Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1038 E. 2018/750 K. 02.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1038 Esas
KARAR NO : 2018/750
DAVA :Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 19/04/2013
KARAR TARİHİ : 02/07/2018
Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkete nakliyat sigorta poliçesiyle sigortalı dava dışı… firmasının Kanada ülkesindeki dava dilekçesinde ismi yazılı firmadan satın alıp Türkmenistan’daki bir firmaya ihraç ettiği emtianın teslim yerinde hasarlı olduğunun anlaşıldığını, taşımayı üstlenen davalı şirketin oluşan zarardan sorumlu olduğunu, hasara bağlı düzenlenen ekspertiz raporunda belirtilen ve dava olunan miktarın 14/11/2012 tarihinde sigortalıya ödenerek TTK 1472.Maddeye göre sigortalının haklarına halef olduğunu belirterek ödenen miktarın ödeme tarihinden avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taşınan eşyalar üzerinde meydana gelen hasarın gönderen firma sorumluluğunda olup müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, hasarın varlığı halinde mevcut bulunan bildirim yükümlülüğünün gönderen firma tarafından yerine getirilmediğini, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce 24/04/2013 tarihinde 2013/112 E-99 K sayılı karar ile mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … E.-18914 K. Sayılı 28/10/2013 tarihli kararı ile “…Dava, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki taşıma ilişkisinden kaynaklı rücuen tazminat talebine ilişkin olup, uyuşmazlık TTK’nın 4. maddesinde sayılan mutlak ticari davalardandır. Bu anlamda, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ve TTK’nda düzenlenen taşıma hukukundan doğan uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği nazara alınarak işin esasına girilmesi gerekirken, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı gerekçesiyle asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı veklinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA,…” şeklinde karar verilmiş, mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmuş, taraf delilleri toplanmış, iddia, savunma, toplanan deliller üzerinde uzman bilirkişi kurulu marifetiyle, bilirkişi incelemesi yaptırılmış bu yönden sunulan 30/03/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporu incelenip denetlenmiş, bilahare iddia, savunma, toplanan deliller üzerinde ve davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazlarının da cevaplandırılması açısından, yeniden seçilen uzman bilirkişi kurulu marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bu yönden sunulan 31/10/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporu incelenip denetlenmiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller, Yargıtay bozma ilamı kapsamı ve alınan bilirkişi raporları kapsamları birlikte değerlendirilmiştir.
Dava, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki taşıma ilişkisinden kaynaklı rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Davacı … şirketinin dava dışı sigortalısı ile davalı arasında bir taşıma sözleşmesi olduğu ve hasarın taşıma sırasında ortaya çıktığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşıma sırasında eşyanın, gönderenin istifleme, ambalajlama ve araç üzerine sabitleme hatalarından hasar görüp görmediğinin belirlenmesi yani hasarın taşıyıcının riziko alanındamı yoksa gönderenin riziko alanındamı ortaya çıktığının tespitinden ibarettir. Ayrıca denizyolu ile başlayan ve karayolu ile sona eren uluslararası bir taşıma olduğundan dolayı hangi mevzuatın uygulanması gerektiği de tespit edilmelidir.
Mahkememizce de benimsenen 30/03/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği gibi, dava konusunun deniz ve karayolu taşımasını içeren ve taraflarca tek bir taşıma sözleşmesi olarak kabul edildiği için tek bir konişmentoya dayanarak gerçekleştirildiğinden dolayı uluslararası değişik tür araçlarla taşıma sözleşmesi olduğu, ancak uluslararası alanda yürürlükte olan ve değişik tür araçlarla taşımayı düzenleyen bir konvansiyon bulunmadığı, zararında hangi taşıma türü sürecinde ortaya çıktığının bilinmediği, bu nedenle yetkili ulusal hukuka göre çözüm aranması gerektiği, dava konusu ödemeye dayanak olan sigorta poliçesi zeyilnamesi 01/12/2011 ile 01/12/2012 tarihleri arasında geçerli olan sigortalısının merkezi İstanbul olan… Holding olan abonman sigorta poliçesine istinaden düzenlendiği ve ayrıca denizyolu taşımasından karayolu taşımasına aktarma işinin istanbulda gerçekleştiği ve buna göre MÖHUK madde 29’a göre somut taşıma işinin en fazla ilişki içinde bulunduğu ulusal hukuk olarak Türk Hukuku’nun uygulanması gerektiği, Türk Hukukun da değişik tür araçlarla taşımanın TTK madde 902 vd. hükümlerinde düzenlendiği özel bir hüküm olmadıkça karayoluyla eşya taşımaya ilişkin hükümlere tabi tutulduğu ve söz konusu hükümlerin dava konusu olayda uygulanma koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizce de benimsenen her iki bilirkişi kurulu raporunda da belirtildiği gibi, hasarın yükleme ve istifleme hatasına dayanması ve yüklemeyi gönderen veya onun yetkili kıldığı üretici yaptığına göre gönderenin/gönderilenin sigortacısı konumundaki davacı … şirketinin yükleme hatasına dayanan zarara katlanmasının somut olayın özellikleri içinde ( yükün sandık içinde teslim edilmesi, eksperin yükü görmemiş olması, sadece iki fotoğraf ve iki tutanağa dayanması bu tutanaklarda taşıyıcıya atfı mümkün bir kusur bulunmaması, TTK ‘ da yüklemeye gözetim yükümlülüğünün işletme güvenliği ile sınırlanması ( TTK m.863/1-son ) , yükün kabı olan sandığın kapağının taşıma sırasında açıldığı iddiasının tek taraflı bir beyan olması, yükleme hatasının özel bir sorumluluktan kurtulma sebebi olması ( TTK m.878/2 ) vb.) daha makul göründüğü, davalı taşıyıcının şoförünün de katılımı ile eşyanın teslimi sırasında tutulan tutanak nedeniyle emsal Yargıtay kararlarına göre ziya veya hasar halinin taşıyıcıya ayrıca bildirilmesine gerek olmadığı saptanmış olmakla yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar kanununa göre alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcınının, peşin alınan 95,25-TL’den mahsubu ile kalan 59,35-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı yana iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
5-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren verilen karar 15 gün içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır