Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/109 E. 2021/466 K. 16.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/109 Esas
KARAR NO:2021/466

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/03/2014
KARAR TARİHİ:16/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin …’de faaliyet gösteren bakliyat sektöründe lider bir firma olduğunu, taraflar arasında imzalanan 29/06/2012 tarihli, … sayılı “… İmalat Sözleşmesi”’nde ve 31/07/2012 tarihinde düzenlenen Ek Protokol’de tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirtildiğini, sözleşme kapsamında müvekkilinin sözleşmede belirtilen ürünleri üreterek “…” markalı ürün ve ambalajları üzerinde ilgili mevzuata uygun şekilde teslim ettiğini, sözleşmenin 31/12/2013 tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirketin bir çok kez fiyat artışı talebinde bulunduğunu, ancak davalı tarafça bu talebin karşılanmadığını, yeni fiyat listesinin 27/02/2013 tarihinde yürürlüğe girdiğini, davalı tarafça olumsuz cevap verilmesi üzerine …. Noterliği’nden 25/04/2013 tarihinde … yevmiye no’lu ihtarnamenin keşide edildiğini, bu ihtarname öncesinde 09/04/2013 tarihinde mail ile davalı tarafa sözleşme hükümlerine uyması için 7 günlük süre verildiğini, davalı tarafın 10/05/2013 tarihinde … yevmiye nolu ihtarnamesinde sözleşmenin halen devam ettiği ve sair yükümlülüklerin sözleşme süresi sonunda hüküm ifade edeceğinin bildirildiğini, fiyat güncellemesi talep edilen … grubunda 24/12/2012 tarihli fiyat artışının 96 gün sonra 01/04/2013 tarihinde cevap verilerek karşılandığını, anılan ihtarnamede 27/02/2013 tarihli fiyat listesi aktif edilemediğinden, sözleşmenin 5.3 maddesinde belirtildiği gibi yeni listenin davalıya ulaşmasını müteakip 2 ay süreyle eski fiyat listesinden 27/04/2013 tarihine kadar siparişlerin sevk edileceğinin ve sonrasında ise sevkiyatın yapılamayacağının bildirildiğini, bu tarihten sonra davalı tarafın sipariş vermemesinden sevkiyatın gerçekleşmediğini, bu tarihten dava tarihine kadar vadesi gelen ödemelerin davalı tarafça kısmen gerçekleştirildiğini, ancak cari hesaplarında bulunan 61.774,00-TL. tutarındaki alacaklarının ödenmediğini, davalı şirketçe keşide edilen 31/05/2013 tarihli ve 2275 yevmiye numaralı ihtarnamede sözleşmenin 5.4 maddesi gereğince geç teslim ve/veya eksik teslim edildiği iddia edilen ürünlere cezai şart tahakkuk ettirildiğinin ve bu nedenle müvekkili şirketçe itiraz edilen 28/02/2013 tarihli – … seri numaralı ve 28/02/2013 tarihli – … seri numaralı faturalardan dolayı müvekkilinden alacaklı olduklarının beyan edildiğini, anılan faturalara itirazlarında da belirtildiği üzere malın sevkiyatında hiçbir gecikmenin bulunmadığını, gecikme cezası adı altında düzenlenen faturaların tarihinin 28/02/2013 olduğunu, müvekkili firma tarafından fiyat artışı talebi ile listesinin güncellenmesine dair ihtarnameyi müteakip davalı tarafın kendini haklı çıkarma çabası ile sözleşmenin tanzim tarihinden itibaren hiçbir emsali olmayan cezai şart faturaları tanzim ettiğini, sevkiyatın 29/06/2012 tarihinden itibaren aynı şekilde yapıldığını ve davalının hiçbir sevkiyatta malı teslim alırken ihtirazı kayıt / çekince öne sürmediğini, hakim durumda olan davalının hakkı kötüye kullanamayacağını, sözleşmeye, usule ve yasaya aykırı düzenlenen faturalara dayalı haksız talebin hukuken korunmayacağını, sözleşmenin davalı tarafça haksız feshi ile müvekkilinin cari hesabından sözleşme gereği mahsup edilen 36.130,00-TL. + KDV bütçe desteğinin müvekkiline iade edilmesinin yasal zorunluluk olduğunu, 12 ay sözleşmenin devam edeceği inancı ile ödenen bütçe desteğinin sözleşmenin yürürlükte kaldığı dört aya tekabül eden kısmının tenzil edilerek 24.086,00-TL. + KDV’nin de ayrıca iadesini talep ettiklerini, ilk 4 aydan sonra sipariş verilmediğini, sözleşme süresinin sonuna kadar beklendiğini, sözleşmenin devam edeceği inancı ile sözleşme şartları gereğince ürün tesliminde gecikme yaşanmaması için hazır bulundurulan ve müvekkili şirketin hiçbir şekilde ismini, markasını, logosunu taşımayan sadece … markasını taşıyan ambalaj, koli ve benzeri ürünlerin bedeli olan 69.486,00-TL. + KDV’nin de ödenmesini talep ettiklerini, davalı tarafın ambalajları, kolileri teslim ve iade alması için 25/04/2013 tarihinde ihtarname gönderildiğini, davalının imtina etmesi nedeniyle başka bir şekilde değerlendirilme şansı bulunmadığını, sözleşmenin 9.5 maddesi gereği ambalaj bedelini talep etme haklarının olduğunu, davalı şirkete …. Noterliği’nden keşide edilen 05/09/2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile dava konusu bedelin ödenmesinin ihtar edildiğini, davalı tarafından ihtarnameye cevap verilmediğinden işbu davanın açıldığını, mahrum kaldıkları kar tutarını ise belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00-TL. mahrum kalınan kar, 61.774,00-TL. cari hesap bakiyesi, 24.086,00-TL. + KDV = 28.421,48-TL. bütçe desteği fazlası, 69.486,00-TL. + KDV = 81.993,48-TL. kullanılmayan ambalaj tutarı olmak üzere toplam 173.188,96-TL.’nin akdin fiilen feshi tarihi olan 29/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 29/06/2013 tarihinde…numaralı “… İmalat Sözleşmesi” imzalandığını, 31/07/2012 tarihinde anılan sözleşmeye ek olarak taraflarca “Ek Protokol” imzalandığını, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ve ek protokol çerçevesinde yürütüldüğünü, davacı tarafın müvekkilinden cari hesap alacağının bulunduğu iddiasında olduğunu, ancak müvekkili şirketin kesmiş olduğu faturaları davacı tarafın kendi hesaplarına haksız olarak işlemediğini, bu sebeple karşı tarafın, müvekkili davalıdan cari hesap alacağı olduğu yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığını, mahkemece davacının bu talebinin reddi gerektiğini, davacı tarafın müvekkili şirketin hakim durumda olduğu iddiasına itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin sözleşmeye ve hukuka uygun davrandığını, …. Noterliği’nden davacı karşı yana keşide ettikleri 10/05/2013 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamede aktivite bedellerinin iadesinin sözleşmesel anlamda fesih halinde dahi mümkün olmadığını, bu sebeple davacının talebinin reddi gerektiğini, davacı tarafın koli bedeli olarak talep ettiği 69.486,00-TL. + KDV’yi nasıl hesapladığının dahi belli olmadığını, davacının alacağını ispata yönelik olarak dosyaya herhangi somut bir delil de ibraz etmediğini, sözleşmenin 9.5 maddesi uyarınca müvekkili şirketin koli bedelini ödeme yükümlüğünün bulunmadığını, ilgili maddede iki seçenek sunulduğunu, müvekkili şirketin bedeli ödemeyi tercih etmemesi halinde davacının kolileri imha yükümlüğü olduğunun yazdığını, sözleşmenin sona ermesi halinde üreticinin mevcut stokları, etiketleri, ambalajları ve benzerlerini sözleşmedeki şartlarda ya müvekkiline bedeli mukabilinde teslim edeceğinin ya da müvekkilinin istemesi halinde imha edileceğinin kararlaştırıldığını, davacı tarafın sözleşmenin 31/12/2013 tarihinde sözleşmenin sona erdiğini iddia etse de bu iddiasını ispatlayamadığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşmesel ilişkiden kaynaklandığını, Yargıtay içtihatlarına göre dava dilekçesinde önce menfi zararını sonra da müspet zararını talep eden davacı tarafın müspet zararını talep edilebilmesi için öncelikle karşı yanın (yani müvekkili şirketin) kusurunun varlığını ispat etmesi gerektiğini, oysa müvekkili şirketin sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek ve dilekçesinde açıkladığı diğer nedenlerle; davacı tarafın haksız ve mesnetsiz davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ise davacı karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasında akdedilen 29/06/2012 tarihli, … numaralı “… İmalat Sözleşmesi” ile 31/07/2012 tarihinde imzalanan “Ek Protokol”’den kaynaklı alacak davasıdır.
Davacı taraf delil olarak; 29/06/2012 tarihli … İmalat Sözleşmesi, 31/07/2012 tarihli Ek Protokol, …. Noterliği’nin 25/04/2013 tarihli – … yevmiye numaralı ihtarnamesi, 31/05/2013 tarihli – 12275 yevmiye numaralı ihtarname, ticari defter ve kayıtlar, …. Noterliği’nin 05/09/2013 tarihli – … yevmiye numaralı ihtarnamesi, tarafların karşılıklı ihtar ve yazışmaları, bilirkişi incelemesi ve sair her türlü yasal delile dayanmıştır.
Davalı taraf ise delil olarak; taraflar arasında akdedilmiş sözleşme ve ek protokol, ihtarnameler, tarafların ticari defterleri, bilirkişi incelemesi, keşif, yemin ve sair delillere dayanmıştır.
Mahkemece 11/12/2014 tarihli duruşmada verilen ara karar ile … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak; davacı şirketin ticari defterleri üzerinde SMMM bilirkişi marifetiyle incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
… 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Talimat sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda özetle; yapılan inceleme sonucunda davacı tarafın davalı şirketten dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak kalemlerinin; cari hesaptan kaynaklanan alacak bakiyesinin 61.774,00-TL. olduğu, bütçe desteği fazlası olarak iadesini talep edebileceği alacak miktarının 24.086,00-TL. olduğu, bunun KDV’li tutarının ise 28.421,48-TL. olduğu, kullanılmayan ambalaj malzemeleri sebebiyle davacının talep edebileceği alacak miktarının 69.040,00-TL olduğu, bunun KDV dahil tutarının ise 81.467,31-TL. olduğu, ancak sözleşmenin 9.5 maddesine göre davalı şirketin bu malzemeleri ya bedelini davacıya ödeyerek geri alabileceği veyahut vereceği yazılı talimat ile bunların bedelini ödemek suretiyle iade edilmeyerek imha edilmesini davacı şirketten isteyebileceği, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki değerlendirilmesinin eski bir üst düzey bankacı ve mali müşavir olan şahsının uzmanlık alanına girmediği, sözleşmenin kesin olarak feshedilmiş olduğu hususunda bir kanaatte varılamadığı, mahkeme tarafından sözleşmenin davacı vekilinin kabul ettiği şekilde sözleşmenin dönem sonu olan 31/12/2013 tarihinde sona ermiş olduğu hususunun uygun görülmesi halinde davacı şirketin Mayıs 2013 – Aralık 2013 dönemini kapsayan 8 aylık dönem zarfında davalının sipariş vermediği ve almamış olduğu mal satışlarından dolayı uğradığı kâr mahrumiyetini talep etmesinin mümkün olabileceği, bu durumda ise davacı şirketin 31/12/2013 tarihi itibariyle davalı şirketten 8 aylık dönemde mahrum kaldığı kâr miktarının KDV hariç 203.841,28-TL.’den ibaret olacağı, davacı şirket vekilince dava dilekçesinde söz konusu alacakları için davalıdan her ne kadar akdin fesih tarihinin 29/04/2013 tarihi olduğunu ileri sürerek bu tarihten itibaren işlemiş faiz talebinde bulunmuş ise de bu tarihin davalı şirketin temerrüt tarihi olarak kabul edilemeyeceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Talimatla alınan bilirkişi raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuş, davalı vekili tarafından da bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesi sunulmuştur.
Talimat raporu sonrasında mahkemece davalı şirketin ticari defterlerinin de incelenerek tamamlayıcı nitelikte (birleştirme) raporu alınmak üzere dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan 25/01/2016 havale tarihli raporda özetle; davacı şirketin tebliğ almış olduğu toplam 58.066,00-TL. tutarındaki faturalara TTK.’nun 21/2. maddesi hükmünde öngörülen 8 (sekiz) günlük süre içerisinde itiraz etmiş olduğunu geçerli delillerle ispat edemediği, bu nedenle davalının davacıdan 58.066,00-TL. alacaklı olduğu, davalının sadece “teslimatların geç veya eksik yapıldığını” belirtmekle yetindiği ve bu konuda herhangi bir delil sunmadığı, bu nedenle davalı tarafından düzenlenen 28/02/2013 tarihli 10.348,06-TL. bedelli ve 28/02/2013 tarihli 24.677,20-TL. Bedelli 2 (iki) adet fatura nedeniyle davalının davacıdan alacaklı olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, dolayısıyla heyetçe tespit edilen 58.066,00-TL.’lik alacaktan anılan fatura bedelleri toplamı mahsup edildiğinde davalı şirketin davacıdan cari hesaptan kaynaklanan alacağının 23.040,74-TL. olarak hesaplandığı, taraflar arasındaki sözleşmenin kararlaştırılan sürenin dolmasıyla 31/12/2013 tarihinde kendiliğinden sona erdiği, taraflar arasındaki sözleşmenin süresinden önce feshedilmemiş olması, davalı tarafın davacıdan cari hesaptan kaynaklanan 23.040,74-TL. bakiye alacağı bulunması ve taraflar arasında akdedilen sözleşmede davalının herhangi bir mal alım taahhüdünün bulunmaması nedeniyle davacının 61.774,00-TL.’lik cari hesaptan, 28.421,48-TL.’lik bütçe desteğinden ve 1.000,00-TL.’lik kâr mahrumiyetinden kaynaklanan alacak iddialarının yerinde olmadığı, davacının stoktaki mallardan kaynaklanan alacağının 69.486,00-TL.+KDV=81.993,48-TL. olduğu, davalının cari hesaptan kaynaklanan 23.040,74-TL.’lik alacağı bundan mahsup edildiğinde davacının talep edebileceği alacak miktarının 58.952,74-TL. olarak hesaplanabileceği, ancak incelemede heyete fotokopisi sunulan 04/07/2012 tarihli mutabakat protokolünün aslının ibrazı halinde, davacının stokta kalan malları nedeniyle davalıdan herhangi bir alacağının olamayacağı ve davalıya cari hesaptan kaynaklı olarak 23.040,74-TL.’lik bakiye nedeniyle borçlu kalmaya devam edeceği şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi sunulmuş, davalı vekili tarafından ise bilirkişi raporuna karşı yazılı olarak beyan dilekçesi sunulmuştur.
Mahkememizce 15/12/2016 tarihli duruşmada; davacı şirket vekilinin bilirkişi kurulu raporuna karşı beyan ve itirazları değerlendirilerek ek rapor düzenlenmesi için dosyanın kök raporu düzenleyen bilirkişi kuruluna tevdiine karar verilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından sunulan 25/09/2017 tarihli ek raporda özetle; dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak davacı vekilinin itirazları hakkında bilimsel verilere uygun ve denetime elverişli rapor düzenlenebilmesi için dosyaya perakende sektörü konusunda uzman bir bilirkişinin daha eklenmesi gerektiği, bu konudaki takdirin mahkemeye ait olduğu, heyete sektör uzmanı bilirkişi eklenmeme ihtimaline karşı ise kök rapordaki görüşlerini aynen korudukları, diğer tüm hususlardaki takdirin mahkemeye ait olduğu şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Mahkememizce 12/04/2018 tarihli duruşmada; mevcut bilirkişi kuruluna perakende sektöründe uzman bir bilirkişinin daha eklenmesi suretiyle ek rapor alınmasına karar verilerek, dosya ek rapor tanzimi için bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan 09/10/2018 tarihli ek raporda özetle; 05/05/2015 tarihli bilirkişi raporu ekindeki 9 adet fatura fotokopileri ile davacı firmanın 4 sayfadan oluşan 31/03/2013 tarihli stok sayımı tutanağında belirtilen ambalajlar ile faturalardaki ambalaj isimlerinin uyuşmadığı, stokta faturadakilerden daha farklı ambalaj malzemelerinin bulunduğu, bunu da davacı firma tarafından ambalaj malzemeleri olarak gösterildiğinin tespit edildiği, davacı firmanın 4 sayfadan oluşan 31/03/2013 tarihli stok sayım tutanağında; “…” adına toplam ambalaj miktarı tutarının 268.730,34-TL., “…” adına toplam ambalaj miktarı tutarının 72.713,03-TL., “…” adına toplam ambalaj miktarının 69.486,03-TL., “…” adına toplam ambalaj miktarı tutarının 27.729,82-TL. olduğunun tespit edildiği, 9 adet ambalaj malzemesi alım faturalarının fotokopileri incelendiğinde ise aynı faturalarda “…” için ambalaj malzemelerinin fatura bedelinin 474.100,03-TL., “…” ambalaj malzemelerinin fatura bedelinin 46.029,06-TL. olduğunun tespit edildiği, Ek-4’teki …-Sa Satın Alma Koşulları Protokolü’nde açıkça “Marka”’nın “… Discount” ve “…” olarak belirlendiği, buna göre stok sayım tutanağında belirtilen “…”, “…” ve “…” isimli ambalaj malzemelerinin EK-4’de belirtilen marka isimlerine uymadığı, kesilen faturalarda davalı firma haricinde “…” adlı markanın ambalajlarının da bulunduğu ve bunların da aynı faturada gösterilmesinin stok sayımının gerçeği yansıtmadığı gösterdiği, sonuç olarak davacı şirketin stoktaki ambalaj ürünlerinden dolayı davalı şirketten talep ettiği gibi 69.486,00-TL.+KDV=81.993,48-TL. tutarında bir alacağının bulunmadığı kanaatine varıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmesine dair geçerli bir delil bulunmadığından bütçe desteğinin iadesinin de mümkün olmayacağı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu 2. ek raporu dosya taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 2. ek rapora karşı da itiraz dilekçesi sunulmuş, davalı vekili tarafından ise rapora karşı yazılı olarak beyan dilekçesi sunulmuştur. Mahkememizce 14/02/2019 tarihli duruşmada verilen ara karar gereğince davacı vekilinin itirazlarını karşılar nitelikte yeniden ek rapor düzenlenmek üzere dosya bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir.
Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenerek 08/06/2020 tarihinde UYAP’tan dosyaya sunulan 22/05/2020 tanzim tarihli 3. Ek raporda ise özetle; taraflar arasında imzalanan 01/01/2012 ile 31/12/2012 tarihleri arasında geçerli … numaralı “… İmalat Sözleşmesi”’nin geçerlilik tarihi ile … marketler zincirinin 01/07/2013 tarihinde başka bir market zincirine satışının yapılmış olduğu dikkate alındığında bu firmanın (…’nın) dava konusu “… İmalat Sözleşmesi”’nin dışında kaldığı, 05/05/2015 tarihli bilirkişi raporu ekindeki 9 adet fatura fotokopileri ile davacı firmanın 4 sayfadan oluşan 31/03/2013 tarihli stok sayım tutanağında belirtilen ambalajlar ile faturalardaki ambalaj isimlerinin uyuşmadığı, stokta faturadakilerden daha farklı ambalaj malzemelerinin bulunduğu, bunu da davacı firmanın ambalaj malzemeleri olarak gösterdiğinin tespit edildiği, davacı firmanın 4 sayfadan oluşan 31/03/2013 tarihli stok sayım tutanağında; “…” adına toplam ambalaj miktarı tutarının 268.730,34-TL., “…” adına toplam ambalaj miktarı tutarının 72.713,03-TL , “…” adına toplam ambalaj miktarı tutarının 69.486,03-TL., “…” adına toplam ambalaj miktarı tutarının 27.729,82-TL. olduğunun tespit edildiği, 9 adet ambalaj malzemesi alım faturalarının fotokopileri incelendiğinde aynı faturalarda “…” için olan ambalaj malzemelerinin fatura bedelinin 474.100,43-TL., “…” için olan ambalaj malzemelerinin fatura bedelinin 46.029,06-TL. olduğunun tespit edildiği, stok sayımı tutanağında belirtilen “…”, “…” ve “…” isimli ambalaj malzemelerinin Ek-4’de belirtilen marka isimlerine uymadığı, kesilen faturalarda davalı firma haricinde … markanın ambalajlarının da bulunması ve aynı faturada gösterilmesi ile stok sayımının gerçeği yansıtmadığı, bu nedenle davacının stoktaki ambalaj ürünlerinden dolayı davalıdan talep ettiği 69.486,00-TL. + KDV = 81.993,48-TL. alacağı bulunmadığı şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişi kurulu 3. Ek raporu da taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından rapora itiraz edilerek yeni bilirkişi heyetinden rapor alınması talep edilmiştir. Mahkememizce 17/03/2021 tarihli duruşmada dosyada alınan bilirkişi kök ve ek raporlarının dosya kapsamına uygun, yargısal denetime, hüküm kurmaya elverişli ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşılmakla; davacı vekilinin yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması yönündeki talebinin reddine karar verilmiştir.
Huzurdaki davada taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı şirketin davalı şirket ile akdettiği … İmalat Sözleşmesi ile Eki Protokol hükümleri kapsamında davalıdan alacaklı olup olmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır. Dava teknik olarak bir alacak davasıdır.
6100 sayılı HMK.’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere; ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.” şeklinde bu durum açıkça ifade edilmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07/11/2016 tarihli, 2015/14487 E. ve 2016/12466 K. sayılı kararı.)
Somut olayda davacı şirket, davalının … İmalat Sözleşmesi ve Eki Protokol hükümlerine aykırı davrandığını, bu kapsamda davalı şirketten cari hesaptan kaynaklı bakiye alacağı bulunduğunu, sözleşmenin feshi nedeniyle kullanılmayan ambalaj bedelinden dolayı da davalı şirketten alacaklı olduğunu, davalı tarafça müvekkilinin cari hesabından haksız şekilde mahsup edilen bütçe desteğinin müvekkiline iade edilmesi gerektiğini, ayrıca sözleşmenin davalı yanca haksız feshi nedeniyle müvekkilinin kar kaybına uğradığını iddia etmiştir.
Dosyada alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarının gerekçeli, denetlenebilir, dosya içeriğine ve dosyada mevcut bilgi ve belgelere uygun ve uyuşmazlığı çözmeye yeterli olduğu anlaşılarak mahkememizce benimsenerek hükme esas alınmıştır.
İddia, savunma, dosyada toplanan deliller ile hükme esas alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarının birlikte değerlendirilmesi sonucunda; mevcut davada ispat yükünün davalıdan alacaklı olduğunu iddia eden davacı tarafa ait olduğu, hükme dayanak teşkil eden bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarında açıkça tespit edilerek hesaplandığı üzere davacı şirketin … İmalat Sözleşmesi ve Eki Protokol hükümlerinden kaynaklı olarak davalı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığı, aksine davalı şirketin cari hesaptan kaynaklı olarak davacıdan 23.040,74-TL. bakiye alacağı olduğu anlaşılmakla, aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 59,30-TL. karar ve ilam harcının, 2.957,65-TL. peşin yatırılan harçtan mahsubu ile kalan 2.898,35-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 20.402,95-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 50.00-TL (tebligat, posta) yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın kesinleşme şerhi yazıldığında ilgili tarafa iadesine,
Dair; HMK.’nun 6723 sayılı Kanunla değişik Geçici 3. ve 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere bir başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır