Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1150 E. 2022/410 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/1150 Esas
KARAR NO :2022/410

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:30/06/2008
KARAR TARİHİ:21/04/2022

Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin uzun yıllar Almanya’da çalışarak biriktirdikleri parayı yatırıma dönüştürmek amacıyla … Bankası …. ne yatırdıklarını, kendilerine banka tarafından 1 adet hesap cüzdanı verildiğini, davalı bankanın yönetiminin 03/09/2003 tarihinde …’na devredildiğini, müvekkillerine verilen hesap cüzdanının üzerine … yazılarak yatırılan paranın ayrı bir bankaya gönderilmesinin müvekkillerinin talimatı dışında gerçekleştiğini, müvekkillerinin parasının davalı … hesabına yatırıldığı gerekçesi ile ödenmediğini, davalı …’ın … Bankası …. nin yönetim kurulu üyesi ve … Ltd’nin hakim ortağı olması sebebi ile zarardan … Bankası … ile birlikte 1. derecede sorumlu olduğunu, müvekkillerinin sadece … Bankasına para yatırdığını, davalı …’nın bankayı gereği gibi denetleyemediği, davalı …’ın bankanın batmasına ve usulsüz işlemlerine göz yumduğu için sorumlu olduğu, …’nin ise bu hesapları sigorta eden olarak sorumlu olduğunu ileri sürerek 53.367,34 TL’nin davalılardan tahsili ile … Ltd’nin malı olmadığı, buradan para tahsil etme imkanının bulunmadığına, müvekkillerinin parasının bu bankaya aktarılmadığının ve … Bankası’na yatırıldığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Müflis … Bankası …. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında …. ATM ‘nin … dosyasında verilen 08/06/2005 tarihli iflas kararın 20/04/2006 tarihinde kesinleştiğini, davacıların iflas masasına yaptıkları alacak kayıt taleplerinin, iflas idaresince reddedildiğini, bu nedenle davacıların alacak davası değil iflas idaresi kararına karşı kayıt kabul davası açması gerektiğini, bunun bir dava şartı olduğunu, davacıların … … … Ltd nezdinde hesap açtırdığını, müvekkili ile … Ltd’nin fiilen ve hukuken ayrı tüzel kişilikler olduğu için müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacıların isteyerek ve bilerek kendi hür iradeleri ile … … … Ltd’ye yatırmış oldukları parayı müvekkilinden isteyemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine denetim ve gözetim faaliyetleri gereği gibi yerine getirmediğinden bahisle hizmet kusuruna dayanılarak açılan davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, müvekkilinin … mudilerine karşı sorumluluk gerektirecek akdi, kanuni veya hukuki bir ilişkinin içinde bulunmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davada … Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … tarafından atanmış bir kamu görevlisi olduğunu, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkilinin davacıların zararı oluşmasında kusuru bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu edilen işlemin, idare tarafından ihdas edilen bir işlem olması sebebiyle, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, tasarruf mevduatı niteliği bulunmayan … hesap bedellerinin …’den talep edilemeyeceğini, bu nedenle …’ye husumet yöneltilemeyeceğinin ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/03/2010 tarih ve … sayılı kararıyla, davalılar … ve … aleyhine açılan davaların pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı müflis … Bankası aleyhine açılan davanın süresinde masaya kayıt ve kabul için talepte bulunulmadığından reddine, davalı … aleyhine açılan davanın ise bu davalıya eda davası açılması nedeniyle reddine karar verilmiş; verilen karar davacılar vekili ve davalı Müflis … Bankası …. Vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/06/2013 tarih ve 2011/9186 E- 2013/13349 K sayılı kararıyla; “1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı Müflis T…. Bankası …. İflas İdaresi vekilinin tüm, davacılar vekilinin (2) ve (3) numaralı bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkindir. Davacılar vekili, müvekkilinin parasını gerçekte davalı Müflis … Bankası …’ne yatırdığını, bu bankanın çalışanlarının paranın başka bankaya yatırıldığını açıklamadıklarını, logolar dahil off-shore bankasıyla aynı banka gibi davrandığını, yönetim ve faaliyetleri dikkate alındığında off-shore bankasının paravan amaçlı kurulduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin meydana gelen zararından sorumlu olduğunu, davalı …’ın ise, bu bankanın yöneticisi bulunduğunu, TTK’nun 336. maddesi uyarınca sorumluluğunun olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca, aralarında davalı …’ın da bulunduğu davalı … Bankası A.Ş’nin yöneticileri hakkında davalı … … … Limited’e aktarılmayan paralarla ilgili olarak dolandırıcılık yaptıkları iddiasıyla …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/10 esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını ve bu davanın derdest olduğunu bildirmiştir. Davacı ve davacı durumundaki diğer mudilerin iradesinin fesada uğratıldığının veya benzer bir eylemin tespit edilerek davalı … ile diğer davalı T…. Bankası yöneticileri hakkında verilebilecek olası bir mahkumiyet kararının, eldeki bu davayı etkileyebileceği açıktır.
Bu durum karşısında, davalı … ile davalı Müflis … Bankası A.Ş’nin diğer yöneticileri hakkında açılan kamu davasının akıbetinin araştırılması, sonucunun beklenmesi, mahkumiyet kararı çıkması halinde bu kararın hukuki sonuçlarının 818 sayılı Mülga B.K.nun 53 ncü maddesi çerçevesinde değerlendirilmek suretiyle, aynı Yasanın 41 ve TTK.nun 321/son maddeleri uyarınca …’ın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
3-Davacıların, Müflis T…. Bankası …. İflas İdaresi’ne yönelik temyiz itirazlarına gelince, mahkemece bu davalı aleyhine kayıt kabul davasının süresinde açılmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir;ancak İ.İ.K.’nun 235/1 maddesi gereğince alacaklı bu davayı şayet İ.İ.K.’nun 223/3 maddesindeki yükümlülüğü yerine getirmiş ise red kararının tebliğinden itibaren,yerine getirmemiş ise sıra cetvelinin ilanından itibaren 15 gün içinde açması gerekir. İ.İ.K.’nun 223/3 maddesine göre ise,iflas masasına müracaat eden alacaklılar, tebligata elverişli adres göstermek ve Adalet Bakanlığı’nca çıkarılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebligat masrafları için avans vermek suretiyle iflas idaresince alınacak kararların kendilerine tebliğini isteyebilirler. Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında kanun yolları kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar. Mahkemece, davacıların İ.İ.K.’nun 223/3 maddesindeki lazımeyi yerine getirip getirmedikleri,kararın kendilerine usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği araştırılmamış, bu husus kararın gerekçesinde tartışılmamıştır. Mahkemece, sıra cetvelinin Yeni Şafak Gazetesi’nde 22/10/2008 tarihinde ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde 24/10/2008 tarihinde tebliğ edildiği gerekçeli kararda belirtilmiş ise de davanın 30/06/2008 tarihinde açıldığı göz önüne alındığında, ilan tarihlerine göre davanın süresinde açılmadığını kabul etmek de mümkün olmamaktadır. Bu durumda mahkemece İ.İ.K.’nun 223/3 maddesi gereğince inceleme yapılmak, usulünce tebligat yapılmadığı takdirde ise sıra cetvelinin ilan tarihine göre davanın süresinde açıldığının kabul edilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” neden ve gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş; bu kez davacılar vekili ile davalı Müflis … Bankası …. vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07/03/2014 tarih ve 2013/17830 E- 2014/4395 K sayılı kararıyla; “1-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinin 3. fıkrasının 3 numaralı bendi uyarınca görevsizlik ve yetkisizlik kararlarının onanması veya bozulması kararlarına karşı karar düzeltme isteminde bulunulamaz.
Davacılar vekilinin davalılar … ve … hakkındaki karar düzeltme istemi ise mahkemenin anılan davalılar hakkında açılan davanın yargı yolu nedeniyle reddine dair 04.03.2010 tarihli kararını onayan Dairemizin 26.06.2013 tarihli kararına karşı olduğundan, anılan Yasa hükmü gereğince davacılar vekilinin karar düzeltme dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin diğer ve davalı Müflis … Bankası A.Ş. vekilinin tüm karar düzeltme itirazlarının incelenmesine gelince; Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacılar vekilinin diğer ve davalı Müflis … Bankası A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
3-Dava, davalı … Bankası aracılığıyla diğer davalı … Bankası’nda açılan hesapta bulunan paranın ödenmemesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup mahkemece Müflis … Bankası A.Ş. hakkındaki davanın süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle reddine dair karar, Dairemizce ilamda yazılı gerekçe ile bozulmuştur.
2004 sayılı İİK’nın 235/1. maddesi uyarınca kayıt kabul davasının, şayet alacaklı aynı Kanun’un 223/3. maddesinde öngörülen yükümlülüğünü yerine getirmiş ise ret kararının tebliğinden itibaren, yerine getirmemiş ise sıra cetvelinin ilanından itibaren 15 gün içinde açılması gerekmektedir. Somut olayda, davacılar 09.09.2005 tarihinde alacaklarının kayıt edilmesini talep etmişler, bu talep iflas idaresinin 04.10.2006 tarihli talebi ile reddedilmiş ve alacaklılar tebligat masrafı vermediklerinden karar kendilerine tebliğ edilmemiştir. O halde, yukarıda değinilen hüküm gereğince davacıların 15 günlük dava açma süreleri sıra cetvelinin ilan edildiği tarihten itibaren başlamaktadır. Dosyada mevcut kayıtlardan 13.07.2005-03.10.2006 tarihleri arasında yapılan alacak kayıt taleplerinin değerlendirilmesi sonucu hazırlanan birinci sıra cetvelinin 07.11.2006 tarihinde … Gazetesi’nde, 10.11.2006 tarihinde ise Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği anlaşılmakta olup işbu dava sıra cetvelinin ilanını takip eden 15 gün içinde açılmamış bulunduğundan davacılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde kararın bozulması yerinde olmadığından mümeyyiz davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 26.06.2013 Tarih, 2011/9186 Esas, 2013/13349 Karar sayılı bozma ilamının 3. bendinin tamamının ilamdan çıkarılmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş, yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı … ve …’ya yönelik açılan dava yönünden yapılan inceleme sonrasında;
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen ve temyizi üzerine Yargıtay denetiminden geçen 04/03/2010 tarih ve … sayılı kararında tartışılıp değerlendirildiği üzere, kanun ve idare kararına istinaden tesis edilen idari eylem ve işlemlerin hukuka uygun yürütülüp, yürütülmediğinin, işlemlerin uygulanmasında zarar doğup doğmadığının ve bu nedenle idarenin sorumlu olup olmadığının tartışılıp tespit edileceği makam adli yargı değil, idare hukuku esaslarına göre idari yargıdır. Bu nedenle bu davalılar hakkında açılan davada mahkememiz görevli değildir. Dolayısıyla bu davalılara yönelik açılan davanın yargı yolu yanlışlığı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı …’a yönelik açılan dava yönünden yapılan inceleme sonrasında;
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen ve temyizi üzerine Yargıtay denetiminden geçen 04/03/2010 tarih ve … sayılı kararında anılan davalının 4389 sayılı Kanun’un 24/6-3 maddesi gereğince atanmış … tarafından atanan bir kamu görevlisi olduğu, görev yaptığı dönemde yürürlükte olan 4389 Sayılı Yasa 24/6 ve halen yürürlükte olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 127/4-5. maddesi gereğince bu kamu görevlilerine karşı açılan davaların atama yapan ilgili kurum veya fon aleyhine açılabileceği, dolaysıyla bu görevinden dolayı bu davalıya husumet yönetilemeyeceği anlaşıldığından anılan davalıya yönelik açılan davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı … Ltd.’ye yönelik açılan dava yönünden yapılan inceleme sonrasında;
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen ve temyizi üzerine Yargıtay denetiminden geçen 04/03/2010 tarih ve … sayılı kararında tartışılıp değerlendirildiği üzere, işbu davalıya yönelik açılan dava tespit istemine ilişkin olup, eda davası açma imkanının bulunduğu hallerde tespit isteminde hukuki yarar bulunmamaktadır. Dolayısıyla anılan davalıya yönelik açılan tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından bu davalıya yönelik açılan davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı Müflis ….’ye yönelik açılan dava yönünden yapılan inceleme sonrasında;
Bu davalıya yönelik açılan dava, alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü istemine ilişkin olup; 2004 sayılı İİK’nın 235/1. maddesi uyarınca kayıt kabul davasının, şayet alacaklı aynı Kanun’un 223/3. maddesinde öngörülen yükümlülüğünü yerine getirmiş ise ret kararının tebliğinden itibaren, yerine getirmemiş ise sıra cetvelinin ilanından itibaren 15 gün içinde açılması gerekmektedir.
Somut olayda, davacılar 09.09.2005 tarihinde alacaklarının kayıt edilmesini talep etmişler, bu talep iflas idaresinin 04.10.2006 tarihli talebi ile reddedilmiş ve alacaklılar tebligat masrafı vermediklerinden karar kendilerine tebliğ edilmemiştir. O halde, yukarıda değinilen hüküm gereğince davacıların 15 günlük dava açma süreleri sıra cetvelinin ilan edildiği tarihten itibaren başlamaktadır. Dosyada mevcut kayıtlardan 13.07.2005-03.10.2006 tarihleri arasında yapılan alacak kayıt taleplerinin değerlendirilmesi sonucu hazırlanan birinci sıra cetvelinin 07.11.2006 tarihinde … Gazetesi’nde, 10.11.2006 tarihinde ise Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği anlaşılmakta olup işbu dava sıra cetvelinin ilanını takip eden 15 gün içinde açılmamış bulunduğundan bu davalıya yönelik açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalı …’a yönelik açılan dava yönünden yapılan inceleme sonrasında;
Davalı … hakkındaki …. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan kamu davasının uzun süredir derdest olması ve adı geçen yönünden henüz bir karar verilmemiş olması dikkate alındığında, bu davalı yönünden ceza davasının beklenmesinde bir yarar elde edilemeyeceği ve benzer yöndeki davalarda Yargıtay 11. HD’nın 2017/1173 E 2018/7750 K sayılı ilamında bu yönde içtihat oluşturulduğu anlaşıldığından, davalı … hakkında …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006/17 E sayılı kamu davasının bekletici mesele yapılması yönündeki mahkememiz ara kararından vazgeçilmesine karar verilmiş; yargılamaya adı geçen davalı yönünden devam olunmuştur.
Uyuşmazlığın niteliği itibarı ile çözümü uzmanlık gerektirdiğinden bilirkişi raporu alınmasına karar verilerek, davacı tarafça ileri sürülen hukuksal nedene dayalı olarak davalı müflis bankanın yöneticisi olduğu anlaşılan davalı …’ın sorumluğunu gerektirir bir davacı zararının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ve temerrüt tarihinin tespiti için bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, dosya kapsamı belgeler ve gerektiğinde davalı kayıtları incelenmek suretiyle dosya konusunda uzman bilirkişi bankacı …’e tevdi edilmiş, adı geçen bilirkişi tarafından düzenlenen 07/02/2022 tarihli bilirkişi raporunun dosya arasında olduğu görülmüştür.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; davacıların dava konusu işlemler nedeniyle yatırmış olduğu 27.518,87 Euro karşılığı 53.031,61 TL alacağını dava tarihi olan 30/06/2008 tarihi itibariyle tahsil edemediği ve davacının bu miktar yönünden zarara uğradığı, davacının bu zararının oluşmasında davalılardan …’ın … Bankası …. Yöneticisi sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu, bu miktara dava tarihinden itibaren avans faizi istenebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporu gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli görüldüğünden, mahkememizce de benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
Taraf iddia ve savunmaları, en son alınan ve benimsenen bilirkişi raporu ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; davacı hesabındaki paranın aktarılması nedeniyle davacının zarara uğratıldığı, yöneticinin özen ve bağlılık yükümlüğünü ihlali ile anılan zararlandırıcı işlem nedeniyle davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın 309.maddesi uyarınca davalı yönetici …’ın sorumluluğunun bulunduğu, bu kapsamda benimsenen bilirkişi raporunda dayanak ve gerekçeleriyle ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davacıya yönelik zararlandırıcı işlemler nedeniyle meydana gelen 53.031,61 TL zararın faiziyle birlikte davalı …’dan tazmininin gerektiği; bu miktarı aşan davacı taraf isteminin açıklanan nedenlerle yerinde olmadğıı anlaşıldığından bu davalıya yönelik açılan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davalılar …, …, …, MÜFLİS … ve … LTD. ŞTİ hakkında açılan Davanın Reddine,
2-Davalı … hakkında açılan Davanın Kısmen Kabulü ile,
53.031,61 TL’nin dava tarihi olan 30/06/2008 tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte adı geçen davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
Davacı tarafın bu davalı yönünden fazlaya ilişkin isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 3.622,59-TL karar ve ilam harcından 720,50-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 2.902,09-TL harcın davalı …’dan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 7.694,11-TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınıp davacılara verilmesine,
5-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp bu davalılara verilmesine,
6-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp bu davalıya verilmesine,
7-Davalı Müflis … Bankası A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 5.100 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp bu davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafça yatırılan 14,00 TL başvuru harcı, 4,60 TL vekalet harcı, 720,50 TL peşin harç, 62 TL yurt dışı tebligat harcı, 2.500 TL bilirkişi ücreti ve 433,00 TL tebligat giderlerinin toplamı 3.734,10 TL yargılama giderinin davalı …’dan alınıp davacılara verilmesine,
9-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalanın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Dair; davacılar vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 21/04/2022

Başkan …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip …
e-imzalı