Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1022 E. 2018/579 K. 31.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1022 Esas
KARAR NO : 2018/579
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/12/2013
KARAR TARİHİ : 31/05/2018
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonrasında;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’in sürücüsü olduğu, davalı …’nın maliki ve diğer davalı … şirketinin sigortalısı bulunduğu … plakalı çekici ve çekiciye bağlı … plakalı römork ile 05/07/2013 tarihinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybettiğini, kaza sonrası müvekkillerinin ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle destekten yoksun kalma tazminatı için her bir müvekkili için ayrı ayrı şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın ve cenaze masrafları için 500 TL’nin davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline, her bir müvekkili için ayrı ayrı 100.000 TL TL olmak üzere toplam 300.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan… plakalı aracın ZMSS poliçesi ile 19/12/2012-19/12/2013 tarihleri arasında müvekkili sigorta şirketine sigortalı olduğunu, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını ispatlaması gerektiğini, tazminat hesabı yönünde aktüer vasıtasıyla inceleme yapılması gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur ve sigorta poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın kendi kusurundan dolayı kazanın meydana geldiğini, kaza tespit tutanağına göre müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müteveffanın vefatından sonra müvekkilinin iyi niyetli olarak yaşanılan elem ve kedere ortak olduğunu, davacıların bu süreçte yanlarında ve maddi manevi destekçi olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Dava; davacıların mirasbırakanı …’in yönetimindeki, davalı şirkete ait, diğer davalı … şirketine sigortalı çekici ve çekiciye bağlı römork ile 05/07/2013 tarihinde tek taraflı olarak karıştığı kaza sonucu ölümü nedeni ile desteğinden yoksun kalan davacıların uğramış oldukları maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ve davalı … şirketi vekilileri 29/11/2016 tarihli duruşmada; taraflar arasında imzalanan sulh protokolü gereği davacılara yapılan ödeme sonrası maddi tazminat yönünden davadan feragat ettiklerini, tarafların yargılama gideri ile vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını bildirmişlerdir.
Davadan feragat HMK’nun 307 ve 309. maddelerin hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir.
HMK.nun 307.maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davacı vekilinin vekaletnamesindeki yetki durumu incelendiğinde davadan feragate yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Feragat bildirimi de HMK.nun 307 .maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur. Bu yasal nedenlerle davacıların maddi tazminat davasının her iki davalı yönünden feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat istemi yönünden açılan dava açısından yapılan inceleme sonrasında ise;
Bilindiği üzere (6098 sayılı BK. 56 md hükmüne göre), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; davalı şirket adına kayıtlı, diğer davalı … şirketine sigortalı araçta sürücü olan davacıların desteğinin tek taraflı olarak karıştığı kazada alınan bilirkişi raporuna göre %50 oranında kusurlu olduğu, kaza sonucu adı geçen desteğin ölmesi nedeniyle davacılara olay nedeniyle duyulan acı ve elemin giderilmesi için hakkaniyete uygun bir tazminatın verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile oluşan kazadaki tarafların kusur oranlarına göre taraflarda zenginleşmeye ve fakirleşmeye neden olmayacak şekilde aşağıda belirtildiği miktarlarda davacılar yararına manevi tazminata hükmedilmiş olup, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın maddi tazminat istemine ilişkin davasının feragat nedeniyle reddine, bu dava nedeniyle talep olmadığından taraflarca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına ve taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
2-Davacı tarafın manevi tazminat istemine ilişkin davasının KISMEN KABULÜ ile;
a) Davacı … için takdir olunan 30.000 TL,
b) Davacı … için takdir olunan 15.000 TL,
c) Davacı … takdir olunan 15.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … Şti.’den alınarak belirtildiği şekilde davacılara ödenmesine,
Davacıların bu konudaki fazlaya ilişkin istemlerinin reddine,
3-Alınması gerekli 4.122,53-TL karar ve ilam harcından 1077,60-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 2.944,93-TL harcın davalı …’dan alınıp maliyeye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından başlangıçta yatırılan peşin harç ve icraya yatan harç toplamı 1.077,60 TL’nin davalı …’dan alınıp davacıya verilmesine,
5-Manevi tazminat yönünden; davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan davacı … için 3.600 TL, davacı … için 2.180 TL, davacı … için 2.180 TL olmak üzere toplam 7.960 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınıp belirtildiği şekilde davacılara verilmesine,
6-Manevi tazminat istemi kısmen kabul edilmesi nedeniyle; davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 7.960 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp bu davalıya verilmesine,
7-Davacılar tarafından yatırılan 24,30 TL başvuru harcı, 3,75 TL vekalet harcı, 1.500 TL bilirkişi ücreti ve 519,25 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 2047,30 TL’nin kabul ve red oranına göre 389,96 TL’sinin davalı …’dan alınıp davacılara verilmesine,
8-Davalı … tarafından yatırılan 3,75 TL vekalet harcı, 70 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 73,75 TL’nin kabul ve red oranına göre 59 TL’sinin davacılardan alınıp bu davalıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacılar ile davalı … … Şti. vekillerinin yüzünde, diğer davalı … Şirketi vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı ¸e-imzalı
Bu belge 5070 sayılı Yasa uyarınca güvenli E-İMZA ile imzalanmıştır.