollerin başka alacakları olmadığı anlamına gelmediğini, 230 daireyi bir an önce alıp üyelere dağıtmak maksadıyla o an için yapılan hesabın tespiti olduğunu, zaten birinci protokolden sonra alınan rapor sonucu yeniden hesap yapılarak ek dairelerin kendilerine verilmesinin de protokolün yapılanı tespit amaçlı olduğunu gösterdiğini, davalının başka borcu olmadığı anlamına gelen ibra olamayacağını, zaten kooperatif yöneticilerinin genel kurul kararı olmadan kooperatif malları üzerinde tasarruf yetkisi bulunmadığını, genel kurulun bu konuda dava açılması kararı verdiğini belirtdiği, yine davacı tarafından, Kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanırken imar durumunun ve projenin belli olmadığı, bu yüzden proje üzerinde paylaşım yapılamadığı, yine başlangıçta ticari bağımsız bölümler yapılıp yapılmayacağının belli olmadığı, sonuçta bir kısım ticari alanların yapıldığı, konut kooperatifi olan davacının sadece konut aldığı, ticari alanların davalıya kaldığı, sonuçta kooperatifin metrekare olarak %25 payını almış olduğunun hesaplandığını ancak tüm inşaatın ticari alanlar da dahil olarak yapılacak değerlendirmesi (şerefiyelendirme) sonucunda davacı tarafın almış olduğu dairelerin değer olarak toplam değerin % 25’inden az olduğunun değerlendirildiğini, yargı yolu ile bu değerlendirmenin yapılarak çıkacak fazla alacaklarının tespiti ile, hesaplandığında artırılmak üzere şimdilik 5.000 TL’nin kendilerine ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; arsanın kooperatif adına satın alınması bedelini kendilerinin ödediğini, tüm riski üstlendiklerini, tüm masrafların kendilerince yapıldığını, inşaatta satılabileceğini, alanın 96.704,11 m2 olduğunu, bundan davacıya düşecek payın 24.176,02 m2 olduğunu, davacı tarafın davalıya 2.545.833,84 TL cari hesap borcu bulunduğunu, bu borcun inşaat metrekaresinin 5.050,25 TL den hesaplanarak 504 m2 inşaatın davalıya bırakılarak ödenmesinin kararlaştırıldığını, davacıya 23.399,28 m2 inşaat bırakıldığını, sonuçta 272,82 m2 daha davacıya verildiğini, davacı tarafından alınan inşaat yüzölçümünün sözleşmeye göre verilmesi gereken % 25 miktara tekabül ettiğini, paylaşımın hukuka uygun olduğunu belirttiğini, davalı taraf ayrıca, tarafların inşaat değerini değil, inşaat alanı büyüklüğünü esas aldıklarını, konut kooperatifinin ticari alanlardan pay isteyemeyeceğini, protokolle davalının ibra edildiğini, paylaşımın sözleşmeye uygun olduğunu, başka borçlarının bulunmadığını belirterek borcu bulunmadığını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Dava konusu uyuşmazlığın, paylaşımın kat karşılığı inşaat sözleşmesine uygun yapılıp yapılmadığı, kooperatifin almış olduğu bağımsız bölümlerin tüm inşaatın şerefiye değerlendirmesi yapıldığında alacağı % 25 miktarını karşılayıp karşılamadığı, talebin davacı tarafın ek alacağının tespiti ve ödenmesi olduğu değerlendirilmiştir.
Mahkememizce davaya konu olarak … Tapu Müdürlüğünden celp olunan tüm bilgi ve belgeler, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Es. Sayılı dosyasının UYAP sureti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığından celp olunan kayıtlar, … Belediye Başkanlığı yazı cevabı, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Es. Sayılı dosyasının UYAP sureti, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş Sayılı dosyasının sureti ve tüm bilgi ve belgeler celp edilip incelenmiştir.
Mahkememizce davaya konu uyuşmazlığın çözümü yönünden dosya uzman bilirkişi heyetine tevdiiği edilmiş, bilirkişi olarak konusunda uzman YMMM … ile Gayrimenkul Değerlendirme Uzmanı olarak … A.Ş seçilmiş, adı geçen bilirkişi heyetince sunulan 10/07/2019 tarihli rapor ile 05/02/2020 tarihli ek rapor ve 02/04/2021 tarihli ikinci ek raporunun dosya içerisinde bulunduğu görülmüştür.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeni ile alacak istemine ilişkindir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK m.114/1-c gereğince görev dava şartı olup HMK m.115/1 uyarınca taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Taraflar da yargılama süresince mahkemenin görevli olmadığını ileri sürebilirler.
HMK’nın 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup, bu hükme göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında istisna öngörülerek “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” ifadesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde nisbi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nisbi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. TTK m.5 uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Davalı yan anonim şirket olup 6102 sayılı TTK gereği tacirdir. Davacı yan ise konut yapı kooperatifidir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2017/2451 E-2020/2910 K sayılı ilamı ile denetimden geçen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2017/431 E-2017/498 K sayılı ilamı ile konut yapı kooperatiflerinin nitelikleri değerlendirilmiş ve “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 124/1. maddesinde “Kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “Şahıs şirketleri” ve “Sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1. ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde yapı kooperatiflerinin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bu düzenlemelere benzer hükümler, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nda da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasında yapı kooperatifleri tacir olarak kabul edilmemiştir. (Yargıtay 11.HD’nin 09.06.2008 tarih ve 2007/2726 Esas, 2008/3798 Karar ile yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.02.1996 tarih ve 1995/956 Esas, 1996/45 Karar sayılı kararları) 6102 sayılı TTK’da da farklı bir düzenleme bulunmamaktadır.” gerekçesi ile konut yapı kooperatiflerinin tacir sıfatına haiz olmadığı açıklanmıştır. (Yargıtay 23. HD’nin 2016/5646 E-2019/2469 K ve 2020/814 E-2020/1910 K sayılı ilamları ile de konut yapı kooperatiflerinin tacir sıfatını taşımadığı açıklanmıştır.)
Yukarıda yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde , davacı yan konut yapı kooperatifi olarak tacir değildir, aynı zamanda eldeki uyuşmazlıkta kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olması nedeni ile 6102 sayılı TTK’da sayılan mutlak ticari davalardan değildir. Bu durumda somut uyuşmazlık mahkememiz görev alanı dışında Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanında kalmaktadır. Bu nedenle mahkememizin görevsizliğine … Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli oluğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-)Görevli mahkemenin … NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-)Karar kesinleştikten sonra HMK.nın 20.maddesi gereğince yasal sürede başvuru halinde dosyanın görevli ve yetkili … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce karar verilmesine,
4- )Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır