Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1241 E. 2018/122 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1241 Esas
KARAR NO : 2018/122
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/08/2014
KARAR TARİHİ : 22/02/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin kiracısı olduğu … parsel sayıda kayıtlı taşınmazın müvekkili şirkete alt kiracı olarak kiralanmasına ilişkin müvekkili şirket ile davalı taraf arasında 14/07/2011 tarihinde 5 yıl süreli kira sözleşmesi ve bayilik anlaşması akdedildiğini, davalı şirketin, Kira Sözleşmesi’nin tapuya şerhini sağlamadığını ve Bayilik Anlaşması kapsamında müvekkili şirketten ürün tedarik etmeyerek Kira Sözleşmesi’ni ve Bayilik Anlaşması’nı ihlal ettiğini ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davalı şirketin Bayilik Anlaşması’nı ihlal etmesi nedeniyle 200.000 USD cezai şart alacağının temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı …Şti.arasında 14/07/2011 tarihinde kira sözleşmesi yapıldığını, davacı şirketin sözleşmende alt kiracı durumunda olduğunu, dava dışı …firmasının kira sözleşmesine konu taşınmazı sattığını, taşınmazı yeni malikin müvekkiline ve … firmasına bildirimde bulunarak kiralama sözleşmesinin geçerli olmadığını ve taşınmazı kendilerinin akaryakıt istasyonu olarak kullanacaklarını bildirdiğini, davacı şirketin sözleşmenin feshinden ve taşınmazın satıldığından haberdar olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının alt kiracı, davalının kiraya veren (asıl kiracı) olarak aralarında yaptıkları 14/07/2011 tarihli sözleşmenin ve bayilik sözleşmesinin ihlali nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın ve cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığın niteliği itibarıyla çözümü, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş ve 2011 yılından itibaren davalı şirkete ait ticari defterler üzerinde inceleme yapılarak, davacı ve davalı arasında, davaya konu ve dava dilekçesi ekindeki kira ve bayilik sözleşmesine uyarınca bir ticari ilişki bulunup bulunmadığının tespiti ve dava tarihi itibarıyla davalının mali durumu hususunda rapor alınmak üzere Gebze Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmıştır.
S.M.Mali Müşavir Bilirkişi …, Gebze…Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasına sunduğu 14/10/2015 havale tarihli raporunda; davalı şirkete ait ticari defterler ve muhasebe kayıtları üzerinde yapılan incelemede, 2007-2015 yılları arası döneme dair, davalı şirket ile davacı şirket arasında herhangi bir cari hesap ilişkisi olmadığının tespit edildiğini bildirmiştir.
Davacı vekili, rapordaki aleyhe tespitleri kabul etmediklerini beyanla, delil listesinde belirtilen satış miktarlarının EPDK’dan sorularak kar kaybının hesaplanmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, raporun sadece, müvekkili şirketin ticeri defter ve kayıtları üzerinden düzenlendiğini, davacı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile heyet raporu alınması üzerine beyanda bulunacaklarını bildirmiştir.
Tarafların itirazları doğrultusunda, mahkememiz dosya tamamı, iddia, savunma ve toplanan tüm deliller incelenerek, rapor tanzim edilmek üzere Akaryakıt ve LPG Sektör Bilirkişisi, Sözleşme ve Borç İlişkileri Uzmanı ve Mali Müşavir bilirkişiden oluşan üç kişilik bir bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişiler, …, Prof. Dr. … ve …, mahkememize sundukları 26/05/2016 tarihli raporlarında; asıl kira sözleşmesinin ve alt kira sözleşmesinin kurulmasından sonra mecurun, asıl malik dava dışı … Şti. tarafından, yine dava dışı bir üçüncü kişiye satılarak devredilmesi ile gerek …Şti. ile davalı arasındaki asıl kira sözleşmesinin, gerekse davacı ve davalı arasındaki alt kira sözleşmesinin, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 254.maddesine göre sona erdiğini, bu sonuçta davalıya atfı kabil herhangi bir kusur bulunmadığını, dolayısıyla davacının mahrum kalınan kar ve cezai şart taleplerinin kabule şayan olmadığını bildirmişlerdir.
Alınan bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun, itirazları cevaplar nitelikte ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
14/07/2011 başlangıç tarihli kira sözleşmesine konu “… parsel sayılı” taşınmazın tapu kayıtları getirtilerek incelenmiş, taşınmaz …Şti. adına kayıtlı iken 16/12/2011 tarihinde … Şti’ne satışının yapıldığı anlaşılmıştır.
İddia, savunma, alınan ve benimsenen bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasındaki kira sözleşmesi tapuya şerh edilmediği gibi, EPDK’ya da lisans almak için herhangi bir müracaatın yapılmadığı, taraflar arasında akdedilmiş bir kira sözleşmesi ve bayilik anlaşması mevcut ise de ticari faaliyetin başlaması için gerekli lisansın temin edilmediği, kira sözleşmesinin ilgili maddeleri uyarınca da davalıya peşin kira bedeli olarak bir ödemenin yapılmadığı, ayrıca, uyuşmazlığın meydana geldiği tarih itibarıyla yürürlükte olan 818 Sayılı BK’nun 254.maddesi uyarınca satımla, kira sözleşmesinin sona ermiş sayılacağı, bunun yanı sıra alt kiracının kira ilişkisi, asıl kiracıya bağlı olarak devam ettiğinden, kiralayan ile kiracı arasındaki kira ilişkisi herhangi bir şekilde sona erdiğinde alt kiracının kiracılığının da son bulacağı, bu nedenle, dava dışı…Şti.  ile davalı arasındaki asıl kira sözleşmesi son bulduğu gibi, davalı ile davacı arasındaki alt kira sözleşmesinin de kendiliğinden sona ereceği ancak, davalının mecurun üçüncü bir şahsa devredilmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığı, taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesi ve bayilik anlaşması arasında içsel bağlılık bulunduğu ve sözleşmelerden birinin sona ermesi veya geçersiz olması halinde, diğer sözleşmenin de geçersiz olacağı veya sona ereceği, bu bağlamda, 14/07/2011 tarihli kira sözleşmesi sona ermiş olduğundan, 14/07/2011 tarihli kira ve bayilik anlaşmasının da kendiliğinden sona ermiş olduğu, davalıya yüklenecek bir kusur olmadığından davacının talepleri konusunda sorumluluğunun bulunmayacağı, açıklanan bu nedenlerle de davacı yanca, davalı şirketten dava konusu taleplerde bulunulmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR : /Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gerekli olan 35,90 TL maktu karar ve ilam harcının, başlangıçta yatırılan 7.757,85 TL peşin harçdan mahsubu ile bakiye 7.721,95 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 32.120,88 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yatırılan 38,00 TL tebligat posta giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzünde, HMK’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır