Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1004 E. 2018/91 K. 13.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARARIDIR.
ESAS NO : 2014/1004 Esas
KARAR NO : 2018/91
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 21/04/2008
KARAR TARİHİ : 13/02/2018
Davacı vekili tarafından mahkememizde açılan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkete … numaralı poliçe ile sigortalı olan dava dışı … Şti.’ye ait … , … adresinde bulunan işyerinde bölgede yeterli drenaj sistemi bulunmadığından 08/09/2007 tarihinde yağan aşırı yağışlara bağlı sigortalının deposundaki binanın arka cephesine göre sağ yan tarafındaki rögarların taşması sonucu sel sularının binadan içeri girdiğini ve duvarın patladığını, sigortalıya ait depoda bulunan malların hasar görmesi nedeniyle müvekkili şirketçe dava dışı sigortalıya 87.709,56 TL tazminat ödemesi yapıldığını bildirerek, ödenen miktarın fazla haklar saklı kalarak ödeme tarihi 05/02/2008’den itibaren banka reeskont faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili cevap dilekçesinde; dava konusu eylemin hizmet kusuru niteliğinde olması nedeniyle idari yargının görevli olduğunu, müvekkili şirket yönünden maddi tazminatı gerektiren haksız eylemin kamu hizmetinin yerine getirilmesi sırasında bulunması ve hizmet kusuru ile bağımlı olması nedeniyle tam yargı davasının konusunu oluşturduğunu, esas yönünden ise hasar nedeni olarak yağan aşırı yağmur sularının gösterilmesine bağlı olarak bu yağışlar nedeniyle oluşan hasarlardan yine müvekkilinin sorumlu olamayacağını, ayrıca dava konusu yere ait işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunup bulunmadığının tespitinin gerekli olduğunu, dava konusu yerin projeye uygunluğunun denetlenmesi gerektiğini bildirerek, davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava dışı şirketin organize sanayi bölgesinde lojistik faaliyette bulunmasının mümkün olmadığını, binanın ruhsatının mevcut bulunmadığını, kusurun tamamen davacı şirkette olması nedeniyle davacı ödemesinin dava açmaya yeterli olmadığını bildirerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce 21/02/2012 tarihinde, tüm dosya kapsamına, toplanan delillere ve düzenlenen bilirkişi raporuna göre davalı … bakımından davanın yerinde görülmemesi nedeniyle reddine, davalı … bakımından idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay …Hukuk Dairesinin … E …K sayılı 28/03/2013 tarihli kararı ile “…Dava, “Sınai-Ticari Yangın Sigorta Poliçesi” ile sigortalı olan dava dışı sigortalıya ait işyerinde bölgede yeterli drenaj sistemi bulunmaması nedeniyle, aşırı yağan yağışlara bağlı olarak rögarların taşması ve sel sularının binadan içeri girmesi sonucunda davacının sigortalısının işyerinde oluşan zararın rücuan tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece davalı … bakımından yazılı gerekçeyle, davanın idari yargının görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir.
Oysa, 6102 sayılı TTK’nın 18. maddesinde kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek ve ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarının dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.
Davalı … Genel Müdürlüğü’nün kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı Kanun’da bu kurumun genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip, genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formulüne göre düzenleneceği açıklandığına göre, bu kuruluşun özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerekir.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca 2560 sayılı Kanun’a tabi olan … Genel Müdürlüğü’nün ”gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK’nın 18/1. maddesi anlamında tacir sayılacağı ve tacir olan davalı ile davacı arasındaki haksız fiilden kaynaklanan (TTK’nın 3. maddesi) davaya bakma görevinin adli yargının görevine girdiği” 21/09/1983 gün ve Esas…, Karar … sayılı kararında benimsenmiştir.
Her ne kadar 12.02.1959 gün … Esas-… Karar sayılı idari eylemlerle ilgili bir içtihadı birleştirme kararı varsa da 23.11.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2560 sayılı Yasa’nın hükümleri karşısında bu içtihadı birleştirme kararının … ve … bakımından uygulama alanının kalmadığı sonucuna varılmalıdır. Nitekim bu kurallar YHGK’nın 29.11.1995 gün 1995/11-647, 1043 karar sayılı içtihadında aynen benimsenmiştir.
Bu durumda, tacir olan davalı … Genel Müdürlüğü ile davacının sigortalısı arasında haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
2- Davacının davalı … San. Bölgesi hakkındaki temyiz itirazlarına gelince, bu davalı bakımından davanın yerinde görülmemesi nedeniyle reddine karar verilmiştir. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda, adı geçen davalının BK.’nın 58. maddesi gereğince sorumlu olduğu belirtilmektedir. Dava dışı sigortalının ruhsatsız çalışma iddiasının davalı … San. Bölgesi’nin sorumluluğunu kaldırmayacağı düşünülmeden, taraf delilleri toplanarak, kusur durumları da gözetilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davalı … San. Bölgesi bakımından davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yarına BOZULMASINA…” şeklinde bozulmasına karar verilmiş, mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmuş, taraf delilleri toplanmış ve uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda kusur durumu belirlenmesi yönünden bilirkişi raporu tanzimi için dosya uzman bilirkişi kuruluna tevdi edilmiş, bu yönden sunulan 06/07/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporu incelenip denetlenmiş ve taraf vekillerinin bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilip cevaplandırılması açısından bilirkişi kurulundan ek rapor alınması cihetine girmiş, bu yönden sunulan 10/03/2016 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu da incelenip denetlenmiş ve uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı kapsamı ve Yargıtay bozma ilamı öncesi ve sonrasında alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler ve davacı vekiliyle davalı … vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazları da dikkate alınarak, yeni oluşturulan uzman bilirkişi kuruluna bilirkişi raporu tanzimi için dosya tevdi edilmiş bu yönden sunulan 05/12/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporu incelenip denetlenmiş ve bilahare rapor ve ekspertiz raporu kapsamları dikkate alınarak son atanan bilirkişi kuruluna makine mühendisi ve tekstil mühendisi bilirkişiler de dahil edilerek ve uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı kapsamı dikkate alınarak ve bilirkişi kurulu raporuna karşı tarafların bildirdikleri beyan ve itirazlarda değerlendirilerek yeniden ek rapor alınması cihetine gidilmiş, bu yönden sunulan 17/10/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporu da incelenip denetlenmiştir.
İddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve ek raporları kapsamları ve uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı kapsamı birlikte değerlendirilmiştir.
Dava, Sınai-Ticari Yangın Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan dava dışı sigortalıya ait işyerinde bölgede yeterli drenaj sistemin bulunmaması nedeniyle, aşırı yağan yağışlara bağlı olarak rögorların taşması ve sel sularının binadan içeri girmesi sonucunda davacının sigortalısının işyerinde oluşan zararın rücuan davalılardan tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasında ihtilaf konusu olan ve çözüme kavuşturulması gereken temel husus oluşan zarar nedeniyle sorumluluğun tespiti noktasında toplanmaktadır.
4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunun 20.maddesindeki, “OSB’lerin ihtiyacı olan elektirik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi altyapı ve genel hizmet tesislerini yapma, üretim tesisleri kurma ve işletme hakkı sadece OSB’nin yetki ve sorumluluğundadır.” şeklindeki hükmü ve yine Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin 114/1.maddesindeki, “OSB’lerin ihtiyacını karşılamak amacıyla elektirik, içme suyu ve kullanma suyu, doğalgaz temini ve doğalgaz şebekesi, kanalizasyon ve yağmur suyu şebekesi, atık su arıtma tesisi, içme ve kullanma suyu arıtma tesisi, OSB içi yollar, haberleşme şebekesi, internet servis sağlayacılığı, spor tesisleri genel hizmet ve sosyal tesisler ve benzer tesislerde gerekenleri kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alarak dağıtım ve satışını yapma bu çerçevede üretim tesisleri kurma ve işletme hakkı sadece OSB’nin yetki ve sorumluluğundadır. Ancak atık suların ortak arıtma tesisinin kabul edilebileceği standartlara düşürülmesi amacıyla münferiden ön arıtma tesisi yapılması zorunludur.” şeklindeki hükmü dikkate alındığında OSB sınırları içerisinde “altyapı ve genel hizmet tesislerini yapma,… hakkı” OSB’nin yetkisindedir.
2560 Sayılı İstanbul Su Kanalizasyon İdaresinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Görev ve Yetkiler Başlıklı 2.maddesinde kuruluşun görevleri arasında; “… kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsın bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak, gerektiğinden bu projelere göre onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek” sayılmıştır. Yine aynı kanunun 25.maddesindeki “Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ile ilgili Belediyelerce karşılanmak şartıyla … tarafından yerine getirilir.” şeklindeki hükümler dikkate alındığında “kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması” yetkisinin …’de olduğu anlaşılmaktadır.
… elemanlarınca dava konusu olayla ilgili 10/09/2007 tarihinde tutulan tutanakta, İstanbul genelinde 08/09/2007 tarihinde meydana gelen sağanak yağış sonucu …adresinde bulunan … Şti’de su baskını meydana geldiği bahse konu mahalde müdürlüklerince yapılan tetkikte söz konusu su baskının yüzeysel yağmur sularının yeterli drenaj sistemi bulunmadığından dolayı bodrum havalandırma boşluklarından içeri girmesi sonucu su baskının oluştuğunun tespit edildiği buna göre meydana gelen zararın su baskının yüzeysel yağmur sularının yeterli drenaj sistemi bulunmadığından dolayı oluştuğu anlaşılmaktadır.
Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması yetkisi …’ye ait olduğundan, bu yetkinin OSB’ye devredildiğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından yani OSB sınırları içerisinde su satma ve atık su kullanım bedeli alma yetkisi …’de bulunduğundan … ile … yönetimi arasındaki 26/02/2004 tarihli protokolde de sorumluluğun OSB’ye yüklendiğine ilişkin herhangi bir hükme yer verilmediğinden, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile … arasında yapılan su ve kanalizasyon hizmetleri işbirliği protokolünün 13.maddesinde her Belediye şube müdürlüğünün(dolayısıyla bu statüde olan OSB’lerin) sadece kendi sorumluluk sahası içerisindeki ızgaraların temizlenmesinden ve devamlı temiz bulundurulmasından sorumlu oldukları belirtildiğinden 08/09/2007 tarihinde OSB ana yolundaki rögarların taşması sonucunda meydana gelen zarardan dolayı …’nin sorumlu olduğu, hasar tespit tutanağınında OSB yetkilileri tarafından değil … yetkilileri tarafından tutulmuş olmasınında varılan sonucu teyit ettiği sonucuna varılmış ve bu yöndeki 06/07/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporundaki ve aynı bilirkişi kurulunun 10/03/2016 tarihli ek raporundaki ve 05/12/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporundaki ve aynı bilirkişi kurulunun 17/10/2017 tarihli ek raporundaki tespitler mahkememizce de benimsenmiş ve bu nedenlerle 06/07/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda da ifade edildiği gibi sorumluluğun davalı … Bölgesine ait olduğu, bina cephesi önündeki yağmur dranejlarının yetersiz olduğu yönündeki 20/12/2010 tarihli bilirkişi kurulu raporundaki bu tespit de mahkememizce de benimsenmemiş, çünkü 06/07/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporundaki, söz konusu raporda …’nce rizikonun gerçekleşmesinden sonra ilave yağmur sayı rögarlarının yapıldığı ve bina cephesinden bakıldığında sol taraftaki meyilli arazide suyun tutulması için kademe kademe beton perdeler inşaa edilmiş olduğu gerekçesinin belirtildiği halbu ki davalı tarafından belirtilen tarzda bir iyileştirme yapılmış olmasının onun sorumlu olduğu anlamına gelmeyeceği … Yönetimi’nin bu çeşit sıkıntılı durumların ortaya çıkmaması için yükümlülüğü bulunmamakta birlikte bu tarz bir iyileştirme yapmış olabileceği yönündeki tespit de mahkememizce benimsenmiştir.
Diğer taraftan Yargıtay bozma ilamı öncesi dosyaya sunulan 20/12/2010 tarihli bilirkişi kurulu raporundaki hasar ve zarar miktarı ile davacı tarafın talep edebileceği meblağın saptanılmasına ilişkin kısmı mahkemenizce de benimsenmiş ve anılan bu bilirkişi raporundaki, dava dosyasına sunulan ve ek delilleri gösteren dosyadaki ekspertiz raporu, faturalar, gümrük beyannameleri ve fotoğraflar çerçevesinde yapılan incelemede dava dışı sigortalıya ait demirbaş hasarları da dahil olmak üzere tekstil emtiası ve elektronik eşyalara ilişkin hasar/zararın %2 muafiyetin tenziliyle 87.710,00 TL olabileceği, her ne kadar hasar/zarar kalem topları 187.847,86 TL olarak belirlenmiş ise de dava dışı sigortalıya ait iş yerinde noksan sigorta saptanılmış olduğundan TTK 1288.madde çerçevesinde tatbik edilen noksan sigorta ve poliçede gösterilen muafiyetin tenziliyle hasar/zararın 103.509,00 TL olabileceği söz konusu hasar/zararın 19.800,00 TL muafiyetin tenziliyle antirepoda bulunan 3.şahıslara ait malların 83.709,00 TL olabileceği, 1.000,00 TL demirbaş ile 3.000,00 TL kurtarma masrafları eklendiğinde nihai olarak dava dışı sigortalının sel, seylap hasarının 87.710,00 TL olabileceği yönündeki tespit mahkememizce benimsenmiş, yukarıda açıklanan sebeplerle davacı … şirketi tarafından dava dışı sigortalısına ait işyeri için düzenlenen Sınai ve Ticari Yangın Sigorta Poliçesinin TTK ilgili maddeleri kapsamında düzenlenerek sigortalıya teslim edildiği, rizikonun meydana geldiği tarih itibariyle poliçenin geçerli ve kabul edilebilir olduğu, dava konusu olay nedeniyle açılan hasar dosyası sonucu davacı … şirketi tarafından sigortalısına 87.709,56 TL hasar bedelinin 05/02/2008 tarihinde … A.Ş. kanalı ile banka havalesi şeklinde ödediği ve bu ödemeyle sigortalısının haklarına halef olduğu ve hasar bedelinin ödenmesi için davalı …’ye davadan önce 14/02/2008 tarihli yazı ile talepte bulunulduğu halde …’nin 06/03/2008 tarihli cevabi yazısı ile bu cevabi yazıda belirtilen sebeplerle ilgili bina sahiplerinin yüzeysel suların binaya girmesini önleyecek tedbirleri almamasından kaynaklanan söz konusu hasar için kurumlarınca herhangi bir ödeme yapılmasının uygun görülmediğinin bildirildiği, buna göre davalı … açısından temerrüdün 06/03/2008 tarihi itibariyle oluştuğu ve bilahare iş bu rücu davasının açıldığı saptanmış olmakla davalı … yönünden davanın kabulüne, davalı … yönünden ise davanın reddine ilişkin aşağıdaki gibi karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-Davalı … yönünden davanın kabulü ile 87.709,56 TL’nin 06/03/2008 temerrüt tarihinden itibaren değişebilir oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte anılan davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
a-Alınması gerekli 5.991,44-TL karar ve ilam harcından 1.184,10-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 4.807,34-TL eksik harcın davalı …’den alınmasına,
b-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 1.213,90-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 7.759,00-TL olmak üzere toplam 8.972,970-TL yargılama giderinin davalı …’den alınıp davacıya verilmesine,
c-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 10.075,15-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınıp davacıya verilmesine,
2-Davalı … yönünden davanın REDDİNE,
a-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 10.075,15-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp bu davalıya verilmesine,
b-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; gerekçeli kararın …liğden itibaren15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır